25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

K itaplar Adası M. SADIK ASLANKARA msaslankara@hotmail.com sadikaslankara@gmail.com Bir örgütlenme biçimi olarak tiyatro Ankara Deneme Sahnesi, yarattığı tiyatro komünü aracılığıyla hem kent tiyatrosundan beklenenleri karşılıyor, hem de deneysel model olarak bir ön açıcılık yapıyor. Bu da bütün etkinliklerin aslında bir örgütlenme biçiminden izdüşümler taşıdığını ele veriyor… iyatro”, pek çok anlam öbekleri kadar, aynı zamanda bir örgütlenme biçimine de karşılık geliyor olmalı. Özellikle amatör tiyatroculardan yayılan, Bu olgunun kanıtına dönüşen kimi davranış biçimleri de kanıyı pekiştiriyor. Dünyanın hemen her yerinde, bütün toplumlarda böylesi örgütlülük kavrayışına rastlanabiliyor tiyatrocular arasında. Totaliter, antidemokratik, baskıcı ülkelerde ise adeta milis sahnesine dönüşebiliyor tiyatro… Bu bakımından Dionysos şenlikleri, halkların tarihi çerçevesinde ilk sivil örgütlenmelerden biri niteliği taşıyor bana göre. Azra Erhat’ın, Mitoloji Sözlüğü’nde, söylenin, “tepki ve direnç” “motif(i) üstüne kurulu” olduğunu vurgulaması boşuna değil. Öyleyse bu doğrultuda bir söylen biçemi bağlamında alınabilir Dionysos. Nitekim gerek kuram/ sanat, gerekse eylem/ uygulayım bağlamındaki farklı süreçlerde kendini gösterirken, ortaya koyarken, bizde de bununla örtüşen ciddi bir örgütlülüğün izleriyle karşılaşılıyor tiyatroda. Tiyatro yoluyla en azından yüz elli yıldır sürdürülen savaşımı, demokratik düzene, çoksesliliğe dönük özlemin toplumsal kavgalarla bütünleşmesini, yer yer isyan bayrağına dönüşerek şahlanmasını, hatta sokakta, fabrikada, grevde neredeyse nöbete geçmesini bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor… Kaldı ki tiyatronun, Kurtuluş Savaşı sürecinde taşıdığı sorumluluk da biliniyor. Anadolu Aydınlanmasının yoğun yaşandığı Halkevleri yıllarında, sonraları Tatbikat Sahnesi ya da öteki girişimlerle devlet destekli katkılarda tiyatronun baskıcı siyasalara karşı tepkisi, sivil örgütlenmelerle işbirliği, buna benzer çatılara katılımı, bu bağlamda tuttuğu yer gözden uzak tutulabilir mi hiç? Günümüzde özellikle kıyı coğrafyamız başta olmak üzere kentlerde, ilçelerde, hatta köylerde yapılmaya çalışılan “kent tiyatroları”nın sivil kökenli örgüt olarak çağdaş, demokratik, laik toplum özlemini gerçekleştirme sürecinde üstlendiği rol, bu bağlamda değerlendirilmeli. Tabuların yıkıldığı, dogmaların kırıldığı çoksesli yaşama biçimine dönük özlemle buna yönelik eylemler bütününde model olarak ortaya çıkan kent tiyatrolarını bir de bu yönüyle ele almak gerekmiyor mu? İşte seyirlik oyun geleneğiyle tiyatro yapma dürtüsünü buluşturup bunu sivil C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I besizliklerine rağmen ‘yalan yapmayan’ aktörler olduklarını ispat etmişlerdir. Esas budur. Diğer meziyetler zamanla, tecrübeyle elde edilecektir.” (Bak.: Sabahattin Ali; Markopaşa Yazıları ve Ötekiler, Haz.: Hikmet Altınkaynak, YKY, Altıncı Basım, 2011, 98, 99) Bu veriler bize “amatör”, “profesyonel” sözcüklerinin ama kavram, ama terim bağlamında hangi olgularla örtüştüğünü gösteriyor bir bakıma. Nitekim profesyoneller de mesleklerinin kendilerine sağladığı maddi çıkar üzerine oturan birlik paydasında buluşarak elbette örgütleniyor, ancak bu, mesleki işleyişin yürütülüşünde çıkıyor ortaya. Amatörlerse, mesleki işleyiş yerine kendilerini o işin içinde gerçekleştirebilme hedefine kilitleniyor yalnız. Bu yüzden amatörlerin ürettiği erke kitleselleşip “sahne tozu”ndan “sahne zoru”na, yani bir güce dönüşebiliyor. Ankara Deneme Sahnesi’nin altmış yıllık tarihi, bunu somut gösteriyor. Engellerin aşılmasında, işbirliği, dayanışma, paylaşım gibi yüce duygular, bir özgüvene dönüşürken böylece tam anlamıyla bir tiyatro komünü de yaratılıyor. TİYATRODA AMATÖR GÜÇLE PROFESYONEL İŞLEYİŞ… Ankara Deneme Sahnesi, yarattığı bu tiyatro komünü aracılığıyla hem kent tiyatrosundan beklenenleri karşılıyor, hem de deneysel model olarak bir ön açıcılık yapıyor. Bu da bütün etkinliklerin aslında bir örgütlenme biçiminden izdüşümler taşıdığını ele veriyor… Özetle kentlerde gerçekleştirilebilecek tiyatro örgütlenmesinde bir model olarak ciddi konum yansıtıyor Ankara Deneme Sahnesi… Onun henüz yarı yaşına ulaşmış küçük kardeşi gibi alınabilecek Antalya Büyükşehir Belediye Tiyatrosu da (ABT), gerek kentlilik ölçeğinde sergilediği örgütlenme yaklaşımı, birebir kent tiyatrosu modeli oluşturan yapısıyla gerekse kentiyle örtüşen sanatsal bükümlenişiyle bir açıdan Ankara Deneme Sahnesi modelinin uyarı biçiminde alınabilir sanıyorum. Cenap Aydınoğlu’nun hazırladığı Antalya Büyükşehir Belediyesi 30’uncu Yıl Kitabı (Antalya Büyükşehir Belediyesi yayını, 2013), bunu ortaya koyan bir veriler toplamı olarak geliyor okur önüne. Aydınoğlu’nun şu sözlerini de yine “amatörlük” vurgusu bağlamında almak olanaklı: “30 yıl aralıksız oyun sahnelemiş bir tiyatro ülkemizde sanırım çok az sayıda vardır. Üstelik çok zor şartlarla başlatılmış ve inatla sürdürülmüş bir serüvendir bu. Kurumların da bir hayatı vardır ve bu hayatın sürdürülebilirliği o kurumlara gönülden bağlı çalışanlarına ve yöneticilerine bağlıdır. Burada belirteyim ki kurucularından olan ve halen genel sanat yönetmenliğini yapan Müfit KAYACAN ve arkadaşları ilk günden bugüne kadar bu anlayışla ve büyük özveriyle bu tiyatroya, tiyatrolarına sahip çıkmışlardır.” O günlerdeki çalışmalar bugünki kurumlaşmış tiyatronun temelini oluşturmuştur. 1983’ten bugüne ABT’yi yaşatan, şehre kurumsallaşmış bir tiyatroyu kazandıran başta tiyatro delisi (izniyle bu tabiri kullanacağım) Müfit Kayacan ve arkadaşlarına, aynı zamanda bu gençlere sahip çıkan bütün belediye başkanlarına ve belediyenin kültür ve sanat ile ilgili birimlerine de Antalya halkının bir şükran borcu vardır.” (11, 13) Delilik, amatörlük değil elbette, ama amatörlüğün bir delilik biçimi olduğuna varılabilir yine de buradan… Sonra o en büyük tiyatromuz. En büyük kentimizin ulu çınarı; İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları… Haftaya “Kitaplar Adası”nda, gelin bu kez, tiyatromuzda erdenliğini her dem koruyan yüzyılın tomurcuğuna uzanalım… n 2014 n S A Y F A 21 “T toplum çatısı altında örgütlenmeye dönüştüren “kent tiyatrosu” modelinin örneklerinden biri de Ankara Deneme Sahnesi… BİR TİYATRO ÖRGÜTÜ: “ANKARA DENEME SAHNESİ” Yıllar önce S.Sıtkı Tekmen’in Ankara Deneme Sahnesi (19561997) / 41 Yılın Tarihi (Ankara Deneme Sahnesi yayını, 1998) başlıklı çalışması üzerinde durmuştum bir “Kitaplar Adası” yazısında. (3 Ocak 2008) Bu kez Şenol Tiryaki’nin Ankara Deneme Sahnesi (1956…) ve Tiyatro alt başlığıyla yayımladığı Amatör (Kendi yayını, 2013) adlı derlemesi, altmışıncı yılına varan bu büyük tiyatro örgütüne dönük yeni veriler getiriyor. Yaklaşımından yansıyan bütüncül tutumu, yürütülen sanatsal çalışmaları geleneğe bağlayan çözümlemesiyle tiyatro kitaplığımızda şimdiden yerini aldığı savlanabilir yapıtın. Tiryaki, Ankara Deneme Sahnesinin eski başkanlarından, topluluğun yönetmenlerinden, oyun yazarlarından biri zaten. Şenol’un, “Ankara Deneme Sahnesi” adında yer alan kent açılımı üzerinde özellikle durarak, derneğin kentlilik bilinci açısından işlevine, kenti kucaklayıcı eylemlerine, sanatsal geleneğin ardıllığına, deneysel çabalarına, uygulayımına yönelik vurgusunun altı çizilebilir. Ankara Deneme Sahnesi, seğmenlik olgusunda gözlenebileceği gibi hem kente, kentliliğe dönük yapısıyla hem geleneği yeniden tezgâha alıp bunu hamurlaştırarak deneylemeye kazandırdığı anlamla farklı bir ufuk açıyor çünkü ekinsel yaşamımızda. O halde şunu gönül rahatlığıyla söylemek olanaklı. Gerek “tiyatro örgütlülüğü” gerekse “kent tiyatrosu” olarak söz konusu modelin, yöntemle biçimin köydeki en eski temsilcisi nasıl Urla’daki Bademler Köy Tiyatrosu ise kent tiyatrosu bağlamında en eski taşıyıcısı da Ankara’da Deneme Sahnesi… Başkentin sivil örgütlenmelerinde başı çekenler arasında Ankara Deneme Sahnesi önemli bir yere sahip öyleyse. Onun, kenti tiyatro sahnesine çeviren, dağarına aldığı oyunlarla seyirciyi bunların içine katan tutumu, göz kamaştıran süreğenliği, kent tiyatroları modelinin yetkin bir örneği olarak ortaya çıkıyor çünkü. Bütün bu yanlarıyla Ankara Deneme Sahnesi, tiyatro örgütü olduğunu göstermekle kalmıyor, bu sanatın aynı zamanda bir örgütlenme biçimi olduğunu da gösteriyor apaçık. Nitekim Tiryaki’nin “ADS’nin iç 1257 Şenol Tiryaki yönetmeliği/sorumluluk paylaşım şeması” (179), altmış yıla dayanan birikimiyle modelin nasıl yürüdüğünü, bunun kentin korunması gereken önemli miraslarından biri olduğu gerçeğini de duyuruyor bize. Demek amatörlük olgusu, örgütlülük, kentlilik bilincine de karşılık geliyor tiyatroda. Ankara Deneme Sahnesi ise bunlar için gösterilebilecek doğru adreslerden biri kuşkusuz… ANKARA DENEME SAHNESİ’NİN TİYATRO KOMÜNÜ… “Amatör” sözcüğüne göz atmanın sırası gelmedi mi? Şenol Tiryaki, büyük emeklerle, beş yıl kadar önce tamamladığını belirttiği yapıtını, “emeği(ne), aydınlığı”na duyduğu minnetle “dört güzel insan” Münip Senyücel’e, Nihat Asyalı’ya, Yılmaz Onay’a, Nurhan Karadağ’a “armağan” (Mart 2012) ederken (8, 9), sözcüğe de yer açmaya çabalıyor. Bu doğrultuda on beş yıl kadar önce yayımladığı bir yazısından aktardığı alıntıyı paylaşıyor bizimle: “Bizce sanatçı, insana diyeceği olan, olabilen ve bu anlamda sancı duyan kişidir. Sanatsal üretim süreci, bu sancının, demek istenilen, var edilmek istenilen bu düşüncelerin doğurulması için sarf edilen çaba ile başlar. İşte ‘amatör’ sözcüğüne anlam katan da bu ‘çaba’dır. Bizler amatörlüğe bu anlamda yaklaşıyoruz. Ve biliyoruz ki, nice özel ve ödenekli tiyatromuza yaratıcılığı, dinamizmi taşıyanlar da, o kuruluşlar içindeki ‘amatör’ anlayıştaki dostlardır ve onların çabalarıdır.” (17) Burada Sabahattin Ali’nin, yaklaşık yetmiş beş yıl önce yayımladığı bir yazıya yer açılabilir. Goldoni’nin Otelci Kadın oyununun Devlet Konservatuvarı tarafından Ankara Halkevi’nde süren temsilleri üzerine Ulus gazetesinde (19 Nisan 1941) yayımladığı yazıda, Şenol’u doğrularcasına bakın neler söylüyor Sabahattin Ali: “…[H]araretle alkışlanan bu temsillerin hususiyeti nedir? Henüz mekteplerini bitirmeyen, sahne tecrübeleri yok denecek kadar az olan genç sanatkârlar bize hiç kusursuz, tam manasıyla olgun bir oyun mu gösterdiler?” “Acaba bunun sebebi nedir?” /… Türk sahnesinde belki ilk defa olarak, aktörler temsil ettikleri karakterleri, ‘oynanması icap ettiği gibi’ değil ‘yaşayıp kendilerine mal ettikleri gibi’ oynuyorlar.” “Konservatuvar talebeleri, bütün tecrü20 M A R T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle