Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Memduh Şevket Esendal'ın 'OğulJarıma Mektuplar'ı, geçmişin aynasında geleceği gösteren mektuplar. Onun esprili bir dillc yaşamı 'hikâyc ettiği' rahlci tedrisinden öğreneceğimiz çok şey var! AHMET GÜNBAŞ O smanh'nın sallanan saltanatında Irtihat vc Terakki Cemiyeti'nde müfettişlik görcvini siir dürürken scçimini Kurtuluş Savaşı yönünde yapan Memduh Şevket Escndal, sırasıyla Baku Elçisi (19201924), Tahran Elçisi (19251930), Elazığ Milletve kili (19311933), KabiJ Elçisi (19331941). Bilecik Milletvekili ve CHP Ge nel Sekreterliği görevlerinde bulunmuş, Meşrutiyetten Cumhuriyete uzanan sü reçte sıcak gelişmelerin nabzını elinde tutmuştur. Esendal'ın öykücü ve politi kacı kimliği yanında açığa çıkan önemli bir özeîliği, her zaman değişimlere ayak uyduran aydın kişiliğidir. Başta iyi bir öğrenim göremediği naldc kcndini yetiştirmesinı bilmiş, yıikselen başarı grafiği içinde, yeniden, arayıştan, kuşkucıı bir eleştirel ravırdun yana olmuştur. Bir yazanıı kişilığını öne çıkaran çiz gileri ne denli yazdığına danil olsa dayapıtlarında tümüyle ayırt edemezsiniz. Euebiyat sahnesinde de bu böyledir. Yani oyunun sahne arkasına bakmak, onu yaratan koşulların çıplak gerçekliğinde özyaşama üiş.kin bilgileri eşelemek zorundasınız, Mektuplar hatırı saydır malzemedir yazarını bütünlemede. Hele aşkla, içtenlikleyazümısjarsa... Doğrusu Esendal'ın mcktupları okuruna bu şansr bağışlar. Satır satır okudukça, onu lekesizhilesiz ele geçiririz. Ünlü öykücümüzün devler adamlığı yanında 'iyi bir aile reisi' olduğu gerçeği de ışıldar, gözleri kaınaştırır. Babalığı ise tartışma götürmez. Millerce öteden çocuklarına duyduğu özlemi mektuplanna yansıtmış, onların her davranışıyla ilgilenen duyarhğıyla adeta 'bir mektup babası' olmuştur. Inceliklerle dolu Kızıma Mektuplar'dan sonra, iki oğluyla bir torunıına yönlendirdiği Oğullarıma Mektuplar'ı(*) okııyup bitirince Esendal hakkındaki olumlu yargımı daha da pekiştirdim; onu hatırnaz bir yere koydum. Muzafier Uyguner'in özenle kitaplaştırdığı mektupfarın hcmen hemen üçte ikisi büyük oğltı Ahmet Şevket Esen dal'a air. Küçük oğlıı Mehmet Suat Esendal'a ilişkin olanları daha az yer tu tuyorsa da, içtenliğinden bir şey yitirmiyor. Bu arada torunu Hüseyin Tuğrul Esendal'a da beş mektup kaleme alıp göçmüş, bu dünyadan. Nereden postaya verildiği belli olmayan ilk mektubunda büyük oğluna seslenirken önenıli bir tarihin altını çizer: "Ahmetçik yavru, bu akşam Edirne'nin Yunan eline düştüğünü öğren dim, mahzun oldum, ne yazsaın eyi bir şey yazamıyonım, çünkü oralar benim ömrümün en sıcak, nararetli demlerinin geçtiği yerlerdir." (s. 12, 29 Temmuz 1920) Sonrasında baba ocağı Çorlu'dan taşınılmış, üst üste gelen savaşların yıkımlann acıları aşilmış, Cumhuriyet lcurıılnıuştur. Artık Ahmet Şevket'le yakından ilgilenmcnin zamanıdır: "Senin mektubunda ben hiç imla yanlışı görmüyorum, yalnız yazın eyi aeğil ki bu da ancak zaınan ile fazla yazmak ile düzelir." (s. 19,25 Ocak 1927) Salt savaşlar deöil kimi doğasal olaylar da mektuplara konu olur. Sinsi bir Is tanbul depreminde babasının kolları ta Tahran'dan uzanıverir Ahmet'e: CUMHURİYET KİTAP SAYI 699 'BIP mektup babasf Memduh Şevket Esendal bu kez ogullanna sesleniyor Ogullarıma Mektunlar "Benim erkek oğlum, zelzeleler seni korkuttu mu? Nere de idin? Emin ol ki beni hem korkurtu, hem de uzun müd det muazzep (azap duymak) etti. Hâlâ Istanbul da kaç zel zele olduğundan, ne şiddetle olduğundan, ziyan verip ver mediğinden doğru dürüst bir haber alamadım." (s. 34, 18 Mayıs 1928) Cumhuriyeti adımlamak çok şeye yeniden başlamaktır. Sonugelmeyen değişim ve dönüşünılerin yanında Latin narflerinin kabulü yer alır. Depremi soran mektubun devamında gündemi belirleyen biristek vardır: Yeni harfleri öğrenmek! En yakın adre.s oğludur: "Sonra ayrıca bir mektup yazarsın. O mektupta da Latin harfleri ile ders okutmak için bir karar varsa onu da bildirir sin ve kullanılacak harflerin eğer hükümetçe şekilleri tayın edilmis, ise, onları da bana yazarsın. Yahut bu harflerle basılmış bir aliabe kitabı olursa onu da ayrı capostaya verir buraya yollarsın." (s. 37) Satırlarında kimileyin yaşadığı yerin iklimi yansır: "Bu Bombay'ın kışı insanı fazla sıka cak kadar sıcaktır. Yazları ise ıslak bir cehennem." (s. 49, 7 Kasım 1933) Bir dizi törenlerin, politik ilişkilerin ortasında merak ettiğimiz devlet adamlığın arka yüzündeki portre, Esendal'da daha insani, daha doğaldır. Sıkıntısını bölüşür gibi oluruz: "Eve gelindiği zaman, ter, toz... Bendenizde küfiir. Sonra saat ikide bu elçi bey kalkıp Nadir Şah'ın mezarına gidip bir çelenk koyacak. O da bitince gene bilmem "Çemeni Huzuri'ye gidecek, oradan da bilmem ne olacak ve bu bayram böyle bir hafta sürecek." (s. 85, 15 Ağustos 1934) Politikanın katı kuralları içinde öyküler, romanlar yazmaya çahîjmanın; yazdıklarını ve yazacaklarını çocuklarıyla paylaşmanın apayrı bir güzelliği her koşulda estetik düzeyi gelişmiş yapıtlar üretmenin zorluğuna işaret eder. 18 Ocak 1932 tarihli mektubu bu konuda eşsiz bir denemedir. Dikkatle okunması, ders alınması gerekir. İlk mektuplarmda ogullarının katına inen muhteşem babamız, sanki onlarla büyümekte, her yaşın, her dönemin sorunJarını iç içe yaşarmış gibi öğütler vermektedir. Ahmet Şevket büyüyüp doktor olduğunda, kulağına küpe misali söylediklerinin haklılığına hepimiz katılırız: "Bir hekim yalnız kerıdi mesleğine dair bir şeyler olursa, beş para etmez, dünya ile alışverişini lcesmiş demektir." (s. 124,30 Haziran 1935) İlk kez bir radyoyla karşılaştığında yurtdışındadır ve dayanılmaz bir hüznü mektuplanna aktarır: "Avrııpa ıstasyonları arasında hemen her gece bos yere Türkiye'yi arar durıır. Her yer söyler, biz susarız." (s. 135, 12 Ekim 1936) 12 Kasım 1936 tarihli mektubunu birbirinden güzel fıkralarla süsler. 7 Aralık 1936 tarihli mektubunda ise Türkçe sözciikJer üzerinde durur. Kaldı ki sık sık Türkçe karşıhkları bulunan sözcükleri kullanmayı öğütler çocuklarına. Öğretirken öğrenmeyi de amaçlar. Esendal'ın tüm parıltısı belki şu tümcelerde gizlidir: "Ben gövdece yaşlandım ancalc daha şimdilüc kafaca intiyarladığımı sanmıyorum ama, giiniin birinde kafaca da ihtiyarlar, geride kalırım. Yeni düşünceleri begenmemeye başlarun. Bu insanın elinde değildir, kendi kendine olur. O gün de gene benim düşüncelerime takılı kalmamalı." (s. 214, 15 Nisan 1937) Esendal'ın yazdıklarında yaşadığı dönemin önemli olayları ve yorumlarıylaküçük çapta bir özeti vardır. Edindiği bi rikim ile çevresinde olup bitenleri anlamaya ve eeleceği görmeye çahsjir. Atatıirk'ün ölümünden sonra AnmetV yaz dığı mektup şöyle başlar: "Bıişınıız sagolsıın. Kaybettiğımız adam yervuzüniın biıvuk bir .ulumıdır." (s. 289, 14 Kasım 1938) Mehmer Suat Esendal adresine yazılanlarkitapta daha a/ yer tutsa da, Esen dal'ın baba yüreğinden ve yasanı öğretmenliöinden süzülen güzel uuşüncele rin, dflek ve öğütlerin düzeyi asla düşmez. Aynı özeni ve gayreti ona da griste rir. Kimi zaman 20 saylayı aşan mektuplar yazmak hem sevgiyle karı^ık bir di siplınin, hem de ciddiyetle tartışma isteğinin bir sonucudur. Orneğin Mehmet Suat'ın yazmaya eğilimini desteklemek için öykü teknigi üstünde durur 29 Ocak 1929 tarihli mektubunda: "Herhangi bir tipi yazmak için evvela bir muhit, sonra o muhitte bir vaka bulmak ikriza eder, sonra yazmak istediöin adamın o vaka karşısında ne suretle uüşündüğünü, konuştuğunu tarif edersin." (s. 409) Küçük oğluna klasikleri bir bir önerır ken kimi zaman şaşkınlığını ve hayranlığını gizleyemez: "Homeros'un llyada'sının tercümesini Fransız kitaplarında bulacaksın Türkçesi de vardır. Oku, hoşlanacaksın. Ben okııdum, hoşlandım, biraz da şaştım. Bu kadar asırlar evvel bu eseri nasıl yazmışlar?" (s. 448, 23 Şubat 1934) Esendal, mektupların birinde okulu nu başarıyla bitiren Mehmet Suat'tan tam bir Cumhuriyet ledaisi olmasını istemektedir. 'l'enin ateşe değmesi gibi son derece yakıcı ve ııvarıcı sözlcrdir ounlar: "Ben de seni tebrik ederim. Benim gibi yaşadığını isterim. Bizim memleketimiz aaha heyecanlarını, inkılaplarını bıtirmis değildir. Kendinesakin, durgun, si gortalı bir hayat isteme, çünkü olmayacaktır. Kaşığın belinde olsun. Para kazanmak derdine düşme, çünkü para senden kaçacaktır." (s. 463, 14 Haziran 1934) "Soyadı Yasası" gereği 16sözcüksıralayıp mektubun sonuna "Burada yazdığım adları kimseye söyleme, eşkıyalık eder, çalarlar." dediğinde ise muzip bir arkadaştır Mehmet Suat'a. Hep merak etmişimdir; ölümünden dört ay önce "Bizim ev işine gelince, işrebakarsın. Yapabilirsekeyi bir şey olur. Parası yetmiş, seksene daha zor olur, bızi borçlandırır sanınm. Bize uygun ola nı ellialtmıştır ama işin icabı bakalım negösterir? (s. 578,16 Ocak 1952) he sabıyla düştüğü ev telaşının hakkından gelebilmiş midirdiye!.. Çünkü Esendal, içte olsun, dışta olsun, sımsıcak aile ortamının düşüyle yaşayan anne sıcaklığı na eşdeğer gezgin bir babadır. Kollannı sıvayıp torunu Hüseyin Tuğrul Esendal'a yazmaya başladığında ise coşkusundan bir şev vitirmez. Sanki bir oku lu ilk sınıfından alıyormuş gibi yaşam öğretmenliğine soyunur; "Benim Canım Şeker, Elmas Oğlum, Daha pek küçük, küçücüksün ama sa na bir şeyler yazmak hoşumagidiyor. Bn mektup bir köşede kalır da sen okıırsan, 'Şu ağababam ne antika adammış, yedi aylık bir adama mektup yazılır mir1' dı yeceksin. Hoşuna gidinceyazılır. Sen karışma! Sen Mustara'nın doğuşunun hi kâyesini dinle." (s.584, 7 Haziran 1949) diyerek bir doğumu müjdelerken gözle ri ışıl ışıldır. Bir yerde geleceğe mektuplar bıraktığının farkındadır.. Kısaca Esendal'ın Oğullarıma Mektuplar'ı, geçmişin aynasında geleceği gösteren mektuplardır. Onun esprili bir dille yaşamı 'hikâye ettiği' rahlei tedrisinden öğreneceğimiz çok şey var! • (*) Oğııllarınıa Mektuplar, Memduh Şevket Esendal, llaz. Muzaffer öyguner, Bilgt Yaytnevi, 1. Bastm, Mayıs 2003, 616 sayfa. SAYFA 13 Toruna mektuplar Cumhuriyefl admHamak Btrtrirlnden güzel fıkralar