25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kirkor Yeteroğlu’ndan “Kırık Çan” Sözü şiire dönüştüren bir ilk yapıt Kirkor Yeteroğlu, demlenmiş şiirlerinin yer aldığı “Kırık Çan”da okurunu aşktan hüzne, özlemden kavuşmaya bir uzun yolculuğa çıkarıyor. Duyguyla düşüncenin halayındaki bu şiirler, bir coğrafyanın tarihine de izdüşümü oluyor. Yeteroğlu’nun şiirlerinde bireysel düşüncenin izini sürerken de ayırdına varmadan toplumsal kapının önünde buluyor okur kendini. Şiirlerde insanı düşündüren eski zaman nakışlarını da görmek mümkün. r Ahmet ÖZER yi şiirin zorlu engebelerine tırmanarak özgün bir beğeni oluşturan Kirkor Yeteroğlu, bu alanda kılı kırk yararak yıllarca yazmayı sürdürdü, şiire gönül veren ustaların yapıtlarıyla yoğrularak dünyasını aydınlattı; yazın alanında üretimde bulunanların emeğine yakından bakmayı, toplumsal görevlerden biri saydı. Yıllara yayılan bu emek kitaba dönüştürülmeseydi şairini ancak meraklı okurlar dergi sayfalarında yer alan şiirlerinden tanımış olacaktı. Oysa nice okurun iyi şiirler okumanın, onlarla ufuk zenginliği kazanmanın beklentisi bir yana, bu alana yeni girenlerin de özgün ürünlerle karşılaşması, bir kazanımdı. Kirkor Yeteroğlu’nun şiirleri, geniş bir coğrafya ve derin bir kültürden damıtılıyor. Bu nedenle çoğunda insan nakışının ışığı egemen. Kırık Çan’ı oluşturan ürünler, pek çok şiirin arasından seçildi. Kitaba giremeyen nice şiirin olduğunu biliyorum. İyi demlenmiş bir kitabın geç gelme diye bir durumunun söz konusu olmadığı bir gerçek. Yeteroğlu’nun ilk kitabıyla ilgili arka kapak yazısı yazarken şiir adına bir içtenliğin, bir estetiğin varlığını içten içe duyumsadım. Daha kitaplaşmadan en ince ayrıntısına değin okuduğum şiirler bana şu yazıyı yazdırdı: “Kirkor Yeteroğlu, şiirleriyle Anadolu coğrafyasının binlerce yıldır harmanlanan kültürünü omuzlarında taşıyarak onu aşktan hüzne, özlemden kavuşmaya bir uzun S A Y F A 2 0 n 1 İ luktan ortaya çıkan göç olgusu, yitirilen değerler, yaşama kısa yoldan atılmanın zorlayıcı koşulları, çoğu insanın özlemlerini kesintiye uğratıyor. İlginçtir ki bu kesintinin önü ömür boyu tutulmuyor. Bir boşluk duygusunu bütün boyutlarıyla yaşıyorsunuz. Kirkor Yeteroğlu, o boşluğu doldurmak için o “orta iki”den günümüze, kendini ifade etmenin yollarını aradı. Bu alanda kalıcı ve uzun erimli tek alan sanattı. O da bu yolu seçti. Sanatın şiir Kirkor Yeteroğlu açık, anlaşılır, saydam bir şiir yazıyor. dalında karar kıldı. Ülkenin pek çok yerinde çıkan yolculuğa çıkarıyor. Bir yanı özlemin kültürsanat dergilerinde 1968’den ateşiyle tutuşurken bir yanı umutların, bu yana ürünleri yayımlanmakta olan sevdaların, ayrılıkların, bir yanı acıların, Kirkor Yeteroğlu’nun Kırık Çan’ı bir yok olan değerlerin rüzgârıyla havalailk kitap. Anadolu’nun Arapgir’inde nıyor. Onun dizelerinde Arapgir’den doğan Yeteroğlu’nun, aynı coğrafyanın İstanbul’a uzanan hüzün köprüsünde bir başka kentinde Trabzon’da yayım‘memleketimden insan manzaraları’ izlanan Kırık Çan’ı, onu okurlarıyla farklı liyorsunuz. Kirkor Yeteroğlu’nun Kırık bir düzlemde buluşturuverdi. Çan’da yer alan şiirleri, geç kalmışlığın Kirkor Yeteroğlu açık, anlaşılır, sayçığlığından çok, iyi demlenmiş bir sözü dam bir şiir yazıyor. Kolay gibi görünen sunmanın inceliğini taşıyor. Necatigil bu şiirin kıvrımlarında ailenin toplumgibi aile sevgisini inceltip yücelterek sal sorumluluğu, insanın evrensel acısı, bunu evrensel boyuta taşımasını bilicoğrafyanın tarihten gelen yaraları, yor. Bu zaman dilimine tarih de giriaşkın yakıcı güzelliği bir başına varlığını yor coğrafya da mevsimler de giriyor, sürdürüyor. Onun yaşama kültürüne çocukluğunu besleyen kültürel doku sinen kadirbilirlik, çok kişiyi şiirine da, dostları da… Özetle o, sözcüklere konuk etmenin bahtiyarlığını yaşatıyor imgenin büyülü güzelliğini nakışlayarak ona. Kirkor Yeteroğlu, Anadolu coğşiirini yazıyor. Nakışlar kimi zaman bir rafyasının on bin yıllık tarihine bakıp insan yüzünü anlatıyor, kimi zaman bir buradan gelip geçenleri de burada iskân ırmağın akışını, kimi zaman bir aşkın tutanları da yurttaşı saymanın erdemini güzelliğini. Rüzgârla savrulan bu güzelliklerin içinde ezik, kırılgan, hüzünlü, taşıyor dizeleriyle. Kürt aydını da Ermeüşüten düş ve düşünceler olsa da bir ni dostu da Türk arkadaşı da aynı poşairin umutsuzluğa geçit vermeyen tada, insan olmanın paydasında anlam sezgilerini de bulabiliyorsunuz. Kirkor kazanıyor. Yeteroğlu’nun, sözü şiire dönüştüren Anadolu’nun binbir renkli kültürünü bu ilk yapıtının şiir denizimize duru bir İstanbul’un uygarlıklarla alabora olmuş mavilik katacağına inanıyorum.” insanıyla yan yana düşünürken bir yanı hep doğduğu yöreye evrilir. Bu, bir BOŞLUK DUYGUSU doğa ve memleket özleminden çok “maÖzgeçmişinde, Ece Ayhan’ın “Orta demki ben bir insanım” diyen düşünİkiden Ayrılan Çocuklar İçin Şiircenin kuşatıcı özelliğine göndermedir. ler” yapıtının, saatin tik takları gibi Etnisitesinin sınırlayıcı çerçevesini insan kulağında çınlayıp durduğunu ifade olmanın erdemiyle aşan anlayış, sanatın ederken bu başlığın bütünüyle onun ufuklarını genişletme gücü kazanır. yaşamını özetler nitelikte olduğunu “Yok sessizlikten başka sesimiz” divurgulayabilirim. Yaşamın insanı nereyen yürekteki eziklik, içten içe yansıyor den nereye savuracağı belli değil. Aile okura. Bu sessizlik, sesini içinde demlekoşulları, doğup büyüdüğün coğrafya, yen bir çığlığa dönüşüyor zamanla. O, ekonomik ve toplumsal zorunlubir coğrafyanın yaralı göğsünde bağdaş E K İ M 2 0 1 5 kurarken bile aşkların en güzelini düşünmeyi ertelemez: “Ne zaman düşsen aklıma / deli atlar koşar gözlerinde / çınlar kulağımda bir ezgi” Kirkor Yeteroğlu’nun şiirlerinde bireysel düşüncenin izini sürerken de ayırdına varmadan toplumsal kapının önünde bulursunuz kendinizi. Şiirin hüneri de burada değil midir? Çoğu şair kendini anlatırken bir başkasını öne çıkarır. Bu insanî duygunun bireyden bireye akıp giden güzelliğinin de anlamı değil midir? Ona göre zamanın sarkacı durmuştur. Bu durağanlık onun düşlerine eski zaman fotoğraflarını taşır. Çan sesinin ezanlara karıştığı bir zamanda “surp takavor’un duvarında / çingene kızın üşümüş çiçek elleri”ni görür. Siyahlar içinde bir beyaz ya da onca beyazın arasında bir esmer olmanın içsel yalnızlığı içten içe düşündürür onu. Doğduğu, çocukluğunu geçirdiği memleketler, doğasından çok “insan manzarası”yla anlam taşır onun için. “Viran evleriyle hançepek”, “hançer ucunda (bir) coğrafya”dır ona göre. Yeteroğlu, binlerce yılın acısını bir dizede “tenimde yangın izi”nde toplarken şair olarak tarihe tanıklık etmenin sorumluluğu içindedir. Kirkor Yeteroğlu’nun şiirlerinde insanı düşündüren eski zaman nakışlarını görürüz. Bunlar kimi zaman oyalı mendillerden, kimi zaman basma perdelerden, çoğu zaman cumbalı evlerden, çeyiz sandıklarından ve raylarda akan tramvaylardan yansır düşlerimize. UZUN YOLCULUKTA... Kırık Çan’daki şiirlerin yazılma sürecinin geniş bir yelpazeye yayılması, önümüzdeki şiirin farklı kanallardan akıp geldiğini bir güzel göstermektedir. Ülkemiz toplumsal tarihinin alabora olduğu dönemi kapsayan bir duyarlıkla yazılan şiirlerde “insan”ın odak noktası yapıldığına tanık oluruz. Çoğu şiirin bir sevgiye, bir dostluğa, vefa duygusuna, bir sahiplenmeye dayalı olarak sevilenlere adanması, şairin yaşamdan aldıklarını değiştirip dönüştürerek yine ona sunması olarak değerlendirilebilir. Çok yakınlarını bir yana bırakarak bir ithafın ardı sıra gittiğinizde içinizin burulduğunu duyumsarsınız. Yapıtın 67. sayfasında ülkemizin saygın türkücüsü, “Türkü Ana” lakabıyla anılan Zehra Bilir’le karşılaşırsınız. Araştırdığınızda bu adın öncesinde Eliz Surhantakyan’ı bulursunuz. Bu noktada “tamzarayla halayın / yanık otları tutuşturan ezgisi” çınlar kulağınızda. “Yok Sessizlikten Başka sesimiz” “Kırık Çan” ve “Irmağın Yaşlı Kalbine” adlarını taşıyan üç bölümden oluşan Kırık Çan’da “anne kokusuyla uyanan çocuklar”ı, “yağmurun öptüğü dudaklar”ı, “zemheride yolunu yitirmiş serçeler”i görürüz. Kirkor Yeteroğlu, demlenmiş şiirlerinin yer aldığı Kırık Çan’da okurunu aşktan hüzne, özlemden kavuşmaya bir uzun yolculuğa çıkarıyor. Duyguyla düşüncenin halayındaki bu şiirler, bir coğrafyanın tarihine de izdüşümü oluyor. n Kırık Çan/ Kirkor Yeteroğlu/ Kıyı Dergisi Yayınları/ 88 s. K İ T A P S A Y I 1337 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle