23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

dini ele veriyor. Proust’un yazı ve edebiyatla küçükten haşır neşir oluşunun nitelikli yansımalarını görüyoruz bu kitapta. Daha o yaştaki bir gencin sanata karşı nasıl duyarlı olduğu da dikkat çeken önemli noktalardan. Birikim demişken, kitap Proust’un beslendiği kaynakların izini sürebileceğimiz bir alan da açıyor bize. Gerek içine girdiği dünyaları anlatırken alıntılarına sürekli yer verdiği yazarların cümleleri, andığı adları, kendi kahramanı haline getirdiği kahramanları gerekse de alıntıyı bir kenara itip mısralarıyla övgüler düzdüğü, şiirler yazarak portrelerini çıkardığı ressam ve müzisyenlerin dünyasıyla bu açık açık gösteriliyor zaten okura. Proust’un hangi derelerden geçerek kimliğini bulduğunu izlemek Hazlar ve Günler’in haz veren ayrı bir yanını meydana getiriyor. ¥ den yolun nasıl döşendiğini gözlüyoruz. Önemle belirtmek gerekir: Hazlar ve Günler, Kayıp Zamanın İzinde için bir eskiz defterinden öte, Proust’un ilerde anlatacağı dünyayı tanıma noktasında attığı bir adım olarak okunduğunda gerçek kimliğini bulabilecek bir kitap. ? e.erayak@gmail.com Hazlar ve Günler/ Marcel Proust/ Çeviren: Roza Hakmen/ Yapı Kredi Yayınları/ 168 s. KİTAPTAN... Marcel Proust’un portrelerini şiir olarak kaleme aldığı sanatçılar CHOPIN Chopin, kederle oynaşıp dalgalarla dans eden Kelebeklerin hiç konmadan boydan boya geçtiği Ahuvahlar, gözyaşları, hıçkırıklar deryası. Hayal, sevgi, ıstırap, haykırış, teselli, büyü yahut ninni, Her acıya sızdırırsın mutlaka kaprislerinin Baş döndüren tatlı unutuşunu, Çiçekten çiçeğe uçan kelebek misali; Sevincin suç ortağı olur elemine: Girdabın şiddeti gözyaşı susuzluğunu biler. Ayın ve suların solgun ve tatlı yoldaşı, Umutsuzluk prensi, ihanete uğramış soylu, Soldukça güzelleşir, coşarsın hâlâ, Gülümseyip ağlayarak hasta yatağına vuran, Seni gördükçe üzülen güneşle… Özlem tebessümüyle, umut gözyaşlarıyla! (Müzisyen Portreleri’nden) ANTHONY VAN DYCK Yüreklerin tatlı azameti, nesnelerin soylu zarafeti Gözlerde, kadife ve ahşapta parlayan, Tavır ve duruşların güzelim cilalı lisanı Kadınlarla kralların gurur mirası! Zafer senin Van Dyck, sakin hareketlerin prensi, Yakında ölecek olan bütün güzel varlıklarla, Açılmayı hâlâ bilen her güzel elle; Öleceğinden habersiz –ne önemi var?Uzatır o eller sana hurma dalını! Atlılar mola verir, çamların altında, dere kenarında Sular gibi sakin –sular gibi hıçkırmanın eşiğinde, Şimdiden muhteşem ve ağırbaşlı saltanat çocukları, Kıyafetleri mütevekkil, şapkalarında tüyler dikbaşlı, Ve mücevherlerde –alevler arasında bir dalga gibiMağrur ruhları doldursa da gözlerden fı kırması yasak Gözyaşlarının buruk parıltısı; Ve hepsinin fevkinde sen, zarif seyyah, Açık mavi gömleğinle, bir elin belinde, Ötekinde dalından yaprağıyla koparılmış bir meyve, Duruşuna, gözlerine dalarım anlamadan: Ayakta, ama dingin bu karanlık sığınakta, Richmond Dükü, ey genç bilge! –sevimli deli mi yoksa?Hep sana dönerim: Boynundaki safirde Huzurlu bakışın gibi tatlı alevler. (Ressam Portreleri’nden) MÜZİK EDEBİYAT VE RESİM Kayıp Zamanın İzinde’ye giden yolda Hazlar ve Günler, Marcel Proust adına otobiyografik öğelerin de kendine çokça yer bulduğu bir yapıt aynı zamanda. Genç Proust’un eğlenceye düşkünlüğü, sınıf arkadaşları sayesinde girdiği yüksek burjuva sınıfının salonlarında yaşadıkları kitaptaki anlatıların ana eksenini oluşturuyor. Başta müzik, edebiyat ve resim olmak üzere sosyetenin bu sanatlar karşısında duruşu ve yaşamlarında bunu nasıl “kullandıkları” da Proust’un okuruna göstermek istedikleri arasında önemli yer tutuyor. Proust, anlatılarda sosyete yaşamını yer yer ezip alay etse de o yaşamın tam kalbinden çıkan metinleriyle tarifsiz “haz”ların kaynağını da işaret ediyor aynı zamanda bize; yani geldiği yeri. İçinde her ne kadar “yoz kütleler” bulunsa da sanatın her türünden dem vurulan, kadınlı erkekli eğlencelerde, davetlerde buluşulan bu ortam onu gerçekten çekiyordu, sosyete içinde bulunmak ona “haz” veriyordu. İşte bu yüzden kitap adının “yarısını” bu kelimeye borçlu ve bu doğrultuda haz kavramının insan üzerindeki etkilerine dönük derinlikli bir gözlem de dikkat çekiyor metinlerde. Hazzın insandaki türlü yansımalarını, her anlatıda farklı bir insan evreninden geçerek sunuyor bize Proust. Kayıp Zamanın İzinde’nin temel sorununun “hafıza” olduğunu göz önüne alırsak, kitabın isminin diğer yarısı olan “günler”in de neye işaret ettiğini tahmin etmek zor olmaz. Proust’un daha o demlerden “zaman” kavramını kurcalamaya başladığının bir göstergesi sanki… Yazarın yine bu dönemde, kitapta da kavram olarak sık karşımıza çıkacak bir “snob” ve bir “amatör” olarak yarattığı kötü şöhreti büyük romanının ilk bölümü olan Swann’ların Tarafı’nı yayımlatma konusunda sıkıntılar yaşamasına neden olsa da aynı döneminde Kayıp Zamanın İzinde için değerli kaynaklar elde etti. Hazlar ve Günler işte bu yönüyle de değerli. Büyük yapıta gi CUMHURİYET KİTAP SAYI 1212 9 MAYIS 2013 ? SAYFA 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle