Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Prof. Dr. Güler Yalçın’dan ‘Canlandırılan Ütopya Köy Enstitüleri Cumhuriyetin devrimci eğitim atılımı Köy Enstitüsü üzerine yazılan en son eserlerden biri, Prof. Dr. Güler Yalçın’ın “Canlandırılan Ütopya Köy Enstitüleri” adlı çalışması. 68 kuşağı mensubu bir kimya profesörü olan Yalçın, aynı zamanda Köy Enstitülerini Araştırma ve Eğitimi Geliştirme Derneği (KAVEG) başkanlığını da yürütüyor. Ë Barış DOSTER öy Enstitüleri, eğitimde bir devrimci atılım projesiydi. Azgelişmiş ülkelere örnek eğitim kurumları olarak gösterildiler. Eğitim bilimi literatürüne “Türk buluşu eğitim kurumları” olarak geçtiler. Çok parlak mezunlar verdiler. Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Adnan Binyazar, Ümit Kaftancıoğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda edebiyatçı yetiştirdiler. Aralarından hiç hırsız, dolandırıcı, yalancı, üçkâğıtçı, hain, soyguncu, hortumcu çıkmadı ama çok sayıda eğitimci çıktı. Yıllarca biriktirdiği öğretmen maaşıyla okul yaptıran Celal Akın gibi Cumhuriyet öğretmenleri çıktı. O nedenle Cumhuriyetin bu devrimci eğitim atılımı, köy önderi, toplumsal öncü yetiştirme projesi, gericilerin, toprak ağalarının, feodal unsurların, emperyalizmin işbirlikçisi, taşeronu, acentesi olanların baskısı nedeniyle uzun soluklu olmadı, olamadı. CHP’nin de verdiği ödünlerle başlayan süreç, Köy Enstitüleri’nin kapatılmasıyla noktalandı. TOPLUMSAL BELLEK Ancak bu eğitim kurumlarının toplumsal bellekteki olumlu izi silinemedi. Etkileri sürdü. Mezunlarının sesleri yurdun dört bir yanında duyuldu. Yoksul köylü çocuklarının devrimci, toplumcu, halkçı, Aydınlanmacı birer Cumhuriyet aydınına dönüşmelerinin ve kendileri gibi kuşaklar yetiştirmelerinin öyküsü kuşaktan kuşağa aktarıldı. Kısacası Köy Enstitüleri hep gündemde oldu. Bu süreçte gerek Köy Enstitüsü mezunlarının, gerekse konuya ilgi duyanların araştırmaları ve yazdıkları kitaplar, bu seçkin eğitim kurumlarını hep güncel kıldı. Köy Enstitüsü üzerine yazılan en son eserlerden biri, Prof. Dr. Güler Yalçın’ın “Canlandırılan Ütopya Köy EnsSAYFA 18 ? 9 MAYIS K titüleri” adlı çalışması, bu yıl E Yayınları tarafından basıldı. 68 kuşağı mensubu bir kimya profesörü olan, aynı zamanda Köy Enstitülerini Araştırma ve Eğitimi Geliştirme Derneği (KAVEG) Başkanlığını da yürüten Yalçın, Köy Enstitüleri’ne ilişkin çok sayıda fotoğrafla zenginleştirdiği kitabında, bu kurumlara ilişkin çok temel bilgilere yer veriyor. Mezunlarla yaptığı görüşmelere, enstitülerin eğitim anla Tonguç ve Hasan Âli Yücel bir ziyaret sırasında... yışına, ders programına, uyenstitü yerleşkelerinin özelliklerine dek gulamalarına, müfredata, teknik dersletüm ayrıntıları inceliyor. Yaparak öğrenrin içeriğine değiniyor uzun uzun. menin, staj zorunluluğunun, enstitülerin Amaçları ve ilkeleri açısından eğitim katılımcılığı özendiren, özgüveni pekiştidevriminin ürünü olan Köy Enstitüleren, yaratıcılığı teşvik eden yapısının ayri’nin “iş ve hayat okulu” yaklaşımıyla nı zamanda demokrasi eğitimi verdiğini toplumsal ilişkileri değiştirici ve dönüşde vurguluyor. Üstelik bu demokrasi antürücü etkinlikte olduklarını, bu nedenlayışının toplumcu, katılımcı, halkçı bir le de egemen güçleri tedirgin ettiklerini demokrasi olduğunu ifade ediyor. belirtiyor. Köy Enstitüleri’nin Bu kapsamda öğrencilerin yönettiCumhuriyetin Aydınlanmacı, ği işleri (öğrenci başkanı, yemekkamucu, bilimsel eğitim anlahane başkanı, çamaşırlık başkanı, yışının doruğu olduğunun alfırın başkanı, revir başkanı gibi) ve tını çizerken Atatürk’ün eğieğitsel kolları (eğitim kolu, spor timle ilgili şu sözlerine dikkat kolu, kooperatif kolu, müzik kolu çekiyor: gibi) inceliyor. “Türkiye milli eğitiminin Yine E Yayınları’ndan çıkan bir amacı, bilgiyi insan için gereksiz bir süs, bir baskı aracı ya da uygarlık zevkinden çok, hayatta başarıya ulaşmayı sağlayan işe yarar, kullanılabilir bir araç durumuna getirmektir”. Köy Enstitüleri’ne giden yolu adım adım anlatan, enstitülerden önceki hamle ve kurumları anımsatan Yalçın, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nün kuruluşuyla ilgili yasal düzenlemeden, hayvan bakımı, maden işleri, zirai işletme köylü çocuklarının devrimci, toplumcu, halkçı, Aydınekonomisi derslerinin içeriği Yoksul lanmacı birer Cumhuriyet aydınına dönüşmelerinin ve kenne, İsmail Hakkı Tonguç’u et dileri gibi kuşaklar yetiştirmelerinin öyküsü kuşaktan kuşağa aktarıldı. Kısacası Köy Enstitüleri hep gündemde oldu. kileyen bilim insanlarından diğer kitap ise 18 Eylül 2012’de yitirdiğimiz bir Köy Enstitüsü mezunu eğitimcinin, Hamdi İlker’in “Suçumuz Köy Enstitülü Olmak” isimli çalışması. Altbaşlığı “Düzmece Bir Davanın Anatomisi 1952 – 1954” olan kitapta İlker, gerçekte var olmayan bir dernek ve gerçekte var olmayan üyelerin başına gelenleri anlatıyor. “Gizli cemiyet kurmak ve komünizm propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanan Hamdi İlker’in başından geçenleri anlattığı, anılarını topladığı eser, aynı zamanda enstitülerdeki eğitimin niteliğini, düzeyini bir kez daha gösteriyor. Örneğin kitabı okurken ülkemizin en seçkin toplumbilimcilerinden olan, Aydınlanma şehitlerimizden Cavit Orhan Tütengil’in Kepirtepe Köy Enstitüsü’nde sınıf öğretmenliği yaptığı dönemde öğrencileri üzerinde nasıl bir iz bıraktığını görüyoruz. Enstitülülerin köprü yapımını öğrenmek için, Mimar Sinan’ın yaptığı köprüyü incelemeye gittiğini öğreniyoruz. YURTSEVER EĞİTİMCİLER Yaşamını ilköğretim davasına ve köy kalkınmasına adamış yurtsever eğitimcilerin, nasıl hayali suçlamalarla, sahte belgelerle, düzmece davalarla yıpratıldığını, tutuklandığını görünce, o günden bu yana maalesef çok fazla şeyin değişmediğini bir kez daha anlıyoruz. İnsanların evlerinin sabahın erken saatlerinde basılması, her şeyin didik didik edilmesi, özel eşyalara el konulması, bu eşyaları koyacak torba bulunamayınca yastık kılıflarına doldurulması, saatler süren sorgular, ileri demokrasiyi yaşadığımız günlerdekiyle çok benziyor. Bu da demokrasi ama gerçek demokrasi, toplumcu demokrasi adına bir arpa boyu yol alamadığımızı kanıtlıyor. Kendisinden habersiz şekilde adının Köyleri Kalkındırma Derneği’nin kurucu üyeleri arasına yazılması nedeniyle çektiği acıları, sorgulamaları, yargılamaları, duruşmaları, hapislik günlerini son derece ayrıntılı ve de yalın biçimde aktaran Hamdi İlker, meselenin özününü siyasi olduğunu anlatıyor. Köy Enstitülerini kapatan Demokrat Parti’nin, hızını alamayarak yurdun dört bir yanında öğretmen, sağlık memuru, ebe, eğitmen olarak hizmet veren enstitü mezunu kadroları da yok etmeye kararlı olduğunu belirtiyor. Bu amaçla insanları suçlamak, işten atmak için uyduruk derneklerin, cemiyetlerin kurulduğunu ifade ediyor. Köy Enstitüleri’ni “komünist yuvası” olarak gören bir zihniyetin, halkı uyandıran, köylüyü canlandıran ve kendileri de köylü çocuğu olan Köy Enstitülü gençlerden nefret ettiğinin altını çiziyor. Mahkeme tutanaklarının ve Yargıtay kararlarının da yer aldığı kitap, ülkemizde aydınlara, Cumhuriyetçilere, halkçı, yurtsever, eşitlikçi, tam bağımsızlıkçı toplum önderlerine yönelik egemen zihniyetin geçen sürede değişmediğini kanıtlıyor. Kitabını 2009’da yitirdiği Köy Enstitülü eşi Ayşe İlker’e ithaf eden Hamdi İlker’in anıları, aydınlıkla karanlığın, yiğitlikle alçaklığın, yurtseverlikle hainliğin kavgasının ne kadar zorlu ve çetin olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. ? Canlandırılan Ütopya Köy Enstitüleri/ Güler Yalçın/ E Yayınları/ 216 s. 2013 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1212