25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

RENKLER n SESLER n HARFLER AYTÜL AKAL n NİLAY YILMAZ n ÇİĞDEM GÜNDEŞ n MAVİSEL YENER n MUSTAFA DELİOĞLU KONUK HARFLER r Hasan AKARSU azar Necati Tosuner 1944 Ankara doğumlu olup romanlarıyla, çocuk yapıtlarıyla tanıyor. Çok ödüllü ve dil ustası olan yazarın “Dayım Balon Olmuş” adlı yapıtında (1) sekiz öykü yer alıyor. “Kamyon” öyküsünde dayıyeğen ilişkisine tanık oluyoruz. Anlatıcı olan dayı, altı yaşındaki yeğenine “Yakışıklı” adını takar, yürüyüşe çıktıklarında babaoğul gibi görünürler. Güzel kokulu iki bayan, onları görüp kamburun evlenip oğlu olduğunu fısıldayınca, dayı da yeğenine, güzel kokunun nerden geldiğini sorar ve “kamyondan” yanıtını alır ki güzel kokulu bayanlara güzel bir yanıt olur bu. Yazar, bedensel özürlü kişilerin toplumdaki algılanışlarını başarıyla yansıtır. “Dayım Balon Olmuş” öyküsü, özürlü kişilerin güzel gösterilmesine ilişkindir. Yine yeğeniyle gezen anlatıcı, ona balon alırken, baloncunun “Çocuğunuzu sevindirin!” sözünden yeğeninin oğlu olarak düşünülmesine sevinir. Yeğeni, dayısının sırtındaki kamburu balonla özdeşleştirir ve “Balonum dayım olmuş… Dayım da balon olmuş” der. Anlatıcı, “Çilekli” öyküsünde de “Sanki yeryüzünün son çirkefiydi taşıdığım” (s.31) diyerek üzüntüsünü dile getirir, çevresindekilerin acınmalarından yakınır. “Sisli” öyküsünde de ezikliğini dile getirirken bir ailenin acıklı öyküsünü, gecekondu yapıp yaşama tutunma öyküsünü anlatır. Yazar, öykülerinde yaşamı sorgu Y Necati Tosuner’in iki çocuk yapıtı larken çocukların gerçekleri sezmesine yardımcı olur. Bir yakının ölümünü doğadan örnekler vererek, alıştırarak açıklar. Çocukların iyi arkadaş olmalarını öğütler. “Ağabeyi” öyküsü, çocuklara, yetişkinlere seslenen, bedensel özürlü kişileri sıcacık saran, onların özlemlerini yansıtan bir öyküdür: “…Ben yaştakiler yanında kızları, denizdeler şimdi. Suyun serinliğinde ve kumun sıcağında… Bense, burada, bu çınar altında… Bir şey umut edemeden, bir neşeli türkü kımıldatmadan dudaklarımı, yaşadığına doğru dürüst inandıramadan kendimi, çınara dalıp gitmeleri bir şey sanarak ve sırtında bırakılamayan bir yumurta küfesiyle hep…” (s.82). Yazar, “Arda’nın Derdi Ne” (2) adlı çocuk romanında, Arda’nın ailesini ve dedesi Eşref Bey’le olan ilişkisini başarıyla anlatır. Okula servisle giden Arda’yı evin penceresinden el sallayıp uğurlayan Eşref dede, örnek bir insanı simgeler. Arda’nın okul arkadaşlarıyla olan ilişkisiyle, arkadaş kıskanmalarını yansıtan yazar, çocukların dünyasında gezdirir okuyucularını. ArdaAygül arkadaşlığı, Aygül’ün Arda’yı Ceren’den kıskanması, bilgisayarla ileti göndermeleri vb ilgi çekicidir. Yazar, çocuklara, insanlar arasındaki yabancılaşmayı, çıkar ilişkilerini de sezdirir (Otomobile park yeri yapılsa, bu kez park yerinin önüne araba çekilir vb). Bir yaz dinlencesinde, güney illerine giden Arda’nın ailesi, İzmir’de enişte ve halaya uğrayınca, Arda da okul arkadaşı Aygül’le buluşur saat kulesi yanında. Yazar, bu buluşmayı anlatırken iki çocuk arasında gelişen sevi ilişkisini yansıtır. Arda, başka bir adamın buluştuğu kadına bir demet çiçek sunmasını gözleyip örnek alır bu davranışı ve kendi de tek bir gül alır çiçekçiden, Aygül’e sunar. Çiçekçiye gülün parasını vermeyi unutması heyecanını gösterir. Arda, dedesiyle dalyan kıyısındaki gezintilerini anlatır. Dedesinin işportacıdan bir cüzdan alıp içine de 5 lira ko yarak armağan etmesine sevinir. Dedesinin “Alışveriş olsun işte… O adam da akşam evine ekmek götürecek…” (s.54) sözünden ders çıkarır. Eşref Bey, insanları düşünen, seven, iyiliksever bir tip olarak iyi örnektir (Yüz yıllık ıhlamur ağacının görüntüyü engelliyor diye kesilmesini kınar). Eşref dede, bir akşam eve gelmeyince aile meraklanır, korkar. Arda, onunla gittiği dalyandaki koyu anımsar ve orada olacağını düşünür. Babasıyla gidip dedesini orada bulurlar, otomobille eve getirirler. Arda’nın annesi Çiğdem Hanım, yanlış anlaşılacağını düşünmeden söylediği sözden dolayı çok üzülür: “Ülkemizde insan ömrü uzadı…” Eşref dede, bu sözden alındığı için mi eve gelmez diye düşünürüz. Doktor olan dayının Eşref dede bulunduktan sonra söylediği söz de düşündürücüdür: “Asıl şimdi başlıyor her şey!”. Arda da insan ömrünün uzamasının iyi bir şey olmadığını anlar. Yazar Necati Tosuner, öykü ve romanlarında, yalın, akıcı, şiirsel bir dille, birçok olay anlatarak çocuklara eğitici bilgiler verir; yardımlaşmayı, iyilikseverliği, insancıllığı gösterir. n (1) Dayım Balon OlmuşNecati Tosuner, Öykü, Günışığı Kitaplığı, İstanbul, Mayıs 2013, 88 s. (2) Arda’nın Derdi Ne?Necati Tosuner, Çocuk Romanı, Günışığı Kitaplığı, İstanbul, Ocak 2011, 100 s. RENKLİ KALEMLER Hazırlayan: Aytül Akal Yazarlara merak ettiğimiz soruları sorduk. Aslında bu yanıtları okurları da çok merak ediyordu; biz de hem sorduk, hem okurlarıyla paylaştık… Konuğumuz Özlem Tokman n Hangi türlerde kaç kitabınız var? “Hayal Hırsızı Bay Çatlak Kafa ve Kara Bulutlar Krallığı” ile ”Kitabın Gizemi” isimli serinin ilk kitabı olan ‘Rasathane’de Bir Gece’ adlı fantastik türde iki kitabım var. Sizce çocuklar okudukları bir kitabı neden sever? Bence çocuklar okudukları kitabı, içinde kendilerinden bir parça bulunca seviyorlar. Kendilerini kitabın karakterlerinin yerine koyabildiklerinde, dolayısıyla karakterlerin gerçek hayatla bağlantısının sağlamlığına inandıklarında, kitaba ve anlattığı hikâyeye güven duymaya ve onu sevmeye başlıyorlar. Çocuk okuyuS A Y F A 1 6 n 2 0 cu tarafından sevilesi bir kitabın sihirli bir formülü olmasa da, bence çocuklar artık öğüt veren değil; sürükleyen, maceradan maceraya koşturan, gizemli bir dünyanın kapılarını aralayan kitapları seviyorlar ki bunlar genelde annebaba, öğretmen gibi otorite figürlerinin geri planda olduğu, çocuğu ve onun hayal dünyasını öne çıkaran kitaplar oluyor. Bir okurunuzla aranızda geçen sizin için hoş bir anı… İlk kitabımın ilk okuyucularından olan, küçük kızım Ada’nın öğretmeninin kızı sevgili Zeynep, kitabımı okuduktan sonra bana kısa fakat anlamlı bir mektup yazmıştı. Halen sakladığım bu güzel mektup, o gün bana bir yazar okur ilişkisinin aslında nasıl olması gerektiğini tüm yalınlığıyla göstermişti. Zeynep mektubunda, kitabımla ilgili fikirlerini belirtip çocukça bir naiflikle övgü sözcükleri sıraladıktan sonra, o mektubu yazmasının sebebini, kitabımı okuyan bir çocuğun düşüncelerinin gelecekte yazacağım ki2 0 1 4 taplarda bana ilham verip yol göstereceğine inanması olarak açıklamıştı. Mektubu okuyunca öncelikle Zeynep’in kendine duyduğu güvenden etkilenmiştim. Ancak bunun da ötesinde, çocukça bir içgüdüyle de olsa, okuma sürecinin aslında yazar ve okur arasındaki karşılıklı iletişime dayanan, hatta birbirinden beslenen bir ilişki olduğunu bana hatırlattığı için ona minnettarlık duymuştum. O gün bugündür küçük okuyucularımın sözlerine hep dikkat ederim, yazdıklarını kıymetli bir hazine gibi saklarım. Çünkü onlar okudukça bizler birer yazar, bizler yazdıkça da onlar iyi birer okuyucu olabiliyorlar. Sanırım yazma ve okuma eylemi tamamen karşılıklı bir süreç… Son okuduğunuz çocuk kitabı... Percy Jackson ve Olimposlular serisinin Şimşek Hırsızı isimli ilk kitabı. n Özlem Tokman Ş U B A T C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1253
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle