29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA üçük bir kasaba hakkında büyük bir roman” diye tanıtılan “Boş Koltuk”ta J. K. Rowling bu kez büyüklerin dünyasına, büyüklerin dünyasındaki çocuklara, büyüklerin içinde hâlâ kaybolmayan çocuk kırılganlıklarına bir enfraruj gözlükle bakıyor. Onları soyup gözler önüne seriyor. Bütün büyük romanların yapabildiği şeyi yapıyor, bizi kendimizle yüzleştiriyor ve her şeye rağmen çocuklar bu kitabın da gerçek kahramanı. Kitabı Aycan Sarıoğlu değerlendirdi. Palahniuk’un denemelerinin her biri küçük öykülere de benziyor. Ama kurmaca olmanın ötesinde sanki gerçeküstü bir ânın fotoğrafı ya da kısa filmi adeta. Kurmaca, gerçek, yalnız ve beraber döngüsünden sıyrılan Palahniuk, aynı döngü üzerine eğiliyor. Denemeler de romanları gibi yırtık; yazar, kendi karanlık noktalarına da girerek “hiçbir yerde fazla takılıp kalınmaması gerektiğini” söylüyor. Kitaptakiler gerçek olabilecek kadar sahici ama bir taraftan da hayal ürünü olabilecek kadar uçuk. Bu yüzden sarsıcı ve bir o kadar da tuhaf. Ali Bulunmaz’ın kaleminden tanıyoruz kitabı. “Orhan Pamuk’un “Masumiyet Müzesi” adlı romanını felsefi bir yaklaşımla antropontolojik (İnsanVarlık Bilgisi) “dışdünyadüşünmedil” ve “insandünyabilgi” üçgenleri çerçevesinde anlama, yorumlama ve açımlamaya çalışırsak Kemal’in dışdünyada artık bir göstergeye dönüşen bilinen nesnelere olan bağlılığını ve düşünmenin dille olan ilişkisini çözümlerken de Kemal’in Orhan’la yapmış olduğu konuşmalarını ele almamız olanaklıdır. Bunun devamında romanı anlamada antropontolojik (İnsanVarlık Bilgisi) yaklaşım nesnelerin ontolojik açılımını da mümkün kılmaktadır” diyor Hale Seval. Bol kitaplı günler... “K P yıplanabilir dalgınlığı, durumu, bizim dilimiz eğretileme yoluyla uyarıyor; her dilde böyle değildir. Pantolon düğmelerini ya da fermuarını kapatmayı unutan birine “dükkânın açık kalmış” diyoruz sözgelimi. Yanılmıyorsam, daha sık erkek dünyasında rastlanan bir dalgınlık türü bu. Kadınlar da pantolon giyiyor nicedir, açık unutmuyorlar. Bunun nedeni, erkeğin pisuvar kullanırken, pantolonun üst düğmesini açmaya gerek duymadan işini görmesinde aranabilir: Kadının, aynı işlem için pantolonunu önce bütünüyle açması ve indirmesi, dolayısıyla yeniden giyinmesi zorunlu ya, sanırım bundan aşamalardan birini, sonuncusunu atlamıyor. Bir de, galiba, “dükkânı açık” kalan erkek, kadın kadar utanç duymuyor o dalgınlığından, “ne yapalım, oluyor böyle şeyler” duygusuyla donatılmış. Peki, “dükkân” benzetmesi nereden çıkmış? Argoda, “dükkân açma”nın bir yan yeri var, ola ki oradan sızmıştır. “Çadır kurmak” zaten erkek işi. Sıkıntı duyanı, duymayanı ayrı ayrı. Nedensiz yereyse, gene de bir parça rahatsızlık doğuruyor yanılmıyorsam. Övünçle kasılanlar var ama. Erkeklerde böyle gösteriş edalarına rastlanabiliyor, en süflisi, ikidebir karıştırmadan edemeyenlerdir. Ona da bir eğretileme yakıştırılmıştır: “Oğlum, neden durmadan ‘vicdan’ınla oynuyorsun?”. Buna karşılık, “frikik” kadın dünyasının bir durumu; gelgelelim adlandırma erkeklerden çıkmıştır. Bu futbol terimini yabancı dilden devşirmişiz, yetmemiş dekolte taşkınlığına uygulamışız. “Serbest atış” diyemez miydik? Diyemezdik, yakıştırmamızın mantıksızlığı ortaya çıkacaktı: Kadının atış yapması söz konusu değil bir kere, futbol sözlükçesi kapsamında kalacak olursak, olsa olsa “barajın açıldığı”ndan dem vurulabilir. Frikik, çocukluk yıllarından başlayarak eril dünyanın dikizci fantazmagori alanının merkezine oturur. Merdiven altı konuşlanmalarıyla başlar, kabul günlerinde açı kollamalarla devam eder. ‘Kadın atış yapmaz’ dedim ama, frikik sunmaya bayılanlar olduğu tartışılmaz: Göz ve bakış isteniyordur. En son aşamada, teşhir hastalığıyla karşılaşıyoruz. Ünlü örneği, nedense açık hava uygulamasını yeğleyen ve nedense tek bir giysi türüyle özdeşleştirilen “pardösü sapığı”dır. Kadın temsilcisini hiç duymadım (belki vardır). Karşı tarafta heyecan uyandır ervasız Pertavsız ENİS BATUR Serbest atış A dığını da duymadım; ya korku, ya da iğrenme duygusunu tetikler o sergiseverler, çoğu zaman da ufak kurbanları hedef alırlar. “Pantolon balığı”na Türkçe dışında rastlanıyor mu, merak ediyorum. Dillerarası karşılaştırmacı bir araştırma okumak isterdim bu konuda: Her dilin benzetme, anıştırma, süsleme eğilimleri, o dilin kültürü ve yaşama kültürüyle derinlemesine bağlantıları, başka dillerinkiyle kıyaslandığında daha açık seçik görülebilir. Çocukluk ve ilkgençlik döneminde ‘hazır giyim’ açılımı yaygınlaşmamıştı, benim kuşağım son terzi deneyimini yaşayan kuşak oldu. Pantolon için sorulurdu: “Soldan mı giyiyormuş, sağdan mı?”. İlk seferinde anlamamışımdır herhalde, bana babam eşlik etmiştir ve ya o, ya da terzinin kendisi bir açıklama getirmiştir. Anımsamıyorum, soldan mıydı, sağdan mı; hazır giyimle birlikte böyle bir “sorun” kalmamış olduğuna göre, besbelli zorunlu bir ayrıntı değişmiş bu. Er keğin ‘âlet’ini pantolonunda nasıl/nereye yerleştirdiği, “pantolon balığı”nı sağa mı sola mı konuşlandırma eğiliminde olduğunun sorulması bana Alphonse Allais’nin güzelim öyküsünü çağrıştırdı, gün geldi: Görkemli sakalıyla övünerek dolanan adama yazar sorar hani, gece yattığında o uzun sakalı yorganın üstüne mi altına mı yerleştirdiğini; adam farkında bile değildir nasıl yaptığının, o gece ve sonraki geceler uyuyamaz bir türlü, ikisini de dener, uyku tutturamaz, sonunda sakalını kesmeye karar verir terzinin sorusu bereket kimsenin balığını kesip atmasına yol açmazdı. Soru, sorun ve deyim, “slip don” kullanımının yaygınlık kazanmasıyla birlikte dolaşımdan kalktı gibi geliyor bana: Bu yeni çamaşır tipi, âlet edevâtın toplanmasını sağlamış, sağa sola sarkmasını engellemiştir. Öncesinde, büyüklerde, özellikle de yaşlanmış ve şişmanladıkları için bacaklarını bitiştiremeden koltuğa çöken, yayılan adamlarda alabildiğine sakil bir görünümü olurdu mahut pantolon balığının aslında, iyi bakılırsa, bütün organlarımız enikonu çirkindir. Neyse, daha fazla okurun midesini kaldırmadan bitireyim bu denemeyi: Dükkân açık kalmasın. ? TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] Alphonse Allais’nin (üstte) bir öyküsünde görkemli sakalıyla övünerek dolanan adama yazar sorar, gece yattığında o uzun sakalı yorganın üstüne mi altına mı yerleştirdiğini; adam farkında bile değildir nasıl yaptığının, ikisini de dener, uyku tutturamaz... İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya?Reklam Müdürü: Petek Öztürk ?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1208 11 NİSAN 2013 ? SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle