18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

“Remzi Ünal, Süpermen olmasın da, Spiderman’e yakın dursun istedim hep.” Genel olarak özellikle diyaloglarda, konuşanın karşısındakinin tepkilerini vermeye özen gösteririm. Sinemacıların bu iş için özel çekim teknikleri vardır, bilirsiniz. Aslında birisinin söylediği bir şey kadar, karşısındakinin söylenene nasıl yaklaştığını göstermek roman tekniğinin önemlilerinden biridir. Ateş Etme İstanbul’da bu yaklaşımımı daha etkin, ne bileyim daha bilinçli, daha vurgulu kullanmış olabilirim. İnsan çalıştıkça daha çok öğreniyor. Roman kişilerinden Kemal Arsan’dan yola çıkarak bu yapıtınızı “hainlik eşiği” anlamında nasıl değerlendirirsiniz? “Düşmenin sınırı yok” diye bir laf vardır, bir şarkıya da ana fikir olmuştu, inanırım. Zaten gazetelerin üçüncü sayfalarına göz gezdirdikçe bunun Türkiye’deki örneklerini de her gün şaşırarak görebiliyoruz. Çok mutlu edici bir şey değil ama öyle. Kemal Arsan da, metropolün kendi donanımı karşılığında verdikleriyle yetinmeyen sayısız insanımızdan biri. İnsan yapma, adam gibi yaşa demek istiyor ama... Bunları yazarken günün gazetesinin üçüncü sayfasında eşini domuz sanıp vuran adamın haberi vardı. Buyrun; gerçekten öyle mi oldu, yoksa adam zaten bir şekilde hesaplaşmak istediği karısına biraz da bilerek mi ateş etti? Tam taammüdle mi ateş etti, gizli dürtülerinin anlık egemenliğiyle mi? Sınır nerede? Adam olan adam, bir derdi varsa eşiyle konuşur, hadi bilemediniz, bu durumlarda çoğu kez olduğu gibi, işin içine biraz şiddet karışır belki, olmadı evden ayrılır, boşanma için başvurur. Eğer bilerek vurduysa sorumluluğunu üstlenir. Burada o da yok. Sınır karışık. Yapıtlarınızda gizem tek kişi üzerinden yürümüyor, çeşitli kişi ve kanallardan birbirlerine epeyce rol devrederek ilerliyor. Hemen herkes an geliyor zanlı oluyor. Hemen herkesin suçlu olabileceği vurgusu, klasik polisiye edebiyatın temeltaşlarından birisidir. Başka türlüsü kitabı okumak için gerekçe oluşturamaz. Suçlunun beklenmedik kimselerden biri olması da bu tür romanların, deyim yerindeyse, cilasıdır. Okura kitabın sonunda hem şaşırtıcı, hem de, duruma göre çok makul bir katil sunmalısınız. Umarım bu kez de başarabilmişimdir bunu. Begüm Kalyon... Yıldız Turanlı... Firdevs Işın... Ayla Duman... Sinem Akalın... Neriman Akalın... Sultan Karakum... Neriman Teyze... Nasıl kadınları var bu romanın? Kadınların hep daha akıllı olduğuna inandım. Daha cesur. İstanbul kadınları ise bu özellikleri kat kat ileriye taşırlar. Bakınız Gezi. Umarım yazdıklarımla İstanbul, Türkiye, dünya, hiç bir kadına haksızlık etmemişimdir. Arada kötü şeyler yapsalar da, yazdığım türün cilvelerinden biri bu. Kadınlar genel olarak daha çok okudukları, bu arada sıkı polisiye okurları da oldukları için, kusuruma bakmazlar, biliyorum. n [email protected] Ateş Etme İstanbul/ Celil Oker/ Altın Kitaplar/ 454 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1225 8 A Ğ U S T O S 2 0 1 3 n S A Y F A 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle