29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B U L M A C A 1 B 2 A 3 D 4 K 5 K 6 B 7 G 8 I 9 İLKER MUMCUOĞLU J 10 C 11 D 12 D 13 A 14 D 15 D 16 K 17 D 18 A 19 E 20 D 21 I 22 F 23 E 24 I 25 D 26 J 27 F 28 H 29 H 30 F 31 K 32 E 33 F 34 A 35 I 36 H 37 I 38 E 39 I 40 H 41 H 42 E Feyza HEPÇİLİNGİRLER 10 Şubat Pazar Türkçe Günlükleri soldan akmaktaydı. İngiliz sömürgesi olarak orada da gelenek korunmak zorunda. Amerika galiba yalnız bu geleneği korumuyor. Direksiyon alışık olduğumuz yerde; trafiğin akış yönü de kıta Avrupa’sında olduğu gibi. Bizdeki Amerikan özentisine pek benzemese de Amerikalıda da sanki biraz Avrupa özentisi var. Zaten dünyada Avrupa’dan başka bir yere alıcı gözüyle baktıkları da yok. Sanırım New York çok daha geniş yelpazeye sahip bir kültür yumağıdır; ama gördüğüm kadarıyla Los Angeles’ta da bütün kültürler temsil edilmekte. Büyüklü küçüklü yerleşim yerlerinin adları, Los Angeles ve San Francisco’dan başlayarak, böyle “san”lı, “los”lu, “santa”lı… Sacramento, Pasadena, Altadena, Ventura, Santa Monica, Santa Cruz, San Luis Obispo, Santa Barbara, San Pedro, San Diego, Los Feliz… hep İspanyolca: ABD, kendini burada var etmeye ve yaşatmaya çalışan kültürlere hoşgörüyle bakmayı başarmış diye düşünüyordum ve düne kadar bu, ABD’nin genel tutumuyla çelişen, garip ve çelişkili bir durum gibi geliyordu bana. ABD bütün dünyaya kendi değerlerini, kendi yaşama tarzını kabul ettirmeye çalışırken, kendi ülkesinde nasıl oluyordu da bu kadar özgürlükçü olabiliyordu? Öyle ya, dünyanın her yerinden insan var burada; tümü de kendi kültürünü yaşatabiliyor. Vietnamlıların, Korelilerin, Çinlilerin, Japonların, Hintlilerin, Taylandlıların, Rusların, bütün Güney Amerikalıların yaşadıkları yerler var, Ermenilerin yaşadığı “Little Armenia” var. Kızılderililere “Rezervation” adı verilen bölgeler ayrılmış. Bütün dünyayı hamburger ve Cola ile beslenmeye özendirirken kendisi Çin, Japon, Meksika, İtalyan, İspanyol, Yunan, Brezilya yemeklerinin tadını çıkarıyor. Sonra birden kafam aydınlandı. Bu özgürlüğü kendi sınırları içinde sağlıyor ABD. Dünyayı “globalleşme” adı altında, tek kültürde, tek değerler sisteminde (elbette onun dayattığı sistemde) birleştirmeye çalışıyordu. Ülkelere, halklara kendi kültürlerini yaşatma olanağı sağlamadığı gibi, oraları yağmalamayı kendisinde hak olarak görüyordu. Afganistan ve Irak örnekleri gözümüzün önünde yaşanmıştı. Müzeler talan edilmiş, tarihi yapılar yerle bir edilmiş, en değerli yapıtlar sokaklara dökülmüştü. Irak’ta taş üstünde taş bırakmayacak; sonra da belki bir Irak Müzesi açacaktı büyük kentlerinden birinde. Sahibine aitken değil, kendisinin kıldıktan sonra korumaya alıyordu kültürü. Yani, ABD emperyalizmiyle çelişen bir durum yoktu aslında. 43 D 44 E 45 J 46 D 47 J 48 F 49 F 50 H 51 C 52 I 53 G 54 I 55 H 56 A 57 F 58 F 59 G 60 C 61 J 62 E 63 C “O 64 H 65 D 66 A 67 I 68 E 69 G 70 F 71 B 72 H 73 F 74 D 75 D 76 G 77 A 78 D 79 I 80 D 81 B 82 I 83 H 84 B 85 B Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, şairin “Çiçek Tozu Günleri” adlı şiir kitabından bir alıntı ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “Vişne Bahçesi” adlı oyundaki rolüyle, 1987 Avni Dilligil Tiyatro Ödülü’nü alan, Talihli Amele, Kaşık Düşmanı ve Asılacak Kadın adlı filmlerde de oynayan tiyatro ve sinema oyuncusu. doğumunu görmediniz / sonbahar sizin olamaz / toprağın üşüyen karnını / örtmek için ölenleri tanımadınız” diyen şair. 23 62 44 68 38 42 32 19 2 13 77 56 66 18 34 F. Orson Welles’in, son sözü “Rosebud” olan karakteri. B. Bob Marley’in dünyaya tanıttığı Jamaika müziği. 85 6 81 1 71 84 C. Sporda “aldatma” anlamında kullanılan sözcük (İngilizcesi yazılacak). 44 30 70 57 73 22 27 48 49 33 58 G. “... cıcığı” (içi dişi, hepsi). 63 51 10 60 D. Luigi Pirandello’nun bir perdelik oyunu (“Nedir bu biliyor musunuz? Ölüm. Geçerken bu çiçeği dudağıma yapıştırıverdi. ‘Hatıram olsun’ dedi. Arkasından da şunu ekledi. ‘Beş altı aya kadar gelirim’. sessizlik Şimdi söyleyin bana: Bu çiçek ağzımın içindeyken sakin, sessiz köşemde oturabilir miyim? sessizlik Söylüyorum bunu karıma soruyorum: ‘Nedir benden istediğin? Öpeyim mi seni yani?’. ‘Evet öp beni’ diyor. Geçen gün ne yaptı biliyor musunuz? Dudaklarını bir toplu iğne ile delik deşik etti, kanattı, sonra başını iki eli arasına alarak beni ağzımdan öptü.. Benimle beraber ölmek istiyormuş”). 76 59 53 7 69 H. Rene Goscinny’nin yazdığı, Morris’in çizdiği, Amerikan Rüyası’nı yansıtan öyküleri olan çizgi roman (Türkçede Red Kit olarak tanınıyor). bez” sözcüğü Türkçede kullanılmaya başlandığında (her zaman olduğu gibi) sinirlenmiştim. Türkçede şişman, şişko, tombul, tombik, tombiş gibi bir yığın sözcük bulunmaktayken “obez”e ne gerek vardı? Her türden şişmanlığı anlatmaya, bildiğimiz sözcükler yetmiyor muydu? Yetmiyormuş. “Obezlik”, bizdeki sözcüklerin hiçbirinin anlatamayacağı bir şişmanlık türü; bir şişme, büyüme durumuymuş meğer. Amerika’dakileri görmeden insan, bu türdeki şişmanlığı hayal edemiyor pek. (Bu arada… “Obez” sözcüğünü aldık diye, yanında “obezite”yi de almalı mıyız? Bir sözcüğü almak zorunda kaldığımızda ondan türeyen bütün sözcükleri de almak gerekmez. Arapça ve Farsçadan sözcük alırken düşülen hataya yeniden düşülmemeli.) Amerikan beslenme tarzına özeneli beri, bizde de görülmeye başladı “obezlik” denen bu enden büyüme örnekleri. “Büyüme” dedim de… ABD’yi en iyi anlatan sözcük “büyük” olmalı. Yalnız insanlar değil, her şey büyük. Tabaklar, tabldotlar, yollar, meydanlar, caddeler, sokaklar her şey… Bunları yazdığım masadan dönüp mutfağa bakıyorum: Buzdolabının eni dört karışa yakın. Fırın, yetişkin bir insanın rahatça sığabileceği büyüklükte. Bu büyüklük zenginlik göstergesiyse evlerin çoğunda (en azından benim gördüğüm orta sınıf evlerinde) çamaşır makinesi bulunmamasına ne demeli? Bizde çamaşır ve bulaşık makineleri alınmadan evlenilemezken burada çamaşırlar ortak kullanılan makinelerde yıkanıyor. Ya apartmanların alt katında makinelerin bulunduğu ayrı bir bölüm var ya da Hollywood yapımı filmlerde çokça gördüğümüz çamaşırhaneler. Hollywood da burada zaten; Los Angeles’in bir semti. Bu yüzden kentin her yerinde film çeken bir ekiple karşılaşılabiliyor. “Obez”den başlayıp Hollywood’a geldik ya; burada kesmezsek kim bilir daha nerelere gider bu yazı. 11 Şubat Pazartesi E rol Soysever, “Bilindiği gibi babasız çocuklara yetim, annesiz çocuklara öksüz denir.” anımsatmasını yaparak, televizyonlarda, cinayete kurban gitmiş bir babayla ilgili haberin, “Geride gözü yaşlı bir eş ve iki öksüz bıraktı.” diye verilmesinden yakınmıştı. “Öksüz”, annesiz demek; çünkü “ök” eski Türkçede “anne” anlamında bir sözcük. “Yetim” ise Arapça ve Soysever’in dediği gibi, “babası ölmüş (çocuk)” demek. Aklımda kaldığına göre bir de “latim” diye bir sözcük kullanılırmış eskiden. O da Arapça ve hem annesi hem babası ölmüş çocuk demekmiş. 36 64 50 72 29 I. Natüralist. 83 40 41 28 14 Şubat Perşembe Uzun yolculukların sonuncusuydu bu. Yarından sonra dönüyorum ve yakın gelecekte başka bir uzak diyara gidiş yok. Türkiye içindeki yolculuklar sürecek ama. Sırada Bursa Kitap Fuarı var; sonra kim bilir neresi. Gezerken gezi kitabı okumak ilginç olur diye yanımda getirdiğim kitaplardan iki tanesi dönüş yolculuğuna kaldı. Profesör A. Muhibbe Darga’nın hazırladığı, büyükbabası Seyyah Mehmed Emin Efendi’nin Orta Asya’ya yaptığı yolculuğu anlatan “İstanbul’dan Asyayı Vusta’ya Seyahat”i (Everest Yayınları) bitirdim. Sırada Burhan Arpad’ın “Gezi Günlüğü” (Mevsimsiz Yayınları) ile Sezer Duru’nun “Beyaz Gecelere Doğru”su (Everest Yayınları) var. En az 20 saat sürecek bir yolculuk var önümde. İkisine de yeter. ? www.feyzahepcilingirler.com [email protected] Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü, Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı34349 Yıldız / İst. SAYFA 31 21 35 52 67 24 82 89 8 54 37 19 J. “Küçüğüm, bu senin sesin, güzel ... / önce rüzgarın öptüğü, sonra benim öptüğüm” (İlhan Berk). 15 75 80 74 13 Şubat Çarşamba Bütün dünyayı kendisine benzemeye, kendisi gibi olmaya özendirirken; insanları dolar üzerinden düşünmeye, dolar üzerinden hesap yapmaya zorlarken, dünyaya uyum sağlamak gibi bir derdi olmamış Amerika’nın. Ağırlık, uzunluk, hacim vs. bütün ölçü birimleri değişik. Ağırlık ölçüsü libre; uzunluk ölçüleri mil, fit (ayak), inç; hacim ölçüleri galon, ons. Sıcaklık dereceleri fahrenhayt üzerinden söyleniyor. Elektrik 110 volt; prizler, fişler bizdekilerden ve Avrupa’dakilerden farklı. Anglosakson tutuculuğu mu demeli? İngiliz arabalarında direksiyonun sağda oluşu, karşıdan atıyla saldırıya geçen düşmana karşı sağ elle savunma yapabilme olanağı vermek içinmiş. Atlı savaşlar çoktan tarihe karıştı; ama sağdaki direksiyon, İngiliz geleneği olarak özenle korunuyor. Avustralya’da da trafik 46 25 78 14 65 17 11 47 26 9 45 61 K. Siyah, kara. 43 3 20 12 E. “Sonbahar sizin olamaz / yaprağın 31 4 16 5 940. sayının çözümü: A. AÇLIK, B. ZERDÜŞ, C. EYLÜL, D. RENÇ, E. YÜKÜN, F. AĞ, G. RUM, H. ANISI, I. NDM, J. GÜVEN TURAN, K. İTÜ, L. BEN GÖNEN’DE DOĞDUM, M. İNİM İNİM İNLEME. Şiir: “gençliğim gitti, ben yürüdüm ve koştum üzünçlenmeden suyun görünen derininde kanımın damlaları” CUMHURİYET KİTAP SAYI 941
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle