Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Faruk Duman’ın denemeleri Adasız Deniz Öykü edebiyatımıza, kendine özgü diliyle yepyeni bir bakış açısı getiren Faruk Duman, bu kez okurun karşısına denemeleriyle çıkıyor. Adasız Deniz, bir konuşma, paylaşma, dertleşme kitabı. Yazarının simgelerinin kaynağını söylüyor Adasız Deniz. Yanı sıra toplumsal hafızanın aydın doğasındaki simgelerini. Duman’ın göstergeler denizini. Ë Fadime USLU aruk Duman yazını, ele avuca sığmaz “an”ın ifadesi. Kısa öykülerin ruhuyla bütünleşen bir “an” bu. Uzun öyküsünde ve romanında anlatı zamanının ertelendiği noktalarda; anlatı unsurlarıyla birlikte zihnin hareketinde kendini gösterir. Duman, eserinin meselesini dilinde de yönteminde de anlatır. Tıpkı, denizde ilerleyen geminin, kaptanı ve tayfalarıyla hepsi birden denizin kendisi olması gibi dili, meselesi ve yöntemi yazınının doğasının kendisidir. Böylece, anlatının biçimi de bir serüvene dönüşür. Türler arasından geçilen, şaşırtıcı, gizemli ve eğlenceli bir serüvene. Kitaba adını da veren “Adasız Deniz” başlıklı metin, yolculuk, yol, gitme, deniz imgeleriyle bütünleşip kitaplara açılır. Okumanın yolculuk eylemiyle, yolculuğun arayışla bağı çözümlenir. Duman kitapları, türü ne olursa olsun tek bir kitabın içinde bulunan doğadır. Çocuk kitaplarında bile bu doğanın havası var. “Kitabın mührü”, dili ve yöntemi. Adasız Deniz’de şöyle der yazar: “Böylece, çocukluğumdan beri, okuduğum kitaplardan hangisinin yerine geçmek isterdim acaba, diye düşündüm. Sonunda hangi kahraman yerine. Ama doğrusu bu sorunun yanıtını hiçbir zaman bulamadım. Yazılar yaratıyordum çünkü. Kahramanlar yaratmıyordum, hayır; gidilecek bir yer vardı, konuşacak bir dil. Haz varsa, bu hazzı seslerle, oranın sesleriyle yazmalıydım. Ama o sesi duymuş muydum? Çevremde kentin o korkunç gürültüsü vardı. Sonra bu seslerin içinde mutlaka başka sesler, görüntüler... İnsan hep bir başka’nın peşindedir. Niçin böyledir, niçin başka olmasın? Doğrusu bir sakıncası yoktur bunun. Dilin başkası, sesin başkası, toprağın başkası... Ama bu ses de, bu yazı da, bu toprak da kendi başkasını içinde taşır. Yoksa siste kaybolmuş bir arzuya nasıl katlanılır?” (s. 28). Kuşkusuz, Duman’ın yazı Doğa’sı bir göstergeler denizi. Adasız Deniz’in her bölümünde “bir yere” varmaktan çok “bir yer”de bulunma ve sonunda “bir yer” olma karşımıza çıkar. Denemenin doğası içinde birden öykü adacıkları oluşur, sonra “ada bir sandala dönüşür”; öykü kahramanlarını içine alıp onlarla kendini bulur. ‘KAPLAN’ “Adasız Deniz”, benzersiz bir deneme, bir serüven hikâyesi. Kitaptaki bir başka görkemli metin ise “Güç istemimiz üzerine bir deneme” alt başlığı taşıyan “Kaplan” adlı deneme. Kaplanın toplumsal belleğimizdeki yeri, konumu, işlevi, kültürünün tarihsel kökeni hakkında açıklamaların yapıldığı metinde, kaplanın sadece kendi varlığındaki bütünü oluşturan yapısı, onu görenin izlenimlerinde düş ile gerçekliği arasındaki kesinliği sınanmaya hazır mekânında irdelenir. Bir belirti olarak, yargıların sınırından hızla edindiği gücüyle sıyrılmayı başarır. “Kaplan”la birlikte Adasız Deniz’de anlatılan bütün varlıklar sürekli değişen biçimi, belirtisiyle okurunun etrafını çevreler. Yazarıyla birlikte, kitap da okur da sonradan sandal olup yolculuğun içinde kendini bulan bir adaya dönüşür. Yazar, Adasız Deniz’de beslendiği kaynağı anlatır. Doğu’nun Batı’nın ve kültürümüzün temel taşı sayılan kitapların doğasına doğru bir kazı yapar. Başta Jules Verne olmak üzere, Evliya Çelebi’nin izini sürüp, Nâzım Hikmet’in, Yaşar Kemal’in, Borges’nin, yazı coğrafyamızda etkin olan pek çok yazarın ve içine doğduğu kültürle halkın düşlerini yansıtan masalların anlam ilişkilerini çözümler. Yazar, Jules Verne’i odağa aldığı anlatısında, “Hakkında yazı yazılmayan bir yaratıcıydı o. Ama sanayi yemişti. Marx’ın dediği gibi: İnsan ne yerse odur” der. Bu sözü, yönünü değiştirmeden Duman için de kullanabiliriz. Evet, o, kültür yemiş. Egemenliğin biçimlediği bir kültür değil söz konusu olan. Hayvanların, bitkilerin, ağaçların, sezgilerle varlığı kavranan canlıların yaşam bilgisiyle ortaya koyduğu bir kültür bu. Marx’ın sözünü Duman’ın denemelerinde bir aşama daha genişletmek mümkün: Kişi, ne okursa, ne görür, tanır, bilir ve kavrarsa odur. Adasız Deniz/ Faruk Duman/ Can Yayınları/ 142 s. SAYFA 5 F CUMHURİYET KİTAP SAYI 1091