03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Faruk Duman’ın denemeleri Adasız Deniz Öykü edebiyatımıza, kendine özgü diliyle yepyeni bir bakış açısı getiren Faruk Duman, bu kez okurun karşısına denemeleriyle çıkıyor. Adasız Deniz, bir konuşma, paylaşma, dertleşme kitabı. Yazarının simgelerinin kaynağını söylüyor Adasız Deniz. Yanı sıra toplumsal hafızanın aydın doğasındaki simgelerini. Duman’ın göstergeler denizini. Ë Fadime USLU aruk Duman yazını, ele avuca sığmaz “an”ın ifadesi. Kısa öykülerin ruhuyla bütünleşen bir “an” bu. Uzun öyküsünde ve romanında anlatı zamanının ertelendiği noktalarda; anlatı unsurlarıyla birlikte zihnin hareketinde kendini gösterir. Duman, eserinin meselesini dilinde de yönteminde de anlatır. Tıpkı, denizde ilerleyen geminin, kaptanı ve tayfalarıyla hepsi birden denizin kendisi olması gibi dili, meselesi ve yöntemi yazınının doğasının kendisidir. Böylece, anlatının biçimi de bir serüvene dönüşür. Türler arasından geçilen, şaşırtıcı, gizemli ve eğlenceli bir serüvene. Kitaba adını da veren “Adasız Deniz” başlıklı metin, yolculuk, yol, gitme, deniz imgeleriyle bütünleşip kitaplara açılır. Okumanın yolculuk eylemiyle, yolculuğun arayışla bağı çözümlenir. Duman kitapları, türü ne olursa olsun tek bir kitabın içinde bulunan doğadır. Çocuk kitaplarında bile bu doğanın havası var. “Kitabın mührü”, dili ve yöntemi. Adasız Deniz’de şöyle der yazar: “Böylece, çocukluğumdan beri, okuduğum kitaplardan hangisinin yerine geçmek isterdim acaba, diye düşündüm. Sonunda hangi kahraman yerine. Ama doğrusu bu sorunun yanıtını hiçbir zaman bulamadım. Yazılar yaratıyordum çünkü. Kahramanlar yaratmıyordum, hayır; gidilecek bir yer vardı, konuşacak bir dil. Haz varsa, bu hazzı seslerle, oranın sesleriyle yazmalıydım. Ama o sesi duymuş muydum? Çevremde kentin o korkunç gürültüsü vardı. Sonra bu seslerin içinde mutlaka başka sesler, görüntüler... İnsan hep bir başka’nın peşindedir. Niçin böyledir, niçin başka olmasın? Doğrusu bir sakıncası yoktur bunun. Dilin başkası, sesin başkası, toprağın başkası... Ama bu ses de, bu yazı da, bu toprak da kendi başkasını içinde taşır. Yoksa siste kaybolmuş bir arzuya nasıl katlanılır?” (s. 28). Kuşkusuz, Duman’ın yazı Doğa’sı bir göstergeler denizi. Adasız Deniz’in her bölümünde “bir yere” varmaktan çok “bir yer”de bulunma ve sonunda “bir yer” olma karşımıza çıkar. Denemenin doğası içinde birden öykü adacıkları oluşur, sonra “ada bir sandala dönüşür”; öykü kahramanlarını içine alıp onlarla kendini bulur. ‘KAPLAN’ “Adasız Deniz”, benzersiz bir deneme, bir serüven hikâyesi. Kitaptaki bir başka görkemli metin ise “Güç istemimiz üzerine bir deneme” alt başlığı taşıyan “Kaplan” adlı deneme. Kaplanın toplumsal belleğimizdeki yeri, konumu, işlevi, kültürünün tarihsel kökeni hakkında açıklamaların yapıldığı metinde, kaplanın sadece kendi varlığındaki bütünü oluşturan yapısı, onu görenin izlenimlerinde düş ile gerçekliği arasındaki kesinliği sınanmaya hazır mekânında irdelenir. Bir belirti olarak, yargıların sınırından hızla edindiği gücüyle sıyrılmayı başarır. “Kaplan”la birlikte Adasız Deniz’de anlatılan bütün varlıklar sürekli değişen biçimi, belirtisiyle okurunun etrafını çevreler. Yazarıyla birlikte, kitap da okur da sonradan sandal olup yolculuğun içinde kendini bulan bir adaya dönüşür. Yazar, Adasız Deniz’de beslendiği kaynağı anlatır. Doğu’nun Batı’nın ve kültürümüzün temel taşı sayılan kitapların doğasına doğru bir kazı yapar. Başta Jules Verne olmak üzere, Evliya Çelebi’nin izini sürüp, Nâzım Hikmet’in, Yaşar Kemal’in, Borges’nin, yazı coğrafyamızda etkin olan pek çok yazarın ve içine doğduğu kültürle halkın düşlerini yansıtan masalların anlam ilişkilerini çözümler. Yazar, Jules Verne’i odağa aldığı anlatısında, “Hakkında yazı yazılmayan bir yaratıcıydı o. Ama sanayi yemişti. Marx’ın dediği gibi: İnsan ne yerse odur” der. Bu sözü, yönünü değiştirmeden Duman için de kullanabiliriz. Evet, o, kültür yemiş. Egemenliğin biçimlediği bir kültür değil söz konusu olan. Hayvanların, bitkilerin, ağaçların, sezgilerle varlığı kavranan canlıların yaşam bilgisiyle ortaya koyduğu bir kültür bu. Marx’ın sözünü Duman’ın denemelerinde bir aşama daha genişletmek mümkün: Kişi, ne okursa, ne görür, tanır, bilir ve kavrarsa odur. Adasız Deniz/ Faruk Duman/ Can Yayınları/ 142 s. SAYFA 5 F CUMHURİYET KİTAP SAYI 1091
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle