Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ş 1 iir Atlası CEVAT ÇAPAN Nikola İNCOV/ Şiirler/ Çeviren: Ahmet Emin ATASOY ‘Ve sen göz alıcı toprak gibisin/ yaz mevsiminden yadigâr’ 935 yılında Burgaz’da Ege Trakyası’ndan gelen bir mübadil ailede dünyaya geldi. Çocukluğu Gümülcine (bugün Kuzey Yunanistan’da) ile Sozopol kasabalarında, gençliği ise Haskovo’da geçti. Burgaz’da Ekonomi Lisesi’ni (1953) bitirdikten sonra Varna’da VİNS (Yüksek Halk Ekonomisi Enstitüsü) okudu ve Sofya’da Vİİ’den (Yüksek Ekonomi Enstitüsü) mezun oldu (1957). Havana Üniversitesi’nde (1958) İspanyolca okudu. 19571960 döneminde art arda Mladej (Gençlik) dergisi, Sofya Radyosu ve Bılgarski voin (Bulgar Eri) dergisinde çalıştı. Çeşitli parti görevlerinde bulundu (19601965). Yine kültürel çalışmalara yöneldi ve 1965’ten 1969’a kadar Bulgar Televizyonu’un başredaktörü görevini üstlendi. 19701975 döneminde Küba’da diplomatlık yaptı. Oteçestvo (Yurt) dergisinin başredaktör yardımcısı olarak çalıştı (19751982). Diplomatik görevle Meksika’ya gönderildi (19821990). Önce Literaturen vestnik’in (Edebiyat Gazetesi) (1990), sonra da Kambana (Çan) dergisinin başredaktörü oldu. Şairin ümit verici ilk şiirleri Septemvri (Eylül) dergisinde (1952) yayımlandı. Zaman içersinde öz ve biçim yönünden büyük değişmeler kaydeden bu şiir etkileyici lirizmi, düşündürücü derinliği ve isabetli imgeleriyle dikkat çekmektedir. Genel olarak söylemek gerekirse, onun ağırlık noktası hem kişisel, hem de evrensel bağlamda bitmez tükenmez bir güzellik arayışına yöneliktir. Şiir Bayramı (1961), Helsinki Dünya Gençlik Festivali (1962), Sovyet Yazarlar Birliği (1967), Çevirmenler Birliği (1999) gibi birçok etkinlik ve örgütten çeşitli ödüller kazanan Nikola İncov, onların dışında Bulgar Yazarlar Birliği’nin “En İyi Roman” (2001) ve “En İyi Deneme” (2005) ödülü, Burgaz’ın Büyük Edebiyat Ödülü (1996) ve Ulusal Botev Ödülü’nün (2001) sahibi olurken Bulgar kültürüne büyük katkılarından dolayı kordonlu “Kiril ve Metodiy” nişanına da değer görüldü (2006). Çok iyi bir düzyazı ustası, Rusça, Portekizce, İspanyolca ve Sırpçadan başarılı çeviriler yapan bir uzman olarak da tanınan Nikola İncov’un şiir kitapları şunlardır: Önsezi (1959), Bolşevik Kamen İçin Balad (1962), Yollar ve Aşk (1964) Tihol ve Horozu (1965), Akşam Eldiveni (1967), Uzun Aydınlık (1969), Gündelik İnsan (1977), Aylı Vatan (1985), Yıldız Seçimi (1988), Yabancı (1993), Kalan Şiirler (1999). KAR ANISI Hep o kar yağıyordu martta da nisanda da, anımsıyorum, şarap kar kokuyordu, kar kokuyordu duman. Ve ben gece boyu yoldaydım ve yanıyordu bir mum ben öyle sessizce senin son eşiğine dayandığım an. Beyaz bir mezarlığa gömdük seni sabahı, tipi, mumu söndürdü ve örttü toprağını senin. Biz geriye kalanlar hüzünle seyrettik etrafı anımsayıp güzelliğini o eşsiz yüreğinin. Ve adın ulaşılmazlığın adına karışıverdi: Ana… Ekmeğin, tuzun ve ışığın yazgısıydı yaşamın senin. Anladık ölenlere katılmadığını, ama yoksun arasında sağların da. Bir perşembenin içindesin gökkuşaklı bir perşembenin. Senin günündür perşembe günü. Kimi patlıcan ve soğan, kimi siyah ve pembe üzüm yüklü arabalar akın eder pazaryerine. Dünkü yağmurun renkli kuşağı gerilir parlak bir köprü gibi cırtlak sesli horozlarla aksak kısrakların üzerlerine. Ah, ne çok güz var bu güzde! Ne kadar çok altın var! Durgunluk ve sessizlik, bir de kutsanmış meltem! Ve sen göz alıcı toprak gibisin yaz mevsiminden yadigâr, duruyorsun tüm ihtişamınla ve emin olarak güzelliğinden. Küçük kasabalarda bizim yazgımız işte budur. Sadece bir kez olsun biz kendimiz olamadık ki orada. Her mutsuzluğa rağmen iyi şeyler de bulunur, hep başka zamanlar sancır yürekteki yarada. Gökkuşaklı perşembe senin günündür sanıyorum, ama günler sönmüş burda, sonun olmuş bu mekân. Hep o kar yağıyordu martta da nisanda da, anımsıyorum, şarap kar kokuyordu, kar kokuyordu duman. YAŞAM VE EZİNÇ Öğrendim tadını siyah ekmeğin, ve tuzun yakıcılığını, bir de akşamları duyulan çan sesinin yankılanışını uçsuz evrende. Uykuda ağlayan erkekler gördüm, ölüm biçti onlar uyku dışında, örneğin bir çiftçi pulluktan bir gün balta yapmak için yarıştığında. Bir anıdır savaş sahnelerinden geriye kalan kısmı ömrümün. Trampet seslerinden sağırlaştım ben, bayraklarca örselendim büsbütün. n 1253 20 Ş U B A T 2014 n S A Y F A 19 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I