Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
“Kadınların Ruh Acıları” ‘Kitabın amacı erkeklere mesaj vermek’ “Kadınların Ruh Acıları” adlı kitaptaki otuz iki öykü, yaralarını erkeklerin oluşturduğu parçalanan dünyalarına, düşlerine, geleceklerine, çocukluklarına dikkat çekiyor. Dünyamızda ve ülkemizde gündemini hep koruyan bu hassas ve özel konunun öyküleri kadınların dünyasına farklı bakışlar getiriyor. Kitapta “istismara uğrayan kadın bedeninin, dünyasının düşle gerçek arasında salınıp duran öyküler” yer alıyor. “Kadınların Ruh Acıları”nı projelendiren ve hayata geçirilmesini sağlayan Mine Ömer’le konuştuk. yer alamayacağını üzülerek bildirdi. Kadınların Ruh Acıları kitabına Ayla Kutlu, Sennur Sezer, Erendiz Atasü, Zeynep Avcı, Feyza Hepçilingirler, Semra Aktunç, Zeynep Aliye, Arife Kalender, Nurhayat Bezgin, Sezer Ateş Ayvaz, Zerrin Koç, Ayşe Sarısayın, Jale Sancak, Berat Alanyalı, Kevser Ruhi, Serap Gökalp, Nalan Barbarosoğlu, Mine Ömer, Betül Tarıman, Reyhan Yıldırım, Fatma Akilhoca, Müge İplikçi, Nilüfer Açıkalın, Mine Söğüt, Ayşegül Çelik, Feryal Tilmaç, Menekşe Toprak, Süreyya Köle, Ayşe Akaltun, Sibel Öz, Arzu Alkan Ateş ve Pelin Buzluk yazdı. Kadınlardan kadınlara öykülerle kurulan bir köprü bu kitap. Kitap, aslında kadınların yaşadığını sıkıntıları ortaya koyuyor ama sanki erkeklerin dünyasına sesleniyor. Çünkü erkeklerin kadınlar üzerindeki tahribatını işliyor. Erkek öykücüler kitapta neden yer alamadı? Otuz iki öykünün yazar kadınlarca kaleme alınması taciz ve şiddet uygulayanların dikkatini bu kitaba çekebilmek için önemsenen bir çabaydı yalnızca. Kadınların sanatsal bir karşı duruşu diyebiliriz. Projenin kitaba dönüşmesinin biricik nedeni, erkeklere mesaj vermekti. Kadınerkek eşitliğinin tam anlamıyla yaşanmadığı dünyamızda, erkeklerin kendileriyle yüzleşmesine öykülerle katkı koymaktı amacımız. Bunu sanatın tüm dallarına yayabiliriz. Yüzleşmeler çoğaldıkça kadının köleliği azalacak. “BU KİTAP BİR BOŞLUĞU DOLDURDU” Kitaptaki öyküler ne kadar düşündüğünüz amaca uygun? Konuyu tam olarak yansıtıyorlar mı sizce? Otuz iki yazar kadının kaleminden otuz iki farklı öykünün ruh acılarını okuyoruz. Hepsi de tacize, şiddete uğramış kadınların öyküleri ve bu temayla derlenen bir ilk kitap olması açısından da önemli. Öykülerden yirmi bir tanesi daha önce hiç bir yerde yayımlanmamış ve bu kitap için yazıldı. Psikolojik açıdan, kırıp dökerek ruhları hasara uğratan çok önemli bir yarayı, öykülerle topluma sunduk. Proje yazarlara gittiği andan itibaren benim projem olmaktan çıkarak hepimizin ortak projesine dönüştü. Öykülerin yazılma sürecinde hepimiz de çok heyecanlıydık. İzmir Kitap Fuarı’nda Kadınların Ruh Acıları okurla buluştu. Fuardaki paneli pek çok izleyici ya ayakta ya da yerlere oturarak izleyebildi. Salondaki kadın ve erkek sayısının hemen hemen eşit olması dikkat çekiciydi. İzleyiciler de söz alarak ruh acılarını bizimle paylaştı. O gün şunu gözlemledim: Böyle bir kitabın yayımlanmasını okurlar zaten yıllardır bekliyordu. Bu kitap bir boşluğu doldurdu. Kitabı okuyan kadınların öykülere ilişkin düşüncesi ne? Düşüncelerini sizinle paylaşan kadınlar ya da erkekler oldu mu? Kitabı okuyarak dönüş yapan kadın ya da erkek okurların ortak cümlesi şu: “Çok etkilendim.” n Kadınların Ruh Acıları/ Yayına Hazırlayan: Mine Ömer, Hülya Soyşekerci, Gültekin Emre/ Neziher Yayınları/ 270 s. K İ T A P S A Y I 1 2 7 6 Mine Ömer Hülya Soyşekerci Gültekin Emre r Emre DİRİM ine hanım, Kadınların Ruh Acıları sizin projeniz. Bu proje nasıl oluştu? Hangi duygular, düşünceler sizi bu konuya yönlendirdi? Kadınların her gün aşağılandığına, horlandığına, dövüldüğüne, sakat bırakıldığına, hatta öldürüldüğüne hep birlikte tanık oluyoruz. Eğitimdeki eksikliklere, kadın erkek eşitliliğinin sağlanamamasının yarattığı travmalara sürekli seyirci kalıyoruz. Kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizlik ne yazık ki hâlâ iç karartıcı. Kadınların ekonomik özgürlüğünün olmaması ya da çok sınırlı olması onu erkeğin kölesi yapıyor. Boşanma davası açtığı için öldürülen ne çok kadın var. Daha pek çok farklı nedenlerden kadınların canına kıyılması canımı acıtıyor. Uzun zamandır bu proje hep usumdaydı. Bir genç kızın taciz sonrası ruh acılarına tanıklığım ise projemi hızlandırdı. Kitabın ismini de koyduktan sonra Gültekin Emre ve Hülya Soyşekerci’ye Kadınların Ruh Acıları öykü projemi anlattım. İlgiyle S A Y F A 6 n 3 1 M karşıladılar. Kısa bir süre sonra da kitaba yazacak yazarlarla iletişime geçtik. Nisan 2014’te yayımlanan Kadınların Ruh Acıları otuz iki taciz ve şiddet öyküsünü bir arada barındıran ilk kitap özelliği taşıyor. “KADIN, BİR ŞEY YAPMIŞ Kİ ERKEK ONU TACİZ ETMİŞ”(!) Böyle bir kitabın yayımlanması neden önemliydi sizce? Tacize uğrayan, şiddet gören kadınların ruh acıları, taciz sonrası yaşanan travmalar, huzursuzluğun açtığı yaralar, depresyon ve korkular, kadınların özgürlüğünü daraltır hatta iç dünyasını derin uçurumlara dönüştürür. Tacizi veya şiddeti uygulayan; arkadaş, aile yakını, hatta aileden birisi bile olabiliyor. Erkekler tarafından dayatılan kalıplaşmış bir iddia var: “Kadın, bir şey yapmış ki erkek onu taciz etmiş.” Çevredekilerin duyarsızlığı, tacizcinin her an karşısına çıkacak olma ihtimali taciz edilenin hayatını gittikçe zorlaştırır. Kendi iç dünyasında tek başına derin sancılaradır rotası. Depresyon reçeteleri ardı ardına yazılsa da aile buluşmalarında, dost davetlerinde tacizci hep karşısına çıkar. Genellikle, 2 0 1 4 suç işlemiş gibi kendini kenara çeken, ortamdan giderek uzaklaşan tacizciler değil de tacize uğrayan kadınlar. Ruh acıları, ruhtaki travmalar, bedende açılan yaralardan çok daha geç kapanır. Tacize uğrayan kadınların ruh acılarını, tek bir şey dindirir. Güven... Projenin amacı taciz ve şiddete uğrayan kadınların iç dünyalarındaki ruhsal çöküntüyü yansıtmak, bıçak yarası gibi gözle görülmeyen kadın ruhunun acılarını okurla buluşturmaktı. Daha duyarlı bir hayat için Türkiye’nin seçkin yazarları Kadınların Ruh Acıları’nı yazdı. Bu kitap bir şeyleri değiştiremeyecek belki ama pek çok şeye dikkat çekecektir diye düşünüyorum ya da bu kitabı okuyan erkeklerin kendilerini sorgulayacağını umuyorum Kitapta yer alan kadın öykücüleri nasıl saptadınız? Belli bir ölçünüz var mıydı? Kitabı, Hülya Soyşekerci ve Gültekin Emre’yle birlikte derledik. Öykü dünyamızda kendini kabul ettiren yazarları saptadık ilkin. Sonra listemizdeki kadın öykücülere projemizi sırayla göndermeye başladık. Yazarların yanıtları hayli sevindiriciydi. Yalnızca bir veya iki yazar yoğunlukları nedeniyle projede T E M M U Z C U M H U R İ Y E T