03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Daha güzel, daha iyi, daha insanca ve hakça yaşanılan bir dünya özlemiyle yanıp tutuşanların öyküsü.. “O Güzel İnsanlar.. Mesleğini, yüreğindeki insan sevgisi ile harmanlayarak olağanüstü bir gazeteciliğe imza atan bir yüreğin, “emeğim kimliğimdir” diyen bir yüreğin, Zeynep Oral'ın imzasını taşıyor kitap. Kitabında çizdiği ve seçimini çok zorlanarak yaptığı 30 portrenin en ortak özelliği kuşkusuz ülkemizin aydınlık yüzünü yansıtan kişiler olmaları. Bu nedenle asan kesen devlet taifelerince taammüden biletleri kesilen, çektirilmedik eziyet bırakılmayan, uğradıkları haksızlıkların bini bir para olan güzel insanlar olmaları. Doğru dürüst olmaları, alanlarında usta olmaları, ilkeli, hümanist olmaları. Barış ve kardeşlik demeleri.. Vay sen misin bunları söyleyen diye işkence göreni de var, yıllarca hapis yatanı da, yok sayılanı, hor görüleni de.. Vatan tüm bu güzel insanlara da minnettardır, tarih en yakın şahitleri.. Onlarla tanışma mutluluğuna erişmiş usta bir kalem, usta bir gazeteciyazar Zeynep Oral.. Usta ama aslında kötü bir gazeteci Zeynep Oral.. Nasıl mı? Bir kere yaygın anlayışa göre kötü gazeteci olmalı yoksa onların kendisine söylediği her şeyi yazar, ifşa eder, dostluk başka iş başka der, güvenlerine bir tamam ihanet eder, şeytanına yenilir, yazar da yazardı. Bu kitapta bu anlamda kötü bir gazeteci bu yaygın yoz anlayışa, magazin egemenliğine bayrak açıyor.. Hiçbir güzel insanın mahremine girilmiyor, anılarına saygısızlık edilmiyor.. Peki, temkinli bir kitap mı? Hayır bunlara dikkat etmek temkinli olmak demek değil, insan olmak demek.. Değerler hiyerarşisine sahip olmak demek.. Zeynep Oral bir kez daha örnek bir gazetecilik sergiliyor, insanlık dersi veriyor.. Anlayana.. Bir güzel insan Zeynep Oral ile “O Güzel İnsanları” konuştuk.. Zeynep Oral ile “O Güzel İnsanlar”ı konuştuk ‘Emeğim kimliğimdir’ ? Gamze AKDEMİR “O Güzel İnsanlar” yazılış amacına ilişkin, bu güzel insanları tanıtma amacınızdan hatta azminizden bahsediyorsunuz önsözde.. Bunu açarak başlamak isterim söyleşimize.. “O Güzel İnsanlar” özünde salt gazeteci ve yazar Zeynep Oral'ın değil, yanı sıra dost, yoldaş Zeynep Oral'ın paylaşımlarını da yansıtıyor. Eğer eğitime önem veren uygar bir toplumda yaşıyor olsaydık belki de bu kadar ısrarla bu insanları tanıtma çabam olmazdı. Çünkü doğal olarak bu insanları hepimiz bilir, değerlendirir, önemini kavrar ve içselleştirirdik. Onların bize gösterdiği yolu, onlarını emeğini, çabasını değerlendirirdik. Yani emeği en yüce erdem olarak görseydik, bu değerleri zaten içselleştirir, değerlerini bilir, yaşamımızın her alanında referans alır ve bizden sonraki kuşaklara aktarırdık. Ama biz öyle uygar bir toplumda yaşamadığımız için, değer ölçülerimiz hızla erozyona uğradığı için, emeği değil köşe dönmeciliği, şan şöhret, para mal mülk sahibi olmayı en yüce erdem saydığımız için, yazılı ve görsel medyamızda başka örnekler ön plana geçtiği, başka değerler gelecek kuşaklara aktarılmaya çalışıldığı için, rol modeli seçimlerimiz çok farklı yönlere kaydığı için, ben kendimi mecbur hissediyorum. Bunu vazgeçmeksizin yazmaya, gençlere bu değerleri aşılamaya, bu güzel insanları tanıtmaya mecbur hissediyorum. İNANILMAZ İRADELER.. Otuz insan, otuz portre.. Bakıyoruz dönemin Türkiyesi, sistem itmiş ve hep ve illa ki ezmeye azmetmiş tüm bu güzel insanları… Tabi cezalandırılmış, işkencelere alınmış, yokluğa, yoksulluğa mahkum edilmiş, yok sayılmış, itilmişler.. Şaşırdığımdan değil saygı duyduğumdan elbet, hiç küsmemişler, aksine daha çok üretmişler.. Kesinlikle. Daha çok sevmişler ülkelerini, yoz düşünceden kurtarmak adına haklı mücadelelerini katık ederek. Ellerinden geleni ardlarına koymamışlar.. Bu başka bir nesil.. inanılmaz bir irade var bu 30 insanda, kitapta bunu anımsatmayı da amaçladım. Genç nesilde, bir fark görüyor musunuz, okumak isteyenler, merak edenler var mı? Genç kuşaklar içinden de bu insanları tanımak bilmek isteyenler çok var, özellikle sanatla ilgilenen, o alanlarda okuyan gençler bunlar. Leyla Gencer için bir kitap yazmıştım ve o kitabın gençler için ne kadar büyük bir ufuk açtığını yani ille de opera veya müzik dünyasında değil ama yaptığı işe tutkuyla bağlanmanın, vazgeçmemenin, o senin demin söylediğin o sonuna kadar gitmenin önemini gençlere çok iyi gösterdiğini örnekleriyle biliyorum. İlla ki müzikle ilgili ya da konservatuvarda okuyan öğrencilerden söz etmiyorum yani hangi alanda olursa olsun, o azim, o tuttuğunu koparma, o vazgeçmeme, o yani varolma nedenini yaptığı işle bütünleme, hani emeğim kimliğimdir.. Bu kitaptaki her insan o emeğim kimliğimdir tümcesini, tanımlamasını yerine getiriyor bence. Benim yolum da budur. Gençlere o yolu nasıl açtıklarını görüyorum. Tabi bu insanları çok merak eden, seven, yakından tanımak isteyen gençler ne güzel ki var. 'ALİYE BERGER İLE YARAMAZ ÇOCUKLAR GİBİYDİK' Bu güzel insanların çoğunun yanında ben bir öğrenciydim duyumsamasını da paylaşıyorsunuz okurla.. Gençlere nasıl el verdiklerini, birikimlerini paylaşmaktan gocunmadıklarını da.. Zeynep Oral'ın yaşamının kesitleri de var.. el verdiklerinden, dertleştiklerinden bahsediyorsunuz.. içini dökme ve güvenmeleri var söyleşiden çok.. Evet çok doğru, söyleşiden biraz farklı çünkü bazılarıyla çok yakın dost olma durumlarım oldu, karşılıklı büyük güven, dayanışma, empati, el vermek gerçekten doğru. Ve bu beni çok çok zenginleştirdi bir de şimdiki mesleğe giren şimdiki gençlere bakıyorum böyle insanlar yok etraflarında ne yazık ki. Ama gerçekten söyleşiden öte… Bir de benim zamanımda belki gazetecilik farklıydı diyelim büyük bir yazarla söyleşi yapacağım bütün kitaplarını okumam, ressam ise bütün eserlerini biliyor, görmüş olmam lazımdı, onun üzerine yazılmış her şeyi okumam lazımdı. Okurdum, doğrusu da buydu. Yani bilgi birikimiyle söyleşi yapardım. Bu güzel insanlar bu öğrenciöğretmen, arkadaş alışverişini açar mısınız böyle birkaç portreden örnekleyerek.. Örneğin Aliye Berger ile gerçekten kimi zaman iki yaramaz çocuk gibiydik. Tabi ki gazeteye neyi yansıtabilirim neyi yansıtamam onları düşünmem gerekirdi. Kesinlikle onun bana güvenini zedeleyecek herhangi bir şeyi, öyle bir risk almayı aklımın ucundan geçirmezdim. O açıdan karşımdaki insana duyduğum saygı, sevgi gazetecilik kaygısının çok daha önündeydi, ötesindeydi, o anda gazetecilik hiç önemli değildi, kimi zaman hatta hep içimden şöyle derdim benim bildiğim kimi şeyleri başka gazeteciler bilse vah başına neler gelir o insanın derdim. Yaygın anlayışa göre, kötü gazetecisiniz o zaman? Öyleyim değil mi? (gülüyoruz) DEĞERLER HİYERARŞİSİ… O yüzden sadece klasik söyleşiler değil dedim çünkü dost sohbeti bu.. Evet, mesela bir Azra Erhat, bir Leyla Gencer, bir Aziz Nesin, bir Haldun Taner ile onlarla olan dostluğum, yakınlığım aynı zamanda büyük sevgim ve saygım yani onlara zarar verebilecek hiçbir şeyi gazetecilik uğruna göze almazdım çünkü o zaman insanın kendi değer ölçüleri araya giriyor, yıkılır gider tüm o değer ölçüleri. Bir değerler hiyerarşisine sahipsiniz zaten, her birimiz buna sahibiz, işte o değer ölçüleri içinde hangisine öncelik vereceğiniz önemli.. KİTAP SAYI ? SAYFA 4 CUMHURİYET 931
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle