Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Elfriede Jelinek’ten “Piyanist” Bir yüzleşme ve aşk romanı “Piyanist”, 2004’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Avusturya’nın en ünlü yazarı Elfriede Jelinek’in başyapıtı. Michael Haneke’nin kitaptan uyarladığı ve 2001’de Cannes Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu, en iyi erkek oyuncu ve büyük ödülü alan film büyük beğeni toplamış, yankı uyandırmıştı. Türkiye’de ise 2002’de yayımlanan, ardından da yargılanıp yasaklanan kitap, şimdi sansürsüz haliyle tekrar okuyucu karşısında. Toplumsal klişelerin baskıcı gücünün, bireyin üstündeki etkisini ve bir bireyin savrulma halini anlatan roman, toplumun klişelerle gizlediği, görmezden geldiği hallerini gözler önüne sermesiyle önem kazanıyor. r İnan ÇETİN 004 Nobel Edebiyat Ödülü alan Elfriede Jelinek’in, Erika Kohut’un hikâyesini anlattığı Piyanist romanını bu yazıyı yazmamdan ötürü ikinci okuyuşum. Michael Haneke’nin kitaptan uyarladığı, 2001’de Cannes Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu ve büyük ödülü alan filmini de izlemiştim. Piyanist dairesel bir anlatımın ürünü, klasik bir aşk hikâyesi aslında. Piyano öğretmeni Erika Kohut ile Walter Klemmer arasındaki ilişkinin yükselmesine orantılı olarak kışkırtıcı, heyecan verici. Kitabın elimdeki çevirisi sansürsüz yayımlanmış. Hatırlanacağı üzere, Piyanist 2002’de çevrilmiş ama Muzır Kurulu kitabı ahlaka aykırı bulup toplatmıştı. “Viyana, müzik kenti! Şimdiye kadar ne olmuşsa, bundan sonra da o olacak bu kentte. Kentin, beyaz, yağlı kültür göbeğinin düğmeleri patlıyor, su da bırakılan bir cesedin yıldan yıla şişmesi gibi.” Piyanist’te Erika Kohut’un hayatı bu benzetmenin bir yansıması olarak okunabiliyor. Erika annesinin düşlerini gerçekleştirmek için çabalamış, kendi hayatından feragat etmiş, ruhsal ve bedensel ihtiyaçları su yüzündeki ceset gibi şişmiş bir kadındır. Otuzlu yaşlarının sonunu sürüyor. Annesi, Erika’nın büyükannesi yaşında. Babası ise ölmüştür. Anlatıcının deyimiyle, “Erika gelmiş, babası gitmiştir.” Annesinin ideali, Erika’nın dünyaca ünlü bir piyanist olmasıdır. Bu yüzden “her köşe başına yol tabelaları” çakıyor anne. Kızı bu sayede yolunu rahatça bulabilecek, kaybolmayacak, muhafazakâr bir ortamda yaşayıp saygınlığını koruyacaktır. Koruyacaktır ki “Dünyanın mutlak zirvesine çıkmak” hedefine ulaşsın. ÇIKMAZ SOKAĞIN DİLİ Piyanist hiç kuşkusuz, bildiğimiz aşk hikâyelerinden biri değil. Toplumsal klişelerin baskıcı gücünün bireyin üstündeki etkisini ve bir bireyin savrulma halini anlatan roman, toplumun kimi S A Y F A 2 6 n 6 M A R T 2 0 1 4 2 klişelerle gizlediği, görmezden geldiği hallerini gözler önüne sermesiyle önem kazanıyor. Piyano öğretmeni Erika’nın egemen düşünce ve baskıcı güç tarafından kendine yabancılaşmasını farklı açılardan okumamız mümkün. Bireyin bedenine ve cinselliğe yabancılaşması ise bu açıların başında geliyor. Bu bakımdan, Erika Kohut Avusturya toplumunun kendisiyle yüzleşmesinin edebi bir yansıması. Barındırdığı kötücül iç dünyasının temel nedenlerinden birini ise gelenekler meydana getiriyor. Erika Kohut, bu baskıcı muhafazakâr ortamda yaşayamadıklarını öğrencilerine ve bedenine karşı davranışlarıyla dışa vuruyor. Bedenine zarar verirken mazoşizmin sınırlarını aşıyor; öğrencilerine karşı sadistçe davranışlar sergiliyor, onları birer haz objesine dönüştürüyor. Erika geleneksel, alışıldık biri değil çünkü anne Kohut, Erika’nın işinde ve dolayısıyla toplumsal hayatta her zaman en iyi, mükemmel, diğerlerinden üstün olmasını istemiş, Erika’nın ruhsal dünyasını paramparça etmiştir. Erika’nın diğer kızlardan farklı olduğunu kızına aşılamaya çalışan, hatta bu düşüncesini bir iddiaya dönüştüren annenin etkisi roman boyunca kışkırtıcı bir tablo çiziyor. Anne, romanda baskıcı gücü temsil ediyor. Bireyin iç dünyasında yarattığı çıkmaz sokağın dili olan Piyanist’in temel temalarından biri ve en önemlisi ise seks. K İ T A P S A Y I 1255 C U M H U R İ Y E T