19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PATTI SMITH’TEN “M TRENİ” OKURLARA ‘Hiçbir şey hakkında’ Ali BULUNMAZ [email protected] Patti Smith, “M Treni”nde bize, hem geçmişi hem de zihninin kapısını açıyor. Çıktığı ve bizi çıkardığı yolculuklarda, sevdiği ve özlediği ne varsa hepsine notlar düşüyor. ‘Elveda Güzel Vatanım!’ A P atti Smith, gününü yaşayıp yorumlayan, sık sık geçmişe giden, hayal ve gerçeğe tutkun bir aktivist, şair ve vicdanlı bir insan. Hayalperestler’de ve Çoluk Çocuk’ta bunu çok açık bir şekilde görmüştük. Çoluk Çocuk, Smith’in haksızlıklara karşı duyarlılığını öne çıkarmakla kalmamış, yazarlığını ve iç dünyasını okura açarken ruhumuza dokunmayı da başarmıştı. Kitap, Smith ve Robert Mapplethorne’un birlikte yükselişini anlatan efsanevi bir hikâyeydi aynı zamanda. İkili, dünya bambaşka bir yere doğru yol alırken hem bu değişimin öncüleri hem de orada var olan masal kahramanı biçiminde karşımıza çıkmıştı. M Treni’nde ise Smith, bu hikâyeyi kendi açısından devam ettirirken zihnine ve hayallerine yoğunlaşıyor. Smith, gezdiği her sokağı, oturduğu her kafeyi, konuştuğu her insanı ve gördüğü tüm yenilikleri, geçmişle güçlü bağlar kurarak bir çocuk gibi keşfediyor. RÜYA MİSALİ BOŞLUKLAR M Treni’nde iki uçlu bir yolculuk söz konusu: Birincisi, Smith’in kendi düşüncelerine; ikincisi, çeşitli coğrafyalara doğru. Fransız Guyanası’na giderken “belli bir arzumuz ya da beklentimiz yoktu, başlıca görevimizi tamamlamıştık, nihai bir rotamız yoktu (...) özgürdük” deyişi, aslında tüm kitap için geçerli. En belirgin olan şey, yol. Gittiği bu iki yol ise erken ölümlerin ardında bıraktığı gizemi ve belli belirsiz bunalımları Smith’e düşündürmeye yetiyor. Aynı şekilde “her şeyi sorgulayın” diyen babasının günlüklerini ve yenilgilerini de. Smith, gezdiği her sokağı, oturduğu her kafeyi, konuştuğu her insanı ve gördüğü tüm yenilikleri, geçmişle güçlü bağlar kurarak bir çocuk gibi keşfediyor. Kimi rötarlar da bu kayıtları besliyor; planlanan yolculuktan vazgeçip gitmeyi hiç düşünmediği yerlere uzanıyor. Aslında bu bile Smith’in zihninin içini görmemize yardım edebilir: Hesapsızca yaşanacak bir hayat düşüncesi. Böyle bir durumda, içindeki ses bile ona engel olamıyor. Sahneler ve yüzler de hep aklında ve karşısında: Satranç tahtasına kapaklanan Bobby Fischer, sürüngen minyatürü önünde poz veren William S. Burroughs ve diğerleri... Kitapta, rüyalar gerçeklere, kurgular yaşanmışlıklara karışıyor; hayat devam ediyor. “İmalarla dolu servis tabakları” sofralardan eksik olmuyor: “Babam bunun faydalı bir uğraş olduğundan şüpheliydi ama yine de rüyalarımı istila etmek, günün birinde birinin başarması gereken imkânsız meşgaleler listemin en başında yer aldı.” Smith, geçmiş zaman, şimdiki zaman ve zamandışı üzerine uzun uzun kafa yoruyor; yazılan ve yazılmayan kitaplar, gidilen ve bir türlü açılamayan kafeler ona eşlik ediyor. Yoğun konser, performans, okuma ve konferans programının aralarında Smith, hayallere nasıl daldığını da anlatıyor. Tükenmişliğini, bu hayaller gideriyor. Rockway Plajı, onun için bir sığınak oluyor; elinde fotoğraf makinesiyle dünyadaki sorunları düşünmeye çekilirken bir yandan da içinde boşluklar yaratıyor. Âdeta bir rüya gibi. “DİLEDİĞİ GİBİ YAZAN ÖĞRENCİ” Smith, defterlerine ve düşüncelere dalarken cümleleriyle kimi zaman kendisine sözler de veriyor: “Şimdi değil, dedim neredeyse yüksek sesle, sürreal bir labirentin içinde kaybolmayacaktım. Labirentler ve ilham perileri değildi aklımdan geçen. Yazarlardı.” Sonra karşısında Akutagava varmış gibi Smith’in sesi yeniden yankılanıyor: “Bütün yazarlar birer serseridir, diye mırıldandım. Umarım ben de günün birinde sizin aranızda yer alırım.” Kitaptaki satırların bazılarında melankoli ağır basıyor. Bu anlarda Smith, M Treni’ni yazdığı günlerden geriye doğru gidiyor ve sahip olamayacağı şeyleri istediğini fark ediyor; örneğin annesinin sesini duymayı veya çocuklarının çocukluğunu yeniden yaşamayı... Tanıdıklarına “lütfen sonsuza dek kalın, büyümeyin” deyip ekliyor: “Parça parça kurtuluyoruz adına zaman dediğimiz tiranlıktan.” Smith, bu satırları tutkuyla yazıyor; kompozisyon defterinin üzerine eğilmiş biçimde ve “ona söylenen şekilde değil, dilediği gibi yazan bir öğrenci misali.” O öğrenci, hayaletlerin bizi uzaklara götürmeye çalıştığını; geçmişe çekmeye uğraştığını ama şimdide kalmanın yollarını aradığımızı da biliyor. Harekete, gece yarısına, yolculuğa ve öğle vaktine, “bazen her şeye bazen hiçbir şeye” inanıyor. Rüyalarla gerçeklerin kafa kafaya gittiği M Treni’nde Smith, zihninde sürekli dolanan “hiçbir şey hakkında” yazıyor. Yeryüzü gibi durgun görünmesine rağmen içi hayli kıpırtılı bir zihnin ürünü bu kitap. n M Treni/ Patti Smith/ Çeviren: Seda Ersavcı/ Domingo Yayınevi/ 264 s. hmet Ümit’in ilk tarihi romanı “Elveda Güzel Vatanım!”, bir aşk hikâyesi üzerinden İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin, 19061926 arasındaki döneminde yaşananları anlatıyor. Yazar olmak isteyen ve âşık olduğu şair Ester ile yerleşmek için Fransa’ya gitmek üzereyken devrim rüzgârına kapılan Selanikli genç Şehsuvar Sami’nin kaderi bütünüyle değişir. Tam bir çöküş yaşayan Osmanlı İmparatorluğu’nda, giderek örgütün ön saflarda yer alan bir neferine, fedaisine hatta tetikçisine dönüşen bu genç Osmanlı, hayatının son yirmi yılını, ideallerini, üye olduğu cemiyetteki inanılmaz dönüşümü ve insanlığı sorgular. Gamze Akdemir, Ahmet Ümit’le romanını konuşurken Erol Üyepazarcı da kitap üzerine bir yazıyla onlara eşlik ediyor. Faruk Ulay’ın yeni kitabı “Ağıtlar” adını taşıyor. Bir harikuladelik adası öyküsü bu. O adanın yolunu arayanlar için yazılmış bir kitap. Adanın yolunu gösteren otuz altı metin ve ay yüzlü bir ada. Ağıtlar o adada yakılıyor. Eray Ak’ın tanıtımı yer alıyor sayfalarımızda. Enis Batur, “Basit Bir Es”te enfes bir kurguyla yazarokurkitap üzerinden yazma eylemine, kurguya ve yazın dünyasına çok katmanlı biçimde uzanıyor. Gültekin Emre değerlendirdi Batur’un kitabını. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto’nun yeni kitabı “Üzgün Sardunyalar”, Evrensel gazetesindeki köşesinde ve çeşitli yayın organlarında yer alan yazı ve denemelerinden oluşuyor. Ana temaları medya, edebiyat, siyaset, doğa ve yaşam. Olcayto’yla “Üzgün Sardunyalar”ı konuştuk. Bol kitaplı günler... KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Can Dündar l Yayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden l Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü l Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. 3 Aralık 2015 3 [email protected] [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle