25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vitrindekiler Cajambre Nehri / Armando Romero / Çeviren: İdil Dündar / Verita Kitap / 188 s. Güzel, inatçı, çapkın, başına buyruk ve talihsiz genç bir kadının; Ruperta’nın gizemli ölümü, Cajambre’nin tekdüze yaşamını sarsıntıya uğratır. Pasifik’e dökülen tehlikeli bir nehrin kıyısında, sürprizlerle dolu cangılın içindeki bu gözlerden uzak kasabanın barışçıl insanları, genç ölünün kötü yazgısında yaklaşan fırtınanın alametlerini okur. Altın ve toprağa sahip olma isteği, korkuyla beklenen zenci isyanı, cennete gitmeyi bekleyen ruhlar, yeni yeşeren bir aşk, cangılı sessizleştiren müzik, söylentilerin bulanıklaştırdığı gerçeklik; Cajambre’de her şey, Latin Amerika’nın sonsuzmuş gibi görünen neşesi ve kederiyle yoğrulur. Kolombiyalı yazar Armando Romero’nun “Cajambre Nehri” isimli kitabı, yenilikçi olduğu kadar Latin Amerika’nın güçlü edebî geleneğine de yürekten bağlı. Yakın Bakış / Daniel Arasse / Çeviren: Orçun Türkay / Metis Yayınları / 144 s. Bir resme nasıl bakılır? Baktığımızda neleri görür, neleri gözden kaçırırız? Görmemizi belirleyen şeyler var mıdır, varsa neler olabilir bunlar? Gördüklerimizi nasıl anlamlandırırız? Sanat tarihçileri nasıl anlamlandırır? Peki, ya onlar neleri gözden kaçırır? Bakmak, görmek ve anlamlandırmak arasındaki ilişkileri sanat tarihçisi Daniel Arasse “Yakın Bakış”ta birbirinden güzel altı örnekle ele alıyor. Mektup, söyleşi ve deneme tarzlarında kaleme aldığı metinlerde Tintoretto, Cossa, Bruegel, Tiziano, Velázquez gibi ressamların tabloları konu ediliyor. Bakıp da göremediklerimiz, görüp de anlamlandıramadıklarımız üzerine gerek günümüz sanatseverlerinin gerek sanat tarihi uzmanlarının bakışını sorgulayan zengin tartışmalar gerçekleştiriliyor. İkinci Dünya Savaşı Tarihi / Basil Liddell Hart / Çeviren: Kerim Bağrıaçık / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 1088 s. Birinci Dünya Savaşı’nın 1918’de sona ermesinden sadece yirmi yıl sonra çapı, dehşeti ve yok ediciliğiyle onu kat be kat geride bırakan ikinci bir küresel savaş patladı. Birinci Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkan Almanya ile Rusya’nın içine savrulduğu devrimci radikalizm, muzaffer tarafta yer almasına rağmen haksızlığa uğradığını düşünen İtalya ve Japonya’nın saldırgan revizyonizmi; bütün dünyayı sarsan 1929 krizi ve imparatorlukların yıkılmasının ardından zincirinden boşanan militan milliyetçi yahut sosyalist ideolojiler bu felaketi adeta kaçınılmaz kılmıştı. Birinci savaşta ortaya çıkan topyekun savaş anlayışı, kitle imha silahları ile stratejileri ve totaliter yönetimler sonucu, 1945’te silahlar sustuğunda, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde üçüne tekabül eden altmış milyondan fazla insan ölmüştü. Bu, tarihteki en ölümcül savaştı. Basil Liddell Hart, ölümünden kısa süre önce yayımlanan “İkinci Dünya Savaşı Tarihi”nde savaşın askeri tarihini yıl yıl ve cephe cephe ele alıyor. Kitap, İkinci Dünya Savaşı’nın yetmişinci yıl dönümünde, ilk Türkçe baskısından on yedi yıl sonra, yenilenmiş çevirisi