25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

rece görece bir şeydir”; “eğilimli” yapıt, burjuva edebiyat kuramında “sınıf temeli ve sınıfsal ereği, başat doğrultuya düşman” yapıt olarak ulamlanmıştır. Dolayısıyla, burjuvazi açısından “kendi eğilimi, eğilim değildir”; sadece “karşıt” eğilim, eğilimdir. Burjuva sanat/edebiyat anlayışında özellikle “politiksosyal bakımdan ilerici olan doğrultuya”, eğilim suçlaması yöneltilmektedir. Öte yandan, proletaryanın sınıf konumu açısından “her türlü toplumsal serimleme”, eğilim içerir. Toplumsal koşulların anlatımı veya serimlemesi, eğilim sanatının “sanatsal olmayan öğesi”, “sanat düşmanı öğesi” olarak nitelendirilmiştir. Ayrıca, burjuvaziye özgü “saf sanat”ın içeriği bir yandan giderek “daha fazla zayıflamakta ve gerçeklikten uzaklaşmakta, öbür yandan da bu nedenle daha fazla eğilimlileşmektedir.” Bundan ötürü, “proleter eğilim sanatının” mahkum edilmesi, “daha fazla ikiyüzlüleşmektedir.” Genç “proleter edebiyatın”, sınıf düşmanları tarafından sövgüye boğulmasından ötürü, proleter edebiyatı savunanlar, Lukacs burada kendisini bu görüşle özdeşleştirerek, “biz edebiyatımızı, eğilim edebiyatı diye adlandırdık” saptamasını yapmıştır. ? Eğilim, Öznelİdealist Bir Özyapı Taşır Lukacs’ın belirlemesiyle, “bu kuramsal konumun benimsenmesinin anlaşılırlığı”, onun doğruluğunu kanıtlamaz. Doğruluğu bir yana, eğilim edebiyatı anlayışı, “sorunun burjuva anlatımı ve burjuva terminolojiyle birlikte, ayrımına varmaksızın, burjuva eklektizmi ve katı kutuplaştırılmış çelişkileri” ile pekişmiştir. Söz konusu kutuplaştırılmış çelişkiler deyince, “‘katıksız sanat’ ile ‘eğilim’ arasındaki karşıtlık” anlaşılmalıdır. Bu bağlamda iki yanıt öne çıkarılabilir: Birincisi, Lukcas’ın yaklaşımı uyarınca, “katıksız sanat” ve “biçim yetkinleştirimi” bir yana itilebilir; çünkü edebiyat, içeriği, “sınıf savaşımında belirlenen toplumsal bir işlev” taşır. Önemli olan, “bozuma uğramış burjuva biçim sorunları” değil, bu işlevi karşılamaktır. Biçim sorunu, “edebiyatın günlük ajitasyona indirgenmesidir ve edebiyat kuramında mekanik materyalizmin konumudur.” İkincisi, “bir estetiğin kabulü”, “sosyal öğelerden, politik öğelerden, diyesi, ‘sanata yabancı’ alandan çıkarımlanan ‘eğilimi’, bu estetik ile uyumlulaştırma denemesidir.” Burada “sanat yapıtına ‘sanata yabancı’ bir unsur yerleştirilmekte ve böylece çözülemez bir görev” yüklenmektedir. Dolayısıyla, bir yandan “estetik içkinlik”, bir başka deyişle, “sanat yapıtının ‘katıksız’ sanatsal bütünlüğü”, diyesi, “biçimin içeriğe göre önceliği” tanınmakta; öte yandan da “sanat dışı bir içeriğin (eğilimin) geçerlileşmesi” istenmektedir. Böylece “eklektik bir idealizm” oluşmaktadır. Lukacs’ın anlatımıyla, bu bağlamda “bu zemin üzerinde ortadan kaldırılamayacak olan çelişkiler”, Franz Mehring’in “belirsizliğini” açığa çıkarmaktadır. Mehring, “çökmekte olan burjuvazinin sanat kuramı” açısından Kant estetiğini “kuramsal temel” olarak gör mektedir. Kant estetiğinde dile getirilen “amaçsız amaçlılık” görüşü, “sanata bakıştan türeyen her türlü ilginin dışlanması” anlayışı, “açıkça ‘katıksız sanat’ kuramıdır.” Bu kuramın, Mehring’in benimsediği Schiller tarafından “malzemenin biçim tarafından yok edilmesi şeklinde daha da yetkinleştirilmesi, sadece bu öznelidealist eğilimi” güçlendirmektedir. Bu bakımdan, burjuva sanat kuramının, bu görüleri “eğilime karşı savaşım için silah olarak” kullanması kendi içinde tutarlıdır. Bu yaklaşımın karşıtları olan “eğilim yandaşlarının bu kuramın zemini üzerinde” bulunmaları, burjuva sanat kuramcılarının işini daha da kolaylaştırmıştır; çünkü bu kuramdan türetilen “çok tutarsız ve eklektik istemler” alt edilememiştir. Bu durum, Lukacs’ın saptamasıyla, “çarpıcı olarak en önemli Alman edebiyat kuramcısı” olan Franz Mehring’te ortaya çıkmaktadır. Mehring’in “eklektizmi, içerikbiçim sorunu için bulduğu ‘bir yandanöte yandan’ çözümünde” somutlaşmaktadır. Ayrıca, Mehring, “KantSchiller ikilisinin (öznelidealist) sorun çözümünün koşulsuz kabulünün, sanatın ‘zamansızlık’ veya ‘zamanüstülük’ kavramlarının kabulüne, böylece de biçimin önceliği ve her türlü ‘eğilimin’ reddine yol açtığını” duyumsamaktadır. Mehring bu “çıkarıma” karşı durmak için, “beğeni, salt biçime değil, içeriğe de bağlıdır” demektedir. Bu eklektizm nedeniyle, Mehring, “burjuva estetiğinin” ötesine pek geçememektedir. Bu görüşün başlıca “engeli, ‘eğilim’ sorununun sanat ve ahlakın ilişkisi sorununa” dönüştürülmesinde görülmektedir. Bir başka anlatımla, burada eğilimin “öznelidealist karakteri” açığa çıkmaktadır: Eğilim, “bir istemdir; bir olması gerekendir; yazarın gerçekliğin karşısına koyduğu idealdir.” ? 1 Georg Lukacs: “Tendenz oder Parteilichkeit Eğilim veya Partililik/Yanlılık”; içinde: Fritz J. Raddatz (yayımlayan): “Marxismus und Literatur”; Band II, s. 139 149, Rowohlt, Reinbeck bei Hamburg 1974. Yazının başlığında yer alan Almanca “Parteilichkeit“ kavramını “yanlılık” olarak çevirdim. Bu kavram Almancada “yan tutma” veya “partililik” de denilebilir. 2 Karl Marks: “Debatten über Pressfreiheit und Publikation” (Nisan 1842); içinde: Marks/Engels: “Über Kunst und Literatur Sanat ve Edebiyat Üzerine”; Dietz Verlag Berlin (DDR) 1967, s. 143 144 3 Friedrich Engels: “Engels an Minna Kautsky in Wien; London, 26. November 1885”; içinde: Marks/Engels: “Über Kunst und Literatur”; cilt I, Dietz Verlag Berlin (DDR) 196, s. 155159. 4 Georg Herwegh (1817 1875) sosyalist Alman şair ve çevirmendir. Ludwig Feuerbach, Karl Marks gibi filozoflarla arkadaşlığı olmuştur. 1848 devrimci hareketlerine etken ve yönlendirici olarak katılmıştır. 5 Franz Mehring (1846 1919) Alman gazeteci ve politikacıdır. Döneminin önde gelen Marksist tarihçisidir ve Marks biyografisi yazarıdır. Yapı Kredi Yayınları 16 MAYIS 2013 ? SAYFA 15 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1213
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle