Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B U L M A C A 1 E 2 I 3 A 4 K 5 C 6 B İLKER MUMCUOĞLU 7 D 8 E 9 C 10 F 11 B 12 L 13 L 14 K 15 B 16 E 17 H 18 A 19 L 20 B 21 B 22 B 23 B 24 F 25 L 26 E 27 C 28 I 29 K 30 C 31 K 32 I 33 E 34 B 35 D 36 D 37 A 38 D 39 B 40 A Feyza HEPÇİLİNGİRLER C Türkçe Günlükleri rinin kırkıncı yılıymış bu yıl. Kıbrıslı Türklerin gelişlerinin ise altmışıncı yılı. Yalnız Melbourne’de ve yalnız Türkiye’den gelen 50 bin civarında Türk yaşamaktaymış. Kendi aralarında gruplar kuranlar, Türk kimliğini yaşatmak için çeşitli toplantılar yapıyorlar; Türk sanat müziği ve türkü koroları oluşturuyor, Anadolu geceleri, İstanbul geceleri düzenleyip hep birlikte şarkı ve türkü söylüyorlarmış. Dünyanın gerçekten öbür ucunda yaşamalarına karşın, Türkiye’de neler olup bittiğini, Türkiye’de yaşayanlar kadar; hatta onların birçoğundan daha iyi takip ediyor, onlardan daha çok şey biliyorlar. Türkiye’ye özgü hiçbir yiyeceğe özlem duymuyorlar; çünkü baklavadan turşuya kadar her şey getiriliyor Avustralya’ya. Arabalarında Zeki Müren dinliyorlar. Türkçe kitaplar okuyorlar. Hepsinin evinde Türk kanallarını gösteren, hiç değilse TRT int’i alan televizyonlar var. Türk medyası, bu kadar uzaktan ve bu kadar dikkatle gözlendiğinin ne kadar farkında acaba? Yine de çocuklarının, kendileri kadar Türkiye ve Türkçe sevgisi taşıdığını ya da bundan sonraki zamanlarda taşıyacağını söylemek zor. Yaz tatili kimi okullarda başlamış, kimi okullarda başlamak üzere. Bu yüzden öğrencilerle pek buluşamadım. Karşılaştığım Türk çocuklarıyla konuşmaya çalıştıkça bir çekingenlik, bir kaçış gözlemliyorum. Onları konuşturmak için sorduğum en kolay yanıtlanabilecek, en basit sorulara bile karşılık vermekten kaçınıyor, Türkçelerine güvenemedikleri için ya yanıt vermemeyi yeğliyor, ya da bana söylemek istediklerini annelerinin kulağına İngilizce fısıldıyorlar. 41 A 42 B 43 B 44 A 45 A 46 B 47 G 48 J 49 H 50 D 51 28 Kasım Çarşamba 52 B 53 E 54 L 55 J 56 H 57 G 58 D 59 B 60 J 61 H 62 D “S 63 B 64 B 65 B 66 F 67 J 68 D 69 I 70 H 71 G 72 C 73 C 74 I 75 D 76 B 77 H 78 E 79 A 80 J 81 G Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya bir romanın adını ve çıktığı yayınevinin adını oluşturacak, bulmaca karelerindeyse, aynı romanın bitiş sözcükleri ve yazarın adı ortaya çıkacaktır. BS” radyo ve televizyon yayını yapan bir devlet kuruluşu. Radyo yayını tam 68 dilde yapılıyor. Türkçeye ayrılan yayın saatinde konuştum bugün. Telefonla yayına bağlanan pek çok kişi oldu yine. Türkçeyi Avustralya’da yaşatmak, Türkiye’de yaşatmaktan daha zor; ama daha önemli. Kendi kimliğini korumanın, bu yabancı diyarlarda kim olduğunu unutarak kaybolup gitmeye direnmenin biricik yolu. Bu yüzden Türkiye’den gelen herkes Türkçe konusu açıldığında katılmak, konuşmak istiyor. Yine 28 Kasım Çarşamba D Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “... Elleri” ne zaman bir duman çıkarsa / okuduğun bir şiirden / hatırla kızım sivas’ı / de ki; / yanıyor hâlâ/ metin altıok’un uçsuz sigarası” dizelerinin de yer aldığı, Salih Mercanoğlu’nun şiir kitabı. 41 37 79 44 45 18 3 40 B. “... ... ...bu merdivenlerden, / Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak. / Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak” (Ahmet Haşim). 65 43 63 46 34 76 15 21 G. “Sıtkı ... “(27 Mayıs döneminde MBK üyeliği ve Ulaştırma Bakanlığı yapan, kurucu meclis döneminde Devlet Bakanlığı görevine getirilen, seçimlerden sonra senatör olarak TBMM’ye giren, anılarını “Harbiyeli Aldanmaz” adlı bir kitapta toplayan asker). 81 47 71 57 H. İlhan Berk’in de salatasını çok sevdiği bitki. 49 77 70 17 61 56 I. “Al ...” (Orhan Alkaya’nın bir şiir yapıtı). 2 74 28 32 69 J. “Mahmut ...” (Bizim Köy”ün yazarı). 55 60 67 48 80 K. “Haberin var mı taş duyar?/ Demir kapı, kör pencere,/ Yastığım, ranzam, zincirim,/ Uğruna ölümlere gidip geldiğim,/ ...mdaki mahzun resim/ Haberin var mı?” (Ahmed Arif) 4 29 14 31 L. “Halli .. i tılsımati umuri mülke / Etmiş üstadı ezel lutfunu miftahi meram” (Nabi). 25 19 13 12 54 52 23 22 20 59 42 6 64 39 11 C. “..nin evvelinde ey yâr / Hatmoldu bu kıssa ol haberdar” (Sevdai, XVI. yyy.). 30 51 72 9 5 27 73 D. Hermann Hesse’in bir romanı. 38 68 36 7 50 75 35 62 58 E. İvan Gonçarov’un tanınmış romanı. 8 16 33 78 26 53 1 F. “Sahba değil o şevk ile zehr olsa ... eser” (Recaizade Ekrem Bey). 66 10 24 önüş tarihim yaklaştıkça otel odamda daha az sürelerle kalır oldum. Bundan sonraki günlerde okumaya ayıracağım, dün ve önceki günkü kadar zamanımın olmayacağı anlaşılıyor. Burada yeni edindiğim dostlar, Melbourne ve civarında görmeye değer yerlerin tümünü bana göstermek için çırpınıyorlar. Yine de kitapları yanımda boşuna taşıdım diye yakınmıyorum. Onları ne zaman olsa okurum; ama Avustralya’ya bir daha gelmem pek zor. Zaten Emin Karaca’nın “Birinci Meclis’te Muhalifler” (Altın Kitaplar) evde, sakin kafayla okunması daha uygun düşecek bir kitapmış. Tarihe doğrudan tanıklık etmenin yanı sıra, TBMM’nin gizli oturumlarındaki konuşmalar, özellikle dönemin (resmi) konuşma dili, nezaketi elden bırakmadan sertleşen üslup, tümce kuruluşlarındaki döneme özgülük çok ilgi çekici. Hüseyin Avni Bey’in, inançları kastederek, “Hürmet ediyorum efendim, seninkine de hürmet ediyorum.” demesine karşılık Bolu milletvekili Nuri Bey’in sorusu gibi: “Kim diyor beni sana biçare diye?” Ataol Behramoğlu’nun “Şiirin Dili Anadil” (Evrensel Basım Yayın) dünya şiirinden, günümüz şiirinden, şiirin ustalarından, şiirin dilinden söz ederek Türkiye’nin ve Türkçenin şiirsel soluğunu taşıdı valizimde sessizce; Türkiye’den ta Avustralya’ya kadar. Tümü de şiir ve şairler üzerine olan denemelerin sırayla okunmasının gerekmemesi özgürleştiriyor da okuyanı. Baştan, ortadan sondan, dilediğiniz yerden, ilginizi çeken yazılara öncelik vererek okumak, özel bir keyif. Sunay Akın’ın yeni kitabı “Tuncay Terzihanesi” (Çınar Yayınları) de öyle… Başlangıcı ve bitişi olmayan kitaplardan… Sunay Akın’ın anlatımında birkaç özellik fazlasıyla göze çarpıyor: “Tırabzan ki kaydırağıdır, annelerinin oyun parkına götüremediği çocukların…” derken, “… yolu, dilini içine çeken bir canavar gibi yutan otobüs” benzetmesini yaparken şair Sunay Akın’dır. “Evet, yanlış okumadınız.” derken “medyatik” Sunay Akın olur. “Merdiven bir kurtarıcıdır her şeyden önce. Öyle olmasaydı, üstlerinde merdiven taşıyan kırmızı renkli arabalara, trafikte geçiş önceliği tanınır mıydı?” diye sorarken ya da “’S’ harfi bir hortum. ‘U’ da su kabı… Su ve usu en güzel anlatan obje mi?.. Elbette su terazisi!..” derken ise bilgiç bilgiç konuşan çok bilmiş bir çocuk… 29 Kasım Perşembe S 930. sayının çözümü: A. BÜLBÜLÜ, B. İRDELEME, C. RDP, D. İLA, E. NÖBET, F. CAYDIRILIŞ, G. İŞARETLEME, H. AKINTIYA KÜREK, I. YILANLARIN, J. İZZET YASAR, K. NOVEL. Şiir: “tozla ve rabbin telaşıyla/ kaldırılırken ölüler/ bir yüzün tercümesine/ takılıp yaşamayı denediler” Hâlâ 28 Kasım Çarşamba T ürkler yalnız Türkiye’de mi kendileri olmaktan kaçıyorlar? Melbourne’de, Sydney Road adını taşıyan caddede İstanbul’un ya da Ankara’nın herhangi bir semtinden daha çok Türkçe tabela var. Türklerin Avustralya’ya gelişle abah iki kütüphaneyi dolaştık. Bir tanesinde belki yeni açıldığı için, belki de Türklerin yoğun yaşadığı bölgede bulunmadığı için Türkçe kitap azdı. İkincisinde, Türkçeye ayrılmış dolapta kendi kitaplarımın bile bulunduğunu görmek çok sevindirdi beni. Türklerin yerleştiği mahallelerden biri Dallas adını taşıyor ve bu mahalle Türkiye’den çok Arabistan’a benziyor. Burnuna kadar kapanmış kadınlar, şıpıdık terliklerle dolaşan çocuklar, kırçıl seyrek sakalı göğsüne kadar inen şalvarlı, ürkütücü adamlar… Bizim TV kanallarında gösterilen bütün dizilerin kasetlerini satan bir market var. Türkçe Zaman gazetesi burada da bedava dağıtılıyor. Burada dikkatimi çektiler: “Zaman” adı, Arapça gibi tersten okunduğunda “namaz” oluyor. Öğleyin de Melbourne’deki Fethullah Gülen okullarından birine, Işık Kolejine gittik. Yanız Melbourne’de küçük sınıflar için karma, daha büyük yaştaki kız ve erkek çocukları için, ayrı ayrı olmak üzere dört beş Gülen okulu bulunuyor. Buralara devam edenlerin büyük çoğunluğu, Türk çocukları. Öğretmenler arasında da küçük kız öğrenciler arasında da türbanlı olanlar hemen göze çarpıyor. Atatürk resmi bulunmadığını tahmin edebiliyoruz; ama yine de gözlerimiz arıyor. Türkçe dersleri de var; ama eğitim dili İngilizce. Hafta başında da Ulusal Katolik Üniversitesi’nde Fethullah Gülen Kürsüsü açılmıştı. ABD kadar kapitalist bir ülke Avustralya. Fethullah Gülen’in verdiği miktarda para veren herkes, burada, istediği üniversitede bir kürsü açabilirmiş. ? Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili Böl. Çukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız / İST. www.feyzahepcilingirler.com feyzahep@gmail.com CUMHURİYET KİTAP SAYI 931 SAYFA 31