Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
si düşünüldüğünde, oyundaki bu perde bölümlemesinin okurken olmasa da sahneleme aşamasında bazı sıkıntılar yaratabileceği düşünülebilir. Ancak oyunun açık biçim olan yapısı bu tarz değişikliklere rahatlıkla alan açmaktadır. Sahnelemede farklı bir perde bölümlemesi belki de tek perde düzenlemesi yapılabilir. Oyunun açık biçim olan yapısı bu tarz değişikliklere rahatlıkla alan açmaktadır. İkinci perde, birinci bölüm, “Dava Kurgucularının İkinci Toplantısı” başlığını taşır. Bu bölümde, oyunun başlangıcında ele aldıkları planların nasıl uygulandığı ve ilerleyen süreçte neler ekleyebilecekleri üzerine, kurgucuların yansıtıldığı bir giriş bölümüdür. İkinci bölüm, “Sanığın İddianameyi Eleştirme Suçu” başlıklı, sanıkların dava süreci içerisinde kendilerini savunma konusunda ne kadar zorlandıkları, yargılamanın bir cezalandırmaya dönüştürülmesi gibi durumlar açımlanır. Bu bölümde, Balbay’ın ince keskin mizah anlayışının en yüksek dozda ortaya çıkması bakımından ve oyunun biçimsel yönünü belli etmesi bakımından çok başarılıdır. Oyun kişisi olan sanık A ile Başkan arasında gelişen şu diyaloglar anlatılan durumun örneklenmesi açısından önemlidir. Sanık A Sayın Başkan iddianameyi eleştiriyorsunuz, hakkımızda suç duyurusunda bulunuyorsunuz. Bizim kurduğumuzu iddia ettiğiniz örgütün gerçekte ne olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Suçunu itiraf etti diyorsunuz. Kafka’nın Dava’sına taş çıkaracak bir anlayış içindesiniz. Başkan Bizi başka davalarla karıştırmayın… Sanık A Hayır Sayın Başkan, ben Kafka’nın Dava kitabından söz ediyorum. Başkan Kafka adlı bir şahıs bizim davamızın sanığı değil. Ayrıca bu davada yargılanan kitap da yok. Lütfen konuyu dağıtmayın, savunmanızı yapın. Sanık A Sayın Başkan, Brecht tiyatrosunda böyle sahneler olsa abartılmış denir. Başkan (Sinirlenir) Artık sabrımızı taşırıyorsunuz, burayı tiyatroya benzetemezsiniz, bu kadar hakareti kaldırmayız… Sanık A Tiyatroya benzetmek hakaret midir Sayın Başkan? Başkan (çok sinirlenir.) Burada çok ciddi bir yargılama yapıyoruz. Tiyatroya falan benzetemezsiniz burayı. Üstelik bize “breh breh” de diyemezsiniz. Sanık A Sayın Başkan, gözünüz dosyadan başka bir şey görmediği için Brecht’i bir an farklı yorumlamış olabilirsiniz. Başkan (Daha da sinirlenir, sesini yükseltir.) Yeter! Hâlâ ısrar ediyorsunuz… Ciddi bir mahkemeyi tiyatroya benzetmekten hakkınızda suç duyurusunda bulunacağız. Oturuma ara veriyoruz (s.8586). ? ZALİM BİR DİKTATÖRLÜK Devamında hemen “Mahkeme Heyetinin Hukuktan Bağımsız Hareket Etmesi” başlıklı üçüncü bölüm yer alır. Bu sahnede Sanık A, önceki bölümde yaptığı savunmaya devam eder. Yaşanan hukuksuzlukları ve mantıksızlıkları ortaya serer, ancak iddia makamı bunları dikkate almaz ve suçlamalara devam eder. Bu bölümde Balbay’ın neden oyunun başına Goebbels’in “Öyle Büyük Bir Yalan Üret Ki Kimse Karşı Çıkamasın” sözünü aldığı anlaşılır, Sanık A yaşanılan durumu somut olarak tarihten örnekleri ile yargılayıcıların yüzlerine çarpar. Bölümün sonunda, Sanık B, adlı kişinin tamamen rastlantısal şekilde yargılananlardan biriyle olan tanışıklığı sonunda nasıl sanık haline geldiği resmedilir. Burada yazarın vermek istediği, bu ve buna benzer yargılamaların toplumun her kesimine eklemlenebileceği gerçeğidir. 4. Bölüm ise adından da anlaşılabileceği gibi “Sokrates’in Dosyasının Mahkemeye İstenmesi” adlı ironi dolu bir sahnedir. Sanık A önceki bölümlerde sürdürdüğü, tarihsel örneklerle yaptığı savunmasına kaldığı yerden devam eder. Sanık A’nın örnekleri ve karşısındakilerin ısrarla anlamamaları ve yanlış anlamaya dayanan cevapları dilde komik olanı ortaya çıkarır. Balbay’ın köşe yazılarından tanıdığımız kelimelerle dansı oyunda da hayat bulur. 5. Bölümde, “Sanık A’nın Savunma Yapmak Suçundan Bir Kez Daha Tutuklanması” başlığı altında, Sanık A’nın yaptığı savunma nedeniyle aldığı cezaların açıklandığı ve Sanık’A’nın verdiği karşılık ele alınır. Bu bölüm hukuksuzluğun geldiği noktanın gösterilmesi açısından önemli bir sahnedir. Sanık A düşüncelerini kararlı bir şekilde, içindeki tüm hüzne rağmen, bilimin ve aklın er geç galip geleceğine olan inançla sürdürür. Son bölüm ise “Dava İzleyicilerinin de Sanık Haline Getirilmesi” başlığını taşır. Yazar burada, seyircilerin bakması ve görmesi gereken yere işaret eder. Herkes sanık sandalyesine oturabilir. Bölümün sonunda Sanık A’nın sözleri oyunun finaline damgasını vurur. “Zalim bir diktatörlük bir kişinin milyonlarca insana hükmetmesi değildir, milyonlarca insanın bir kişinin diktatörlüğünü kabul etmesidir. Susmaktan yorulmadınız mı? Yoruldunuzsa ses verin” (s.125). Balbay, son olarak, kitabın sonsöz bölümünde, bu oyunun Türkiye’nin düştüğü hukuksuzluk uçurumundan bir haykırış olduğunu ifade ediyor. Okuyucunun da kendisi gibi umutlu ve dirençli olmasını söylüyor. Mustafa Balbay Yargıtatör adlı oyunuyla ülkemizde yaşanan, hukuksuz olarak nitelendirilen birçok benzer davanın fotoğrafını çıkarmış. Demokrasi ve adalet anlamında eleştirel bir düzlemde yapılandırılan oyunun okuyunca bile estetik bir haz oluşturması çok önemli. Ancak biz yine de tiyatro oyunlarının “okunmak için değil oynanmak için” yazıldığını unutmayalım. Oyunun anlatıma dayalı olan yapısı, iyi bir sahnelenmeyle aksiyon kazanabilecek patansiyeldedir. Benim asıl merak ettiğim, Balbay’ın Yargıtatör’ü sahnelenmesi için Devlet Tiyatroları’na gönderse Devlet Tiyatroları Dramaturgi Bürosu’ndan nasıl bir rapor çıkar ve edebi kurul, oyunun repertuvara alınıp alınmaması konusunda ne karar verir? ? Yargıtatör/ Mustafa Balbay/ Cumhuriyet Kitapları/ 128 s. 16 MAYIS 2013 ? SAYFA 17 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1213