29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şiirler/ ASOY Ş Lucian Blaga kızı Dorli ile. iir Atlası CEVAT ÇAPAN Lucian BLAGA/ Şiirler/ Çeviren: Erkut TOKMAN dır’ ‘Hiçbir zaman oynamadığım kadar, oynamak istiyorum’ ucian Blaga 9 Mayıs 1895’de Romanya’da doğdu. Babası Ortodoks bir köy rahibiydi. Liseyi Braşov’da okuduktan sonra pedagojik teoloji enstitüsüne girdi ve sonraları Viyana’da felsefe eğitimi aldı. 1919 yılında ilk şiirlerini “Poemele luminii” (Işığın Şiirleri) adlı kitabında topladı.1921 yılında ikinci şiir kitabı yayımlanan şairin 1929 yılının şubat ayında “Lauda Somnului.” (Uykunun Övgüsü) adlı kitabı yayımlandı ve ölümüne kadar bunları diğer şiir kitapları izledi. 1935 yılında Romen Akademisi’nin verdiği “Hamangiu” büyük ödülünü kazandı. 41 yıl Romen Akademisi’nde aktif olarak görev yaptı. 1941 1946 Cluj Üniversitesi’nde profesörlük yaptı. 1949 1959 yılları arasında Cluj şehrinde akademinin Tarih ve Felsefe Enstitünde araştırmacı olarak çalıştı. Romen şiirinin ön önemli ve sevilen şairleri arasında kendine özgü tarzı ile anılan şair; felsefi ve dini konular başta olmak üzere gizemli ve mistik bir dili şekillendirerek sorgulayan aykırı bir iç sesi konuştu. Cennetin Aydınlığı Güneşe doğru gülüyorum! Kafamın içinde kalbim yok Kalbimin içinde de akıl yok Yeryüzü sarhoşuyum ve kâfirim Acaba benim bahçemde Kötülüğün ateşi olmadan gülmek olur mu? Azize, senin dudaklarından Yoğrulmadan Saklanmış günahın şehvetinden Bu kadar büyü çiçekleri açar mı? Bir sapkın gibi düşüncelere dalıyorum Ve kendi kendime soruyorum Cennetin ışıkları nereden geliyor? Biliyorum: Onu cehennemin ateşi aydınlatıyor! Eski Şehir Gece. Saatlerin hareketi Komutsuzca başlıyor. Sessiz ol! Göstergeler Ah çekerek son noktada duruyor. Kapılar altından Uyuyanlar Kırmızı köpekler ve düşünceler giriyor İnce ve uzun köy sokaklarında Bir yağmur geziyor Duvarların arasında Eski ve uzunca bir rüzgâr Demir ve toprak parçalarını silkeliyor Bir zamanların ileri gelenleri Bir anda görünüp kayboluyorlar Kara kule ayakta duruyor Kaybedilmiş yıllarını sayıyor Sessiz ol! Taştan Aziz Halesini gecenin içinde kaybetmiştir artık… Oynamak istiyorum! Hiçbir zaman oynamadığım kadar, oynamak istiyorum böylece Tanrı hissetmesin içimdeki cezaevinde bir köleyikelepçeli, toprak, bana kanatlarımı ver bir ok olup fırlamak istiyorum sınırsızlığa sadece etrafımdaki gökyüzünü görmek için değil onun da üstündeki cenneti ve yukarımdaki gökyüzünü ve dalgalardaki aydınlık ışıkla oynamak için beklenmedik yükseltilerle parıldayan, içimdeki Tanrı rahatça nefes alacak böylece, fısıldamayacak: “Ben ceza evinde bir köleyim!” Işık Hissettiğim ışık Seni görünce göğsümden taşıyor Bu ışıktan bir damla değil mi gerçekten O derinden susuz hayatın aydınlığında Eski bir günde yaratılmış? Hiçbir şey ıstırabını yatıştırmıyor Issızca yerleştiğinde karanlık Gizli bir sır veriyor: “Işık olsun!” Bir deniz Deli bir kar fırtınası ışıktan Bir anda oluşuyor O bir susuzluktu, günahlardan, maceralardan, özlemlerden, tutkulardan Dünyadan ve güneşten bir susuzluk Fakat ışığın hücreleri O zaman nerede öldü kim biliyor? Hissettiğim ışık göğsümden beni aşıyor Beni aşıyor seni gördüğümdeo kusursuzluk Belki de son bir ışık damlası gibi Ilk günlerde yaratılmış. Ağlayacak mısın çok yoksa gülecek misin? Ben Pişman değilim Ruhumu toparladım ve çamur Seni düşünüyorum. Işığın pençesi Bir rüyada, bir sabah seni öldürecek, Benim ruhum kadar saf Aklının onu arzuladığı gibi, Kalbin senin aşkına inandığı gibi. Ağlayacak mısın çok o zaman yada bağışlayacak mısın? Ağlayacak mısın çok yoksa gülecek misin O aynı sabahların ışınlarıyla? Tövbelerin gölgesi olmaksızın sana söyleyeceğim “Bilmiyorsun, bulutlarla kaplı hiçbir gölün dibinde nilüferler büyümez ki?” Yıldızlar İçimdeki o büyük yüreklendirme Ve o kör istek var ya Işığınız önünde eğiliyorum, yıldızlar Ve ibadetin alevleri Gözlerimi yakıyor, ona adanan bazı mumlar gibi. Ülkenizden gelen ürperti beni öpüyor Donmuş vücudun soğuk dudaklarıyla Şaşkına dönmüş bir halde sana soruyorum: Hangi dünyaya doğru gidiyorsunuz, hangi cehennem çukuruna? Doğru yoldan sapmışım Bugün en çok yalnızlaşmış ruhumu hissediyorum, Hızı kesilmiş, bilmiyorum, nerede? Bir tek sıra ışınım ve gücüm: O, hiçbirine sahip olmayacağınız yıldızlar! Yolunuzda hiçbiri bir amaç değil Fakat belki de bu yüzden sınırsızlığı ele geçiriyorsunuz. ? 21 HAZİRAN 2012 ? SAYFA 21 L 1151 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1166
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle