Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKURLA R A Enver Ercan’ın edebiyatımıza P ervasız Pertavsız ENİS BATUR katkıları kolay anlatılır değildir. “Yeni Düşün” dergisiyle başlayan yayıncılık yaşamı, De Yayınevi, Dönemli Yayıncılık, Simavi Yayınları ve İnkılâp Kitabevi’yle sürdü. Güneş gazetesinin kültür sanat sayfaları yönetmen yardımcılığı yaptı. Sonrasında ise Yazarlar Sendikası Genel Sekreterliği, çeşitli TV’lerde sanat programları yapımcılığı ve sunuculuğu yaptıklarından bazıları. 1990’dan başlayarak da Varlık dergisi Genel Yayın Yönetmeni olarak çalışmaya başladı. Varlık dergisindeki o muhteşem atılımın arkasındaki isim Enver Ercan’dı. Varlık dergisini yönetirken Komşu Yayınları’nı kurdu ve Yasakmeyve dergisini yayımlamaya başladı. Cemal Süreya ve Yunus Nadi ödüllerini de alan Ercan dört şiir kitabı yayımladı. Yeni kitabının adı “Türkçenin Dudaklarısın Sen.” Yücel Kayıran bu kitaptan hareketle Enver Ercan şiirini irdeliyor, Metin Cengiz ise “Türkçenin Dudaklarısın Sen”i değerlendiriyor. Marcelo Figueras’ın kaleme aldığı ve Seda Ersavcı’nın yine dikkat çeken çevirisiyle okurla buluşan “Kamçatka”, Arjantin’in karanlık dönemine bir çocuğun gözünden, adeta bir oyun gibi bakıyor. Bambaşka hayatlar yaşamaya ve isimlerini bile değiştirmeye zorlanan insanların yaşamına dokunan Figueras, romanıyla bir sığınağın ve direniş mekânının nasıl oluşturulabileceğini gösteriyor. Kitabı Ali Bulunmaz değerlendirdi. “Golem ve Cin”, biri Yahudi, biri Arap kültüründen iki gizemli varlığın, kilden yapılmış bir kadın ve ateşten yapılmış bir erkeğin hikâyesi. 1899 New Yorku’nda, Suriye Mahallesi’nde buluşur bu iki varlık. Bugüne kadar yazılmamışı yazan ve bunu fantastik romana dönüştüren, Helen Wecker... Tarih, mitoloji, büyü, din, aşk, varlık yokluk ve gizemin sarmalında soluk soluğa bir hikâye. Kitabı Aycan Aşkım Saroğlu tanıtıyor. Bol kitaplı günler... Öl(dür)üm sineması TURHAN GÜNAY turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap eposta: n ünlü Hitchock filimlerinden biri olmasına karşın Frenzy’yi görmemiştim: İzlerken canım yandı: Kravat bağlamında bence bağışlanamaz bir ıska ol(uş) muş. Bir kere: Frenzy’yi, sonuçta pek beğenmedim ama, daha önce görmüş olmalıydım. Iskaladığım tek film değil tabiî, yüzlerce göremediğim, göremeyeceğim filimden biri topu topu. Asıl: Ana kahramanlarından birinin, Londra’da, kurban seçtiği kadınları kravatla boğduğu, kravat iğnesinin ana motiflerden birine dönüştüğü bir filmi, bıyıkaltından da olsa ‘ansiklopedik roman’ savını taşıyan bir anlatıda anmamak, kabul göremeyecek bir eksiklik benim gözümde. Başkasında görsem sarakaya olmaktan açıkçası geri durmazdım. Hayır, ansiklopedik boyutlu da olsa, herşeyi kapsayamaz bir metin. Ne var, bu örnek sıradan bir örnek değil: Kitabımın kurban karakteri Enis Batur’la görüşmeye gittiğinde, yazar gerekli (zorunlu!) göndermeyi yapmış olmalıydı. Durum, bir sorun tabakası açtı önümde; musibetten doğma nimet: Yayımlanışından on yıl sonra, bu olmazsa olmaz bulduğum öge Kravat’a eklenmeli mi? Önce, etik kaygı: Biri korsan dört basımdan sonra buna hakkım var mı? Dördüncü basımında Kandil’den buharlaşan mısranın öyküsünü E anımsayanlar, ters yönde de açmazlar yaşanabildiğini düşünerek “neden olmasın?” diyebilirler. Gelgelelim, burada bir hata değil, bir ıska sözkonusu: Metin, yazarı yaşarken, değişime, katkılara, eksiltmelere açık mıdır? Bu içiçe sorular, tabakaya ciddi derinlik kazandırıyor. Çok sayıda yazar, çok sayıda kitap(ları) üzerinde ikidebir değişiklikler yapma yolunu seçmiştir, biliyoruz. Kutsal sayılagelmiş, Tanrı kelâmı olarak görülmüş metinlerin zaman içinde geçirdikleri evrimler gözönüne alındığında, bir yazarın yayımlanmış kitabına sonra müdahalede bulunmasına karşıçıkmak yanlış bir kutsallık yükü tarifine götürmez mi bizi? Gene de, büsbütün özgür sayılmamalı kitabının yazarı. Hem de farklı yönlerde. Borges’in, Jouve’un yaşarken reddettikleri kitaplarından kurtulamadıkları gerçek: Yokedilememiş metin vardır. Buna karşılık, Cemal Süreya’nın Edip Cansever’in eski şiirlerinde yaptığı değişikliklere (benim Dağlarca’ya, yüzyüzeyken, diklenişime) tartışılır ölçüler koyarak karşı çıktığı(mız) durum(lar) önemlidir. Kravat’ı, dilersem, yeniden yazabilir, kitabımı baştan uca değiştirebilirim; kimsenin elimden alamayacağı hak. Gene de, ilk versiyon, bu durumda varlığını koruyacaktır. Beşinci basımda(n başlayarak), uygun noktaya, Frenzy ile ilgili bir cümle, bir paragraf, bir bölüm eklemek, öyleyse, neden hakkım olmasın? * Sevgili Özgürlük, izanlı ölüm hakkı üstüne bir belgesel film. Yönetmen, dar bir arkadaş çevresine odaklanarak, yaşlılıktan ölüme varan son yola bakmış. Huzurevi, insanı varoluşun uç aşamasında aşağılayan ıssız ada. Hastane, bir noktada, Hipokrates andı uğruna can çekişme sürecini uzatabildiğince uzatma sanatının uygulama alanı varsa, Aile, nihai sürgüne gönderme hakkını kullanmaya yatkın. Yalnız (çocuksuz, kardeşsiz) bireyleri beterin beteri “çözüm”ler bekliyor. Sevgili Özgürlük’ün “oyuncu”ları gerçek yaşamdaki kimlikleriyle, dolayısıyla oynamaksızın, sözalıyorlar. Çeyrek kala, düşünerek hazırlanma evresindeler henüz. İş işten geçince, kimse onları dinlemeyecek, kendilerine biçilen yazgıya boyun eğeceklerinin farkındalar. Ötenazi, birkaç ülkede yasal hak. Pek az insanın yararlanabildiği bir olanak. İzanla ölme hakkı üzerinde yolalmanın en belirgin engeli dinsel inanış: Tanrı nasıl vermişse, öyle alacaktır. Onuru kırık ölmek göksel adaletin tecellisi, sanılıyor. Bilmiyorlar mı: Herkesin başına gelebileceğini? Ötenazi, hayvanlara uygulanabiliyor: Din onlara hiçbir gelecek, ölümden sonra hayat vaadı biçmeyi aklından geçirmemiş. “Büyük düşünür” Heidegger: Yalnız insanlar ölür, geri kalan telef olur; bis. Belgesel, içimi yaran bir veteriner sekansıyla kapandı ağır yaralı, sallanarak çıktım sinema salonundan. n “Sevgili Özgürlük”, ölüm hakkı üstüne bir belgesel film. Yönetmen, Mika Gianotti... İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1260 10 NİSAN 2014 n S A Y F A 3