29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O Nilüfer Kuyaş “Serbest Düşüş”te “Saman alevi gibi tutuşup saran” arzusuna kapılıp kendinden oldukça genç bir adamla bir bahar aşkı yaşayan bir olgun kadını anlatıyor. “Gündelik Felaket Teorileri” ise bir zeka gösterisi gibi de değerlendirilebilecek birçok gerekli gereksiz bilgi veren, bol oyunlu, eğlenceli, merak unsurunu yüksek tutan değişik bir roman. irin altmış yaşına yaklaşmış, yaşlandığını düşünen bir kadındır. Evli. Evlenme çağında bir kız bir de erkek çocuğu var. Bir sanatçı. Resim yapıyor, fotoğraf çekiyor. Yeni bir serginin hazırlıklarını yapıyor. “Tam gençliğin bittiği ve arzunun bitmediği yerde duruyor”. Mayıs ayı, diye anlatıyor. Nişantaşı’nda mahalle bakkalında karşılaşıyor arzulayacağı erkekle. Bruno adını veriyor genç adama ve hayal mi gerçek mi olduğu konusunda okuru kuşkuda bırakacak şekilde anlatmaya başlıyor. Bir yasak aşk öyküsü okuyacağımızı düşünüyoruz. Şirin, Bruno ile sevişecek ve hayatı tamamen değişecek diye umuyoruz. Nilüfer Kuyaş “Serbest Düşüş”e (Eylül 2013, Can Yay.) yaşlanma korkusu ile bir daha tadamayacağı hazların peşine düşen bir kadının öyküsünü anlatacakmış gibi başlasa da insanoğlunun cevap aradığı birçok temel sorusunu deşmeyi ihmal etmiyor. Şirin arzu ile yaklaştığı bu genç Nilüfer Kuyaş kuduğum Kitaplar Marisha Pessl METİN CELÂL geçişler yaparak bir anlatım kursa da aslında bir iç monolog geliştiriyor roman boyunca. Kadın kahramanının kendisi ile hesaplaşmasında başta yaşamı, insani erdemleri, değişim arzusunu, sadakati, yaşlanma ve ölüm korkusunu, gelecek kaygısını tartışıyor. Edebiyat tadını yitirmeden gündelik yaşama gizli felsefi sorunlara cevaplar arıyor, cevaplar veriyor. Gündelik Felaket Teorileri “Çok okuyan değil, çok düşünen bilir...” diye sloganı olan çok okuyan, yaşamı kitaplar ve filmlerden referanslarla anlamaya çalışan bir kahramanı olan bir roman “Gündelik Felaket Teorileri” (Eylül 2013, Çev. Algan Sezgintüredi, Siren Yay.). Romanın anlatıcı kahramanı Blue van Meer hemen her sömestr başka bir üniveristede ders veren babasıyla yaşayan bir genç kız. Sürekli okul değiştirse de çok başarılı bir öğrenci. Sonuçta da zaten Harvard’a girmiş. Blue lise son sınıftayken okuduğu North Carolina Stockton’daki St. Gallway School’da yaşadıklarını anlatıyor. Blue, amatör bir kelebek koleksiyoncusu, lepidopteran olan annesini 5 yaşındayken bir araba kazasında kaybetmiş. Baba – kız birbirlerine derinden bağlı. Bu bağlılık nedeniyle 16 yaşındaki Blue hâlâ küçük çocuk muamelesi görüyor. Babası üzerine aşırı bir biçimde titriyor. Blue’nun lisedeki son yılını çok önemsiyor. Hedef Harvard’a girmek. O nedenle de Blue’nun okul birincisi olması gerekli. Bir üniversiteden diğerine arabayla giderken babasının seçtiği entelektüel dozu yüksek kitapları yüksek sesle okuyarak o yaştaki bir öğrencinin gereksineceğinden çok daha fazla bilgi ile donanmış Blue. Babası gibi o da kitapların, filmlerin aracılığıyla dünyaya bakıyor, yaşananları anlamaya çalışıyor. Blue tipik bir “inek” gibi hayatını geçirirken sinema dersleri veren Hannah Schneider’la tanışıyor. Çok değişik ve karizmatik biri olan Hannah Schneider Blue’yu hafta sonları evinde buluşan gruba katılması için davet ediyor. Grup “mavi kanlılar” diye adlandırılan okulun zengin ve gizemli öğrencilerinden oluşmaktadır. Hemen herbiri kendine has özellikleri olan, yaklaşılması güç, garip kişilerdir bu öğrenciler. Öğretmenleri aralarına katmış olsa da Blue’yu hemen kabullenmezler, uzun süre dışlarlar. Blue da bir kenarda durup söylenen her sözün, her hareketin anlamını sorgulayıp, yorumlayarak yaşananları izler. Her şey Hannah Schneider’ın evinde verdiği ve grup üyelerini davet etmediği maskeli partiye davetsiz misafir olarak katılmaları ve partide Hanah’ın çok yakın bir erkek arkadaşının aşırı içki içip bahçedeki havuza düşüp ölmesi ile değişmeye başlar. Marisha Pessl “Gündelik Felaket Teorileri”ni bir İngiliz Edebiyatı ders kitabı yapısında kurmuş. Her bölüme Serbest Düşüş adamın kendisi gibi bir yarası, acısı olduğunu öğreniyor ilk buluşmalarında. Bruno 11 Eylül’ü İkiz Kuleler’de yaşayan ve binadan sağ olarak kurtulan az sayıda insanlardandır. Şirin de gençlik çağlarında Güney Fransa’da bir tren kazası geçirmiş, ölümle burun buruna gelmiştir. Bruno’da ruh ikizini bulmuş gibi olur. Yarasını paylaşacaktır. Ama Bruno 11 Eylül’ü belleğinde gömmüştür ve tekrar hatırlamak, yüzleşmek istememektedir. Ölümü yaşamış olanların insan ilişkilerinde çok daha cesur davrandıklarını, kolayca uçlara gidebildiklerini bildiği için Bruno’da oynamak istediği arzu oyunu için doğru eşi bulduğunu düşünür Şirin. Karşısındaki adamın kendisini arzuladığı bilgisiyle bu oyunu kurar. Kısa sürede de oyunun kuralı olmadığını, oyunun iplerinin elinde olmadığını anlar. İlişkiyi başlatan da bitiren de Bruno olacaktır. Üstelik bu arzu oyununu bir süre oynar sıkılınca da kendi güvenli hayatıma dönerim diye düşünen Şirin kendini öyle kaptırır ki oyun bitmesin ister. Bruno her şeyin bittiğini bildirdiğinde de oyuna devam etmek isteyecektir. Oysa sadece üç kere buluşmuşlardır ve Bruno olayı bir kaçamak olarak değerlendirdiği için de sürdürmek istemez. Şirin derinden yaralanır ve kendiyle hesaplaşmaya girişir. Bir başka büyük felaket yaşanmasa belki de bu hesaplaşmanın girdabından kurtulamayacaktır. Van depremi onu yaşamın gerçeklerine döndürür. Şirin arzusunun peşine düşmekle bir çılgınlık yaptığını düşünüyor. Elli yaşını çoktan geçmiş, yetişkin iki çocuk sahibi, kocası Ekrem’i seven bir kadın olduğu için bu çılgınlığa kapıldığını düşünüyor. Çocuklar evden uzaklaşmıştır. Biri New York’da diğeri Japonya’dadır. Sevgilileri vardır ve ergeç evlenip iyice kopacaklardır. Şirin’in kocasıyla ilişkileri de iyice gevşemiş, hatta kopma aşamasına gelmiştir. Ekrem ona hep sevgiyle, tutkuyla yaklaşsa da ilişkilerinde eski sıcaklığı bulamamaktadır. Bir başka kadının varlığından, aldatıldığından da şüphelenir. Arzularının peşine düşüp çılgınlık yapmaya dur demesi gerektiğini de bu tabloyu düşünerek tekrar tekrar idrak eder. Yaşamın pamuk ipliğine bağlı olduğunu bilse de arzusunu son kez yaşamak için bu yapıyı yıkamayacağını, terk edemeyeceğini anlar. Her şeyi geride bırakıp Dünya’nın kıyısından atlayıp “serbest düşüş” yapacak kadar çılgın olamayacağını anlar. Ailenin koruyup kollayıcı yapısına döner. Nilüfer Kuyaş “Serbest Düşüş”te birinci tekille üçüncü tekil arasında 2013 Ş İngiliz Edebiyatı’nın “Otello”, “Uğultulu Tepeler” gibi klasiklerinden başlayıp “Uluma” ve “Guguk Kuşu”na uzanan önemli eserlerinin adlarını vermiş, son bölümlerde Dünya edebiyatından da kitapları bölüm başlığı olarak almış. Blue van Meer hemen her olayı hatta her diyaloğu filmler ve kitaplara göndermeler yaparak kendi kendine ve tabii biz okurlara açıklıyor. Çok sık alıntılar yapıyor.” Babamla arayla seyahat ederken yüksek sesle okumuştum” diye tanıttığı bu kitaplar Kelebek Avlama Sanatı’ndan Aldırmama ve Fazla İstememenin Yolları, Kayıp Kibirlerin Gönenci’ne dek çok çeşitli konularda ve çoğunun gerçekte var olduğundan şüphelenmemek elde değil. Blue filmlerden replikler alıntıladığı gibi birçok gizli gönderme de yapıyor ki bunların çoğunu çevirmen Algan Sezgintüredi’nin dipnotlarla göndermelerin hangi kitaplara ya da filmlere yapıldığını bildirmesi ile öğreniyoruz. Söz çevirmene gelmişken belirtmeliyim “Gündelik Felaket Teorileri” otuz dile çevrilmiş, çoksatan popüler bir roman olsa da bol alıntılı ve göndermeli yapısı ile çevirisi oldukça güç bir roman. Algan Sezgintüredi iyi bir çeviri yapmış. Yayınevi de bu emeğin karşılığını kitabın kapağına çevirmenin adını koyarak vermeliydi. İyi çeviri olmasa bu romanının tadını Türkçede almak mümkün olmazdı. “Gündelik Felaket Teorileri”nin tek handikapı yazarın bu zaman zaman gerçekliğinden şüphelendiğimiz alıntıların, göndermelerin şehvetine fazlaca kapılmış olması. Alıntı ve göndermelere bir de geriye dönüşlerle anlatılan Blue’nun ve babasının geçmişleri eklenince roman fazlaca sarkıyor. Marisha Pessl da durumun farkında olmalı ki ilerleyen sayfalarda yeni bir ölümle gerilimin dozunu artırarak okurun kitaptan kopmasını önlemeye çalışıyor. “Gündelik Felaket Teorileri” bir zeka gösterisi gibi de değerlendirilebilecek birçok gerekli gereksiz bilgi veren, bol oyunlu, eğlenceli, merak unsurunu yüksek tutan değişik bir roman. n K İ T A P S A Y I 1236 S A Y F A 10 n 24 E K İ M C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle