Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yazarın 24 Saati Hazırlayan. Asuman KafaogluBüke YHNİ YAYINLAR CÜRSEL KORAT Bir dönemin tanıkhğı Cumhuriyet coşkusuyla yetişen ilk kuşağın temsilcilerinden gazeteci Altemur Kılıç'ın, yakın tarihimizin önemli dönemeçlerinden Tek Parti Dönemi, Demokrat Parti iktidarı, 27 MayısYassıada olayları ve Kore Savaşı üzerine ilk elden tanıkhğı... Kılıç anılarında, Atatürk'ün yakın çevresinden başlayıp 1960'larm Ankara ve İstanbulu'na uzanan renkli izlenimlerini ilgi çekici anekdotlarla yansıtıyor: "Hiçbir günüm diğeriyle aynı değildir" aşamını hep ya/ar kalarak siirdürcbilcnlcrc, kendini bir masayla bile değil, "masalarla" ifade edenlere ınanılmazı değil dc, çok zor olanı yapabildikleri içiıı hcp şas^a rak bakmışımdır Anlatrıklarına bakılırsa, bu kişilerin yazı masaları onları bekler gihıdir, hatta masayla aralannda neredeyse sı/.lı bı/li konuşmalar geçer. Yazar işe başlar başlamaz, masa sınırını bilir ve uysal bır at gibı dört ayak iizerinde durıır Yaza rın kııtsal zamanı devreye girmiştir; kitaplığındaki bütiin yapıtlar onızunun üstün den onıı ızlcr, esınler tısıldar Sigara dııınaııı bile yazarın düs,üiKesine güre kıvrımlamı. Y Benim kitaplı£ım asık sııratlıdır. Belki de bu, her sabah düzenli olarak masamın başına oturamadtgim ıçindir. Masam yalnızca bir tanedir. Hni daıdır, anıa uzundur. Masamla dargın gibiyımdir. Ona çok anlam yuklcmcm. Bir kcrc bilc ona "cnıektar dostum" dedigim görülmemiş tır. Ama ncılcnsc bilgisayarımı scvcr, hatta F klavye oldufu için başını okşarım. Bu kadarı aynmcılık sayılabilır nıi, bılmem Kitaplarıma gulumscmcm. Onlarda da beni görünce bir değisjklik olmaz. Hatta bana küs gibidirler; ben yazarken merakla om/umun üstıine doğru cgilmcz, bcni izkmez, aıalaıında fıskns etmezler. Küllü ^ürn zatcn yoktıır, duman bcni oksürtur, kızını odaına birdcn dalıp "sana calışmayı yasak ertım, bana masal anlat" diyebilir. Bir tczgâh olarak kullanının masamı; hep zihni beyaz kâğıt gibi pınl pırıl olanlardan dcgilim. Yani, "nc yazacağımı bilmiyorum, csiıı perim gclmcdi, hele bir otıırayım, na sıl olsa yazanm " dcmcm. Yazacagim şcyin ardından ko^arıın, <,oğu kcz de masamın basın:i oturmadan, o şey ne ise, kayboltır gidcr. Üstclik yazı igiıı gcrekli zamanımı, birileri sürckli kesip bıular. Kucağmıda kı zımı zıplatarak yazı yazdığım bir gün var ki o günü lıic unutmayacağun, çünkü kı zım iki buçıık yaşındaydı ve ben hangi tıı şa basarsanı o üç tuşa basarak yazdıklarımı mahvediyordu. (Şiındi de biı ıneıheıiHn nerede olduğıı soruldu, kalktım aradım buldunı ve yeniden masama oturdıını.) Kendimi bir yerc kaı^atarak, çcvrcmi bütünüyle yalıtarak çaliijnıam. Ya/.arkcn hasislik dereccsınde kapanmaktan, yalnız kalmayı abartmaktan utanırım, çünkü bu bana böbütlenmek gibi gelir. ()ysa kım bilir, "çalışıyorum, rahatsız etmcyin" dcmek ve halden bilmez ölümlülere aşağılayarak b.ıkmak çok ralutlatıcı bir şcy olsa gerekliı. Notlarımı kesinlikle el yazısıyla tutanm. Çünkü dehcrlere ba^ka türlü not yazılamıyor. Bazen fotokopı çckip yapıştırdığım da olur. Anıa öykü ve loman çaJışırken ne mutİLi bana ki, bılgisayar kullanıyorıım. Bilgisayarla yazarken dü^üntclerüni daha kolay geliştirebiliyorum t7,skiden, yazı yazarken, aklıma gdcn bir Hkri iki paragraf sonra ya/ınak üzere erteler, ama sonra anımsayamazdım. Şimdi en azından bu dertten kurtuldum, yazıyorum, sonra da kesip yapıştmyorum. "HAMMADDE TÜKENİRSE KAPADOKYAYA GİDERİM 1 liçbiı günüm diğeriyle aynı degil dir. Bazcn gccc gcç vakitlcre kadar, üğrencilerime anlatacağım derse ha zırlanırım. Onların odevlerinı oku, rum. Bazı günler uzun yürüyüsjere çı %• karım, bazı günler evde yemek yapa"I rım. Pazar alı^verişlerine ben giderim. Kitap okurken notlar çıkartırım. Okuduğunı kitapların notlarını içe ren çok sayıda defterim vardır. Bu dettcrlcrde Sotokles'ten Tanpınaı'a kadar pek çok yazardan alıntılar yer alır. Dehcrlere not çıkartırken birden bıkaı, çektiğim fotoğraflara bakmaya başlarını. Muziklc birliktc çalışmam. Müziği açar, koltuğa kurulıır ve dinle rım. Zaman zaman yazı yazmak içın gczi yolculuklarına çıkmam istenir, giderün. Yaptığım röportajların bantlarını çözmek için eve dönmeyi beklenıem. Masama hiç ayıp olmaz. ()tel odalarında, yazar görmc dik, huzursuz masalarda çalışırım; onların acenülikleri hoşuma gider. Benim dıış laboratuvarını çalışma odam deüildir. Romanımı ormanda yürürken daha iyi çalışırım. Bır dc "hammadde" tükenirsc, Kapadokya'ya giderim. Kapa dokya, hiçbir şey yapmasam bile, orada bulunnıakla çok ^ey biriktirdiğim biı yer dir. Ankara'ya yeniden taşındım, en çok Kapadokya'ya yakınla^lığım için seviniyo rum. Sonra, Ankara'da gerçektcn çok scvimli öğrenciler buldum, edcbiyatla gazetecilik arasında ne bağ kurabıliyor ve ne biliyorsam, onu anlatıyorum. Beni gerçek ten dinliyorlar. Buna şaşıyomm. • Ciüru'l Konıt, Çıftddan DörtlemeKİ'nın (Can Yayınları, 2004) yazandır. 79 1 Kılıç'tan Kılıç'a ALTEMUR KILIÇ Atatürk'ten yanlışlıkla tokat yemesi... Kılıç Ali'nin idama gönderdiği Cavit Bey'in oğlu Şiar Yalçın'la sıra arkadaşlığı... Babasının ilk eşi Füreya'nın üvey anneliği... Gündüz Kılıç'ın fırtınalı yaşamı... Bülent Ecevit, Abdi İpekçi, Sinan Korle, Özcan Ergüder ile dostlukları... Kraliçe Elizabeth, Marlon Brando, Dustin Hoffman, Peter Ustinov ve Dany Kaye ile ilginç karşılaşmalar... 11 D e n i m düş laboratuvarım çalışma odam değildir. Romanımı ormanda vurürken daha lylçalışırım." çevresinde dolanırım, üstiine ayaklarımı koyarak kitap okudu^um bile olur. Masamın ii/eri dagınıkmış, oıla kargaşa için dcytTiiş, bıınlara karşı koyamam. Dağınıklı^a zaınan /uıııan sinirlcnirinı. Ama bu benim kusıırıımdur, masamın dcftil. Bcnim masam poflayan masalardandır. "Çok yorulııyomm, saatin belli değil soluğun belli dcöil" dcr gibidir. Haklı olabilir, ama ben dc belli zaman aralıklarında çalışamam, çünkü sıçrayıp uyanarak yazanlardanıııı. Hatta "yalnız bııakın beni" diye rek bağıranlardanım. 'ZİHNİM PIRIL PIRIL DEĞİL" Ben masasının başına oturmadan öncc, C U M H U R İ Y E T K İ T A P R Remzi Kitabevi SAYFA 23 S AYI