Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? söyleyen Yalman ile olayın aynı zamanda İçişleri Bakanı'na da mutlaka iletilmesi konusunda ısrar eden Soybaş arasındaki söz düellosunu dün gibi hatırlıyor. Hatta anılarında o görüşmeye dair kullandığı niteleme de oldukça çarpıcı: “Gerçekten de, sonradan kaybedeceğimiz maçın ilk raundu kazanılmıştı.” TANTAN: “VATAN SAĞ OLSUN…” Sonunda Yalman Paşa, İçişleri Bakanı Tantan'ı arar. Bir gün sonra Tantan'ın yanına elinde rüşvetin şemasıyla gidecek kişi de Albay Ergen'dir. Emniyet Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı Emin Arslan da Tantan'ın makamındadır. Tantan hem koalisyon hükümetinin İçişleri Bakanı'dır hem de rüşvet diyaloglarının geçtiği Enerji Bakanlığı'yla aynı partidendir. Tantan'ın, belgeleri görünce Ergen'e dedikleri de çok önemli: “Aziz Albayım; bunlar Türkiye'yi havaya kaldırıp indirecek deliller. Mahkeme kararıyla operasyona dönüşürse yer yerinden oynayacak. Ancak; bu operasyon sonuçta seni de, beni de yiyecek. Ben hükümetin İçişleri Bakanı olarak bu işin sonucuna hazırım. Vatan sağ olsun…” Ergen bu kez Arslan ile birlikte önemli bir kişinin daha yolunu tutar: “Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Talat Şalk!..” Şalk'ın tepkisi tek cümleliktir: “Hemen bu operasyonu yapabiliriz, deliller yeterlidir…” “OPERASYONA KATILANIN KAFASI KOPARILIR” Ergen, söz konusu bakanlığın emniyetin sorumluluk sahasında olması, jandarmanın sorumluluğunun belediye hudutları dışında başlaması nedenleriyle, operasyonu kendilerinin yapmasının yanlış anlamalara sebep olabileceğini ifade etse de buna hem Şalk hem de Arslan karşı çıkar. Arslan'ın konuşması bir Türkiye gerçeğini ortaya koyar: “Operasyonu biz yaparsak siyasiler iki günde bitirir. Katılan herkesin kafasını koparırlar.” Şalk da Arslan gibi düşünüyordur. Yasalar açıktı, 1999 tarihli, 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Yasası jandarmaya da yetki veriyordu. Zaten en önemli detay delillerin de jandarmaya gelmiş olmasıydı. Demek ki delilleri getiren kişi de operasyonu ancak askerin yapabileceğini düşünüyordu. Şalk operasyonu askere vermeye karar vermişti. Karar vermekle kalmamış, “Enerji Bakanlı ğı'ndaki bu organizasyonun faaliyetlerini bir süre daha teknik takibe alarak ellerindeki delilleri güçlendirmelerini” istemişti. Henüz düğmeye basılmamıştı!. 7 YIL SONRA… “Rüşvetin Deşifresi” burada bitiyor mu? Tabii ki hayır.. Kitapta daha birçok ayrıntı sizleri bekliyor. Evet emekli Albay Ergen, 2001'de görüşmelerine müsaade edilmediği için yurtdışındaki delillere ulaşamamıştı. 6 yıl sonra da Aykut Küçükkaya'ya, “Yine de yazın, gündeme getirin. O ülkeye bu kez başka birileri de gitmeyi denesin!” demişti. Ve işte “Rüşvetin Deşifresi”… Küçükkaya, hepimizin adına tüm yetkililere sesleniyor kitabıyla: “Rüşvet iddialarının ayyuka çıktığı bir dönemde operasyonu yürüten isimlerin yurtdışına gitmesine neden izin verilmedi? Hangi gizli el böyle bir görüşmeyi engelledi? Türkiye'de dağıtılan rüşvetin belgesini elinde tutan ülke hangisiydi? Paralar bu ülkenin yaptığı şantaj yüzünden mi örtülü ödenekten geri ödendi?” DAVA YILLARDIR SÜRÜYOR, TUTUKLU TEK SANIK YOK Sözün sonuna yaklaşırken şunu da mutlaka belirtmeli.. Beyaz Enerji 2000'in son çeyreğinde start aldı, 2001'de hükümeti salladı, onlarca kişi gözaltına alındı tamam. Ama.. Ama tam yedi yıl geçti ve DAVA HÂLÅ SÜRÜYOR. Operasyonda 2003'ten bu yana TUTUKLU TEK SANIK DAHİ YOK. Dönemin Enerji Bakanı Cumhur Ersümer, Yüce Divan'da yargılandı ve 2007'de hapis cezası aldı. Bu ceza da ertelendi. Vay, vay, vay!.. “Ne yazık ki Türkiye'de her şey unutuluyor” diyor Küçükkaya, tuz biber bir bilgi ekleyerek: “Bu davada hâkim tam bir yıl bilirkişi aramıştır. Hiçbir üniversite mahkemeye bilirkişi ismi önermemiştir. Hâkim, üniversitelerin bu tutumuna tepki göstermiştir. Yani böyle bir davada üniversiteler bile sinmiştir. Bunu da sorgulamamız lazım...” Velhasılı mevzu riski almalı ve bu kitabı okumalı. O meşhur ülkeyi, “düğmeleri” anımsamalı. Ülkemizin neredeyse “tüm” tersanelerine girilmek üzere olunduğu unutulmamalı. Aykut Küçükkaya'nın “Rüşvetin Deşifresi”ni okumak her yurtseverin görevi. ? gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Rüşvetin Deşifresi/ Aykut Küçükkaya/ Siyah Beyaz Kitap/ 250 s. Aykut Küçükkaya'nın “Rüşvetin Deşifresi”ni okumak her yurtseverin görevi. Küçükkaya, Gamze Akdemir’le... CUMHURİYET KİTAP SAYI 932 SAYFA 15