19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

>> yalvaçlardır şairler. Kandil altında çalışırlar. Onurlu ve yücedirler. 3768 İnternetsel ansiklopedi Wikipedia’da İtalya’nın tarihi kenti Brindisi hakkında bilgi topluyordum. Önce kentin banisinin Amasyalı Aziz Teodor (evet, İtalya’da kentlerin koruyucu azizleri var) olması dikkatimi çekti. Haliyle, oradan Aziz Teodor sayfasına zıpladım. Efendim, o vatandaş MS 4. yüzyılda yaşamış, Amasya’da konuşlanan Roma ordusunda görevliymiş. Putperest ayinlere katılmayı reddedince hapse atılıp, derken affa uğramış. Serbest kalınca Amasya’daki Kibele tapınağını ateşe vermiş. Bunun üzerine Teodor işkenceden geçirilerek bir fırında yakılmış. Külleri Mecitözü’nde inşa edilen bir türbeye gömülmüş. Askerlerin benimsediği bir aziz olmuş, değerli eşyası kaybolan veya fırtınaya yakalananlar dualarında ona sığınır olmuşlar. Adına ilk kilise 452’de Konstantinapolis’te inşa edilmiş. Bir zamanlar Venedik kentinin de koruyucu aziziymiş, Bizans’ın etkisinden kurtulmak isteyen Venedikliler yerine Aziz Marko’yu atamışlar… 3769 Anımsıyorum: Eskiden gazeteler, okuru arka sayfalara taşan haberlere yönlendirmek için “Sa5, Sü4” şeklinde sayfa ve sütun tüyoları verirlerdi. Sütun ipucunda yanlış yaptıklarını görünce sinirlenir, suçlusuna verilecek cezayı merak ederdim. “Ah ne hüzünlü günlerdi onlar, yaşamımızın en güzel günleri” demek zorundayım. sonra da parmaklarını yalar, kâğıdı bir yana atıp avucunu göğsüne sürerek arıtırdı. İri başı, karışık bir yün yumağını andıran külrengine dönük beyaz, kirli saçlarıyla, acınası giyinişiyle ayrımsanırdı hemen. Sağ elini göğsüne sıkıca bastırıp son harflerini uzatarak söylediği “Merhaba caanımmm” sözcükleriyle selâmlardı herkesi. Pantolonunun düğmeleri çözüktü her gördüğümüzde. Şimdi kimdi anımsamıyorum, arkadaşlardan biri bu durumu dolaylı anlatmaya kalkışınca çok zeki olan Neyzen Tevfik, bilinen bir öyküyü anımsatarak hemen yanıtlamıştı bu dokundurmayı. “Ölü evinin kapısı her vakit açık durur evlât.” 3772 İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın İstanbul’da yapacağı yeni konut projesine ad önerisi: İŞTANBUL. 3773 Tünel’deki tarihi Narmanlı Han’ın İstanbul’un sanat yaşamına katkısı ortadadır. Değerli ressam Bilge Alkor da Narmanlılardandır ve kocası yetkin çevirmen ve şair Can Alkor ile örnek bir çifttirler. Bilge Hanım Narmanlı Apartmanı’nda ARIEL SANAT adıyla yeni bir galeri açtı. (Adresi: Maçka Caddesi, No.24, Kat 2/22 Teşvikiye / Eposta: arielsanat.com) Kâr amacı gütmeyen Galeri’nin açılış sergisindeki “Murat Akagündüz, Bilge Alkor, Silva Bingaz ve Selim Birsel”in yapıtları sanki İstanbul Bienali’yle de örtüşüyordu. 19.09.2015! Nur ve torunumuz Ali’yle gittiğimiz Galeri’de bizi iki sürpriz bekliyordu: “Butik” yayınevi Norgunk’un yöneticileri Ayşe ve Alpagut Gültekin de oradaydılar ve Galeri’ye idari destek veriyorlardı. Kentin özel kitabevlerinden Robinson Crusoe’nun eski yöneticisi Seda Ateş ise Ariel’in yönetici koltuğundaydı. (Birden içim ısındı.) Alpagut Bey bana üç ayda bir çıkan dergileri AÇ YAZI’nın ilk iki sayısını verdi; hem nitelikli hem de nicelikli dergiden etkilendim, bana 1930’ların gözde dergisi TRANSITION’ı anımsattı, koleksiyonerler o canım dergileri kitap niyetine saklarlar. ARIEL SANAT’a uzun bir ömür diliyorum, etkinliklerini kaçırmayacağız. 3774 “İki yıldır çıktığım kız artık canımı sıkıyor. Her fırsatta, ‘Senin adın ne?’ demeye başladı.” Mike Binder (senarist, komedyen, film yönetmeni) 3775 Mehmet Taner ile Haydar Ergülen söyleşisinden: “Ve dergiler... Dergiler sayfalarını sınırlandırmalıdır. Dergiler, ciddi yayın kurulları kurmalı ve kurul kararlarına uymalıdır. Her ay yüzlerce şiir yayımlanamaz. Yazılamaz da, ondan yayımlanamaz. Sanatçının özgür olduğu ama özgürlüğün başıbozukluktan farklı olarak sorumluluk istediği basit bilinci, geniş kitle için canlandırılmalı, şiirin de bir disiplin olduğu fikri yaşatılmalıdır. “Okur”a gelirsek: “Birinci Yeni”nin yozlaşması ile meydanlara toplanan “okur” yığınları, “İkinci Yeni”yi yozlaştıranlarca oradan kovalandı. Bugün piramidin tepesinde bizi yalnız Selçuk Altun okuyor sanki. Dergi doldurma politikaları sona ermezse o ‘Altun’ların da sıkılmaya başlaması doğaldır...” (Yanıt hakkı: Selçuk Altun, usta şair Mehmet Taner’in yeni ürünlerini okuyamadığı için de sıkılıyor.) *** (GÖNLÜNÜZCE YENİ BİR YIL DİLERİM.) n “Okuma Temalı Seramik Ürünler” sergisinden. 3770 15.09.2015! Bibliyofil ve KİTAP İÇİN’in has okurlarından Prof. Dr. Nabi Avcı’dan anlamlı bir armağan aldım: Kitap okuyan genç kızlarla bezeli seramik dev bir kap. İçine İngilizce aforizma kitaplarımı yerleştirince güzelliği mi artmıştı? Onu okumayazma evimin stratejik bir köşesine yerleştirip, derhal Nabi Bey’e teşekkür mesajı yolladım. (Bozüyük Mimar Sinan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmeni Hatice Yüksek ve öğrencilerine de teşekkür ederim; ellerinize sağlık!) 3771 “Küllük Anıları”ndan – Nevzad Sudi (19232014) “Bir ara Neyzen Tevfik, Küllük’e sürekli gelenlerden biri olmuştu. Avucunda, bir parça yağlıkâğıdın içine koydurduğu azcık yoğurtla gelir, bir masaya oturarak dört parmağını birleştirip başparmağıyla destekledikten, avucunu çukurlaştırdıktan sonra bir kaşık gibi elini kullanarak yoğurdunu yerdi. Yoğurt bitince de önce kâğıdı, KItap 3 Aralık 2015 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle