Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler Rıfat Ilgaz/ Asım Bezirci/ Evrensel Basım Yayın/ 302 s. Asım Bezirci’nin titiz ve sabırlı çalışmalarının bir ürünü olan elinizdeki kitap iki ana bölümden oluşuyor; “tanıtmalar” bölümünde Rıfat Ilgaz’ın yaşamı, şairliği, hikâyeciliği, romancılığı ile oyun, anı, fıkra yazarlığı ayrıntılarıyla sergileniyor. Söz konusu türlerde çıkmış eserlerinin çoğu tanıtılıp değerlendiriliyor. Bunun için üçboyutlu ilginç bir yöntem izleniyor; Rıfat Ilgaz’ın açıklamaları ve Asım Bezirci’nin değerlendirmeleri ile çeşitli yazarların çözümleme ve eleştirilerinden birbirini tamamlayan, geliştiren parçalar aktarılıyor. Böylece eserlerin değişik açılardan aydınlanması, yargılanması sağlanmış oluyor. “Seçmeler” bölümünde ise, Rıfat Ilgaz’ın en güzel şiirleri ile hikâyeleri ve köşe yazılarından seçilmiş bir demet sunuluyor. Kitabın sonunda ise zengin bir “kaynakça” veriliyor. Edebiyatımızda Kadın Yazarlar Sözlüğü/ Neriman Ağaoğlu, Zerrin Saral/ Phoenix Yayınları/ 512 s. Edebiyatımızda Kadın Yazarlar Sözlüğü’nün bizi yüz yüze getirdiği gerçek, kadın tarihinin yazısız bir tarih olduğu. Yazan kadınlarımız arkasında bir eser bırakmış olsa da çoğu zaman kendileri hakkında tanıtıcı bilgi vermekten kaçınmıştır. Bu konudaki yazılı kaynakların da eğer kadını tematik olarak ele almamışsa çoğunlukla kadınları görmezden geldiğini söylemek zorundayız. Diğer yandan, 90’lardan itibaren kadın tarihinin yazılı hale getirilmesinin öneminin kavranmaya başlandığını, peş peşe kadın tarihine köşe taşı olacak çalışmaların yapıldığını ifade etmemiz gerek. Bunu yapanlar elbette kadınların kendileridir. Çalışma; türü, içeriği ve kapsamıyla alanında bir ilk olma iddiasında. Kapitalizm: Arzu ve Kölelik/ Frédéric Lordon/ Çeviren: Akın Terzi/ Metis Yayınları/ 202 s. İktisatçı Frédéric Lordon, kapitalizm eleştirisinin en can alıcı sorusunu tekrar soruyor: Ücretli emekçiler, her şeye rağmen, neden kapitalizme boyun eğiyorlar, neden başkalarının “efendiarzusuna” tabi oluyorlar? Klasik “tahakküm” ve “rıza” yanıtlarını tatmin edici bulmayan yazar, açıklama olarak, Marksist siyasal iktisat ile Spinozacı “duygu antropolojisini” birleştirerek oluşturduğu etki gücü yüksek alaşımı öneriyor. Marx ve Spinoza’yı neden etkileşime soktuğunu ise şu çarpıcı sözlerle açıklıyor: “Kapitalizme özgü toplumsal yapılardan kurtulmak, duygusal kölelikten kurtulmamızı sağlamaz. Tek başına, arzunun ve sarf edilen güçlerin başıbozuk şiddetinden kurtaramaz bizi. Spinoza’nın duygular konusundaki gerçekçiliği, bu noktada belki en çok Marksist ütopyanın işine yarar: Sarsıp kendine getirir. Sınıfların ve sınıf çatışmalarının tamamen tasfiyesiyle siyasetin ortadan kaldırılması, proletaryanın zaferiyle bütün husumetlerin aşılması, sınıf çıkarlarından tamamen arınmış sınıfsızlığın ortaya çıkması; bunların hepsi postsiyasal birer hayalden ibarettir ve belki de Marx’ın yaptığı en büyük antropolojik hata budur: Şiddeti kökünden yok edebileceğini sanmak; oysa en az tahripkâr şiddet biçimlenimlerini aramak dışında bir hedef olamaz ufkumuzda.” Yoga/ Mircea Eliade/ Çeviren: Ali Berktay/ Kabalcı Yayınevi/ 578 s. Yoga, “mistik” manasıyla, yani vahdeti ifade ederken bile önce maddeden kopmayı, dünyadan özgürleşmeyi ima eder. İnsanın çabasına “boyunduruk altına almak”, nefsini terbiye etmesine vurgu yapılır Yoganın mistik türlerinde olduğu gibi ilahi yardım istenmeden önce, zihni ancak bu disiplin sayesinde yoğunlaştırmak mümkündür. Mircea Eliade, kitabında bu disiplini ve söz konusu yoğunlaşmayı inceliyor. Fars/ Fatih Balkış/ Can Yayınları/ 108 s. İstanbul’dan Ankara’ya giden bir trenin yemek vagonundayız. Bir tiyatro ekibi, Çehov’un Martı’sını sahnelemek üzere yola çıkmış. Kumpanya yemek vagonuna geçtiği zaman ekipten biri, köşeye oturuyor ve çevresini gözlemlemeye başlıyor; yazar, yönetmen, belgesel sinemacı ve oyuncular... Anlatıcımız, onları gözlemlerken giderek kendi anılarına, üniversite yıllarında yaşanmış, acıyla son bulmuş arkadaşlıklarına uzanıyor... Fatih Balkış’ın Fars’ı, sık dokunmuş, göndermelerle dolu bir metin. ? 11 NİSAN 2013 ? SAYFA 21 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1208