25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Robert Olen Butler’den ‘Cehennem’ Ë Eray AK merikalı yazar Robert Olen Butler, şimdiye kadar birçok roman ve öykü kitabı yayımlamış ve bir kitabıyla da dünyanın önemli edebiyat ödülleri arasında gösterilen Pulitzer Ödülü’ne değer görülmüş. Ancak biz onu, Türkçede yeni yayımlanan kitabı Cehennem’le tanıdık. Cehennem, Butler’in dogmaya karşı eleştirel aklın ve özgür düşüncenin hakim olmasını istediği bir dünya özlemi uğruna kaleme alınmış. Ancak roman için bundan daha da önemlisi, bunu insanların zihninde müthiş bir korku çemberi oluşturan “cehennem” imgesinin, “renkli” işlenişiyle dile getirmesi. “Cehennem” ve “renk” kelimelerinin yan yana duruşunda bile absürd bir durumun ortaya çıkıyor. Ancak, romanın güzelliği de biraz buradan geliyor zaten. Butler için yazması eğlenceli, kolay ama bir o kadar da zor olmuştur Cehennem’i yaratma serüveni. Kolaylığı, sınırsız hayal gücünün emre amade beklemesinden kaynaklı. Konu “cehennem” olunca istediğini istediği yerden doğuruveriyor yazar. İstediğini istediği role büründürüyor, konuşturuyor, azaplara sürüklüyor. Karakter yaratmada da bir sıkıntı çekmiyor, çünkü dünya üzerinde gelmiş geçmiş ne kadar dikkat çeken karakter varsa hepsi cehennem odunu olarak oraya tıkılmış durumda. Zorluğuysa, bu sınırsız hayal gücünü dizginleyerek ortaya tutarlı bir metin kayabilmesinde saklı. İşte Butler, aslında kolaymış gibi görünen bu zor işi başarıyor romanda. Konunun sınırsızlığını doğru kullanabilmekteki maharetini sergiliyor bize. İşin eğlenceli kısmından ise yazara olduğu kadar bize de pay düşüyor. ARKA KAPI Yazar romanda dile getirmek istediklerini fani yaşamında ve cehennemdeki sonsuz azap döneminde meşhur bir gazeteci olan, Cehennem Ana Haber Bülteni’nin sunucusu Hatcher McCord üzerinden anlatıyor. Roman boyunca biz aslında McCord’un cehennem hayatını izliyoruz. Kahramanımızın cehennemdeki yaşamı, dünyadaki hayatını da göz önüne alırsak aslında sıradan. Burada da geçmiş yaşantısında olduğu gibi meşhur ve cehennemdeki herkes gibi azap çekiyor. Cehenneme özgü farklılıklar da yok değil tabii: VIII. Henry’nin karısı Anne Boleyn’le birlikte mesela. Ayrıca “Neden cehennemdeyim?” sorusunun peşine de düşmüş ama üstündeki Şeytan ve azap korkusu onun sağlıklı düşünememesine neden olur. Cehennemin o tarihi içine alan çevresinde McCord bir gün, Dante’nin Beatrice’iyle tanışır ve cehennemden bir çıkış yolu olabileceğini öğrenir. Talih bu ki ertesi sabah da Şeytan’la bir röportaj yapacaktır ve bu işi onun, fani ve sonsuz yaşamı da dahil olmak üzere, yapacağı en önemli iş olacaktır, çünkü Şeytan’ın aslında her şeyi bilmediğinin farkına varacağı gün, o gündür. Roman da bu aşamadan sonra evrimine başlar. Bu röportaj sırasında Şeytan’ın düşünceleri okuyamadığını anlayan Hatcher, onla yüz yüzüyken içinden küfürler yağdırmasına rağmen gülücük ve öpücüklerden başka, saçlarının kısa SAYFA 14 14 TEMMUZ A Cehennem’den sesler korosu Saygın edebiyat ödüllerinden Pulitzer’i kazanmış Robert Olen Butler, dünyanın ve insanlığın günümüzdeki haline bir “taşlama” olarak nitelendirebileceğimiz yapıtı Cehennem‘le okuyucularının karşısına çıkıyor. Önemli bir yergi ürünü olan kitapta, kahramanımız ünlü gazeteci Hatcher McCord’un sonsuz azap dönemindeki yaşamından manzaralar eşliğinde, özgür zihnin cehennemin arka kapısını arama yolculuğunu izliyoruz. Romanda bununla birlikte Shakespeare, Hitler ve Nixon gibi tarihin ünlü kişiliklerinin de bir resmi geçidine tanıklık ediyoruz. bir süreliğine alev alması dışında, büyük bir tepki almaz. Böylelikle çok önemli bir yanılgıyı ortaya çıkarır, ancak bunu uzun bir süre kendine saklamak zorunda kalacaktır. Ayrıca röportajdan oldukça memnun kalan Şeytan’ın onu yardakçısı ilan etmesiyle işleri önemli ölçüde kolaylaşır da. Bundan sonra ise tek bir amacı vardır Hatcher’ın: Dante’nin bildiği o cehennemin arka kapısını keşfettikten sonra, onu ekranları başında kendisini izleyen herkese duyurmak ve sonrasında ise “Emmy ve Pulitzer ödüllerinin sahibi olmak”: “(…) Belki de Beatrice ve erkek arkadaşı haklıdır. Belki bir yerlerde bir arka kapı vardır. Bu konuda ne yapacağımı düşünebilirim ve kimse beni duyamaz” (s. 95). “İç ses”, bu aşamadan sonra romanın büyük ölçüde temelini oluşturuyor, çünkü kahramanımız Hatcher’ın, kendini özgür hissedebildiği tek yer yine kendi zihni. Bu arada cehennemden kaçış için de “düşünmeye” bolca zaman ayıracaktır tabii. Butler çok önemli bir noktaya vurgu yapmak istiyor aslında burada. Düşüncenin, cehennemde de olsa her zaman özgür olacağını, buna kilit vuracak hiçbir gücün “bulunamayacağını” anlatmaya çalışıyor. Cehennem tam anlamıyla bir “insanlık eleştiri2011 si” olsa da romanın insana dair dile getirdiği temel düşüncelerden biri bu aslında: “Özgür zihin.” Cehennemde bile olsa insanın, ancak özgür düşünceyle tekrar insanlığa kavuşabileceğinin önemli bir vurgusu yapılıyor roman boyunca. YERYÜZÜ CEHENNEMİ Butler’in yarattığı cehennem, günümüz dünyasının bir devamı aslında. Arabalara, apartmanlara, kitapçılara, in ternete ve telefona varana dek her şey dünyadakinin bir yansıması orada. Ancak bu tabii ki cehennemvari bir yansıma: Şimdi yaşamımızı “kolaylaştıran” tüm bu unsurlar, orada birer işkence aracı haline geliyor. Asit yağmurları, güneşin doğup batarken çıkardığı insanları çıldırtan ses gibi şeytanın cehennem halkına reva gördüğü toplu işkence yöntemlerinin yanında, bireysel işkence olarak bu modern aletler de kullanılıyor. Fani hayatında bir telefon yüzü dahi görmemiş asırlık kişilikler, orada tüm işlerini elektronik posta yoluyla halletmek zorunda bırakılınca, bu haliyle onlar için içinden çıkılmaz ve delirten bir iş haline geliyor. Cehennem, günümüzün de sıkı bir eleştirisi bu yönüyle ele alındığında. Modern yaşamın insana “dayattığı” uygulamaların, yine aynı dünyada yaşayan bir kalem erbabının gözünden yansımalarını okuyoruz. Bu durum, insanların cehennemde azap çekmelerini bir kenara bırakırsak, ortaya eğlenceli tablolar da çıkarmıyor değil. Yazarın cehennemin göbeğinde resmettiği bu “kara mizah”, aslında romanın mayasında bolca bulunan ironinin de gür bir şekilde sesini duyurmasına yardımcı oluyor. Cehennemdeki işkenceleri biraz daha incelersek, oranın aslında dünyaya ne kadar benzediğini biraz daha fark edip romanın aslında nasıl bir “dünya parodisi” ortaya koymaya çalıştığının biraz daha bilincine varacağız. Dünyada deli gibi peşinden koşup, didinip, uğraşıp yapamadıkları üzerinden de yaşıyor insanlar işkencelerini Cehennem’de ya da başarıyla yaptıkları işlerini çırpınsalar da yapamayarak. Mesela George W. Bush hâlâ ağzından salyası akarak Usame Bin Ladin’in peşinden koşuyor. Onu yakalayacağı anı umutla bekliyor ama yakalayamıyor. Çünkü Bush’a orada layık görülen sonsuz ceza, bir genelevin önünde Ladin’in uçuşan parçalarının ayağının dibine düşmesini beklemek ve her patlamada aradığını bulamamak. Bir başkası, Ernest Hemingway ise dünyada başarıyla yaptığı yazma işini, orada yeni bir roman üzerine çalışmasına rağmen tek kelime bile yazamayarak yaşıyor sonsuz işkencesini. Bush ve Hemingway gibi cehennem erbabının iki önemli isminden sonra, cehennem ateşini körükleyen diğer tanınmış kişiliklere de göz atsak fena olmaz. Ama önce cehennemin asıl “odunlarını” söyleyelim: Butler’in yarattığı cehennemin önemli bir çoğunluğunu “garip bir şekilde” din adamları meydana getiriyor. Bu noktada “Aklı selimin olduğu yerde din ve din adamına ihtiyaç yoktur.” sözü aklıma geldi. Cehennem gibi bir yere de bunca din adamı ihtiyaç fazlasından transfer edilmiş olsa gerek… Bunun dışında, dünyada nam yapmış hemen herkesin orada olduğunu söylemek gerek: Hitler ve Stalin, Şeytan’ın sağ ve sol kolları olarak cehennem “köşklerindeki” yerlerini almış. Hemen tüm Amerikan başkanlarının da “yardakçı” pozisyonunda hizmete hazır olduklarını belirtmek gerek. Cehennem gediklilerinin siyasetçi ve din adamlarından oluşması çarpıcı bir ironi aslında. Dünyaya “barış” ve “huzur” getirmekle mükellef bu kişilerin, orada göz yaşlarına bakılmadan azap görmesi, romanın siyasi bir hiciv niteliği taşıdığının da önemli bir göstergesi. [email protected] Cehennem/ Robert Olen Butler/ Çeviren: Sevinç Kayır/ İthaki Yayınları/ 272 s. Butler’in yarattığı cehennem, günümüz dünyasının bir devamı aslında. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1117 CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle