Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ş iir Atlası 1 Stewart CONN / Şiirler Çeviren: Nice DAMAR Kanlar içinde kaldı Dişlerinin battığı yer. Duyuyorum Hayvanın tiz haykırışını, Halis çelikten ağzının Kenetlenişini. Ve hâlâ anımsıyorum Baltanın nasıl ışıldadığını, yararak Başını dağ gelinciğinin Ve gövdesinin nasıl sürekli vurduğunu Varillere, öldükten çok sonra bile. TİTREŞİMLER Sıraya girdik Demiryoluna kulağımızı dayamak içinBöylece anlayabiliriz Titreşimlerinden Ne zaman geldiğini bir trenin. Sonra yere yapıştırırız kendimizi Yanlara, kurumuş Çalılara, Demirden yanları Hızla akıp geçti, uçuşan kıvılcımlar Saçarak. Bu gittikçe Daha çok bir yaşama biçimi Yere dayalı bir kulakla: Titreşimler geldiği zaman Bu kadar çok büyüklerKendimiz ve başkaları için. Bu artık Bir oyun değil, ama hayatta kalabilme Sorunu: Her patlama Parçası bir oluşumun Hiç durmayan. Bilinmesine karşın sonun Sürekli dinlemek dışında Yapılabilecek başka bir şey yok ALTINDA BUZUN Coleridge gibi vals yaparım üstünde buzun. Ve izlerim gölgemi aşağıdaki suyun üstünde. Biliyorum ki orada olmasa buz boğulurdum. Biraz da istiyorum bunu. Fitilli kadife ceketimi giymiş ve düzgün kravatımla, hep dönüyorum aynı noktaya. Ne kadar sürer kesip çıkarmak kusursuz bir çemberi? İçimde bir şeyler yadsıyor yayın hiçbir zaman tamamlanmayacağı düşüncesini. Benim sekiz rakamlarım kıl payı, asla gerçekten birleşmez. Raeburn’ün buz pateni yapan papazı bir kulu mudur Tanrı’nın, dengesini sağlamış mükemmelen kenarda; ya da onun yumuşak bakışı uygun bir görüntüden başka bir şey değil mi? Keşke koruyabilseydim soğukkanlılığımı bu şekilde. Gözümü dikiyorum tam ileriye, ayaklarıma değil. Göstermiyorum bildiğimi suyun ne kadar derin, buzun ne kadar ince olduğunu. Bunun dışında, başka bir soru: gerçek sen ya parmak uçları üstünde dönersin uzayda ya da işaretle çağırırsın buzun altından benim kurtulmam için. CEVAT ÇAPAN ‘Hâlâ duyabilirsin sövgüleri Kadınların haykırışını.’ 936’da Glasgow’da doğan ve Ayrshire’de büyüyen şair, bir süre, BBC’de radyo tiyatrosu yapımcısı olarak çalıştığı Edinburgh’ta yaşar. İskoçya’nın en iyi şairlerinden biridir. İlk şiirlerinde, çocuk (ya da şairin) gözünden görüldüğü gibi insanların neredeyse kahramanca davranışlarının gerçeküstü göründüğü kendi çiftçilik anılarından yararlanır. “Onlar özel bir mitolojinin kişileridir.” Dannie Abse, “Onlar, (Dağ Gelinciği şiirindeki gibi) dizginsiz bir şiddette yetişmiş kişilerdir” diye yazmıştır. Daha sonraki şiiri üstüne Robert Nye şöyle der: “Conn aklın karanlık bölgelerini ve yüreğin huzursuzluğunu gölgelerle yamalanmış peyzaj aracılığıyla dindirir.” İçinden. Bırakarak Loch Shin’i geride Buluyoruz kendimizi Firth’ten bile daha soğukla Yüz yüze ve yükseliyor yeni bir ay Bir anız alanının üstünde incelikle. DAĞ GELİNCİĞİ Daha tehlikelidir kakım ya da çakaldan, Çünkü kafese kapatılıp, aç bırakılmış dağ gelincikleri Yalnızca öldürmek için salıverilir: Kükürt ve ağlara bir alternatif. Bir keresinde fena halde yaralanmış biri, saklanmış Arkasına barakadaki pekmez varilinin. Geriye çekerek beni, Matthew kayıp Kapattı kapıyı. Dışından Pencerenin izledim. Dostum duruyordu Elinde tutarak bir baltayı, eldivensizdi. Sonra hayvan sıçradı ve adamın kolları SUTHERLAND’İN İÇİNDEN GEÇMEK Burada da yakıldı küçük çiftlikler Tümüyle, çıkarıldı aileler Ve sürüldüler sığırlar gibi kıyıya. Hâlâ duyabilirsin sövgüleri, Kadınların haykırışını. Dük Ve eşi içtiler limanı yudum yudum, Balmumu vardı kulaklarında. Sazdan çatı Tutuştu. Söküldü deve dikenleri Köküne kadar. Daha fazlasını yapabilecek Adamlar var bugün Parlamentoda. Aklımızda Bu düşüncelerle sürüyoruz Overscaig’ten Lairg’e, çelik gibi mavi bir gecenin Stewart Conn C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1276 31 T E M M U Z 2014 n S A Y F A 19