26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Atatürk’ün yakın arkadaşı Behiç Bey’in günlükleri yayımlandı kente ürün akışını hızlandırınca hem vergi artacak hem de toplaması kolaylaşacaktı. Osmanlı’nın demiryolunun güçlü ülkelerin elinde önemli bir silah olduğunu görmemesi onu bu alanda güçsüz kılıyordu. Emperyalist ülkeler ellerindeki bu önemli gücü Osmanlı’ya karşı bir silah olarak kullanmaktan geri kalmadılar. Baron Hirsch adlı bankerin yaptığı Rumeli demiryolu o dönemin en büyük soygunu olarak tarihe geçer. Yabancılar Türklerin bir demiryolunu asla yapamayacaklarını, yapsalar bile işletemeyecekleri fikri ile bu alanda ellerini ovuşturmaya devam ederek beklerler. Tam da bu Abdülhamit’in AnadoluBağdat demiryolunu yaptırmak istediği döneme denk gelir. Bu işi de ancak Almanlar yapabilirdi. Çünkü, Fransa Tunus’u, İngilizler Mısır’ı Osmanlı’dan koparıp almıştı. Bu demiryolunu yapmak Almanların da işine geliyordu. Onlar da Almanya’nın nüfuzunu güçlendirmek ve Hindistan’a gidecek en kısa yolu kontrollerinde tutmak istiyorlardı. Bu demiryolu stratejik olarak da büyük öneme sahiptir. Alman uzmanlar Mezopotamya’da zengin petrol yatakları bulmuşlardır. Almanların hem petrole hem de Basra Körfezi, Süveyş Kanalı’na bu kadar yakın olmaları İngilizlerin hiç işine gelmiyordu. Dolayısıyla Almanların bu bölgede olması İngilizAlman çıkar çatışmasını hızlandırır ve 1. Dünya Savaşı’nın temelleri de böylece atılmış olur. Bütün olup bitenler arasında, 1907’de Şam’da görev yapan ve yüzbaşılıktan daha yeni kolağası rütbesine terfi eden Mustafa Kemal’in, Behiç Bey’in de binbaşı olarak görev yaptığı 3. Ordu’ya tayini çıkar. Kader o günlerde Kurtuluşu Savaşı’nın da ağlarını örmeye başlar ve Mustafa Kemal ile Behiç Bey’i 3. Ordu’da bir araya getirir. Behiç Bey çocukluğundan beri sosyal hayata pek ilgi göstermez. Onun hayatının merkezinde tutkuyla sevdiği okumak vardır. Taburda ona “âlim kişi” “hafız adam” gibi isimler takılır. Kader onları aynı sokakta ikametle bir kez daha bir araya getirir. Sık sık memleket meselelerini tartışmaya başlarlar. Birçok kişi İttihat ve Terakki’nin ve Mustafa Kemal’in fikirlerini çok abartılı bulurken, âlim kişi olarak nam salmış Behiç Bey onun fikirlerini eleştirmek yerine destekler, hatta bazen ona kütüphanesinden kitaplar da tavsiye eder. Fakat hiçbir zaman da İttihat ve Terakki’ye üye olmaz Behiç Bey. Mustafa Kemal’le bu beraberlikleri 1911 senesinde Mustafa Kemal’in Trablusgarp’a atanmasına kadar devam eder. Behiç Bey de zaten 1912 yılında İstanbul’a çağrılır. Demiryolu asıl Kurtuluş Savaşı döneminde önemli rol oynadı. Behiç Bey, Kurtuluş Savaşı sürerken, işletme dili bile Türkçe olmayan, çalışanlarının çoğu gayrimüslim olan, neredeyse hiçbir yedek parçası olmayan, cepheden cepheye asker sevkıyatını gizli yapmak zorunda kaldığında yakıtsız kalan demiryollarında, o koşullarda cepheleri asker, silah ve erzakla besleyebilmek işi ikinci bir savaş vermeyi gerektiren bu savaşın da komutanlığını başarıyla yapmış bir komutandı. ? Cepheye Giden Yol/ Emir Kıvırcık/ 368 sayfa CUMHURİYET KİTAP SAYI 943 Cepheye Giden Yol Demiryollarımız Kurtuluş Savaşı döneminde çok önemli rol oynadı. Behiç Bey, Kurtuluş Savaşı sürerken, işletme dili bile Türkçe olmayan, çalışanlarının çoğu gayrimüslim olan, neredeyse hiçbir yedek parçası olmayan, cepheden cepheye asker sevkıyatını gizli yapmak zorunda kaldığında yakıtsız kalan demiryollarında, o koşullarda cepheleri asker, silah ve erzakla besleyebilmek işi ikinci bir savaş vermeyi gerektiren, bu savaşın da komutanlığını başarıyla yapmış bir komutandı. Paşa, Behiç Bey’in eğitiminin özel hocalar tutularak evde yapılmasını daha uygun görür. Behiç Bey’e ders verenler deniz subaylarıdır. Behiç o günlerde bile eline geçen yüklüce harçlığıyla İstanbul’dan kitap getirtir. Babıâli Caddesi’ndeki o dönemin en meşhur kitapçıları olan Arakel, Karabet ve Kaspar’ın daha 14 yaşındayken bile iyi müşterisidir. O yaşta bile büyük şahsiyetlerin hatıratları, biyografileri ve birçok bilimsel eserleri okumuş, kendisini iyi yetiştirmenin yolunun okumaktan geçtiğini anlamıştır. Eniştesi Hidayet Paşa’nın ölümü üzerine İstanbul’a gelirler. Evlerine taziye için gelenlerden biri de Sadrazam’ın kız kardeşi Sara Hanım’dır. Bu sayede Sadrazam Cevad Paşa’yı ziyarete gitme olanağı bulur. Kendisine özel ilgi gösterilir. O da bu fırsatı iyi değerlendirerek Sadrazam’a yatılı okulda okumak istediğini söyler. Böylece Behiç Bey Harbiye Mektebi’nde zadegan sınıfına başlar. Aradan geçen zamanda okulunu bitirir ve erkânı harp subayı olur. 1902’de çekilen kurayla Merkezi Selanik Manastır olan 3. Ordu’ya gönderilir. Burada yürüttüğü beş yıllık hizmetten sonra, 1907 senesinde Demiryolu Kuvayı Muhafaza Müfettişliği görevine atanır. O sırada demiryollarının korunması görevini de onun taburu yürütmektedir.. DEMİRYOLLARININ ÖNEMİ Demiryolları o gün için tek ulaşım yoluydu. Ne uçak, ne karayolu, ne otobüs ne de başka bir ulaşım aracı vardı. Var olan demiryolları da o dönemde yalnızca yabancılar tarafından yapılıyor ve işletiyordu. Yabancılar bu alandaki çalışmaları Türklere bırakmakda istemiyorlardı. Zaten demiryollarında kullanılan işletme lisanı bile Fransızca’ydı. Osmanlı’nın demiryollarına bakış açısıysa, sadece güvenlik amaçlıydı. Demiryolu olmasaydı, mesela; Hicaz’da çıkan bir isyanı bastırmak için İstanbul’dan gönderilecek ordunun oraya ulaşması aylar alabilirdi. Tek sevkıyat aracı trenlerdi. Osmanlı açısından demiryollarını önemli kılan ikinci nedense, ekonomiydi. Devlet vergiyi üründen pay almak suretiyle topluyordu. Demiryolu kırsaldan Ë Rozerin BOLLUK anakkale ve Gelibolu savaşlarının gizli kahramanı, Atatürk’ün yakın arkadaşı Behiç Bey’in 61 yıl boyunca tuttuğu günlükleri kitaplaştı. Behiç Bey, Mustafa Kemal’in 1907 yılında 3. ordudaki görevinden itibaren yakın arkadaşlarından biri olur. İki komutan birçok manevrada beraber çalışır. Kimi zaman çadırda birlikte konaklar, kimi zaman da geceler boyu süren “Osmanlı nasıl kurtulur” tartışmaları yaparlar. Behiç Bey, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Cumhuriyetin ilk Ulaştırma ve Bayındırlık bakanlarından biri olur. ‘Türkler demiryolu işletemez” tabusunu yıkan, Çanakkale ve Gelibolu harbinin lojistiğini idare eden, yakın tarihimizin gölgede kalmış önemli isimlerindendir Behiç Bey. O, 21 lokomotifi, yaklaşık 200 vagon ile 500600 kilometrelik bir alanda asker ve iaşe sevkıyatını emrindeki 4 subayla sağlamayı başaran bir Kurtuluş Savaşı komutanıdır. Behiç Bey’in günlükleri, 10. Yıl Marşı’nda bir dizenin Mustafa Kemal Atatürk tarafından nasıl değiştirildiğini de ortaya çıkarır. Mustafa Kemal, “Yurdun her tepesinde dumanlar tütüyor“ dizesini silerek, savaş sırasında asker, mühimmat ve iaşe sevkıyatını demiryolu sayesinde sağlayan Behiç Bey için; “Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan“ diye yazdığını da öğreniyoruz Behiç Bey’in hatıralarından. Atatürk, bu değişikliği yaptıktan sonra da Behiç Bey’e; “Sizin emeğinizi tam olarak ifade etmiyordu değiştirdim“ deyip değişikliği neden yaptığını bildirir. Behiç Bey’in torunu Emir Kıvırcık, Cepheye Giden Yol’da Atatürk’ün Behiç Bey’e yazdığı mektuplara da yer verir. Kitaptan, Behiç Bey’in hayat hikâyesini de öğreniyoruz. Behiç Bey’i Osmanlı’nın Basra valisi olan eniştesi Hidayet Paşa büyüttür. Babasının ablası olan Saide Hanım’la eşi Hidayet Paşa’nın çocukları yoktur. Behiç Bey’i kendi öz evlatları gibi severler. O zamanlar Basra inanılmaz derecede karışıktır. Hidayet SAYFA 8 Ç
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle