25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y ltı gün sonra, 19 Ocak’ta, Hrant Dink öldürüleli dört yıl olacak. Cinayetin davası hâlâ sonlanmış değil. Gerçi, adalet, yargıç önüne çıkarılanların cezalandırılmalarıyla tam olarak yerini bulmuş olmayacak. Adalet, ancak, cinayeti düzenleyip işletenlerin bulunup ortaya çıkarılmaları ve cezalandırılmalarıyla yerini bulmuş olacak. Fransız kara mizah ustası Jules Renard’ın bir sözü var: “Adalet diye bir şey vardır, ama onu her zaman göremeyiz. Sessiz sakin, gülümseyerek oracıkta durur, cazgır adaletsizliğin hemen arkasında.” Renard’ın sözünü ettiği adalet, duyarlı insanların yüreğindeki adalet çoktan yerini buldu; sessiz sakin, gülümseyerek oracıkta duruyor, cazgır adaletsizliğin hemen arkasında… Sözünü ettiğim adaletin bir parçası da, Tuba Çandar’ın “üç yıl boyunca acı ama sevgi dolu bir adanmışlıkla” yazdığı Hrant kitabının (Everest Yayınları) sayfalarında. Hrant Dink’in öldürülüşünün dördüncü yılında, kitabı yeniden gündeme taşımak, Tuba Çandar’la Hrant’ı konuşmak istedim. “Hrant” kitabını hazırlarken senin için en büyük zorluk ne oldu? Hrant kitabımın hazırlık sürecinde yaşadığım en büyük zorluk, Hrant hayattayken hiç tanımadığım aile üyeleriyle söyleşilere başlarken ortaya çıktı. Konuşmama kararı almış olmalarına rağmen, kitabım için anlatmayı kabul etmişlerdi. Sormayı düşündüğüm her soru onların kanayan yaralarına dokunmak demekti. Ben de acılıydım, ama karşılarına geçtiğimde, onların acılarının büyüklüğü karşısında eziliyor, derin bir mahcubiyet duyuyordum. Nasıl bir cahil cesaretiyle bu işe soyunmuş olduğumu düşünüyor, “Niye ben?” diye soruyordum kendime. Sana güvendiler, düşündüklerini ve duyumsadıklarını anlattılar sana… Mühür altında tuttukları yüreklerini açtılar bana. Hrant’ı kaybetmenin yakıcı acısı daha soğumamışken, geçmişteki çileli zamanlarını, suskunluğa gömülü tarihlerini de emanet ettiler kitabıma… Aynı zorluk, seslerden oluşturduğum biyografiyi yazarken de devam etti. Çünkü bu kitap, “hazırlanmış” bir söyleşiler toplamı değil, farklı seslerin özgün tınıları korunarak kaleme alınmış, birinden diğerine akıtılarak birbirlerine bağlanmış ve Hrant’ın yazılarıyla iç içe geçirilmiş bütünlüklü bir hayat hikâyesi… Dolayısıyla üç yıl boyunca, acı ama sevgi dolu bir adanmışlıkla tekrar tekrar yazılıp kurgulandı. “Hrant” kitabı, nasıl bir etki uyandırırsa, senin gözünde amacına ulaşmış eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER celaluster@cumhuriyet.com.tr Tuba Çandar “Hrant”ın hayatını üç yılda yazdı, cinayetin davası dört yılda sonuçlanmadı Adalet bu kitabın sayfalarında A Hayat hikâyesini yazmaya karar verdiğimde, Hrant’ı Hrant’a mesafelenerek, dışardan bir bakışla kaleme alamayacağımı biliyordum. Bir “Tanrı anlatıcı” olarak kendimi onun hayatı üzerinde konumlayamaz, o hayata birinci elden tanıklık etmişçesine yazamazdım. Bir “had bilme” durumuydu bu. Bu kitap klasik bir biyografi yöntemiyle yazılmayacak, “ben” diyen bir anlatıcısı olmayacaktı. Başta ailesi, hayatının her döneminin en yakın tanıklarıyla konuşacak ve kendi sesimi yok ederek, kitabı onların sesleriyle yazacaktım. Bu sesler, yetimhaneden çocuk kampına, yatılı lise yıllarından sol mücadeleye, 12 Eylül’ün askeri hapishanelerinden imece usulü kotarılan ekmek kavgasına, “Fırat” adıyla tanındığı düzensiz üniversite yıllarından, askerdeki sakıncalılar bölüğüne ve Agos’un kuruluşundan, o kaldırıma düşmeden önceki son yazıişleri toplantısına kadar Hrant’ın hayatının birinci elden tanıkları, onun kader arkadaşlarıydı. Bir de kendi sesi kuşkusuz… Sonraki aşamada, Agos’un arşivinde, Hrant’ın binlerce yazısının arasından otobiyografik olanları ayıkladım. Ve kitabıma onun özgün sesini de katmaya karar verdim. Kendi sesiyle kendi kitabına girmesiyle birlikte, bambaşka bir anlatım çıktı ortaya. Ben de teslim oldum Hrant’a ve onun ruhuna uygun olarak hem kronolojik hem de tematik olarak kurguladım hayat hikâyesini. Birinci kitap, sadece Hrant’ın değil, Anadolu Ermenilerinin de bir destanı oldu, ikinci kitap ise sonunu daha başından bildiğimiz çağdaş bir tragedya… Böylece bu çokseslilik içinde, “kim kimi ne kadar tanıyabilir ya da tanıtabilir?” ya da “bir kimsenin hayatı tek kişinin araştırmaları sonucunda ortaya çıkarılabilir ve sadece onun bakışıyla anlatılabilir mi?” gibi biyografi yazımının en temel meselesi olan objektivite/sübjektivite sorunu da bir anlamda aşılmış oldu. Hrant’ın kendisi dışında 125 kişinin tekrar tekrar sahne almasıyla kurgulanan kitap o kadar fazla ve birbirinden ayrı sübjektiviteden oluşturuldu ki, sonuçta “objektivite”ye oldukça yakın bir biyografi ortaya çıkarıldı, diyebilirim. Özellikle de bazı yaşantıların farklı kişiler tarafından tekrar ediliyor gibi gözüken, ama aslında ya birbirini tamamlayan ya da birbiriyle tamamen çelişen yönlerinin vurgulanmasıyla, gerçeğe yaklaşılarak Hrant’ın etten kemikten capcanlı bir kişiliğe büründürülmesine çalışıldı. Araştırmaların sırasında, Hrant’ın edebiyatla ilgisi konusunda nelere rastladın? Hrant daha ortaokul yıllarından itibaren, Fransızca öğretmeni Ayda Tanikyan ile avukat eşi Diran Bakar’ın kütüphanelerini talan etmesiyle başlayan okuma serüveni sürecinde ciddi bir edebiyatsevere dönüşüyor. Agos’un kuruluşuyla başlayan ikinci hayatının son on yılında ise onu, 1000’den fazla makale, deneme, röportaj ve gezi izlenimine imza atmış bir yazar olarak görüyoruz. İşte Agos’un arşivinde kayıtlı bu yazıları elden geçirirken, ciddi anlamda bir sözlü tarih, sözlü kültür hazinesiyle karşılaştım, diyebilirim. Kimliğine ve köklerine dair kendisine anlatılan her şeyi biriktirmişti Hrant ve bunları kendi yaşadıklarıyla buluşturmuştu. Atalarının suskunluğa mahkum edilmiş tarihini küçük insan hikâyelerinden yola çıkarak anlatıyordu. Anlattıkları sağlam bir edebiyat duygusuyla yazılmıştı. Gerek içerik, gerek dil ve uslup açısından son derece güçlüydü. Kimsesizler Yurdu çocuklarının kendi emekleriyle kurup yaşattıkları Tuzla’daki Ermeni Çocuk Kampı’nı “Atlantis Uygarlığı” olarak adlandırıyor ve anlatıyor, bu kampın 12 Eylül askeri yönetimi sırasında devletçe el koyularak kapatılmasını “Kırlangıcın Yuvası”nın dağıtılması olarak betimliyordu. Bir Anadolu âşığı, bir dengbejdi… Hrant Dink öldürüldükten sonra da vicdanlara seslenmeye ve bizleri dönüştürmeye devam ediyor. olacak? Ben bu kitabı, Türkiye insanı Türkiyeli bir Ermeni aydını olan Hrant Dink’i tanısın, 21. yüzyılda bu ülkede nasıl bir insana kıyıldığını görsün, bilsin diye yazdım. Hrant Dink bir şifacıydı. Yaşarken tanıdığı, değdiği insanları dönüştürürdü. Atalarının suskunluğa mahkum edilmiş hikâyesinin Türk insanından da esirgendiğini bilir, yazdıklarıyla ve anlattıklarıyla incitmeden ve kırmadan dönüştürürdü bizi. Bu yüzden bu kadar etkileyiciydi. Bu yüzden fazla geldi buralara… Ama bence Hrant öldürüldükten sonra da vicdanlara seslenmeye ve bizleri dönüştürmeye devam ediyor. Kitap da bunu sürdürsün, vicdanları harekete geçirsin isterim. Tanıdığın Hrant Dink’i birkaç cümleyle nasıl tarif edersin? Benim Hrant’ım ilk tanıştığımız gün bana elleriyle balık yediren adamdı, babam gibi… Aynı adam koca gövdesiyle hiç uyuşmayan kuzu gözleriyle baktığında, hele de torun sevgisinden söz ettiğinde, başının okşanmasını bekleyen uysal kardeş gibi olurdu. Güçlü kollarıyla sarılıp kucakladığında da, dünyaya yetecek bollukta bir sevecenliği bir anda üstüme boca eden ağabeye dönüşürdü. Bana bütün bu yoğun duyguları yaşatan adamın, hayattaki en yakın dostlarından biri de değildim üstelik. Ama işte öyleydi o, herkese yetecek ışığı ve sıcaklığı vardı. Kendisine bahşedilmiş bu özellikleri de paldır küldür bir doğallık içinde sunardı. Kitabı yazarken, bildik biyografilerden farklı bir yöntem izlemenin nedeni? Hrant o 19 Ocak günü gazetesi Agos’un kaldırımında cansız yatarken de, yaşarken olduğu gibi bize anlatmayı sürdürmüş, bugünden 1915’e bir köprü oluşturmuştu. Kaybı daha çok yeniydi. Bunun acısı ve utancı içimizi yakıyordu. Adaletin bir parçası da, Tuba Çandar’ın “üç yıl boyunca acı ama sevgi dolu bir adanmışlıkla” yazdığı Hrant kitabının sayfalarında. SAYFA 6 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1091
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle