Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ş G iir Atlası CEVAT ÇAPAN Ghyslaine LELOUP Şiirler/ Çeviren: A. Kadir Paksoy ‘Öğren diz çöktürmeyi korkuna...’ hyslaine Leloup (Gilen Lölu), çağdaş Fransız şairlerinden. 1956 doğumlu. Çocukluğu Normandie’da (Normandiya) Débarquement (debarköman / çıkarma) plajlarında geçti. Lise yıllarından sonra Paris’e yerleşti ve edebiyat öğrenimi gördü. Şair dostları ile birlikte Les Transparleurs (Le Transparlör / Söz Ulakları) derneğini kurdu. Yayımlanmış şiir kitapları şunlar: J’appelle, au bord du monde (Dünyanın Kıyısından Sesleniyorum), Le Rêve aux mains lents (Ağır Ellerin Rüyası), L’ange de sable (Kum Meleği), Sur le seuil, promis (Eşikte Söz) ve La joie, pourtant (Yine de Sevinç). Ghyslaine Leloup’nun şiirlerinde derin bir kadın duyarlılığı kendini duyumsatıyor. O, bu duyarlılığını doğadan ve yaşamın dinginliğinden hareket ederek lirik bir biçimde dizeleştiriyor. Yaşanılanı yaşamdan koparmadan, yaşamın sürekliliği içinde sonsuza taşıyor. Beni daha çok, çocukluğundan ve çocukluğunun geçtiği coğrafyadan esinli eğretilemeleri etkiledi… Ghyslaine Leloup ile çağdaş Fransız şiirini araştırırken internet ortamında tanıştık. Kendisine eposta ile şiirlerini beğendiğimi ve Türkçeye çevirebileceğimi yazdım ve bunun için izin istedim. Ghyslaine Leloup, çok mutlu olduğunu belirten bir ileti ile bana son iki yapıtını (Eşikte Söz ve Yine de Sevinç) gönderdi. Onun bu iki yapıtından Türkçeye çevirebildiklerimi sunuyorum. ÇEMBER Öğren diz çöktürmeyi korkuna Sil aynaların aldatıcı buğusunu Bırak uzasın teninde gölgeler Onların yalnızca anılara gereksinimi var Unut alışılmış sözleri Ara bul dile gelmek için bekleyeni Bırak bırakıp gitmeyi Karabasanların kışını salıver gitsin Anla artık yerin ve göğün birliğini Parıltısında yaşam ateşinin İç açıcı havada Yıldız çiçeklerinin patlaması, korun küllenişi Bir mevsim Hiçbir şey bırakmamak için kar altında Bir kez daha Aç ellerini Yeniden doğan yaza YİNE DE SEVİNÇ (…) Işığı yönetmeyi öğrenmek Yakalamak bir ipiltiyi Latinçiçeklerinin parıltısını Sırmalı pırıltısını zeytin ağaçlarının Gölgelerde saklı ışıltıları Zaman ve sessizlik Usulca dokurlar yaz gecesini Usulca dokunur sana gizem Mevsimin eli bir büyücü gibi Titrer ipeğin Omuzlarında ve dölyatağında Ve açılırsın Bir başka sabahın güneşinde (…) BU KAÇINCI DOĞUŞUN? Yok etmek istiyorlar benliğimi Defalarca defalarca denediler Belleğimi silmeyi Ezip yok etmeyi gövdemi Aforoz tehditleri altında Sözleri de yaralayıcıydı Taşları kadar Biliyorum ikisini de Daha kirli değil onlardan zamanın karanlığı Bu yüzden yargılı yenilgiye Bir başka ışık yanıyor sevinçle El değmemiş tenimde Üç bin yaşındayım Kırık bir fay üzerinde C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I Masum bir birliktelik Tanrıların mezat kehanetleri Bana uzun ömür dileyen insanların dillerinde (Çığlıklar geliyor aşağıdan Art arda Biteviye) İki bin yaşındayım Granit şafakların eşi Kurtulmuş günbatımlarından ve zincirlerinden Sönüyor parlaklığı serenlerin Usun eşiğinde İki bin yaşındayım Hoş kokulu saçlarımdan utanan Ötekinin yosması diyorlar bana El öpüp dans eden Duyulmamış sözlerle Bin yıldan beri onların katedrallerinde Pişman bir orospuyum Ya da kızoğlan kız erden Yontularımı dikiyorlar yapay mermerlerden Dudağımda donmuş bir gülümsemeyle Ağıyor göğe Kırlangıç çığlıkları Kanatları gerili iki yay İki gövde Ulu ağaçların gölgeliklerinde Sağaltıyor iksirim bana söveni Kırbaçlıyor, boğuyor, unufak ediyorlar gövdemi Karanlığın âlemi için Yakılmadan önce odun ateşlerinde (Çığlıklar Art arda Biteviye) Kafeslere kadar bir ölüm müziği Yakarının yas çanı çalınıyor Gözyaşlarımızla birlikte Kör pınarlara kovalanmış Taşıyorum sırtımda hapishanemi Kararmış bir gökyüzü Demir parmaklıklı gözlerimde Dönüyor yeryüzüne sönmüş yıldızlar Senin aydınlığa adanmış sözlerinle Daha kirli değil onlardan zamanın karanlığı Bu yüzden yargılı yenilgiye Bir başka ışık yanıyor sevinçle El değmemiş tenimde Gün doğuyor Bir kez daha Uzanıyorum tanyerine 1221 11 T E M M U Z 2013 n S A Y F A 19