Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. Güzel bir söz. Ashnda yazarı biraz yııkandagören, tanrı yazar kavramına yakırı duran bir söz, ama yine de güzcl. Ben kendimi hiç görülmeye değer yerlerdeğmez yerler arayan biri olarak görmedim. îlk kitabım "l'ildişi Karası" yayınlandığında yapılan bir söyleşide, neden yazıyorsunuz sorusunu, "Kendimle baş edebilmek için," diye cevaplamıştım. Açıkçası bu sorunun ilk kez sorulduğu o ana kadar neden yazdığımı düşünmemiştim ve verdiğim cevap da o anda aklıma gelen, o andaki hislerimi karşılayan bir cevaptı. Sonra üstündc çnk düşündüm: Neden böyle bir cevap vermiştim? Kendimce 'sert' bir cevap vermek miydi amacımr' Yoksa gerçekten başa çıkılamaz bir yönüm vardı da ona karşı dtırabilmek için mi yazıyordıım • * Sonunda yazarlann bu soruya iki zamanlı cevapları oldıığuna inandım. Birinci zamati yazarın yazıyla olan bütiin ilişkisine yayılan aşamayı, ikinci zaman ise sorunun soruldıığu an ve eser özelindeki aşamayı tanımlıyor kanımca. Bu yüzden temeli belli olan ve diğer katmanlarda değişebilecek bir cevabı var neden yazıyorsunuz sorusunun. Ben temel olarak, yazıya, harfler, heceler, kelimeler, cümleler ve dil dünyasına olan tutkum yüzünden, vazgeçmeyi sevmemem yüzünden ve giderek durduğum yerden yaşadığımız dunyaya bakrığımda olanları ancak bir metin olarak, hikâye edilmiş halleriyle anlayabildiğim için yazıyorıım. Geçmişi, geleceği, zamanmekân kavramını ve bütün insanlık hallerini önce içimde çoğaltmak, sonra da paylaşmak için yazıvorum. "Yaytnlan mamış Bir Söyleşi" nikâyemin anlatıcısının bitmek bilmez koşusunda ve bu koşııya olan tutkusunda olduğu gibi tutkuyla yazıyorum. Sorunuzun bir de "şu an" için verilecek cevabı var: Bugünlerde, yazıdan insan olma haline büyük bir arzuyla bağlandığım ve başka hiçbir haritayla, hiçbir pusulayla yönümü bulamayacağımı bildiğim için yazıyorum. *" Düşüncenin öyküsünü kuran bir yazar Yekta Konan ilişkileri de önemliV i l ı Kcp.ııı dir. Sadece katmanı(ı nışl lı bir yapı oluşturKAKANI mak değil çünkü amacım. Zaten sadece iç içelik duygusu vermek amacıyla yazılmış metinler, o yamanmısjık duygusunu hemen okurun gözleri önüne serer ve samimiyet Fıldışı Karası ve Ask Mutfag'mdan sizlik tuzağına düşer kanımca. Ama büYalmzhk Tarijlcri adh kitaplanmzda yer tün bunlardan hikâyeyi kafamda tümüy alan hıkâyelerde katmanh bir yapı var. le oluşturup sonra da kağıda döktügüm Kcıbaca larif clmck gerekirse, birbınm sonııcu çıkmasın. Çünkü edebiyat so açaıt hikâyelcrden olusan bir kurmaca ya nuçta yazarın tümüylc arınıp kagıdın bapı.\ı. 'l'uhâjIbir benzetmcolacakama, "ku şına oturdtığu anda yapılan bir şey. Yaz tu, kutu içınde" Ana hikâyeyi örlcn bir nıa anı. Benim için mükemmel nir dııvhikâye, bazcn onu da orten hir dıs hikâgıulıır o. Çok sancılı. Ama bir o kadar ye. Kimi zaman sürprizli sonlar kar^ımı da mutluluk verici. Yazarken mutlaka za çıktyor. I likâyclcrtnız yazma sürecın karakterlerin beni alıp götürdüğü anlur de kendikcndinı mikurgulat; yoksa has oluı. Hğer bu samimi bir kapılışsa, hiç langtçlakı kurvunuza \adik mı ka/ırunız J karşı koymam. Ama biraz olsun tedir Kıırguya sadak.ii//cn dcvam cdccck otur ginfik duyarsam o metinle arama mesasak, yazma esnaunda soğukkanlı hır yafe koymaya başlarım. Bu da müthiş bir zar mtsınız yoksa hikâycnizin kişi/eri si gerilim doğurur. Sonuçta ya metnin kcnzi alıp götiiriir miı * disini önemsemesi kazanır ve o hikâye yok olup gider, ya da sogukkanlılık, sa Soğukkanlı olabihnek için büyük bir mimiyet kazanır ve hikâyenin sonıına miicadele verıyorıım. Yazma anında bu koDulan noktayı görürüm. mücadeleyi kazanamadığımı hissettiğim anda dunıyorıım ve hem metni hem lldchiyalın sotıu^ta hır "dil vapı/ı" olkendimi dinlenmcvc bırakıyorum. Çiindııpına inanıyor mmunuz? Kurmaca ılc kü bir hikâyeyi yazmaya oturduğumda dil arastnda nasıl bir iliski ve dcıtgc gökalamda büyük ölçüde sonlanmış olmarüyor ve yansttıyorsuntız? sını isterim. C) sonlanma süreci içinde Edebiyat kesinlikle bir dil yapıtı. Güahnmış sayısız not, cümle vardır defternünde ve coğrafyasında sıkışıp kalmalerimde. Hatta kimi zaman hikâyeyi mış çoğu metne bakınca bunıı görürüz. harflerin değil, şekillerin dünyasında not Siyasi, sosyal kimi nedenlerle de diinya alınayı tercin ederim. Karakterler hikâedebiyatında önemli yerlerde olan eseryede yer almayacak olan özellikleri daler vardır mutlaka ama ne olursa olsun nil bütün özellikleriyle dolaşıp durıır kabir eserin edebi değerinin gelip dayanfamda günlerce. Nasıl bir çocukluk ge dığı nokta dil'dir. Ashnda bu sadece ede çirdiler, aile yapıları, işleri, çevrelcriyle biyatta değil bütün sanat ürctimlerinde olan ilişkileri, hikâye zamanının atmos böyle değil midir? Bir dil oluşturmak. feri, giyimleri, okudukları, seyrettikleri Bir dilin baijarılı bir temsilcisi olmak. Iskafamda döniıp durıır. Bunların kimiletediğiniz türde hikâye yazın; olay hikâ ri hikâyenin içinde yerlerini bulur, kimiyesi, portre hikâyesi, gerçekçi hikâye, leri ise bana karakterleri tanıtmak görefantastik hikâye; düşüncelerinizin okur vini yerine getirdikten sonra yok olup gi la buluşmanızı sağlayan tek araç dil'dir. derler. Tıpkı karakterler gibi ana hikâye Bu düşüncelerin bir takım şekiller hari ve yan hikâyeler de ayrıntdarıyla kafamler aracılığıyla kodlanarak okura ulaşda netle^melidir yazmaya orurmadan ması ve okurun bu kodları çözümleyip önce. Bu hikâyelerin birbirleriyle olan anlamlandırması sürecinde, hep aynı süSAYFA 4 V kı.ı K"|, I M t l l I I lil reç işlevecektir. Dolayısıyla dil sadece tek vonlü bir akış değil yazarlaokur arasındaki karşılıklı bir alışveriş, bir adlandırılmamış scizleşmedir. Yani sadece yaratılış sürecinde değil, algılanış sürecinde de en temel araç dil'dir. Kurmacada da kurgıı, zaman, olay, karakter gibi diğer aracların önundeki tek değişmez araçtır dil. Bu noktada söylediğiniz bir şey önemli ama: Denge. Ben de yazarken diğer araçlarla dil arasında bir denge yaratmaya ve hikâyenin gerçekliği içinde bir dil yaratmaya özen gösteriyorum. Bu özen her yeni metinde yeni bir öğrenme sürecini de beraberinde getiriyor. Edebi vatı bir de bu yüzden seviyorum: Her veni yazıda her yeni okumada, yepyeni bir şey öğrenmeme izin verdiği için. Udehiyalta lürlerirı kesin ayırımları iiıdcrck orladan kalkıyor Ar/ık edebı melınlcn alısılmi) lürlere görc larif ve lasıııf ctmek vuclcs,/ı. "Hikâye etme" ise metnin larifinı hâlâ kolaylastıran bir unsur. Sizin hikâyelerıniz her ne kadar "hikâye edı/mtş" bir içerik taşısa da, dilsel kurgıı dıkkati çekiyor. Farklı zaman kullanımları, ılahk, hnld, farklı font ile metinde dilsel bir düzenleme de yapıyorsunuz Kurgunun aradarı sizce nelerdir ve kurgunun araçları baska neler olabilir? Duygularımı ve düşüncelerimi kodlayarakkâğıt üstüne aktarabileceğim her şeyden faydalanmak isterim. Bütün bu araçları ortak bir dil oluşturmak yolunda o hikâyenin yapısı içinde bir potada eritmek ve kaynastırmak gerekiyor. Söylediğiniz gibi farklı zaman kuÛanımlanndan ya da yazının farklı görsel karşılıklarından yararlanmaya çalışıyorum. Örneğin bu çabamı Can Yayınlarından çıkan "Gece Öyküleri" isimli çok yazarfı kitaplaki "meme" isimli hikâyemde bir adım öteye götürmeye çalıştım ve yazısız alandan da okurla yazar arabiudaki ortak dilin oluşması sürecinde yararlanmak istedim. \ İikâyenin içindeki sansürlenmiş metin bölümlerindeki siyah banrların "yok ettiği" satırlar okurun algısında yeniden "var" olabilir. Buradan hareketle hikâyenin gerçekliğine ve yapısına aykjrı düşmeyecek bütün araçlardan faydalanmak isterim zaman içinde. Ama önemli bir nokta var; farklı bir yapı oluşturmak, farklı kurgu araçlarını bir metin de buluşturmak isterken, hikâyenin samimiyersizliğe yenik düşmebi tehlikesi. Dedim ya, böyle bir durıımda da hemen metinle arama bir mesale koyup soğukkanholmayaçalışıyorum. Birsaati düşü niin. Eski model, yanında kurma kolu olan, yeterli derecede kurulmayınca duran ama fazla kurulunca da zembereği boşalan bir saat. Biz böyle bir saate dışarıdan baktığımızda, bütün kurgu işlemi için tek bir araç, bir kurma kolu göriirüz. Bir süre sonra o kurma kolu da ilgimizi çekmez, önemli olan saatin son noktadaki işlevini yerine getirmesi ve zamanı şaşmadan doğru göstermesidir. Oysa o saatin içini açıp baktığımızda, bu sonuca ulaşılmasinı sağlayan irili ufaklı sayısız araç ve akıl almaz bir emek görü rüz. Kurgunun hikâyedeki yerini de böyle dcğerlcndiriyorum. Okur bütün o ça bayı ve farklı araçları incelemedikçe görmeden, eserin tamamlanmış hali içinde kaybolmalıdır. ükura bu tamamlanmış bütünü iletmeden önce o parçaların yer li yerinde olmasına, ve yapıyı durdurmayacak ama zembereği de noşaltmayacak ölçüde kurgulamaya çalışıyorum. Dil meselesınin daha sonıut bir boyutunu konusacak olursak, yazdıklannıza egemen olan bir dil ilkesi var mı? I'ürkçenin bugünkü durumu hakkında ne düşünüyorsunuz? Dili kullanırken sizi sınırlayan bir şey var mı? Türkçenin bugünkü durumu olumlu olumsuz yönleriyle, gelişmelerle, ge rilemelerle hem okuryazar platformunda hem akademik plarformda tartışılma lı. Sorun sadece çoğu zaman söylendiği «ibi yabancı kelimelerin yerli yersiz kul lanımı, cümle kuruluş yanılarındaki özensizlik değil. Cîenel olaralc dilimi/.in çerçevesindeki daralma. Sadece edebiyatta değil, toplumun her kesiminde ge leneğin reddi uöyle bir sonucu doğuruyor olabilir mi.' Belki ıle. Burada gele nekleolan bağımdan biryanlış anlanı çıkarılmasını istemem. (ielenekle hesap laşma da bir ilişkiyi gerektiriı. Cieleneği, gelişmeleri, teknolojiyi, bilimi ve evren sel sanatı kendi dil vapıları içinde saglık lı ve siirekli bir şekilde takip etmediğimiz zaman ne bir kopuşu ve yeniden yaratımı sağlayabiliriz ne de korumayı ve yarına aktarmayı. Yazarken kimi zaman dilimi sınırlayan bir şevler olduğunu ve metnin çoğalmasını sağlayamadığımı düşündüğüm olıır. Boyle zamanlarda yeni den yazmaya başlarım. Yeııilikçi, yaşa yan Türkçeve de sırtını dönmeyen ve en önemlisi o hikâyenin kendi gcrçeğine, karakterlerin samimiyetine ters düşmeyecek bir Türkçeye yakın duruyorum. Ashnda o sınırları başka yazarlar hissediyor mıı, hissediyorsa nasıl hissediyoı ve karşılıyor, bunu da merak edivorum. Belki siz de bu sıkıntıls.ırı yaşıyorsunuz dur. Benim bunları aşmak için bulduğum yöntem, dediğim gibi yeniden, yeniden yazmak. Edebiyat sonuçta çok çeşıtli ruh halleri ve yaklaşımlar sunar hize, hayat üstüne bir ieyler söyler. Sizin hıkâyelerinıZİn özelliklerinden biri "kaybedenler'in hikâyeleri olmalan Hanı çok hildık hır söz vardır. "llayal adına kaybedilen her şey sanat adına kazanılmıştır" Sıztn hikâye kisileriniz, kavgayı/partiyi/uyunu/maddt varltg't/'aşklart kaybetseler de hayatt kazanıyorlar. Ben bunu kaybedenlerin hayatının anlamlı ktlınması olarak görüyorum ki, bu da benim açımdan kayCUMHURİYET KİTAP SAYI 690