Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nedret Gürcan'la "Benim Sevgili Taşram'ı konuştuk 'Taşramız anılarımızla sonsuza dek yaşamalıdır...' vuzıına koymuştum. îlçede yaşadığımız dcprcm de tiim hüzün ve acilarıyla kitabın son bölümünde yer almıştı... Yaşanmış Taşra üyküleri'nde ise taşra yaşamı ve taşra insanı ağırlıkta... Bu ki tabın da odak noktası elbetre yine benim! Benim eksenimdc dönen, çevrcme ayna tutan, yaşamımın birer parçası olan, beni yine çıkmaz sokaklarda dolaştıran aşklar da var; ve başka neler varsa hepsini şiirlerimle süsleycrek anlatıyorum. Bunların da taşra yaşam biçimine ve kül türe katkı sağlayacağını dıişıinüyorum. Beni ikinci cildi yazmaya iten bunlardı. olmuştu. Onlar bana her defasında "Hadi!" diyorlardı, "sen ölüp gittikten sonra bu an kovanının içine kimse elini sokmaz! Ayıkla ve yayımla..." Ayıklamam aylar aldı. Bilgisayar öğrendinı. Düzyazının yabancısı da değildim. Ama, bir kez bile olsun içimden, "Şür daha kolay yazılırdı" demedim. Dosyaya son noktayı koyuncaya kadar günde üç beş saat kadar çalıştım. Birçok etkinlikten uzak kaldım. Gırışte şöyle bir cünıle yer alıyor "Kcntlcr, göçüp gıdenlenn bıraktıkları anılanyla yaşamlarını siirdüreceklerdır..." Hareket nnktanız bu muydu yoksa y Evet, bir bakıma işin özii bu: Doğduğum ve ölümüme kadar da konuğu sayılacağım bu kentte yetmiş yıl boyunca taşrayı simgeleyen öyle olaylara tanık oldum ve öyle insanlar tanıdım ki, onları yazarak ilçemin bu yıllarını bizden sonra geleceklere anlatmadan, anılarını bırakmadan rahat edemezdim. Bir kent, salt taş toprak, yol, ırmak değildir kuşkusuz; içinde yaşayanlarla vardır. Onlar gittiler; ama taşramız anılarımızla sonsuza dek yaşamalıdır... Kıtabtn .sonlarında tnce bir ayrıntıyı yahalıynrum, o da J97î yılında antlarınızı yazmanızı sıze ialık veren kışinın Oktay Akbal oldu&u1. Nedret Gürcan:Anıları yazarken bu ayrıntıyı ben diişünmemiştim. Doğru. Tarık Dursun K.'nın o yılîarda Beyoğlu tstiklal Caddesi'nde Tokatlıyan Pasajı'nda kitapçı dükkânı vardı. Adı: Kurul Kitabevi. Dükkânı Tarık'ın rahmetli eşi Nermim Hanım yönctirdi. Oğlum Barkın pasajın karşısındaki Galatasaray Lisesi öğrencisiydi, Nermin Hanım ayrıca oğlumun da velisiydi. Sık sık Dinar'dan îstanbul'a gelir, oğlumuzu görmeye giderdik eşimle. Kurul'da o yılların tstanbulunda yaşayan hemen hemen bütün edebiyatçılarını, sanatçılarını tanıma fırsatını bulmuştum. Bunlardan birisi de Oktay Akbal'dı. Rastladıkça, bazı günler ayaküstü sohbetimiz olurdu. Toplumun bütün kesimleriyle yazar ve gazetcci olarak ilgiliydi. Bcnden 'taşra yı anlatmamı isterdi. Anlatırdım; kitaptaki bu anıların bazılarını dinledikçc şaşırır ve Tarık'a dönerdi: "Nedret i uyar, bir gün oturup buniarı yazsın..." derdi "YAPAYLIK GEÇMEZ BİR BEŞLİKTİR..." Ta^rada doğup büyüyen, sonrasında büyük kentlerde yaşamtnı sürdüren kimi yazarlanmız ürünlerini son yılîarda htanbul'a odaklamışlardtr Kimse özünü usuna bıle getırmez Ama v/z tam tersı tnadına laşrayı anlatıyorsunuz. Bundan vazgeçmıyorsunuz1 Naul değerlendirirstnız? Taşradan büyiik kentlere giden ve zamanla değişenleri bilirim. Yazarlar bir yana, sade kişilerin de öncc konuşmalarını, sonra yürüyüşleri değişmeye başlar. Ama, ne yaparlarsa yapsınlar, ne kadar gizlenirlerse gizlensinler, bir yerde bir şekilde yakayı ele verirler; gülünç olurlar. Kentli gıbı olmayı istemek güzeldir ve doğrudur da.. yapaylık geçmez bir beş liktir; ha sendc durmuş ha bendc!.. Şu fıkrayı bılmeyen yoktur: Oğlan büyümüş, büyük kentlere okumaya gitmiş ve birkaç yıl sonra köyüne dönmüştür. Babası harman yerinde düven sürmektedir. Yerde de harman samanını savunnak için kullanılan uçları tırnaklı "yaba" adlı verilen bir araç durmaktadır. Oğul yabaya bakar, adıııı anınısayamaz. Babasına sorar: "baba,"der "şu yerde duran şeyin adı neydi ha?" Yanıtını alır: "oğlum," der, "bas ucuna da sana adını söylesin ."Oğul alnının çatına yabanını sapını yiyince, anımsar vc "Vay! anasını bilmem ne yaptığımın yabası!.."der. Bu gibilerin ürünlerini Is tanbul odaklı vermeleriyle ben iyi ürün çıkardıklarını sanmıyorum. Insan, kimliğini ve özünü korudukça, yaşa dıklarını ve gördüklerini ya zarak en iyiyc ulaşır diye tlıişünüyorum. Ama tektük de olsa şu birkaç aydır gerek taşrada geçen, gerekse de konu bakımından taşrayı anlalan b'ykii ve kahramanların taşralı oldıığu romanları okumaya başladtk! Bıhnenı okudunuz mu, l'eridun Andaç'm Kar Masalla rı'nı, Tabsm Yücel'ın Kıımru de Kumru'sunu? Islisnalar kaıdeyı bozmaz mı diyelun ? Yoksa bu bir ılerleme mı? Bu iki değerli yazarımız da taşralı. Erzuıum'da ve Elbıstan'da doğup biiyünıüşler; sonraları büyük kentlere gitmişler. Yorulmaz bir yazar ve yönetmen olan Feridıın Andaç'ın dergilerdeki vc Cıımhuriyet'teki yazılarını da kitaplannı da büyülenerek okuıum. Bu yazıların ve öykülerinın tadı ne güzeldir... Beni saran yönü de, yazılarıyla okuyucunu salık vcrdigi kitaplara götürmesidir. Örneğin, kırkelli yıl sonra 1 liralık Varlık kitaplarındaki A. Çehov'ıı yeniden ycniden okumam için kitaplığımda nc ka "EDEBİYAT ISSIZ VE YAĞMURLU" MUYDU? • Erdem ÖZTOP* Şöyle yazmıştım Nedrel Gürcan'ın anılartndan sunduğu demetin ilk böliiıııii olan 'Benim Sevgili Taşratn' adlı kitap için söyleştiğimiz mctnin girişine: "Son birkaç yıldır unutulup gidenin adıdır 'taşra'! Ozellikle de edebiyat alanında... Istanbul merkezlidir yazılanlar, çizilenler... Nadircn de olsa birkaç kitabı çıkar taşralı yazarların. İşte bunlardan biri Nedret Gürcan'a ait. Kitabının ismi de sanki bir başkaldırı havasinda; 'Benim Sevgili Taşranı'. Nedret Giircan, sahip olduğu taşralı kimliğiyle yazdığı kitabım bir solukta okutturuyor. Özyaşam öyküsiiyle barmanlayarak Sevgili Taşra'sı Dinar'ı anlarıyor kitabı boyunca." Söylediklerim iki yılm ardından aynen deviiın ediyor, 'taşra' göz ardı ediliyor edebiyatımızda, maalesef hâlâ!.. Yazılanlar, çizilenler Tstanbul merkezli oluyor; evet, hâlâ!.. Nadiren de olsa çıkmaya devam ediyur taşralı yazarlarımızm kitapları... Yine bayrağı Nedret Gürcan taşıyor Diinya Kitapları'ndan çıkan, anılarının devamı olan 'Yaşanmış Taşra Oykiileri'yle!.. Yeni kitabı dolayısıyla bir kez daha söyleştik Gürcan'la. Bakın ne güzel de özetliyor amacını: "Doğduğum ve ölümüme kadar da konuğu sayılacağım bu kentle yetmiş yıl boyunca taşrayı simgeleyen öyle olaylara tanık oldum ve öyle insanlar tanıdım ki, onları yazarak ilçemin bu yıllarını bizden sonra geleceklere anlatmadan, anılarını bırakmadan rahat edemezdim." Bir 'gönül insanı' olan Nedret Gürcan'ın kitabını ve gerçeldeştirdiğimiz söyleşiyi keyifle okuyacağınızı utnuyorum... evgili Nedrel Gürcan, yeni kitabınız 'Yaşanmış iaşra Öyküleri' Dünya Kitapları'ndan yayım landı Kıtabın alt başlıg'ına baktığımızda geçerı yıl yayımlanan Benim Sevgili Taşram adlı kitabınızın devamı uldug"unu goruruz. Istersenız söyleşimize ikinci cildi yazma tsteg'ımzdenlatnacımzdan başLıyalım Neydi sizı ikinci cildi yazmaya ıten, öğreneb/lır miyim ? Benim Sevgili Taşram adlı anılar kitabımdii edebiyatçı dustlar çoğunluktaydı.Ayrıca, elli yılı aşan edebiyat yolculuğumdaki ilk durakları da saymış; kitaba başlatıgiç olarak yaşamöykümü anılar haSAYFA 4 Arıılart yazmak, kimilert için sanctlı kımileri ıçınse neşeti vakitler geçirtir yazarına Sızde durtım nawldı> Selım \leri'nin dedig'ı gibı, "Anılar, ıssız ve yag1murlu" muydu örneg'iru Edebiyata ilgım 1948'lerde başlıyor. Bu clli yılı aşan siirede bırikcn bınlerce notlarımı, dosyaları, belgeleri, günlüklerimi ve yiizyıl ötesinden, aileden kalan, bcnde bıriken bınlerce fotoğrah saklı oldukları yerlerden çıkararak gözden geçirıneme neden olan şey 1995'deki Dinar depremıydi... bir hoşluga düşnıüş gibiydim: Kcndı işımizden emeklı olma yolu nu seçtim. Böylece zamanı rahatça kullanabileceğiııı bir ortam doğdu. Artık ciddi olarak edebiyata sarılmam geıektiğini düşündüm. Bu birikinıimi tozdan kurtarmak icin ne zaman elimi atsanı bir ürküntü geliyordu başlangıçta. Ya aşmak zorunda ya da yolumu değiştirmek durumunda olduğum bir dağ çıkmıştı önüme. Anılar bazen gözyaşartıcı, bazen güldürücü ve düijündürücü yüziiyle yıllar sonra dcftcr sayfalarından kurtulmak, gün ışığına çıkmak istiyor gibiydiler.. Ve de yazılmış, ama işlenmemiş binlerce dize şiirleşmek için beni bekliyoıdu. Onca yılda el yazımın kaç şekle girdiğini, kaç renk mürekkep değiştırdiğini de görüyordum... Açtigim her paket, her dosya beni alıp alıp içinden çıkılmaz bir kuyuya indiriyordu sanki... Birkaç kez yok etmeyi düşündüm. Bu birikimi zaten yayımlamak için tutmuyordum. Daha önce de belirttiğim gibi aileme, işime ve sevdalısı olduğum edebiyata olan saygımdan atamıyorum, saklıyordum. Birkaç edebiyatçı dostuma arada sırada bu anılardan anlattıklarım Nedret Gurcan 50lı yıllar. tFoto. Llmasollu Nacl) C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A YI 800