Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ş “M iir Atlası CEVAT ÇAPAN Attila JOZSEF/ Şiirler/ Çeviren: Yaşar Atan ‘Sağ kalanlar başladı döndürmeye gene o çarkı...’ NİNNİ Bak gökyüzü de kapıyor kocaman maviş gözlerini, Evimiz desen çoktan yumdu gözkapaklarını, Çayırlık da zaten çekmiş üstüne pamuk örtülerini, Sen de uyu minnacık yavrum, hadi sen de uyu. Sinek de koymuş başını bak ayakları üstüne, Uyuyor sessiz sessiz, yabanarısı da öyle, Suspus olmuş borazanı, bak gelmiş uykusu. Sen de uyu minnacık oğlum, hadi sen de uyu. Tramvay da uyuyakalmış öyle çelik döşeğinde, Bak dalıp gitmiş tatlı mı tatlı düşlerine... Düşlerinde bile öttürüyor düdüğünü, vuuu vuuu diye, Sen de uyu minnacık oğlum, hadi sen de... Masanın üstünde ceketin de uyudu, Bak yırtığıyla koyun koyuna. Yırtık daha da büyümez, sakın korkma. Uyusun da büyüsün oğlum, büyüsün şarkılarla. Bak dışarı çıktı topun, düdük çaldı, Düdüğün sesi de orman gibi uyuyakaldı. Horozşekerin bile dalıp gitti düşlerine, Sen de uyu minnacık oğlum, hadi sen de. Hem yer hem gök, hep senin olacak senin Tıpkı camdan bilyaların gibi senin. Sen kocaman olacaksın, koskocaman Minnacık oğlum, güzel güzel uyursan... Pilot olacaksın sonra, asker olacaksın... Çobanı olacaksın aslanların kaplanların... Bak annen de, şarkısı da daldı düşlerine, Sen de uyu minnacık yavrum, hadi uyu sen de. Attila Jozsef (1 acaristan’ın evrensel boyutta ünlü birkaç ozanından biri olan Attila Jozsef, 1905 1937 yılları arasında yaşadı. Macaristan’da pek çok sokak, meydan ve de üniversiteye onun adı verildi. Çamaşır işçisi bir anne ve toprak emekçisi bir babadan dünyaya geldi. Hep yoksul yaşadı. Ve daha otuz iki yaşındayke, aşağıdaki şiirinde öngördüğü gibi, raylar üstünde canına kıydı. A. Jozsef; kendisini adadığı halkının acılarını, ezilmişliğini ve onun örtülü isyanlarını dillendirdi hep. 2005 yılını “Attila Jozsef Yılı” olarak belirleyen Unesco, uluslararası birçok etkinlikler düzenlemesine öncülük etti. P. Eluard, son günlerinde onu Fransızcaya çevirmeye başlamıştı...” V... KAPILMIŞ MAKİNEYE GARİBİM... Kapılmış makineye garibim, akmaz olmuş kanı, Düşmüş başı yerlere, dönmüş gözleri... Börtü böcek sararken artık bedenini, Yatırmışlar onu soğuk taşlar üstüne bahçedeki. Ve git gide kararıyor mahzun emekçinin elleri... Yoldaşları – yorgun ve üzgün bakıyorlar – kıskanıyorlar onu Bir isyan püskürüyor yüreklerinden hiç sönmezcesine! Çolukçocukları var, ekmek bekliyorlar evde. Derken fabrikada işler durdu birsüre... Bir emekçi bir ah çekti derinden, gömüldü gözyaşlarına, Birden iki aç çocuk uyandı yataklarında... Ve fabrika yeniden başladı gürül gürül eski işine. Herşey eski hamam eski tas velhasıl, Sağ kalanlar başladı gene döndürmeye o çarkı, harıl harıl... VATANIM Yurdunda bile sürgün benim Macar yüreğim; “Bırakın, diye haykırıyor, şu güzel düşüm gerçekleşsin: Sevecen Vatanım bağrına bassın beni, diyor, Ve zincirlerle bağlı bedenimi topal bir ayı sürüklesin, Nasıl sadık bir evlatmışım, herkese göstereyim!” Ama hayır, eksik olsun istemem böyle bir yazgı! Ben ozanım, söyle yargıcına hiç değilse, Vatanım, Kıvamında şiirler yazan kalemimi kırmasın! Zaten boyladı denizi nice toprak emekçilerin N’olur, artık halkımı insanca sev, derim. Bereket kesilsin taşı toprağı köylerimin Ve ülkem kölesi olmasın Almanların... Ey, vatanım, bal şeker tadında olsun şiirlerim, Ve sevgiyle, sevinçle dolup taşsın şarkılarım... roman ozan, g Amerik zınsal k sal ned kan oz panya’ birinci Fotoğr Benede toğrafl masıyl anma p si’nde leraras ölüm y bu seçk ÇOCUĞUNU ŞÖYLE EĞİTSEN, DİYORUM “Umacılar” dedin mi çocuğum, aklına “insan” gelsin.. “Cadı” dedin mi, “balık satan yaşlı bir kadın”... Ya “kurt” deyince? Havlayan kötü bir köpek... Tüccarlara alimlere gelince, hepsi de para için Umutlarını bile satarlar, bil çocuğum... Kömür satarlar, duygu satarlar... Ve şiir satar ozanlar... Çocuğunu avutmak için bu arada, (hani yerse!): “Aldırma çocuğum,“ dersin, “dünya hali böyle!” Yada bir masalla uyutmaya çalışırsın onu: Faşizme dönüştürdüler ya sosyalizmi, dersin, Düzen bozulmasın diyedir bunun nedeni. Bir çocuk da olsan şunu artık bilmelisin: İstediğin her şeyi yapamazsın!.. Baktın ki ağzı açık, şaşkınca dinliyorsa seni Ya da hıçkırıyorsa çığlık çığlığa, Ders diye söylediğin bu sözler yüzünden... Ben neler neler öğretmişim diye çocuğuma, Sakın saflık edip kurulmaya kalkma! İyice bak göreceksin, nasıl da yapmacık çığlıkları, Ve de nasıl gülerekten dişliyor, tırnaklıyor, Hınzırca emerken anasının memelerini... Esirge Öylesi yolun k dondu isteksi esirgem ne de esirgem dinginl ayırma yalnızc gözkap yargıla dudak düşsüz kendin yargıla BİR YOKSUL MASALI Ey cömert vatandaşım, söyle kaç para şu beşiğin? Satılık değil efendim, bebeğim var benim! Ama ben hem güçlü, hem altın yüklü kralım, Ya gönlünle verirsin bu beşiği ya da zorla alırım!.. N’apsın garibim, durup eğmesin de başını, Kral bu, ossaat çağıracak adamlarını!.. Ama vatandaş birden fırlatıp attı karşıdaki göle beşiği, Sonra da savurdu aynı yere bebeğini!.. Bir güler bir ağlar oldu artık mapusanede, Bazen kahkaha, bazen çığlıklar savuyor habire... Ama alamayacak artık egemenler elinden bebeğini, Çünkü sulara gömüldü bebek, belki böylesi daha iyi. BEN BAHÇIVAN OLACAĞIM Ağaçlar yetiştireceğim bahçıvan olunca Güneşle bir, hop ayakta hop yatakta. Artık umurumda değil diyeceğim dünya, Dikip suladığım o çiçekler dışında... Diktiğim çiçeklerin hepsini, Hiç ayrımsız öylece seveceğim. Isırganotu bile olsa hani onlardan biri, Ona da başımın tacı diyeceğim... Ağzımda pipo, arada süt içerekten, Adım gibi her şeyi temiz tutacağım. Uzak olacak her tehlike, uzak benden Artık o toprakla iç içe harman olacağım. Gerçekten böyle yapmalı, hep böyle, Hem günbatımında, hem gündoğumunda... Dünyamız tuzla buz olduğu zaman, Bir çiçek bulunsun diye son yatağında. ancak her şey engelle ve don ve iste ve esir ve ding ve dün yalnızc ve bıra yargıla ve dud ve düş ve ken ve yarg ve öyle yolun k ve esir TEMİZ YÜREK Ne anam var ne babam, Ne tanrım ne vatanım benim. Ne beşik ne tabut ne de bir canan, Yok umutlarımdan gayrı bir şeyim. Üç öğünden biri bile yok midemde, Ayıptır söylemesi ya, aç susuzum işte... Yalnızca yirmi yaşımın gücü var bileklerimde. Umarsız pazara çıkardım onu da, satılık diye. Ama yok alıcısı onun da hani üç beş kuruşa Yalnızca bana ver, diyor şeytan, ver bana... Çalıp çırpacağım artık çaresizim, Ve bundan böyle kana bulanacak ellerim! Tutuklasınlar o zaman, ipe çeksinler beni! Gömsünler zaten geldiğim toprağa bedenimi. Ama ergeç bilinçli ve netameli bir çiçek, Masum yüreğimden, gürül gürül püskürecek! CUMHURİYET KİTAP SAYI 1117 o zama sakın k RAYLAR ÜSTÜNDE BİR GARİBAN Serilivermiş raylara bir gariban, uyuyor Ve sıkmış matarasını öylece sol avucunda. Sabahın çiğleriyle ıslanmış, habire horluyor Git gide ağarıyor etraf, karanlık dağılıyor. Yer yer kuru çiçek ve kül tozları serpmiş, Dağınık saçlarına gecenin meltemi. Ve ışıl ışıl yağarken üstüne gökten çiğ taneleri, Sereserpe garibim, irkiliyor arada bir bedeni. Ana koynuna büzüşüp sarılmış sanki sımsıkı, Sağ kolu iki çelik ray arasına gerili Yırtık pırtık giysileriyle bu gencecik delikanlı. Güneş de ha doğdu ha doğacak, gepgeniş gökyüzünde... Dinlenirken gariban, raylarda bir titremedir başladı, Bir gürültü, derken sarstı da sarstı zavallı adamı... 14 TEMMUZ 2011 SAYFA 23 Bu Ka Nasıl u yok ed ölüm d bu yok yaşam Nasıl y hiçliğin insanı geçici sevgin TEK BİR KİŞİ OKUSUN... Tek bir kişi okusun isterdim şiirlerimi: Hani beni tanıyan, candan seven biri, Başında kavak yelleri esen benimki gibi: Bir tek o görebilirdi önceden olup bitecekleri Ve kalkıp bu büyük boşluğa biraz insanlık eklerdi... Onun yüreğinde de artık benimki gibi, Kurtla kuzu, yan yana gezerdi... nasıl ö tohum orağın yonca sakın o bu kav Vereli Senin CUMH