25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ röportajda gizli bir ajanda ya da satır arasına saklanan bir mesaj yoktur. Tek mesaj mikrofon uzatılanın okuyucuya ilettiğidir.” Nagehan Alçı dünya ve Türkiye siyasetinden isimlerle yaptığı röportajlarına yer veriyor bu kitabında. İzlenimden Düşünceye/ Elgiz Pamir/ Anı Yayıncılık/ 80 s. “Bu kitabımla yazma uğraşının toplumsal bir işlevi olduğu kanısından yola çıkarak kimi zaman ‘Kültür Bakanlığı’na yazılan Açık Mektup’la yazın insanlarının saygınlığının korunmasını isteyerek, kimi zaman ‘Şiddet ve Eğitim’ adlı yazımda olduğu gibi eğitim alanında yönetim erkinde bulunanları uyararak, kimi zaman da ‘Hoşgörü Üzerine’ adlı yazımda olduğu gibi ekinsel alandaki yanlış uygulamaları eleştirerek bu işlevin yaşamda gerçekleşmesini sağlamaya çaba gösterdim.” Elgiz Pamir’in Cumhuriyet gazetesi ve sanat dergilerinde yayımlanan yazın, eğitim, kültür, tarih, müzik ve resim üzerine yazdığı makale ve sanat eleştirileriyle birlikte ilk kez yayımlanan yazıları yer alıyor “İzlenimden Düşünceye”de. Türkiye’ye Yönelik Psikolojik Operasyonlar/ Özcan Yeniçeri/ Fark Yayınları/ 356 s. “Türkiye’ye Yönelik Psikolojik Operasyonlar çift yönlü gerçekleşmektedir. Birincisi toprağa ve mülkiyete yönelik psikolojik operasyonlar, İkincisi ülkenin üzerinde yaşayan kültüre ve halka yönelik psikolojik operasyonlar... Bir yandan etnisite, kimlik, milliyet, mezhep tartışmaları ile, diğer yandan soykırım, terör ve krizle ülkenin sosyal dokusu çözülmeye çalışılmaktadır. Türk tarihi ‘soykırım’ suçlamasıyla mahkum edilmek istenmektedir. Bu amaçla milleti birbirine bağlayan kavramları önemsizleştirme, etkisizleştirme ve değersizleştirme projeleri devreye girmektedir.” Bu çalışma ile yazar, Türkiye’ye yönelik terör, kriz, demokrasi, farklılıklar, insan hakları, ikinci cumhuriyet ve soykırım temelinde yürütülen psikolojik operasyonlar ile arka planları üzerindeki ayrıntılara ulaşmayı hedefliyor. Bilimsel Devrimlerin Yapısı/ Thomas S. Kuhn/ Kırmızı Yayınları/ 324 s. Kuhn’un, bilim tarihinin kesintisiz bir bilimsel birikimin sonucu olarak değil; aksine, bilgiyi büyük kesintilere, hatta kopmalara uğratan devrimci dönüşümlerle geliştiğini gösterdiği “Bilimsel Devrimlerin Yapısı”, bilim tarihi, bilim felsefesi ve bilim sosyolojisi alanları üzerine bir çalışma. Batı düşünce tarihinin temelinde yatan ampirist bilim geleneğini, bilim tarihindeki büyük dönüşüm ve devrimleri sorgulayan Kuhn, bilimsel ilerlemenin temel dayanağı olduğu iddia edilen ampirist bilgi kuramının bir gereği olarak bilimin tarihini de kendilerine göre yeniden yazanlara karşı, aynı tarihe bakarak bambaşka bir ilerleme yapısının ve bambaşka felsefi sonuçların oluşturulabileceğini kanıtlamak çabasında. Caddei Kebir’de Sinema/ Giovanni Scognamillo/ Agora Kitapılığı/ 212 s. “Bir tören idi sinema, herkesin katılmak istediği, paylaştığı bir tören. Giderek yapay bir inanca dönüştüğü de oluyordu, her türden insanı loş bir salonda, kocaman insan şekillerinin devleştirdiği beyaz bir perdenin ve o SAYFA 36 perdeden yansıyan ve yayılan duyguların, aşkların, nefret ve heyecanların, şaşkınlık ve mutlulukların girdabına çeken. Bir düş perdesi, bir hayal perdesi karşısında benzer ama başka ve başkalaşmış gerçeklerle burun buruna gelmekti; bir arada onları paylaşmaktı, sanki tek bir ağızdan çıkan bir kahkaha, tek bir gözden akan yaşlar gibi. Ve bu törenin, bu büyünün nabzı ve kalbi Beyoğlu idi; ama değişik, hep değişime uğrayan bir Beyoğlu’nun Grande Rue de Pera’sı, namı diğer Caddei Kebir’i, namı diğer İstiklal Caddesi.” Sinema tarihçisi Giovanni Scognamillo, sinemanın doğuşundan itibaren, önce Osmanlı Devleti, ardından Türkiye Cumhuriyeti’ndeki mecrasını takip ediyor: Filmciler, dışalımcılar, yerli film yapımcıları, sinemayı izleyenler; geçmişi bugüne getiren her adımın izini sürüp, karanlıkta olan sinema tarihine bir ışık yakıyor. Kan Kırmızı İhanet/ Nurgün Erdinç/ Nokta Kitap/ 296 s. Nurgün Erdinç, üçüncü romanı “Kan Kırmızı İhanet”te evli bir erkeğin aldatma gerekçelerini, aldatıldığından şüphelenen bir kadının hissettiklerini ve “öteki” olan bir kadının duygularını irdeliyor. “Kan Kırmızı İhanet”, aldatıldığından şüphelenen bir eş, sevgisi ile istekleri arasında bocalayan bir erkek ve “evli bir erkekle beraber olmak, anları kovalamakla zaman yitirirken yaşamı kaçırmaktır” diye anların peşinde sürüklenen bir kadının oluşturduğu üçgende geçiyor. Saklı Mecmua/ Cem Behar/ Yapı Kredi Yayınları/ 256 s. “Saklı Mecmua”, geleneksel Osmanlı/Türk musıkisi tarihinin önemli yazılı belgelerinden biri. Tek nüshası Paris’te Bibliothèque Nationale de France’ta Şark Yazmaları (Manuscrits Orientaux) bölümünde bulunan ve [Turc 292] katalog numarasıyla tasnif edilmiş olan bu adsız elyazması, Leh mühtedisi Wojciech Bobowsky’nin nâmı diğer Ali Ufkî Bey (16101675) bıraktığı elyazması yapıtlarından biri. Şiirler/ Sappho/ Çeviren: Samih Rifat/ Yapı Kredi Yayınları/ 100 s. Samih Rifat kitaba yazdığı önsözde “Sappho şiirinin eşsizliğinin, belki de kolu bacağı kırık Antikçağ yontularının güzelliğini andıran gizemli eksiltilerinden kaynaklandığını” belirtiyor. Yaşamı üstüne de söylenceler dışında çok fazla bilgi bulunmayan Sappho’nun, yapıtından da birkaç eksiksiz şiir dışında kırık dökük parçalar kalmış geriye. Dostlarım Aşklarım/ Marc Levy/ Çeviren: Ayça Sezen/ Can Yayınları/ 282 s. Marc Levy’nin yeni romanı “Dostlarım Aşklarım”, Londra’nın merkezindeki Fransız mahallesinde geçiyor. Otuzlu yaşlarını süren, boşanmış ve çocuklu iki eski arkadaş, hayatlarını yeniden kurmak için aynı çatı altına yerleştiklerinde bir kural koyarlar: Eve tek bir çocuk bakıcısı veya başka bir kadın bile ayak basmayacak. Biri egoist ve çocuk kalmış; diğeri mükemmeliyetçi ve özverili bu iki adam, kimi zaman çatışarak, kimi zaman uzlaşarak birlikte yaşamaya çalışırlarken, geçmişin izlerini silmeye çalışırlar. “Dostlarım Aşklarım”, hayatlarını başkalarıyla çoğaltmak için, ördükleri duvarları kendi elleriyle yıkma yürekliliğini gösterenlerin öyküsü... Cemal Süreya/ Hazırlayan: Feyza Perinçek, Nursel Duruel/ Can Yayınları/ 352 s. “Ulaştığımız her yeni bilgi bizidaha fazlasını öğrenmeye kışkırtıyordu. Böylece son derece çekici, bir o kadar da ürkütücü bir alanda dolanırken bulduk kendimizi. Ürkütücüydü, çünkü hem biyografi türünün taşıdığı tuzakların, hem de Cemal Süreya’nın boyutlarının farkındaydık. Bir değil, birçok Cemal Süreya vardı karşımızda. Şair, denemeci, dergici, maliyeci olarak bilinen yönleriyle olduğu kadar, hayatının ve kişiliğinin bilinenden çok bilinmeyen yönleriyle farklı Cemal Süreya’lar... ‘İnsan her durumda başka biridir,’ diyen, bunu doğrulayan, yine de hep kendisi olarak kalan Cemal Süreya...” Feyza Perinçek’le Nursel Duruel’in birlikte kotardıkları bu biyografi çalışmasında, sanatçının desenleri ve yaşamının değişik dönemlerinde çekilmiş fotoğrafları da yer alıyor. Anzakların Kaleminden Mehmetçik/ A. Mete Tuncoku/ Türkiye İş Bankası Kültür Yay./ 300 s. Daha ilk izlenimlerin ardından Anzakların gözünde Mehmetçik genellikle ‘dürüst ve cesur bir savaşçı’ olarak anıldı ve böyle hatırlandı. Bu anının izini süren Mete Tuncoku, önce üç yabancı ülkenin arşivlerinde, savaş zamanındaki yazışmalarla raporlardan, Mehmetçik’le ilgili ilk izlenimleri derlemiş. Ardından da savaşın 76. yılında Avustralya ve Yeni Zelanda’ya giderek hem arşivlerde Anzakların savaş sırasında yazdıkları mektup ve günlükleri incelemiş, hem de hayattaki son Anzak askerleriyle yaptığı anketle Çanakkale’nin ve Türklerin belleklerde nasıl yer ettiğini saptamış. Trablusgarp Savaşı/ Timothy W. Childs/ Çeviren: Deniz Berktay/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 334 s. Timothy W. Childs’ın, İtalyan kaynaklarının ve devlet arşivlerinin yanı sıra, Dışişleri Bakanlığı’ndaki Osmanlı Hariciye arşivlerinde de sürdürdüğü uzun bir incelemenin ürünü olan bu yapıt, Trablusgarp Savaşı’nın diplomatik ve askeri yönlerini ayrı ayrı ele alıyor; savaş alanındaki ve pazarlık masasındaki süreçleri, dönemin uluslararası dengeleriyle birlikte yorumluyor. Fiyasko/ Thomas E. Ricks/ Çeviren: Deniz Başkaya/ Doğan Kitap/ 532 s. “Saddam’ın düşürülmesinden birkaç ay sonra patlak veren gerilla ayaklanması kaçınılmaz bir yazgı değildi. Tam aksine, bu ayaklanma, savaşın mimarlarının hayret verici budalalıklarının bir eseriydi. Ancak yanlış hesaplara, basiretsizliğe ve genel olarak savaş girişiminin başarısızlığına karşı sesini yükseltenlerin başı çoğu kez ezildi, birçoğunun kariyeri sona erdi. Gönüllü bir gaflet, siyasi ve askeri liderleri avucunun içine alırken, karşıt görüşler hoşgörüsüzlükle karşılandı. ABD ordusunun Saddam Hüseyin’i devireceğinden kimsenin kuşkusu yoktu. Ancak, Saddam’ın ardından ne geleceği üzerine enine boyuna düşünülmemişti. Bu gaflet Irak Savaşı’nın tarihe ancak bir fiyasko olarak geçmesinin teminatı oldu.” “Fiyasko”, önüne geçilemeyen mezhep çatışmalarına uzanan askeri harekâttaki hataları araştıran ve aktaran bir yapıt. ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 953
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle