Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Mehmet Özer’le ‘Duru Su Rüyası’ üzerine ‘Aklımda kalan her şeyi yazdım’ Mehmet Özer, Duru Su Rüyası’nı anıroman şeklinde kaleme almış. Bunun da ötesinde Özer’in yazdıkları Türkiye’nin Doğusu’nu anlatıyor. Özer’le kitabını konuştuk. ? Mine ÖZGÜR uru Su Rüyası’nı, salt sizin anılarınız olarak değerlendiremeyiz. Kitap aynı zamanda Doğu Anadolu’dan birçok yaşamı, sosyal, kültürel ortamıyla birlikte aktarıyor. Duru Su Rüyası’nı yazarken gerçeklere ne kadar bağlı kaldınız? Temel olarak gerçeklere paralel bir kitap oldu. Gerçeklerden uzaklaşmak, değiştirmek beni de rahatsız ettiği için bu yolu seçtim. Ancak bunları yalın olarak anlatmak yerine romanlaştırma yoluna gittim. Bir de anılarımda yer alan bazı konuları, bu günün ölçülerine tezat teşkil eder diye romanda kullanmadım. Doktor olarak çalışırken yaşamınızdaki ne tür bir değişim sizi kitap yazmaya yöneltti? Uzun yolculuğunuzun öyküsünü yazmaya başlamak için neden bu kadar beklediniz? 1965’te askerliğimi yaparken Kaymakamla bir konudan atışmıştık. Tayinim İdil ilçesinden Bavert hudut taburuna çıktı. Annemle birer katıra binerek, sekiz saat yolculuk yapıp Bavert köyüne gelebildik. Burada boş vaktimin çok olduğunu görünce elem ve cefa ile geçen hayatımı, anılarımı kâğıda aktarmaya başladım. Aklımda kalan her şeyi yazdım. Bir yıl sonra askerlik görevimin bitmesiyle eve döndüm. 1966’da evlendim. Defter eşyalarımın arasında unutulup gitti. 2003’de eşim Bahar, “Zor Yıllar” adlı defterimi getirip önüme koyduğunda şoke oldum. Defterimi nereye koyduğumu hatırlayamadığım için kaybettiğimi zannediyordum. Eşim ve kızım Meltem defterin bir kısmını okuduktan sonra, bunu bir kitap olarak yayınla dediklerinde içimde yeni bir ürperti, yeni bir heyecan belirdi. Tübitak işyeri hekimliği yaptığım Gebze’de bir hatırat olarak hazırlamaya koyuldum. Bunları toparlayıp, bir kitap haline getirmek üç senemi aldı. Ardından romanlaştırma fikri aklıma geldi ve üç yıl daha emek verip, tamamladım. Böylece Duru Su Rüyası adlı romanım huzura geldi. Kitap yazım sürecinizden söz eder misiniz? Örneğin, bir disiplin içinde her gün belirli bir sayfa mı, yoksa içinizden geldiği anda sayfalarca mı yazarsınız? Her gün minimum iki saat yazıyorum. Bu bir emeğin elem dolu mahsulüdür. Herkes belirli süreçlerden geçer. Benim sürecim hep dikenli, eza cefa dolu geçti. Önce bir doktorun hatıraları olarak hazırladım. Sonradan bunun ro1118 SAYFA 18 ? 21 HAZİRAN 2012 D manlaşması uygun olur mu diye ilgili kişilerle görüştüm. Sizin çalışmanıza, vereceğiniz emeğe bağlı dediler. Uğraştım, anıları, anı – roman haline getirdim ve Duru Su Rüyası doğdu. Doktorluk ve yazarlığı bir arada sürdürdünüz. Evet, doktorluk mesleğimi de yaptım. Şu anda iş hekimliği yapmaktayım. Halen İstanbul’da ikamet etmekteyim. TRT 6’de Derman programında ürolojik hastalıklarla ilgili bilgi verdim. Ürolojide Doçent ya da prof. meslektaşlarımdan Kürtçe bilen olmadığı için bu programda sağlık bilgileri vererek, bir eksikliği giderdim. Kitabın ana ekseninde yörenizin yaşamı var. Yaşamınızdaki tüm zorluklara karşın umutlu bir anlatımınız var. Genelde iyimser misiniz? İyi ve iyimser olmak için bazen kendimi çok zorladığımı söyleyebilirim. Ama genel olarak yapım bu yöne daha yakın. Kendimi için için yediğim durumlar olmasına rağmen bu içinden çıkılmaz olayların sonlanması örneğin eğitimimi tamamlayabilmem, meslek sahibi olabilmem bu yapımın eseri olmalı. Verdiğim mücadele örneği birçok insanın hayatında çektikleriyle örtüşmektedir. Bu kitabı okuyan her insanın, kendini bu yorum içine katacağını düşünüyorum. Çevre betimlemelerine de ayrıntılı olarak yer verdiğiniz ve şiirsel bir dille anlattığınız kitapta geçindikleri topraklardan bilmedikleri yerlere, tanımadıkları yaşamlara fırlatılan insanların acıları can yakıyor. İkinci kitabınızı hazırlıyorsunuz. Onu da anılarınızdan yola çıkarak mı yazıyorsunuz? Mehmet Özer Yeni kitabımın iskeletini kurdum, romanlaştırmaya başladım. “Ölüm Yolcuları” adını vereceğim kitapta yakın tarihimizde cereyan etmesine rağmen unutulmuş gibi görünen bir olaydan yola çıktım. Bu, 900 bin kişinin hayatını ilgilendiren Doğu Anadolu iç tehciridir. OsmanlıRus çatışması sırasında yaratılan büyük kaosun etkisiyle yerini, yurdunu, malını, mülkünü terk ederek Doğu Anadolu’dan batıya doğru can havliyle göçenlerin hikâyesidir. Annem ve babam da bu büyük sarsıntıdan önemli derecede etkilenmişler, bu olaydan nasiplerini almışlar. Ben bunu kurgulayarak anlattım. ? Duru Su Rüyası/ Mehmet Özer/ Kent Işıkları Yay./ 268 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1166