05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? nin de bulunması gereken yitik bir dize o. Onu yaşamım boyunca aramam gerekecek, biliyorum. Öf Dize yeryüzünde olup bitenleri, bana öf dedirten şeyleri konu ettiğim şiirlerden oluşuyor. Siz de biliyorsunuz ki bu dizenin sonu ancak dünyanın sonunda gelir; insanın insana ve doğaya yaptığı zulüm bittiğinde… Kör Dize ise aşk, sevgi, dostluk vb. yaşanmışlıkların etkisiyle dostuma ve düşmanıma ettiğim teşekkürdür. Yaşadığım sürece diğerleriyle ilişki içinde olmaya devam etmek niyetinde olduğuma göre, teşekkürüm de devam edecektir. Ama belki bundan sonra gelecek olan diğer kitaplar, çarpışan, ayrışan, çakışan boyutlarda, kendilerine özgü ara kesit şiirlerle oluşabilir. Kesin bir şey söyleyemem ama yazdığım şiirin gittiği ve beni de yanında götürdüğü bir yer var. Yazıldıkça adını koyacak olduğum yerlere, görüş’lere, nedenlere gebe bir yer. Şiirlerinizden çaldığınız zamanlarda neler yaptığınızdan söz edecek olursak edebiyat sınırlarından dışarı çıkma olanağı bulamıyoruz. Bu anlamda dış dünyada pek çok olanağa sırt çevirdiğinize şüphe yok. Mühendislik eğitiminizin gereklerini yerine getirmemenin yaratacağı kaybı edebiyatla gidermenin mümkün olduğuna inanıyor musunuz? Aslolan mutlu olmak. Herkesin, en sevdiği işi yapması gerektiğini hararetle savunuyorum. İnsanların sevdikleri işi yapması, sevdiklerimin ve benim mutluluğumu doğrudan etkiler. Yapılan işin, aldığım hizmetin kalitesinden tutun da çevremdeki mutlu ve neşeli insanların yaratacağı sinerji... Dikiş dikmeyi sevenin ille de terzi olduğunu, dikerek yakaladığı sonra da başka insanlara giydirdiği mutluluğu düşünsenize... Buğday ekmeyi seven de başaklar arasında salınsın, ayağı toprakta çıplak, başı göğe ermiş, sırtı dik… Herkes sevdiği işi yaparsa, sevdikleri işi canla başla yapanlara sataşacak vakitleri kalmaz. Bir şaire ve bir çevirmene aynı soruyu sormayı doğru bulmuyorum. Ama bir çevirmen olarak da şair olarak da pek çok söyleşide okuru aydınlatmaya çalışıyorsunuz. Sanırım size daha önce sorulmadı. Sizin şiirleriniz bir başka dile çevrilse koşulsuz bir kabul içinde olur musunuz? Çeviri şiir bir yeniden yazmak işi. Zor bir iş çünkü başka bir sanat eserine bağımlı ama titiz bir yeniden yaratım sürecini gerektiriyor. Ortaya çıkanın başlı başına yeni bir ürün ve ‘kendine bütün’ olması nedeniyle ve ekinsel anlamda değerli bir iş olduğu için, hem çeviri şiire hem de çevirmenine gerekli değerin verilmesi gerekir. Benim iki şartım var. Şiir duyarlığı olmayan ve/veya şair olmayan şiir çevirmesin. Bir de çevrilenin, sözcüklerin birebir dizilmesinden değil dizelerden oluşmasının hedeflenmesi şart. Çevrildiği dilin, kültürün etkilendiği/etkilediği, sanatsal ve estetik yönden güçlü dizelerden. Şiir duyarlığı olan ve/veya şair çevirmen böyle bir kaygı taşıyorsa ona güvenmekten başka bir şey düşünmem. Arabasına bindiğimde direksiyondaki arkadaşıma güvendiğim gibi. Bir şiirimin aynı dilde birkaç çevirisinin olmasını da çok isterim. Başka dilden bir şiirin Türkçeye yapılan her farklı çevirisi beni çok heyecanlandırır. Bu çevirileri karşılaştırmak zevkle yaptığım ciddi işlerden biri. Şair olarak çevirmenlerimi bilmem ve belirleyebilmem mümkün değil ama her okurun kendi çevirmenini, sevdiği şiirin en iyi çevirisini seçmesi gerektiğini söylemeyi çok önemsiyorum. CUMHURİYET KİTAP TÜRK ŞİİRİNİN YÖRÜNGESİ Son olarak yine diller arası iletişimden yola çıkarak şunu sormak istiyorum. Şairlerin şikâyet ettiği pek çok konu var. Kamplaşmalardan, yurtdışı ilişkilerinin zayıflığından, lobicilikten, “eski” kavramının “yeni”nin önünü tıkamasından söz ediliyor. Eskiler de “yeni”nin bozduğu alışkanlıkların yararlı sonuçlar doğurmayacağı konusunda uzlaşmış gibi görünüyor. “Yenilgi Oyunu” bu skala içinde nasıl bir zemine daha yakın duruyor? Şiirbilimsel dayanakları olmayan açıklamalar hakkında yorum yapmak istemem. Ama Ahmed Arif dediniz az önce. Ne demişti şair: “ve ben şairim, namus işçisiyim yani, yürek işçisi...” Onun bu mağrur ifadesi bir şairin kimliğini tanımlar nitelikte. Bir de tiyatrodaki Cyrano de Bergerac var bu şekilde önemsediğim. Bu oyun aslında baştan başa bir şiir! Başkahraman Cyrano’nun, bir asilin kendisine yaptığı kiralık şairlik teklifine karşı söylediği o meşhur tirat benim de düsturum olan sözlerle doludur: “İstemem, eksik olsun.” Bu, eserin yazıldığı tarihler için söylenmesi kolay olmayan bir şey. 1800’lerin sonlarında söylenmiş ifadelerin günümüzde de geçerli olması sanat adına mutluluk verici, hayat adına çok üzücü. Ben de pek çok kuşakdaşım gibi İkinci Yeni’den etkilendim. İkinci Yeni kendisinden sonra gelen tüm yapılanmaların kökeni olma özelliği taşıyor. Ancak bu, İkinci Yeni’den sonra Türk Şiiri’nde olup bitenleri görmezden gelmeyi gerektirmiyor. Sözünü ettiğiniz kısır tartışmalar yüzünden bizim şiirimizin gelişim sürecini içeren çalışmalar henüz bir kuşak, başka deyişle bir odak halini almadı. Nasıl eski kuşakları, hiçbirini atlamadan bilip öğrenmeye çalışıyorsam, aynı kuşağı paylaştığım şairlerin çalışmalarını da dikkatle takip ediyorum. Özellikle son zamanlarda hararetlenen deneysel şiirleri, görsel iş’leri coşkuyla izliyorum ve fakat sözü arka plan olarak kullanıp, dili dilden, kodlanmış göz ezberine taşıyan çalışmalar benim şiirde benimsemek istediğim yenilikler değil. Ama merakla bu çalışmaların nereye gideceğini, birer ırmak olup olamayacaklarını görmeyi bekliyorum; kim bilir gürül gürül akan şiirimize yeni yataklar açarlar belki, ne de güzel olur. Bense sözün ve sözcük ırmağının, bugüne dek geçtiği ağızlardan ve kültürden kopara kopara bana getirdiği zenginliğin peşindeyim. Bunu da şimdiki dünyadan içselleştirdiğim, “insan” denen karmaşık ve şaşırtıcı yapının bendeki anlamını ve tarifini aradığım, “gelecekte böyle olacak” diye sezdiğim bir şiirle bulmaya çalışıyorum. Eğer Türk şiir zincirinin bir halkasıysam; aklı seven, anlam tabakalarıyla cömert, dilin, geleneğin, ritmin ve dizenin olanaklarını zorlayan Yenilgi Oyunu bu zincirin 20002006 halkasında yer almakta. Sorunuzdaki “yeni”den kastınız bu dönemde seslerini bulup duyuran şairlerse, bu şairlerin bir kuşak oluşturmaları Türk Şiiri’nin yörüngesinde önemli değişikliklere yol açacaktır. ? *Budala Sayı 24, 2003 **Koridor Sayı 2, 2007 Yenilgi Oyunu/ Nurduran Duman/ Komşu Yayınevi/ 70 s. 899 SAYFA 5 SAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle