25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Nüket Esen yeni çalışmasında, Türkçenin ilk romanını yazmamışsa da ilk romancısı kabul edilen Ahmet Mithat’ı ele alıyor. Esen, Ahmet Mithat üzerine yıllar içinde oluşan düşüncelerini, kitabında akademik sınırlamalardan uzak bir anlayışla daha geniş bir okur kesimine ulaştırmayı hedefliyor. r Handan İNCİ ir yazar üç bakış açısıyla ele alınabilir diyor Nabokov Edebiyat Dersleri’nde: hikâye anlatıcısı olarak, öğretmen olarak ya da büyücü olarak. Büyük bir yazar üçünü de kaynaştırır ancak Nabokov’a göre yazarı ‘büyük’ yapan ondaki büyücüdür. Türkçede roman, büyücüsü için biraz daha bekleyecektir ama daha ilk yazarında üçte ikiyi tutturmuştur diyebiliriz. Türkçenin ilk romanını yazmamışsa da ilk romancısı kabul ettiğimiz Ahmet Mithat’ı konu aldığı kitabına “Hikâye Anlatan Adam” adını veren Nüket Esen, bu nedenle çok isabetli bir niteleme yapmış. Ahmet Mithat okurunu şaşkına çeviren hikâyelerini tatlı tatlı anlatırken, öğreticiliği yedeğinden hiç ayırmasa da aslında öncelikle hikâye etmenin şehvetine tutulmuştur. Ciltler dolusu romanın başka türlü yazılması mümkün değil. Önce edebiyat tarihlerinde pek fazla değer atfedilen “ilk” olma konusunu açığa çıkaralım. Nüket Esen’in de belirttiği gibi “Ahmet Mithat’a ‘ilk romancı’ payesi verilmesi tartışmalı olmuştur. Bu türde kitap yayımlamaya 1870’de başlıyor Ahmet Mithat. Yani ‘ilk Türk romanı’ kabul edilen Taaşşukı Talât ve Fitnat’ından önce (Şemsettin Sami, 1872). Ancak, tarihe göre yer belirleyeceksek, “ilk olma” payesini Ahmet Mithat’a da değil, şimdiki bilgilerimize göre, 1851’de Ermeni alfabesiyle yayımladığı Akabi Hikâyesi adlı romanı için Vartan Paşa’ya vermek gerekir. “Zira Türk alfabesi diye bir alfabe olmadığına ve Osmanlılar Arap alfabesini kullandıklarına göre alfabeden değil, dilden gitmenin daha doğru olduğu ortada. Dil açısından bakılınca da ilk Türkçe romanları Osmanlı Ermenilerinin yazdığı ortaya çıkar. Yalnız tabii ki bu romanlaın yöneldiği okuyucu kitlesi alfabeden dolayı büyük oranda Ermenilerle sınırlı kalmış oluyor. Bu ölçütlere göre, okuyucu kitlesinini yaygınlığı da göz önünde bulundurulursa ilk Türkçe Osmanlı romanını yazan kişinin Ahmet Mithat olduğununun kabul edilmesi gerekiyor.” Bununla birlikte, Esen’e göre edebiyat tarihlerinde uzun yıllar bu ‘önemli’ paye ne Taaşşukı Talât ve Fitnat’ın yazarı “Arnavut asıllı” Şemseddin Sami’ye ne de “Osmanlıcı, İslamcı, avam ve en önemlisi Abdülhamitçi olduğu için” Ahmet Mithat’a layık görülmüştür. Cumhuriyet, kendisine daha yakın bulduğu vatan şairi Namık Kemal’i 1876 Nüket Esen’in yeni çalışması la, modernleşme serüveninin ilginç bir figürü olan Ahmet Mithat’ın yazdıkları, günümüzün sıradan okuru için değilse bile araştırmacılar ve eleştirmenler için önemini her zaman koruyacak gibi görünüyor. YİRMİ BEŞ YILLIK BİRİKİMİN ÜRÜNÜ Hikâye Anlatan Adam kitabı, bu renkli, eğlenceli hikâyeleri yirmi beş yıl boyunca okumuş, üzerlerinde düşünmüş, çeşitli yazılar kaleme almış, her şeyden önemlisi, Ahmet Mithat’ı sadece bir zihin kurucu olarak değil, aynı zamanda roman kurucu olarak da dikkate değer bulmuş bir araştırmacının birikiminden süzülüp gelen bir çalışma. Akademik çevrelerde Ahmet Mithat’a gerekli ilgiyi gösteren birkaç isimden biridir Nüket Esen. “Hem kişiliği hem de yazarlığı her zaman ilgimi çekmiştir” dediği Ahmet Mithat üzerine yıllar içinde oluşan düşüncelerini, bu defa akademik sınırlamalardan uzak bir anlayışla daha geniş bir okur kesimine ulaştırmayı hedeflemiş. Esen, bir yandan Ahmet Mithat’ın Türkçede roman türünün gelişmesinde inkâr edilemeyecek önemli rolünü açığa çıkarmaya çalışırken öte yandan Osmanlı modernleşmesi içinde öne sürdüğü formülleri ve bazı hesaplarla hareket ettiği siyasi seçimlerini eleştirel bir yaklaşımla ele alıyor. Kitabının girişinde söylediği gibi, Ahmet Mithat ile bir “aşk ve nefret” ilişkisi var Nüket Esen’in. Bir başka deyişle, eleştirmenin, kendisini uzun süre meşgul etmiş yazarıyla hesaplaştığı bir çalışma elimizdeki. Kitap, Esen’in Ahmet Mithat külliyatı üzerine ulaştığı kimi nihayi sonuçları içermesi açısından da ayrıca önemli. Bunlardan biri, öteden beri bir tartışma konusu olan, Ahmet Mithat’ın hangi kitaplarına roman, hangilerine hikâye demek gerektiği. Beni de uzun yıllar düşündürmüş ve nihayet “modern öykü” tanımı karşısında bunların hepsine irili ufaklı roman dememe yol açmış bu karmaşaya karşı Esen, sayfa sayısına dayalı bir formülasyon öneriyor ve yeni bir sınıflama yapıyor. Kitabın bir başka önemli yönü, Esen’in daha önce de yayımladığı ve güncelleyerek buraya da eklediği kaynakça. Ahmet Mithat’ın tam olarak ne yazdığı, hangi kitapların onun kaleminden çıktığı, hangilerinin çeviri veya adapte olduğu sorusu da tartışılmış bir konudur. Kitapta, bu mesele üzerine ilgi çekici bilgiler var. Yıllar önce bir yazımda Ahmet Mithat’ın hayatı ve eserleri üzerine eksiksiz bir çalışma yapmanın zorluğundan söz etmiştim. Uğraşılması ve açılması gereken öyle çok kapısı var ki Ahmet Mithat’ın bir kişinin çabasıyla altından kalkılacak gibi değil. Velev ki bir ömür adansın. Orhan Okay’dan sonra akademik çevrelerden Fazıl Gökçek ve Nüket Esen yıllardır sürdürdükleri çalışmalarla Ahmet Mithat’ı yeni okurlara ulaştırma yolunda dikkate değer yayınlar yaptılar. Hikâye Anlatan Adam, Esen’in Ahmet Mithat üzerindeki yirmi beş yıllık birikimini yansıtmasıyla bu yayınlar içinde ayrı bir önem taşıyor. n Hikâye Anlatan Adam: Ahmet Mithat / Nüket Esen/ İletişim Yayınları/ 200 s. K İ T A P S A Y I 1257 B Hikâye Anlatan Adam: Ahmet Mithat tarihli İntibah’ı ile ilk romancı olarak seçmiştir. HALK ÖĞRETMENLİĞİ Bazı eleştirmenler ve tarihçiler tarafından gerek yaşadığı dönemde, gerek Cumhuriyetin ilk yıllarında Ahmet Mithat’ın Namık Kemal’le karşılaştırılarak ele alındığı ve hemen daima ikincileştirildiği, öteye itildiği, hatta siyasi seçimlerinde kabahatli bulunduğu doğrudur ancak Ahmet Mithat’ın romancı yönü değerlendirilirken edebiyat içi nedenlerin daha etkili rol oynadığını düşünürüm. Örneğin Tanpınar, Ahmet Mithat’ın siyasi zaaflarını acımadan vurgulamıştır ama romancılığını Namık Kemal’in çabasından daha az beğenir görünmesi, kendisinin roman türüne yaklaşımıyla ilgilidir. Cevdet Kudret ise siyasi tavrına yakın olan özgürlükçü Namık Kemal’e karşı Abdülhamitçi Ahmet Mithat’ı daha değerli bulduğunu söylerken onun halk faydasını gözeten romanlarını önemsemektedir. Ahmet Mithat, yazıp bıraktıkları (ciltler dolusu roman, hikâye, makale, eleştiri, tiyatro oyunu, mektup, hatıra, gezi yazısı...) ve yapıp ettikleri ile (Serveti Fünunculara yönelik eleştirileri ve özellikle Abdülhamid dönemindeki siyasi tavır alışları) çok tartışılmış bir yazardır. Yaşadığı dönemin zaman zaman sertleşen siyasi rüzgârlarına karşı mevki ve mevzi kaybetmemek çabasıyla denge tutturmaya çalışırken üç yıllık sürgün deneyiminin acı anılarıyla hareket etmektedir ama sadece bu değil. Kendisini Abdülhamid karşısında gözden düşürecek hareketlerden sakınmasında, bir misyon gibi üstendiği halk öğretmenliğini rahat rahat sürdürebilme hesabı da vardır. Bu nedenle onun hakkında fikir belirtenler, bakış açılarına göre değişen uzun bir hatasevap cetveli dökerler önümüze. İmparaNüket Esen torluğun en çalkantılı yüzyı2 0 1 4 lında düşünmüş ve yazmış, sosyal alanda ve edebiyatta Batı’ya öykünen modelleri yerli kültürle harmanlayarak özgün bir bileşim oluşturmaya girişmiş Ahmet Mithat için hemen her kesimden, herkesin bir eleştirisi, itirazı olmuştur. Bütün çok yazmış, çok yaşamış yazarların başına gelir bu. ZİHİN VE ROMAN KURUCU Esen, kitabın giriş bölümünde Ahmet Mithat’ın günümüze kadar nasıl algılandığını değerlendirirken bunların dönem dönem değişmesinin ardındaki etkenleri de sorguluyor. Özellikle 1980 sonrasında, Ahmet Mithat’ın yeniden keşfi diyebileceğimiz ilgi artışını birkaç nedene bağlıyor. Bunlardan biri, bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de edebiyatın sadece faydacı değil eğlendirici de olabileceğinin kabul edilmesi ve ikinci sınıf kabul edilen bu tür romanların anlatım tekniklerine ilgi gösterilmesidir. Bu açıdan çarpıcı bir çeşitlilik sergileyen Ahmet Mithat’ın kitapları da edebiyat araştırmacılarının gözünde giderek önem kazanır. “Ahmet Mithat’da Anlatım” bölümünde dile getirildiği gibi yazarın bu yönü uzun yıllar ihmal edilmiştir. Oysa Ahmet Mithat’ın roman ve hikâyelerindeki anlatım çeşitliliği hayret vericidir. Okurunu kitaba bağlamak için geliştirdiği anlatım stratejilerine bakılırsa Ahmet Mithat çekici bir hikâyenin yanında iyi planlanmış bir kurgunun da gücünden yararlanmak istemiş. Bununla birlikte, Ahmet Mithat’ın romanları daha çok içerikleriyle ilgi çekmeyi sürdürecektir diye düşünürüm. Bir imparatorluk coğrafyası kadar çeşitlilik ve renklilik gösteren bu romanlar, Osmanlı Türk modernleşmesinin arkeolojisi için verimli bir kazı toprağıdır. Düşünceleri ve yaşayışıy S A Y F A 1 4 n 2 0 M A R T C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle