Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Piyano öğretmeni Erika Kohut bedeninin kilidini açmaya, sırlarını çözmeye başlıyor; bedenini çevreleyen gizemlerle iç dünyasının karanlıklarına dalıyor ama romanın bir diğer yönünü de gözden kaçırmamamız gerek. O da giysi dolabı, televizyon dünyası, moda düşkünlüğünün yol açtığı tüketim toplumunun eleştirisi. Roman boyunca devam ediyor bu eleştiri. KIŞKIRTAN BİR ROMAN Kurulu ahlaki değerlere eleştiri oklarını yönelten Piyanist, müzikalitesi yüksek –ki Viyana bir müzik kentidir– bir dil aracılığıyla röntgencilik ve mazoşizm, güç ve itaat, bedensel ve ruhsal arzular, tecavüz gibi temalarla okuru kışkırtan bir roman. Elfriede Jelinek bize belki de şunu hatırlatmak ister; baskıcı bir ortamda insanın en temel içgüdüleri kalıcı birer tehdide dönüşebilir. Bu, önce bireysel, sonra da toplumsal bir hastalığa neden hürüdür diye düşünüyoruz ister istemez olabilir. Romanda Erika’nın yaşamını çünkü şaşırtıcı, zaman zaman cinsel adım adım, kare kare izliyoruz. Bu yönelişleri vahşice anlatıyor anlatıcı. Bol da yaşamın temel arzularının hangi metafor, karşılaştırmalarla anlatılan eroolanaklar içinde ne yöne kanalize ediletik ve kontrol edilemez öfke sahneleri bileceğini görmemizi sağlıyor. Walter arasında bir aşk nefret ilişkisi. Klemer adlı gencin, öğretmeni Erika’ya Cinsiyet ilişkileri ve kapitalizm arasınyönelik tutkusu da bu temel arzulardan da sıkışmış bir ülke, bir kent. Avusturya biri. Erika aslında sadece mutlu olmak ve Viyana. Parkları meni kokan Viyana. isteyen olgun bir kadın. Müzik kenti. Belki de anlatıcısının ya Aşk, sevmek ve sevilmek ister. Basda yazarının en yüksek hassasiyetlerini tırılmış ve karanlık bir iç dünyaya anlatan bir dili var Piyanist’in. Kendi dönüşen arzularını kamçılayan Walter hayatını kurtaracak bir erkek arayan Klemmer’le yaşadığı ilişkiyi aşka dönüşErika’nın çaresizliğiyle harmanlanan türmeyi düşünen Erika, ne ki arzularıPiyanist’te bir karşı koyuş, bir çığlık, nın sınırları da aşıyor. Geleneksel tüm öfke, nefret var ama aranan her şeye sınırları aşıp Walter Klemmer ile gerçek rağmen sevgi. Adalet duygusunun yüşiddetin ne olduğunu öğreniyor. celteceği bir sevgi ve aşk. Erika’nın bir erkeği aramasının altında yatan duygu Jelinek, Avusturya orta sınıfının ahbu mu? Belki. Tekrarlamak da yarar laki değerlerini oluşturan muhafazakâr var: Piyanist çoklu okumaya açık bir ikiyüzlülüğünü, sahte dünyasını, kısaroman. n cası duygu ve düşünce dünyasını yerle bir ediyor. Büyük erdemlerin, baskıcı bir ortamda nasıl şiddete dönüştüğünü, Piyanist/ Elfriede Jelinek/ Çeviren: karmaşık duygularla nasıl değersiz, hatSüheyla Kaya/ Notos Kitap/ 296 s. ta iğrenç olduğunu anlatırken Avusturya’daki yabancıların cinsel dünyasını da unutmuyor. Türkler başı çekiyor burada: “Türk kısa bir soru havlıyor, belki de bir emir bu. Kadın yarım ağız yatıştırıyor. Aşk komşusundan istediği bir şey olabilir.” Çokça benzetme ve karşılaştırmalarla anlatımın zenginleştiği karmaşık, derin ve çok katmanlı bir anlatım biçimi taşıyan Piyanist’te çaresizlik, sosyal fobi kavramlarının da dolaylı olarak vurgulandığını söyleyebilirim. Bunlar, Jelinek’in hayatının bir tezahürü olabilir. Romanla ilgili eleştiri ve yorumlarda da Piyanist’in otobiyografik öğeler taşıdığı söyleniyor. Öyle ki Elfriede Jelinek’in romanı “Piyanist”, ünlü yönetmen Michael Haneke tarafından filme de çekilmiş ve 2001 Cannes Film bu şiirsel ve adalet duygusu Festivali’nde En İyi Kadın ve Erkek Oyuncu dallarında ödüle yüksek yapıtta ne neyin tezadeğer görülmüştü. Yukarıda, filmden bir kare... C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1255 6 M A R T 2 0 1 4 n S A Y F A 2 7