22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? Yelpazeler onu yeşil dallar! (…) Hasan İzzettin Diamo, sevenlerinin yüreğinde, acılı kuşağın bir yiğidi olarak kalacaktır. Yıl 1979, Ö. Faruk Toprak kalp hastasıdır. On beş yıl önce enfarktüs geçirmiştir. Ağustos ayının başından beri, günde 810 kez, 34 dakika süren ağrılarla kıvranır. Ayın 18’inde eşi Füruzan Toprak, onu Haydarpaşa Göğüs Cerrahisi’ne götürür. Günlerden cumartesi olması, o günler doktorların işi yavaşlatma eyleminde bulunması, hastaya olan ilgiyi azaltır. Yine de iğne yapılır, serum takılır. Pazartesi günü klinik şefi doktor muayene ederse de, Ömer Faruk Toprak saat 12 00’ye doğru yaşama gözlerini kapar. Füruzan Toprak, kendini enkaz altında kalmış gibi duyumsar. Mahmut Makal, "Bu Dünyadan Ömer Faruk Toprak geçti!" der. Şimdi, Karacaahmet Gömütlüğü’nde yatan şair ve yazar Ömer Faruk Toprak’ın başucunda "Ben Susarsam" adlı şiirinden alınma, şu dizeler, yaldız harflerle yazılmıştır. "Ülkemde herkes susarak bakıyor Yalnız ozanlar konuşuyor gülüm Oysa rüzgâr sert esiyor ırmaklar akıyor." Roma Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu, aynı üniversitede estetik dalında felsefe doktorası vermiş, eleştirmen, şair ve çevirmen Bedrettin Cömert’te Ömer Faruk Toprak’ın yakın dostudur. Füruzan Toprak, ince, uzun boylu, siyah kıvırcık saçlı Bedrettin Cömert’i ilk kez Ankara’da bir otelde görür. Bir süre sonra Toprak’lar, Cömert’lerin evine çağrılıdır. Önce şiirler okunur, Ö. Faruk Toprak’tan: BUNA OL HİKÂYE DEDİK Denizin kımıldadığı saatlerde, Cıgaramızı rüzgâra tuttuk; Çıplak kollarımızı dayadık Küpeştenin ıslak tahtalarına. (…) Şiirlerden sonra Bedrettin Cömert’in İtalyan eşi Bayan Maria Agostina’nın hazırladığı güzel yemekler yenilir. Sağlığa kalkan şarap bardakları ve soslu makarnalar unutulmaz. Bir yıl sonra yine böyle bir yemekte, bu kez Moda’da bir lokantada buluşulur. Burada Bedrettin Cömert, Toprak ailesine bir İtalya gezisi için söz verir. Birlikte, Venedik’i, Piza Kulesi’ni, Roma’yı göreceklerdir. Ne yazık ki, o söz verilen gün gelmez. 11 Temmuz 1978 günü spiker, radyoda şu haberi okur: "Türk Dil Kurumu’nun XVI. ncı Kurultayı’na katılmak üzere eşiyle beraber evinden çıkan Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Kürsüsü Doçenti Bedrettin Cömert, evinden çıktığı sırada açılan ateş sonucu öldürüldü. (Ankara)" Gözü dönmüş katilin, kirli elleriyle sıktığı bu kurşun yalnız Bedrettin Cömert’e değil, devrim yolunda ilerleyen Türk Ulusu’na, tüm bilim dünyasına ve insanlığa sıkılmış kurşundur. "Ozanlığı köpük köpük şelale…Öykücülüğü cıvıl cıvıl… Piyes yazarlığı vurucu mizahı, keskin eleştiri bazında güldürücü…Fikir yazıları, düşündürücü. Okuyun" Böyle diyor Füruzan Toprak, HaCUMHURİYET KİTAP SAYI san Hüseyin Korkmazgil için. Onun tüm yaşamı savaşım içinde, acı içinde geçmiş, yine de o acıyı bal eylemesini bilmiş. ACIYI BAL EYLEDİK bak şu bebelerin güzelliğine kaşı destan gözü destan elleri kan içinde kör olasın demiyorum kör olma da gör beni (…) ekmeği bol eyledik acıyı bal eyledik sıratı yol eyledik geldik bu güne Hasan Hüseyin bir akşam beyin kanaması geçirir, ameliyat masasına yatırılır, ama kalktığında bilincinin yarısını yitirmiştir. Uzun süre böyle yaşar. 26 Şubat 1984’te aramızdan ayrılır. Acaba acı çekti mi? Acılarını algıladı mı? A. Hicri İzgören’in "Hasan Hüseyin’e Ağıt" adlı şiirinde birkaç dize: (…) Gemiler trenler dolusuyuz tarlalar, fabrikalar Zindanlar acılar, ağıtlar dolusuyuz İşte bak acı vardiyasından İşte bak Kavel grevcileri oğulların geldiler Yüreğinde marşlar gözlerinde yaşlarla Acıyı bal eylediler. Yapıtın diğer sayfalarında kimler yok ki. Ölüm haberini Güngör Gençay’dan aldığında Füruzan Toprak’ı ağlatan, tüm yaşamında emeği ve emekçileri savunan, ölünce de cenazesi Emek Camisi’nden kaldırılan, şair, yazar, ressam, Perşembe Toplantıları’nın neşe dolu üyesi Ömer Nida; büyük güldürü ustası, Uğurlugil ailesinin Arap Bacı’sı Tevfik Gelenbe; Ömer Faruk Toprak’ın ideal arkadaşı Muzaffer Özkolçak (Tıbbiyeli Muzaffer; Sınıf adlı şiir kitabı nedeniyle 1944’te tutuklanan, 6 ay cezaya çarptırılan, Hababam Sınıfı romanının yazarı Rıfat Ilgaz; Ö. Faruk Toprak’ın Rıfat Ilgaz’la aralarında geçen uzun yazınsal söyleşi; 1993 yılının temmuz başlarında, Sıvas’ta, katı ve karanlık inançlar içinde yetişmiş fanatikler tarafından yakılan Madımak Oteli’nde 37 aydın şair ve yazar sanatçıyla birlikte öldürülen yazın eleştirmeni Asım Bezirci; Emile Zola’nın etkisinde kalmış, halk tabakasından kişileri yöresel dilleriyle konuşturan, bir zamanlar kitapları en çok satan natüralist romancı Hüseyin Rahmi Gürpınar; her birinin çevresi, yakınları, eşleri vb. Füruzan Toprak kimleri görmüş, neler işitmiş, kimler ona el sallamış son gidişlerinde, sonsuza dek… Yapıtı okuyup bitirdiğinizde, 40 kuşağının fedailer mangası sizlere de gülümseyecek, el sallayacak…Belki de Safiye Ayla o gün okumadığı bir şarkıyı okuyacak: Bir ihtimal daha var, O da ölmek mi dersin? ? Gidenlere Selam Olsun, Yazınsal Anılar, Füruzan Toprak, Ceylan Basım Yayın Tanıtım, 116 sayfa, Ekim 2006, İstanbul 880 SAYFA 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle