Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İBRAHİM YILDIRIM 1. Yekta Kopanın öyküleri için "7" not ir oykii kitabı, iyi kotarılmamışsa vazarı için çok tehlikeli bir nesnc naline gelebilir... Çünkü öykü ki tapları, çeşitli zaman ve ortamlarda yazılmış anlatılardan oluşur. Bir kitaptaki bütün öykülcrin kusursuz olması ender görülen bir durumdur. Tek başına sa natsal bir yaratı olan öykü, tck tek sanatsal yaratıların toplamı olan öykü kitabı na dönüştüğündc; kötü öykiiler, iyileri zan altında bırakabilir... Çoğu kez dergilerde yayımlandığında çok parlak bulıınan öyküler, diğerleriyle birlikte kitaplaştığında yara alırlar... Bir bütüne ulaşamayan öykü kitapları dayazarlan için tehlikelidir: her bir öykü olağanüstü güzel olsa bile; kitap, yazarı tarafından saptanan; bir yaklaşımı, düşünce yapısını (concept'i) içermiyorsa, okııra parça bohçasının içinde kaybolmak düşer... Bundan dolayı öykü yazarları, emek verip yazdıklarını bir araya getirdikleri kitaba, büyük özen göstermeli, tehlikeden uzak durmalılar... Fildişi Karası vc Aşk Mutfağından YalnızlıkTarifleri.özenleseçilmişöykü lcrdcn oluşan, bclirlenen "concept'V uygıın olarak kotarılmış iki öykü kitabı: Her ikisinde de temel izlek, bir dip akıntısı gibi gizlice devinen hüzün... Ama bu kadar da dcğil bıı hüzün, yaşam coşkusuyla besleniyor ve bu coşku dan dolayı kimi zaman dip akınrısında ironik patlamalara neden oluyor... Yckta Kopan'ın Fildişi Karası'na ve Aşk Mutfağından Yalnızhk Tarifleri'ne almadığı, ama bu kitaplardaki öykülerle aynı dönemlerde yazdığı birçok başka anlatısı olduğunıı da düşiinüyorum: Büyük olasılıkla onlar "concept" dışı olarak değerlendirildiler ya da dip akıntısını dalgalandıracak, ironik patlamalara neden olacak kadar cevval değildiler... B Htiznc dönüşen coşku Yekta Kopan, gerçek yaşamını imbikten süzüp, bize hüzünlü öyküler sunuyor; tabii ki onları gündelik hayatın içinde; yaşayarak, çalışarak besliyor; böylece yaşamı kurgulamaya çalışıyor... Oykülerinden sakındığı; daha doğrusu uzak tutup gizîediği coşku ve neşesi ise, anlatılarında kurgu katmanlarında ironik patlamalarla neden oluyor... ğil... Dolayısıyla, Yekta Kopan'ın ani okurbaskınlarından çıplak gerçek'ten korkmasına gerek yok... Peki bu fotoğraflar bize, o kitaplardan okuyacağımız öykülerin gülümseyen anlatılar oldugunu mu imliyor? Hem hayır, hem evet! Hayır/ Yekta Kopan, yaşam coşkusunu ve ondan ödünç aldığı neşeyi ustaca hüzne donuştürenilen Dİr öykücü.... Kısacası genç usta! Niye, bazı yayınevleri kitapların arka kapaîdarına yazarların fotoğraflarını ba sarlar? Okur, seçimini yazarın yüzüne bakarak mı yapar? Peki yazarın iotoğraflarını barındırmayan kitaplar, yapıtı yazarın yüzünden soyutlamayı mı amaçlıyor? Kitap "bir bütün" olduğuna göre, ki tap kapaklarına "concept' e uygun lotoörafTar basılamaz mı? Evet/ Bu sorulara yanıt arayalım veya aramayalım, şu gcrçeği göz ardı edemeyiz: Yapıt, yazarın gerçek hayatından soyııt lanamayacağı gibi, gerçek yüzünden de soyutlanamaz! Yekta Kopan'ın fotoğraf lardaki yüzlerine dikkatle bakan biri hüznü de görür... Bilge Karasu bir öyküsünde şunları söyler: " 'sanatçıların yaşamı değil, yap tıkları önemlidir' deriz kolaycacık" 5. Bir yazarın yapıtının yanı sıra, yaptıkları ve yaşadıklannın da önemli oldıığunu düşünüyorsak, onun yaptıklarına ve yaşadıklarına da bakmak zorunda kalırız: Yekta Kopan'ı önce Hayalet Gemi'de yayınlanan oykülerinden tanımış, daha sonra altkitap'ın yayın kurulunda olduğunu ve bir internet dergisi olan alt.zine'de editörlük yaptığını öğrenmiştim. Bunlar Kopan'ın edebiyat yaşamı. Onun edebiyata oldukça yakın duran radyoculuğu da var. Ancak, yazarın sesini reklam spotlarında ve magazin programlarında duymuş, hatta onu coşku ve neşeyle televizyon programı sunarken görmüş bile olabilirsiniz... Yekta Kopan'ı yakından izleyen okurları büyük olasılıkla Açık Radyo'da sunduğu programları da dinlemişler, yaptığı esprilere gülmüşlerdir... Tiyatroyla ilgilendiğini duymuştum... Ben onun görsel sanatlara yakın olduğunu da düşünüyorum... Bütün bunlar, Yekta Kopan'ın öykülerini açımlayıcı ipuçları olarak değerlendirilebilir mi? Hem hayır, hem evet! Hayır:/ Nasıl, yazarın kitap kapaklanndaki fotoğraflarına bakıp, anlattığı öyküler hak kında yanlış çıkarsamalar yapma olasılığımız varsa, yazarın coşkulu hayatı da yanıltabilir bizi. Çünkü, Yekta Kopan'ın öyküleri, Yekta Kopan'ı gördüğünüz veya onu dinlediğinizgibi değil: I lüzünlü! Evet/ Yekta Konan, gerçek yaşamını imbik ten süzüp, bize hüzünlü öyküler sunuyor; tabii ki onları gündelik hayatın içinde; yaşayarak, çalışarak besliyor; böylece yaşamı kurgulamaya çalışıyor... Oykülerinden sakındığı; daha uoğrusu uzak tutup gizîediği coşku ve neşesi ise, anlatıiarında kurgu katmanlarında ironik patlamalarla neden oluyor... 6, Öğleden Sonra Budapeşte'de'nin yanı sıra ironik patlamalara bir başka tipik örnek, yazarın Sait F'aik Hikâye Armağını kazanmış yapıtından verilebilir. Aşk Mutiağından Yalnızhk Tariileri adlı kitapla aynı adı taşıyan öyküde, aş kı bile kurgulayarak yaşamayı seçen bir yazar adayının hüznüne tanık oluruz: Kurgusal aşka tahammül edemeyen sevgili, gerçek hayat'a dönmek üzere yazarı terk eder... Umut, aynı zamanda hüzünlü bir bekleyiştir: Yazar adayı.sevgi lisinin bir gün döner diye sakladığı diş fırçasını, onun bir başka erkekle gerçek hayatı yaşadığını öğrcndiğinde yok ederek öteki yanını da öldürür... Anıa yazarın, yaşamını kurgulayabilmesi için yeni umutlara ve hüzünlere ihtiyacı vardır:Havaalanında, eski sevgiliyle karşılaşır ve Amerika'ya göç eden genç kadına, her ayın beşinde gönderümek üzere umut dolu bir hevesle Haliç manzaralı, Blue Mosque görselli posta kartlarına yalnızhk tarifleri yazılır. Evet, umut dolu bir hevesle, çünku hüznü besleyen umudun ta kendisidir! Ote yandan aşk, postalanacak yalnız lık tarifinden, bir posta gönderisinden başka bir şey değildir: sevgili onları okuduğunda, kurgusal aşka yanıt verecektir... Belki! Künyesinde "Blue Mosque, Galata Towerandapanoramicviewof Bosphorus" yazan bir posta kartının arkasına, Buğulu Yalnızhk adlı tarifi ancak aşkı ve yaşamı kurgulamayı düşünen biri yazabifir... Unutmayın bu tarife göre, "ilişki iyice soğuduktan sonra gözyaşıyla servis" edilecektir. 7. Yekta Kopan, öykümüziin iki ana da marından da beslenmiş bir yazar: Hem Sait Faik'e, hem Sabahattin Ali'ye bakı yor... Ote yandan onda , düzyazımızın bir başka belirleyicisi Halit Ziya'nın kırgın, pııslu dokusu da var. . Yazar, yeni anlatım biçimlerini denerken, özenli bir üslupla yaşamı kurgulamaya çalışıyor... Hic lcuşkusuz Kopan'ın klasiğe yakın tahkiyesi yeni kitaplarında çok daha yetkinleşecek... • 2. Fildişi Karası'ndaki en cevval öykü lerden biri de "Öğleden Sonra, Budapeşte'de.." Bu öyküdeki dip akıntısı, önce sessiz ve sakin davranıyor, kurguyu yalayıp geçiyor, okur ağır ağır hayal edi len bir yaşamın içine çekiliyor... Âmatör edebiyat dergilerinde yeniden hayat bulmaya çalışan ünlü yazar, soğuk bir îstanbııl gecesinde yalnızca öğleden sonra ba har'ı yaşayan Budapeşte'yi değil, ileride çok iyi bir yazar olacak; kendinden yir mi yaş küçük bir sevgiliyi, bir başka baharı da kurguluyor... Üip akıntısı, öykünün ortalarındadalgalanıp küçük sevgilinin yazdığı bir öykünün ilginç adıyla patlıyor: "Hepimiz Aynı Ycre Bakıyorduk!" 3. Okur, nereye bakar? Yazara mı, yapıta mı? Her ikisine de mi? Ş u sıralar, yukarıdaki sorular kitap satışı ve pazarlaması bağlamında öyle çok soruluyor, öyle çok tartışılıyor ki, dolayısıyla DU sorulara yanıt aramak artık anlamsızlaştı... Dahası gazetelerde çıkan "yazarın hayatf'na kesinlikle benzemeyen, prorcsyonelce çekilmiş, özel ışıklar ve efektlerle kotarılmış "güzel" veya "yakışiklı" rotoğratlar, kitapların dana çok kitleselleşmesi için temel satış unsuru haline geldi. Unutmamalıyız: okur, yazarıyla imza günlerınde buluştuğu gibi ona sokakla da bakabilir: Rötuşsuz çıplak gerçek, bazen bayal kırıklığına neden olabilir... 4. Yekta Kopan'ın her iki kitabının da arkasında, iki ayrı iotoğraf ı var: ikisinde de gülümsüyor; ama birinde daha coşkulu. Her iki fotoğraf da "yazarın gerçek hayatı"nı yansırıyor; yapmacık deSAYFA 6 Cenc öykücülerlmlz.Yekta Kopan ve Murat Cülsoy okurlanna kltaplannı Imzalıyorlar. CUMHURİYET KİTAP SAYI 690