ve orijinal eserde bulunduğu halde o baskıda yer almayan kırk haritayla birlikte sunuluyor. S A Y F A 2 8 n 1 E K İ M Grey / E. L. James / Çeviren: İstem Erdener Gökalp / Doğan Kitap / 600 s. Tüm dünyada büyük ilgi gören “Grinin Elli Tonu” serisi devam ediyor! Şimdi anlatma sırası Christian Grey’de. E. L. James, “Grey”deki bu aşk hikâyesine, Christian’ın kendi ağzından; onun düşünceleri, duyguları ve hayalleriyle yepyeni bir bakış açısı getiriyor. Christian Grey her konuda kontrolü elinde tutmayı seviyor; dünyası düzenli, disiplinli ve bomboş ta ki Anastasia Steele, biçimli bacakları ve uzun kahverengi saçlarıyla ofisine düşene kadar. Ana’yla birlikte olmak Christian’ı her gece uykularını kaçıran çocukluk korkularından da kurtarabilir; karanlık cinsel arzuları, kontrol takıntısı ve kendine duyduğu derin nefretle hassas kalbini de parçalayabilir. Christian anlayamadığı ve karşı koyamadığı bir duygu fırtınasına kapılır. Çünkü Anastasia diğer tüm kadınların aksine iş dünyasının züppe harika çocuğu Christian’ın buz gibi yaralı kalbini görebilmektedir. Platon’da Varlık ve Yasa / O. Vahdet İşsevenler / Tekin Yayınevi / 214 s. Platon, diyaloglarında yasadan, yönetim biçimlerinden ve adaletten sıklıkla bahsetse de hukuku ve doğrudan ontolojik bir vaka olarak ele alıp özel olarak incelemez. “Platon’da Varlık ve Yasa”, hukuka Platon’un varlık kuramının ışığında bakıyor ve Platon’un mevcut ile bu mevcudun idea’sı arasında kurduğu ilişkiyi hukuka uyarlıyor. Kitap, mevcut hukukun ve hukukların varlığının, teorik ve pratik çalışmalarda ancak hukukun kendisiyle birlikte düşünüldüğünde anlamlı sonuçlar üretebileceğini, hukukla politika arasındaki ilişkinin de ancak bu minvalde değerlendirilebileceğini açıklıyor. Sivil İtaatsizlik / Henry David Thoreau / Çeviren: Caner Turan / Say Yayınları / 88 s. Amerika’da kapitalizmin hızla gelişmesinin sebep olduğu sarsıcı değişimlerden hoşnutsuzluk duyan Henry David Thoreau 1845’te yaşadığı kenti terk ederek bir göl kıyısına yerleşir. Burada iç dünyası, gündelik yaşamı ve doğal çevresiyle ilgili duygu ve düşüncelerini kaleme alır. Arada bir toplumsal meselelere değinmeyi de ihmal etmez. Bu tür yazılardan biri olan “Sivil İtaatsizlik”, Thoreau’nun bugüne dek üzerinde en çok durulmuş metinlerinden biri. Yazar bu metinde köleliğe ve savaşa karşı olan düşüncelerini dile getirir, ideal devletin nasıl olması gerektiğini tartışır. Metnin ilk satırlarında kullandığı “En iyi devlet hiç yönetmeyen devlettir” sözü akıllarda yer etmiştir. Doğanın Sonu / Bill McKibben / Çeviren: Berna Göl, H. İlksen Mavituna / Everest Yay. / 224 s. Küresel ısınma nedir? Doğa, sık sık düşündüğümüz gibi hiç değişmeyen ve sonu asla gelmeyecek olan kadim bir dost mu, yoksa bildiğimiz anlamda doğanın da bir sonu var mı? Peki, gezegenimizin geleceğini değiştirme şansına sahip miyiz? “Doğanın Sonu”, tüm bu soruların cevaplarını arayan ve okurunu, hem bugün hem de yarınla ilgili düşünmeye davet eden bir çalışma. McKibben’ın güncelliğini koruyan bu temel metni Türkçede ilk defa yayımlanıyor. Yazarın Türkçe baskı için özel olarak kaleme aldığı önsöz ve Ömer Madra’nın yazdığı sunuş da kitabın ilk yayınlandığı yıl olan 1989’dan bu yana yaşanan gelişmeleri gözden geçirme işlevine sahip. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 3 3 7 Nâzım Hikmet / Memet Fuat / Yapı Kredi Yayınları / 654 s. Memet Fuat’ın kaleminden “dünya şairi” Nâzım Hikmet: Neredeyse her biri klasikleşen unutulmaz şiirler, idealler, davalar, tartışmalar, baskılar, aşklar, ayrılıklar ve elbette özlem; memlekette de gurbette de özlem... Büyük şairle yıllarca baba oğul gibi yaşamış, daha sonra ise bütün eserlerini yayımlamış olmanın verdiği bir duyarlıkla kişiliğini derinliğine kavramış olan Memet Fuat, “Nâzım Hikmet’i anlamak isteyenler, öncelikle ‘iyilik’ konusu üstünde durmalı” diyordu, “Yakınları, ‘Nâzım’ın başına ne geldiyse iyiliğinden geldi’ derdi. Toplumsal alandaki davranışları da, inancı da, kavgası da, arkadaşları ve kadınlarıyla ilişkileri de hep kişiliğinin en belirgin özelliğinin, ‘iyiliği’nin etkisinde biçimlenmiş olan şair, yaşamının en büyük acılarını da bu yüzden çekmişti”. Bu da Geçecek / Milena Busquets / Çeviren: Seda Ersavcı / Domingo Yayıncılık / 192 s. Taslak olarak ortaya çıktığı anda dünya yayıncıları arasında bir heyecan dalgası yaratan ve henüz yayımlanmadan hakları 33 ülkeye satılan “Bu da Geçecek”, kırklarında bir kadının kaybettiği annesinin ardından yazdığı sessiz bir mektup; kadın olmak, özgürce, zarafetle yaşamak ve yaşlanmak üstüne dürüstlükle yazılmış bir itirafname. Romanın tepesinde Akdeniz güneşi, önünde deniz, hanesinde ise güzel dostlar ve âşıklar var. En hüzünlü anlarda bile eğlenceli ve hayat dolu dilini koruyan “Neşeli olmak bir zarafet biçimidir” diyor bir satırında bir roman. Sekiz Kitap / Sohrâb SepehrîBütün Şiirleri / Çeviren: Mehmet Kanar / Ayrıntı Yayınları / 304 s. Modern İran şiirinin dünya dillerine en çok aktarılmış isimlerinden, şair ve ressam Sohrâb Sepehrî’nin (19281980) çok sayıda çağdaş sanatçı tarafından çeşitli biçimler altında yeniden üretilmiş olan şiiri, coşkuyla bağlı olduğu ve yaşamının önemli bölümünü geçirdiği topraklardan beslenir. Işık ve karanlık, varlık ve yokluk, renk ve renksizlik, yalnızlık ve çokluk, hareketsizlik ve devinim gibi temalar, Sepehrî’nin şiirinde yetkin bir lirizmle işlenir. “Sekiz Kitap”, Sepehrî’nin maddi dünya içindeki her şeyi “başlangıç”la karşılaştırmayı arzuladığı “Hiçistan” hayalinin de görkemli bir tablosu niteliğinde. Bir Muamma, Sanat Hayat: Aforizmalar / Yayına Hazırlayan: Ali Artun / İletişim Yayınları / 358 s. Sanat hayatla, hayat da sanatla anlamlandırılır. Hem birbirlerinin varlığını belirler hem birbirlerini tehdit ederler. Sanat ve hayat, kimi zaman özdeş, kimi zaman karşıtlar. Baştan beri sanatçılar ve filozoflar bu diyalektiği aşıp bu ikiliğe son verebileceğini hayal etti ama nafile. Ali Artun’un yayına hazırladığı bu kitap bir sanathayat aforizmaları seçkisi. Başı veya sonu yok. Her açtığınızda keyfinizce karıştırabilir, istediğiniz yerini seçip okuyabilirsiniz. 2 0 1 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle