Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
manı duyguya dönüşüyor. Anlatı sürecinde, görünen kişilerin hareketini belirleyen, kişiler arası ilişkiye yön veren tutkuya. Duman’ın sözü de çağrışımlarla yüklü sembollerle gelişip bir anlamda selamlama da olan üst kurmacada betimlenen “levend” gibidilden dile aktarılan “keskin bir hançere” dönüşür. “Kılıcını kuşandığın zaman, artık bu kılıç sana hükmedecektir. Hem efendim, böyle billur bir kılıcın canlı bir varlık olmadığını kim söylesin? Bu, balıklar içinde bir balıktır. Hakkını arayan, görmüş geçirmiş bir balık. Ki yenilgiye katlanamaz. Niçin katlansın? Hem, bu canım hançeri yapan usta, yenilmemiştir. Levent böyle sorunca: Tanır mısınız ağalar bu ustayı? Tanırız demiştir gemidekiler. Dinle de sana bu demirci ustasının hikâyesini anlatalım: (…)” (s. 47) Son kitabı Sencer ile Yusufçuk’da, dilin zarafetini tüm göstergelerBu hançeri yapan ustade açığa çıkarıyor Duman. nın daha çırak olmadan önce başından geçen olay, heyecanı tetik¥ göstergelerle birlikte anlam, açıkça anlatılmayan alanlarda gizli. Kısacık leyen bir ritim ustalığıyla anlatılır. Kişiler sahnelerde, kişilerin olayları değerlendirve nesneler özel nitelikleri temsil eder, kime biçimleriyle onların algılarını, bireyle mi zaman ikili anlamları karşılar. Güç sabirlikte içinde yaşadığı toplumun psikohibi, yağ tüccarı “Hacı Efendi” (yaşadığı lojisini açımlanırken Duman, hayal ile şehir İstanbul, “zeytinlik” diye tanımlagerçek dünya arasındaki ince sınırda bünır) gücünü avladığı hayvanların gücüyle yülü alanlar yaratır. Dört bölüm, dört aypekiştirmek arzusuyla ormana çıkar sık naymış gibi alımlansa da aynalar bölümsık. Bir geyikle bir parsın peşindedir ve lerin içindedir. Gerçeğin geçişleri de beparsı avlar. Pars ve geyik birbirine karşıt lirsiz bir zemindedir. Bireyi kuşatan aile, özellikleriyle aynı zamanda birbirini taarkadaşlık, komşuluk ilişkileriyle siyasal mamlar, aslında “Hacı Efendi” onların baskıların, iktidar alanlarından yansıyan ruhlarını ele geçirip güç alanını genişletinsanlığın masalı, toplumun eğretilememenin peşindedir. Amacını gerçekleştirlerle anlattığı masallar, efsanelerin gerçedikten bir süre sonra tilkiye benzeyen ği birbirini etkiler. Sezgileri harekete ge“kâhya”nın plânladığı bir dizi eylemden çirerek okuyanın kendi öyküsünü gerçeksonra –ki bu açıkça anlatılmaz yine av sıleştirebileceği imkânlar sunar. rasında öldürülür. Geyik yeniden belirin“Eylül ayının başlarında bir gece silah ce ormanda kahramana yol gösteren kılasesleriyle uyanmıştık. Uzakta kurşunlar vuzdan; kâhya ise arayışıyla, efendisinden atılmış, sonra ayak tapırtıları, bağırtılar farksızdır. Köyünden çıkıp uzaklaşan, çaişitmiştik. Dışarıya çıkmayacaksınız, delıştığı konakta deneyimler edinen ve enmişti babam. Kapının önü. Uzaklaşmak gellerle karşılaşan olayın kahramanı, inyok. Geceleri de evde, pencerelerden san bilincinin şiddetten, kötülükten arınuzak duracaksınız. Sonra bize evde nasıl mış doğasıdır. “Sen neden beceriksiz olyürüyeceğimizi göstermişti. Böyle. dun? Ne kılıç kuşanmayı öğrendin, ne Örümcek gibi. Sonra akvaryumun başına ölçülü acımayı. Neden senin de başkalageçmişti./ Balık, bir törendi onun için. rıyla, başka insanlarla ya da nesnelerle Sanki balığın çevresinde ipekten bir ağ boy ölçüşecek bir şiddetin yok?” (s.64) örer. Ağın arkasında huzurla beklerdi. Gizem ve gerilim unsurlarının doruğa Kimi zaman evin gizli odalarından birinulaştığı noktada kesilen öykü ısrarla üzede sessizce oturur, babamı akvaryumun rinde durulan yinelemelerle bağlanır. başında izlerdim.”(s. 1415) Çok katmanlı öyküde İstanbul’un ruhu, Öyküsünü titizlikle örer Faruk Duinsanın temel güdüleri halkın bilinçaltıman. Gereksiz ayrıntılara rastlanmaz ve nın gerçeği ile tasvir edilmiştir. Bunu vedurumların ruhunu açığa çıkaran semren, başta kadın cinselliğine yaklaşım olbolleri anlatısında belirdiği andan itibamak üzere, anlatı zamanına ulaştıran büren güç alanı oluşturur. ‘Burç’ adlı öykütün göstergelerdir. Duman, kişileri; kişisü, işlevsel temel üzerinde gelişir. Mantıleri eyleme götüren itkiyi ve bunun altınğı, ritmi, ekonomisi, üstyapı özellikleri, da yatan nedenlerin dinamiklerini; varlıkşiirsel imayı iletme tarzıyla üzerinde yıllar ların gözden öze, tözden biçime yansıyan sonra da çokça durulacak bir İstanbul ve kendi gerçeğini bulma serüvenini kesmasalı. Halk geleneği olan sözlü anlatı kin bir içgörüyle anlatır. Öykü ve romantekniği postmodern unsurlarla bütünlenlarının yanı sıra denemelerinden ya da miş. Masalı anlatan kişi, anlattığı olayın çocuklar için yazdığı metinlerinden adı etkisini zamanı daraltıp yayarak güçlenanılmadan bir cümlesi ile alıntı yapılsa dirirken anlatım biçiminin zenginliği, dahi, o cümle Faruk Duman olduğunu başka alemlere götüren masalları dinlersöyler. Onun üslubunun büyüsü, öyküsüken duyduğumuz çocuksu zevki tattırınün büyüsüdür. ? yor. Bir cinayetin ardındaki durumlara kapı aralanıp olayın kahramanı masalın Sencer ile Yusufçuk/ Faruk Duman/ kahramanından ayrılıyor, masalın kahraCan Yayınları/ 90 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1004 SAYFA 11