Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Balthus, bu anılarının sağlığında yayımlanmasını istemişti. Metnin büyük bir bölümü, ölümünden önce kaleme alınmıştı bu nedenle. VircondeJet'ye son yazdırdıkları da metnin devamı gibi ele alınmış ve yeniden düzcne sokulan bu anılar bütünü ortaya çıkmış. KAYA ÖZSEZGİN erçek adı Balthazar Michell Klossowski olan Polonya asıllı Ralfhus'un (19082001) son ser gisi, Metropolitan Mııseum Art'da öldüğü yıl açılmış, sanata yabancı olan bi rinin gözünde erotik bir etki uyandırması olağan saydabilccck, elinde ayna tutan çıplak genç kızları, çocuk yaştaki moddleri, oturduğu koltukta kaykılmış hülyalı iigurleriyle çağdaş sanatçıların hiçbirıne benzemeyen mı ressam üzeri ne yeni yorumlann yapdmasına yol açmıştı. Olümünün güncelliği henüz silinmemişken, Paııl Lombard'ın deyişiyle "sessızlıği kanatan bir zenaatkâr" ola Ressam Balthus'un anı tadında biyografik notları ıc enos sovlemi bileceğıne gönül bağlamış olan Balthus gibi bir sanatçı açısından, bu durumu anlamak mümkün olsa da, çağdaşlığın buştan çıkarıcı sürprizlerle uolu biçimde yaşandığı bir ortamın renkliliği eöz önüne alındığmda, Balrhus'un söyledıkleri, çoğumuza aykırı gelecek, belki de çok kişi onu "çağdışi" bir sanatçı olarak değerlendirecektir. aflır ağır gerceklesmesl gerektigine Inanıyordu; ağır ağır ve acele etmeden. C U M H U R İ Y E T K İ T A P Ancak anıların ve görüşlerin altında varan anlamın derinine indiğinizde, aslında butun bu aykırı görünen şeylerin, sadece "gizemi evciJleştirmek" ve tinselliğe veni bir boyut katma çabasından kaynaklandığını, dolayısıyla bir ölçüde Nabi grubu ressamlarının, Cezanne ve önceki romantiklerin vaptıklarına benzer bir sanatçı eğilimi karşısında bulunduğunuzu anlıyorsunuz. Bir tablo üzerinde uzun süre çalışarak, tinsel öze ulaşabılmenin savasını veriyordu Balthus, her şeyin atölyede ağır ağır gerçekleşmesi gerektiğine inanıyordu; ağır ağır ve acele etmeden. Eski ııstaların yönremiydı bu. Tanrısal gizeme erişmenin koşulu olan bu yöntemi, genç yaşında gittiği ltalya'da, ozelfikle Ronesans prımitiilerinı, başta Piero della Francesca olmak üzere incelediği ressamların, Uzakdoğulu ustaların gizlerini çözdükten sonra daha iyi anlamış tı. Anılarının neredevse her pasajında, bu yondeki izle nimlerine vurgu yapıyor, büyük klasik yapırların "duru" güzelliğini, örneğin, Poussin'in resimlerinde tanık olduğıı "elmas saydamlığı"nı sık sık dile getirmeyi, neredeyse bir sanatçı sorıımluluğu olarak göruyor Mozart ve Bach ya ıla Baııdelaire için söyledikleri de avnı doğrultudadır. Ona bakılırsa, söz gelişi Lascaux resimlerıne göre Chardin'ın bir üstünlüğü yoktur, Balthus'un bu tümelci yorumları, sanattaki sureçsel evreler arasında, önceliksonralık gibi ayrırnlar yapınanın ve "gelişim eilişkin ölçütler saptamanın, sanatın ozu bakımından yanlış olacağını savunan çağdaş yapı.salcı düşünürlerin gö rüşleriyle de örtüşmektedir. Başka benzerleri gibi, sanatın ve kültürün öteki etkinlik alanlarıyla yakından ılgilidir Balthus; metinlerle ilişki kurmakran hoşlanır: Green, Char, Jouve, Michaux, Artaud, yanıbaşındaki yazar ve şairlerdir. Hrmislerin kutsal metinleriyle ilgilenir, Dante'ye, aynı zamanda dostu olan Rilke'ye, Pleiade şairlerine uzanır, büyük Uzakdoğulu yazarların yapıtlarını karıştırmaktan, Hint destanlarını okumaktan hoşlanır. 1947'de Golf Juan'da tanıştığı Picasso'ya çok şey borçlu olduğunu söylemekten uzak durmaz (s. 99). Uzun yıllar yaşadığı îsviçre dağları, onu çocukluğuna götürür. Resimlerin de, Camus'nün deyimiyle Bir taOlo üzerinde uzun süre calı$arak. tlnsel öze uia$ablımenln savasını veriyordu Balthus, her seyln atölyede "dünyanın çarpan kalbinin SAYI 692 G rak, erorizmi bir ilahiye dönüştiiren ve böylece "aylakları dıış kırıldiğına uğratan" bu ressamın, Alain Vircondelet'ye not ettirdiği anılan, daha çok da sanat ve sanatçılar üzerine görüşlcri, dilimize aktarılmış bulunııyor(*). Balthus, bu anılannın sağlığında yayımlanmasını istemişti. Metnin büyük bir bölümü, ölümünden önce kaleme alınmıştı bu nedenle. Vircondelet'ye son yazdırdıkları da metnin devamı gibi ele alınmış ve yeniden diızene sokulan bu anılar butiinü ortaya çıkmış. tki yıllık bir çalışmanın ürünu olan bu anılar demeti içerisinde Balthus, çağdaş bir sanatçı da pek tanık olmayacağımız biciınde "aykın" görüşlerini, içten biryaklaşım la dile getiriyor ve "sadece geleneğin devrimci olduğunu" öne sürecek kadar katı ya da munafazakâr görünmekten kaçınınıyor. Kendi içine çekilmenin, sı rauan bir kentte yaşamanın erdemine inanmış görünen, her şeyin onıı sessizli ğe kjşkırttığı oranda sanata maJzeme ola GtzemJ evcllleştirmek bir parçası olan "şey"i yakalama çabası egemendir ona göre. Resmin zaman zaman erişilir kıldığı garip bir "simva"dır bu olsa olsa; ya da "birdenbirc belirmenin masumiyeri" (s. 103). Bugün artık geçerliliğı kalmamış "toprak altındaki bir dünya"dır onun peşinde koştuğu. 1934'te Paris'te düzenlediği ilk sergınin (Galeri Matisse) ardından cepheye gönderilir. Orada ölümden kılpayı kurtulacak ve Savoi'ya yerleşecektir. Bir "kurtuluş", bir "yeniden doğuş/'tur bu. Paris işgal altındadır. 194 3 'te ("enevre'de yeni bir sergisi yapılır. Sanat piyasasını bir "kangren" sarmaktadır yavaş yavaş: Ressamın o "pek kutsal" imgesi, tablonun kendısınden daha değerli görülmektedir. Oysa, örneğin Poussin için, tablolarından birini imzalamak, "forma litelerin en sonuncusu" değil miydii' Modern sanatın dokunulmaz tabula rına karşı çıkmaktan da kaçınmaz Balthus: Resmin yüce ve son amacının (böy le bir anıacı varsa eğer) hiçbiı zaman bııtünuyle "okıınamamış" buyuk sorıılaıı na cevap vernıek için bir aıaç, bir geçit yolu olduğunu anlamamıştır çünkü mo dern resim. Ovsa "ruhsal" bir şeydir resim. Neredeyse "dinsel" nitelik taşıyan nedenlerden dolayıdır ki, kendini çağdaşlarının "aşırı bovut, aşırı kavramsal" kaygılarının dışında hıssettiğini sövler: Resim, ona göre, "kutsal" bir "ayın"dir ve öyle kalmalıdır. Olümden korkmaz; korktnğu tek şey, ölümün, resmini tamamlamasına engel olacağı endışesıdiı. Fransız devriıninin getirdiğı kazanım ları bile, bir "ilerleme" olarak kabul etmez. Geleneğe duyduğu derın bağlılık tan dolayıdır belkı de bu durum. Çıınkü bu devrim harekcti, Balthus'a göre, paranın iğrenç cgemenliğine ve kııçuk nesaplar peşinde Koşan burjııvazınin ik tidarına yol açmıştır sonuç olarak. Taşın yerini plastiğin ve betonun alması, ınsa noğlunun bir "tra)edı"sidir (s. 122). Cîene de çağdaş resmi küçümsemek anlamı na gelmez bu. 19401954 arasını Paris're geçirır Bu dönemde geçerlı moda akımlarının uzağındakalmayı teıeih edecektir. "Gönül lü biryalnızlık"tırbu tercihin altında yatan. Manustır yaşamına kendini alıştırmak için Paris'ten kaçar, Chassy'ye verleşir. Burası doğanın gizemine en yakır, olduğu yerdir. Daha sonra da Roma'ya, Medicı ViLlası'nın yöneticiliğıne atanacaktır. Anılarında sık sık gerçeküstücü akıma yükleniyor, Breton'un önerdiği yöntemlerin, çoğu zaman "oyunbaziık içe ren bir kapan" olduğuna değiniyor Balthus (s. 132). Rcsimlerinin iyi gözlemlenmesinden yanadır. Örneğin şu soruların sorıılmasını ister: Divana uzanmış genç kız nereden geliyorr* Düzenli bir eğitim görmeden, akade mik unvanların uzağında kalmıştı Balthus. Çinli ressam Shitao'nun, anılarınırı bir yerinde andığı sözü, sanatta yeteneğe inananları da naklı gösterir nitelıktedir: "Tanrı insana, alabildiği kadar verir." Balthus'un, vaşamı boyunca, doğuştan gctirdiği tutkuîarına, ilgi ve beğenilerine hep bağlı kalmış olması, başka na sıl açıkJanabilir?" (*) "Balthus, Anılar'V Derleycrt. Alain Vircondelet/Çeviren: OrbanSuda/ K KitapltğtSanat Dizisi/ İstanhul, 2001 SAYFA 15 6eleneğe bağlılık