04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ş ağdaş Afrika edebiyatının babası sayılan, tam adı Albert Chinualumogu Achebe olan Chinua Achebe, 1930 yılında Nijerya’nın güneydoğusundaki Ogidi kasabasının bir Igbo köyünde doğdu. 1959’da Afrika edebiyatına katkıları nedeniyle Margaret Wong Memorial Ödülü’ne layık görüldü. 1978’de Christopher anısına yazılan şiirleri topladığı bir antoloji yayımladı: “Don’t Let Him Die”. Achebe’nin ikinci şiir kitabı, “Another Africa” 1998’de yayımlandı. Carcanet Yayınları, 2005’de Achebe’nin toplu şiirlerini şiirseverlerle buluşturdu. iir Atlası CEVAT ÇAPAN Chinua ACHEBE/ Şiirler/ Çeviren: İlyas Tunç ‘Şafak şarkıları ekerek izlediler esrik kuşlar o fırtınanın saban izlerini’ Şükredelim tanrının lütfuna şükredeceksek eğer, zalim bir yüreğin buzdan oyuklarına hapsedilmiş ufacık bir ateş böceği sevecenliği verdiği için canavar bir yaratığa, yoksa keselim umudumuzu bu benzer aşkın virüsünde barınıyor diye kötülük ömür boyu. Başka Bir Afrika kara bir Nisan fırtınası yolculuğundan sonra, geçmesine rağmen vakit gün ortasını, şafak şarkıları ekerek izlediler esrik kuşlar o fırtınanın saban izlerini, yeşil büyüler gibi filizlendi her yerde kıvılcımlar saçan notaları kurtarmak için harmattan ölümünden dünyayı Ama bana göre bir hayal ürünüdür şenlik; yaygaracı mevsim değişimleri çıkınca ortaya bir iki saatliğine karartacak Nsukka tepelerini; hiçbir kasırga çarpmayacak benim göğümehiçbir kurtuluş şarkısı da. Kelebek Hız şiddettir Güç şiddettir Ağırlık şiddettir Kelebek, güven arıyor hafiflikte Ağırlıksız, dalgalanan uçuşta Ama benekli ışıkların ağaçlardan Gıcır gıcır bir otoyola döküldüğü kavşakta Buluşuyor bir noktada birleşen bölgelerimiz İki kat güç yüklenerek yol alıyorum Ve sunuyor kendini kibar kelebek Işıl ışıl, sapsarı bir kurban olarak Sert, silikon camın üzerinde. ? Ç sevgiyle eğilmiş, yaralı, çıplak başını. Birlikte oydular dün içi su dolu bir siperde boğulmuş bir cesedin gözlerini ve yediler iç organlarını, bağırsaklarını. Doygun bir şekilde çekildiler sonra içi boş kafatasları, kemikler sakladıkları tüneklerine, soğuk, teleskopik bakışlarla sakince göz atarak uzaklara… Tuhaf gerçekten aşk, nasıl da farklı yöntemlerle, çok özel olarak, bir köşe edinecek kendine cesetlerin üst üste yığıldığı şu yerde çeki düzen verecek, kıvrılacak orada, belki de uykuya bile dalacak yüzünü duvara dönmüş şekilde! …Nitekim Belsen Ölüm Kampı’ndaki Komutan nöbet değişiminden sonra inatla tüylü burun deliklerine yapışan insan eti rostosunun isiyle birlikte bir günlüğüne gidiyorken evine yol üzerindeki şekerci dükkânında duracak, bir şeker alacak evde babasının dönüşünü bekleyen körpecik yavrusuna… Bilgi yoksun bırakır bizi Bilgi yoksun bırakır bizi meraktan. Eğer gün doğumu, köpek başına boynuzlar takma, bir tavuğun çirkin gagasıyla bir gecelik ayaklanma tohumu ekme gücünü çalmak için ilkel gece korkunç giysilerini parçalamamış olsaydı; eğer akıl, günün her gün doğacağı ve güneşin düzenli dönüşünün gecenin büyüleyici biçimlerini bozacağı güvencesini bize vermemiş olsaydıçelenklerle süslenirdi her bir şafak kent kapısında, eşlik edilirdi kraliyet davullarıyla hayretler içindeki bir dünyanın olağanüstü şenliğine kadar. Bir gün Akbabalar Güneşin doğuşunu müjdeleyen ışın demetlerinin uyandırmadığı gri, çisil çisil umutsuz bir şafak vakti ölü bir ağacın kırık kemiklerine tüneyen bir akbaba bağrına bastı eşini, bağrına bastı onun iğrenç tüyler içinde kök salmış bir sapın ucundaki çakıl taşı gibi CUMHURİYET KİTAP SAYI 1004 SAYFA 23 Chinua Achebe
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle