Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KONUK HARFLER ‘Gençlerle Diyalog’ ama nasıl? r Doç. Dr. Nihal KUYUMCU T ürkiye’de sanıldığının aksine gençler ve gençlik sorunları çok az dile getirilir. En zor dönemlerini gençler kendi kendilerine, kendi çabalarıyla aşmak zorundadırlar. Örneğin, çocuk tiyatrosu en azından telaffuz edilecek kadar vardır ama gençlik tiyatrosu yoktur. Çocuk edebiyatı vardır, bu alanda uzmanlaşmış çok seçkin eserler veren yazarlarımız var ama gençlik edebiyatı dediğimizde kimleri sayabiliriz? Sonra, bir başka konu genç derken hangi grup genç aklımıza geliyor? Lise üniversite öğrencileri mi, oto tamircisinde, hazır giyim atölyelerinde çalışan gençler mi? Yoksa kâğıt toplayarak geçimini sağlamak üzere bütün gün çöp konteynırlarının arasında çarpık kentleşmenin içinde oradan oraya birçok sorun içinde savrulan gençler mi? Anılan tüm bu gruplar için ne yapıyoruz? Ya da ne yapmalıyız? Örneğin, bu çalışan kesim arasında boş zaman değerlendirmesiyle ilgili bir araştırma yapılsa sinema ve halı saha maçları dışında acaba ne gibi etkinliklerle karşılaşırız? Kitap okuma oranı nedir? Ya da öyle bir oran var mı? Ülke nüfusunun büyük bir bölümünü gençlerin oluşturduğunu sık sık dile getiririz, ama ne kadar ne yapılıyor, neler yapılmalı, durum saptamak için bile böyle bir çalışma yok, konunun bu yönüyle ilgili ciddi eksiklikler var. Öte yandan, işim gereği gençlerle çalışıyorum. Öğrencilerim öğretmen adayları ve onların arasında çok sayıda Anadolu’dan gelmiş yurtta kalarak okuyan öğrenciler var. Bu öğrencilerin büyük bir bölümü üniversite yıllarını okul ile yurt arasında geçiriyor ve yurt Veznecilerde, okul binaları ise Vefa, Süleymaniye Beyazıt arasındaki 150200 metrelik üçgen içinde. Bu öğrenciler bu dar üçgen içinde İstanbul’u yaşadıklarını düşünüyorlar. Dördüncü sınıf öğrencilerinden örneğin bir Boğaza gitmeden, Topkapı Sarayını gezmeden (aradaki mesafe sadece iki tramvay durağı) ya da bir Kültür merkezinde bir sergi gezmeden mezun olup gidiyorlar ve İstanbul’da öğrencilik yıllarını geçirdiklerini düşünerek. Gençlerin ciddi anlamda rehberliğe, yönlendirilmeye ihtiyaçları var. Zehra İpşiroğlu detaya takılmadan hedefe kitlenen, olumsuz her türlü unsuru dikkate almadan yoluna devam eden bir akademisyen. Bu durum, onu üretken, paylaşan ve bundan keyif alan bir insan haline getiriyor. Kuram kadar uygulamayı da önemseyen yazar, çocuklar ve gençlerle çalışan herkes için rehber kitap niteliğinde onlarca eser vermiş. Eserlerindeki temel izlek yaratıcı ve eleştirel düşüncenin geliştirilmesi, otoritenin başta eğitim alanında olmak üzere tüm alanlarda sorgulanması ve toplumsal cinsiyet konuları üzerine kurulmuş. Deneme, eleştiri, öykü ve tiyatro alanlarında birçok eser veren yazarın yeni çıkan son kitabı “Gençlerle Diyalog” gençler için olduğu kadar öğretmenler için de yol gösterici bir eser. Kitap, “Gençlerle Diyalog”, “Geleceği Tasarlama” ve “Çocukluğun ve Gençliğin Bin bir yüzü” olmak üzere iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde yer alan “Günümüzde çocuk ve gençlik yazını, söz büyüğün sus küçüğün, Çocuk edebiyatındaki sansür ve oto sansür konusu, Geleneksel yapıdaki çocuk yazınındaki ideolojik eğilimler, Çocuk yazını alanında araştırma ve çeviriler, Çocuk kitaplarından öğretimde yararlanılması gibi başlıklar altında çocuk ve gençlik yazını, okuma yazma kültürü ve yazın eleştirisi gibi alanlarla ilgili daha çok bir durum saptaması yapılmış. Yine bu bölümde yer alan “Çocuk ve Gençlik yayınlarında Toplumsal cinsiyet” başlıklı incelemede yazar, kadının toplumdaki yeri ve konumunun sorgulanması, cinsiyet ayrımcılığına karşı çıkılması konusunun roman ve öykülerde sıkça ele alınmasına karşın çocuk ve gençlik yayınlarında bu konunun göz ardı edildiğinden söz ediyor. Ders kitaplarında gerek görsel malzemelerde, gerekse aktarılan bilgilerde erkek ve kız çocukları belli rollere yönlendirilmekte, çocuk ve gençlik yayınlarında kadınların tıpkı bir çocuk gibi kendi kendilerine karar veremeyen, bağımlı bir varlık olarak gösterildiği birçok örneklerle açıklanıyor. “Dünden Bu güne Eğitimde Tiyatro” başlıklı bölümde yazar, “çocuklarla tiyatro” alanında yapılanlara yer vererek 90’ lı yıllarda başlayan bir serüvenden söz ediyor. 1992de kurulan Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji bölümünde yüksek lisans ve doktora programlarında şöyle bir soruya yanıt arayışına girilmişti “tiyatro, çocuk ve eleştiri sözcüklerini nasıl bir araya getirebiliriz?”. Augusto Boal’in katılımcı tiyatrosu ve Brecht’in epik diyalektik tiyatrosundan yola çıkarak oluşturulan kuramın uygulama alanları İstanbul’un varoşlarındaki ilköğretim okullarıydı. Ortaya konan bu model bir anlamda Yaratıcı Dramaya alternatif olabilecek bir çalışma modeli olarak hazırlanmıştı. Yaratıcı Drama, katılımcısına kişisel sınırlarını keşfederek iç görü yoluyla kişisel farkındalık kazandırırken Eğitimde tiyatro daha çok toplumsal farkındalık oluşturmaya yönelik olarak tiyatro tekniklerinden yararlanma üzerine kurulmuştu. Tamamen doğaçlama üzerine kurulan bu yöntemler, yapılan programlarla öğretmen hizmet içi eğitimlerinde, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği toplum merkezlerinde her geçen gün artan bir ilgiyle giderek yaygınlaştı. Kitapta bu serüveni, öğretmenlere ve öğrencilere yol gösterici örneklerle bulmak mümkün. Zehra İpşiroğlu, kendini öne çıkartmadan, eğitimci kimliğini gizleyerek bir başka deyişle didaktizme kaçmadan, toplumcu bakış açısıyla gençlerin ve çocukların sorunlarına karşı büyük bir duyarlılıkla bu kitabı kaleme almış. İçindeki genci, çocuğu koruyarak, onları unutmadan ve onların gözüyle dünyaya bakarak yazmış her zaman yaptığı gibi… Öğretmenler, öğrenciler, sivil toplum kuruluşlarında çalışanlar, kısaca çalışma alanları çocuklar ve gençlerle iletişim üzerine kurulu olanlar bu kitaptan çok yararlanabilirler. n Gençlerle Diyalog / Zehra İpşiroğlu / E Yayınları / 254 s. Mavisel Yener n Ata Cad. Defne Sok. No:1 D:1 Balçovaİzmir n www.maviselyener.com n sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1257 2 0 M A R T 2 0 1 4 n S A Y F A 2 3