24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ömer Faruk Toprak ve Füruzan Toprak çifti yazar dostlarıyla yıllarca mektuplaşmışlar. Karşılıklı mektuplar gidip gelmiş aralarında. Füruzan Toprak bu mektupları bir kitapta topladı geçtigimiz günlerde. Peki ne mi yazmış yazarlar birbirlerine? Kitabı okumak gerekiyor bunun için. M. GÜNER DEMİRAY lnsan, uzun bir süreç içinde söz söylemc ve konuşma aşamasına geldiğinde duygu, düşünce ve isteklerini anlatmaya başlayarak insansı yapısından sıyrıldı diycbiliriz. ünun gelişen beyninin doğurduğu söz ışıklan ilkel fikirlerinin yansıması oluyor. Buna bir yerde, tarih sözle başlamıştır demek de miımkün. Çünkii sözle uygarlığın kapılarını açmaya durduk. Düşünerek araçgereç yapan yaratıklar olduk; hayvansal konumumuzdan kıırtıılduk. Gittikçebeyinsel yetisi evrilen insan bu kez de uçup giden sözü ölümsüz kılmaya çabaladı. Bunu da zamanla başardı. Resimlerden, hiyerogliflerden, birtakım sesler simgeleycn imgelere geçerek sözleri kaydetti. Bunun sonucu yazılr metinlerle uygarlık pekişip adımlarını hızlandırdı. Bu atılımlar arasında mektup da tarihsel yerini alarak iletişim gereksinimini sağlayan bir uygarlık harcı oldıı. tki kişi arasında ıstck, dilek ve haber köprüsü olarak önem ve değer kazandı. Yazılı seslenişlerle insan diışüncesi yeni boyutlara vardı. Eski Mezopotamya ve Aııadolu'da da ha çok kil taoletler, eski Mısır'da papirüsler kullanıldı genelde. Ortaçağ'da ueri, kemik ve tirşelere yazıldı mektuplar, ancak 14. yuzyılda kâğıdın bulunmasry la yaygın bir iletişim aracı haline geldi. Mektupla yazının kardeş özgeçmişine kısaca değindikten sonra gelelim mektubun kişinin yaşamından nelcri yansıttığına. Bir insanı tanımanın yollarından biri de onun özel mektuplarını incelemektir. Yazınsal mektuplar sanatçıların kendilerine özgü biçemleriyle estetik değerler taşıyan dıışııncc agırlıklı mektuplarıdır. Çeşitli kesimlerin i^levsel amaçlı mektupları da ış mekruplarıdır. Ozel mekluplar ise tam anlamıyla insanın tinsel bir laboratuvarıdır. Hele ünlü sanatçıların özel mektupları yazınsallığın yanın da yazın tarihini varsıllaştıran, sanatçının sıkıntılarını, üıançlarını, dünya görüşünii, tutkularını, insan ilişkilerini, aileyaşamını, sanat, kültür sorunlarını, ki tap seriivenini, özyapısını, yaşadıgı dönemin sosyal, ekonomik panoıamasını çırılçıplak çizen birer tanık belgelerdir. Bu nedenle unlü sanatçıların, yazınerle rinin özel mektupları bir kenara atılamaz, yadsınamaz hirer değer taşırlar. Bu anlayışla yazar Füruzan Toprak'ın hazırladığı "Mekluplar" adlı yapıtını düşü ne düşüne okucfum geçenlerde ve ışıklandım bayagı. Mektuplar kitabı, Ömer Faruk Toprak'tan Attilâ Ilhan'a, Attilâ îlhan'dan Ömer Faruk Toprak'a, şair Hasan Hüsevin Korkmazgil'den Ömer Faruk Toprak'a, Hasan Hüseyin Kork mazgil'den Füruzan Toprak'a, Füruzan Toprak'tan Hasan Hüseyin Korkmaz gil'e, I lasan Hüseyin'ın eşi Azime Korkmazgil'den Füruzan Toprak'a yazılmış yalın, içten soy mektupları içeriyor. Okuyunca anladım ki özel meKluplar dost yüreklerin yankılarıdır. Gönülden kopan bu sozler bir sağanak gibi uzaktaki dostu yağmurluyor, sonunda bir bosalım gerçekleşiyor, bir paylaşım çiçek leniyor dost yüreklerde. Söyleşinin, sevSAYFA 10 Yazar ve şairlerin dünyasının yansımalan Mektuplar ginin, lçtenliğin gökkıışağı doğuyor karşıdan karşıya. Ömer Faruk, Attilâ Ilhan'a çcğunlukla sanat dürıyasında olan bitenlerle ilgili görüş ve düşüncelerinı yazıyor yumuşak, sıcak bir bicemle. Yapıtta Attilâ Uhan'ın Ömer Faruk'a yazdığı ilk mektup 12.9.194J tarihini, sonuncu mektup 15.5.1968 tarihini taşıyor. "Bay Toprak", diyor ilk mektubunda "Niçin bir başkasına deöil de size yazıyorum bilemem. Belki de ilk defa siz aklıma geldiğiniz için... Anadolu'nun içinde Yürüyüş'ü okuyorum. Ve yürümcnin ne demek olduğundan da haberim var. (...)" (s. 7) Bu yıllardayönünu yöntemini arıyor Attilâ llhan. ler döküyor, çile çekiyor, şiir ve öykü yolunda, düşün alanında kendi geleceğinin altyapısını hazırlıyor mektuplarından anlauıgıma göre. Kaymakam babanın yanında Anadolu halkının ıçine giriyor, gerçeklcrini tanıyor, gözlemler yapıyor, notiar alıyor, aeneyimler kazanıyor. Anadolu ve halk birikimi. Birden yüdızı parlıyor Attilâ îlhan'ın. Fikir çatısmalan ve düşünsel kavgalara katılarak pi şiyor iyicene, şiirde, romanda, düşünce ve deneme yazılarında öncü bir kinılik kazanıyor. Akımları ince nüanslarıyla irdeleyip çözümlüyorörnekleyerek. Batıcı formalistleri, bobstilleri yeriyor, eleştiriyor, aktif realistleri desteldiyor zaman zaman, sosyal realistleri benimsiyor. Onun 12 Mayıs 1955 tarihli mektubunu çok ilginç buldum. Şunları söylüyor bu mektubun bir yerinde: "... Son yazında Atatürkçü manasıyla vatanseverlikten bahsetmişsin. Ne iyi! Burada boğazıma kadar Mustafa Kemal'le doluyum. Sana E Füruzan Toprak Ozel mektuplar da onu ve yakın tarihi yeniden ele almayı hararetle salık veririm. Gün geçtikçe yeni Türk sanatının ancak Mustara Kemal'in çizdiği istikâmetten gelişeceğine inancım artıyor. (...)" (s. 105) Hasan Hüseyin Korkmazgil en yakın dostlanmdan biriydi. Altmısjlı yılların özgürlük ortamında 27 Mayıs Devrimi ni yaşamiijtık Ankara'da. Kızüay konaklama yerimizdi. Ben MEB Radyo ile Eğitim'de, o Akis dergisinde çalışıyordu. Kızday'da volta atardık, bir açılc hava kahvesinde otururduk. Hasan Hüseyin telaşlı, duyarlı mizacıyla yaşamın bir şarkısıydı adeta. Bir muhalil şairdi "Demokrasi, Bağımsızlık, Sosyalizm" yolıında. Öyle şimdiki gibi liberal sol uydurmalarıyla Batı emperyalizminin uşaklığınıyazmazdıo. Satılmadı kimseye. "Fıkri nür, irfanı hür, vicdanı hür" bir şairdi. Şimdi yaşasaydı o sağlam karakteriyle sol maskeli Batı ajanlarının ipliğini pazara çıkarmadan edemezdi. Vatan ve ulus sevgisiyle doluydu. Kemalizmi özümsemiij bir sosyalistti içten. Anadolu'nun, Kızılırmak'ın sesiydi. Hapishane günlerinde bile "kelepçesinin karasında bir ak güvercin taşımıstır" hep. Eleştiriyi ve kavgasıyla vatan sevgisinin diyalektiğinden doğan ürünleri genç kusatdarı etkileyen, besleyen yanıtlar olarak yaşayacaktır hep. Ömer Faruk Toprak'a ve Füruzan Toprak'a yazdığı mektupları onun tedirgin ve geçim darlığıiçindeki yaşamının, geceler boyu süren yorucu çalışmalarının yansımalarıdır. Zor ve sıkıntılı bir hayatın iç döküşleridir. Ankara, 2 Ağustos 1978 günlü mektubunda Ömer Faruk'a acılı günler içinde nasd boğulup kaldığını, ölümlerin yaşayanlarda açtığı yaraları anlatıyor ve şöyle diyor: "(...) Yaşamak zorundayım Toprak! Üstelik şıı durumda görev oluyor bu. Ama, insanım; çok acı çekiyorum; beni avutacak hiçbir şey yok çevremde. Türkiye Yazılan'na 'Bir Gider Bin Geliriz' diye yazdım; aslında, karanlıkta türkü söylemek gibi bir sey bu. Giden geri gelmiyor Toprak! Elbetteki başkaları geli yor, fakat, giden geri gelmiyor. Bizler, gidenlerle gidiyoruz, istemesek de!..." (s. 115) Füruzan Toprak ona "Aziz Dost" diye seslendiği bir mektubunda (24.8.1981) tozpembe bir tablo çizmek ister; fakat düzenin koşuları onu pençesine almıştır. Sjunları söyler. " 'Sana gü zel seylerden söz etmek isterim. Natnanael!' der bir yerde Andre Gide. Ben de size güzel seylerden soz etmek istemisimdır, istiyorunı da hep. Doğanın bin bir renginden, bitkilerin gizli söyleşilerinden, gülen gözlerden, temiz yürek lerden, mutluluk dolu yasamlardan, seviden, daha nelerden nelerden... Ama dostum ne yazık ki istekle, içinde sürdürmek zorunda olduğum yaşamın koşulları birbirlerine her nedense hep ters düşüyor. Bu zor koşullar, kurduğum lanları, uvgulamak istediğim şeyleri ep tepetaKİak ediyor. (...)" (s. 390) O günlerden bugünlere değişen, olıımluya dönüşen bir şey var mı? Üginçtir, daha bir uçurumlu dünyadayız şimdi. Geçmişin o karanlıklan daha da artarak esip duruyor dört bir yanımızda "kandan kınayakarak". Hasan Hüseyin sorunlar yumağı içindedir hep, yakınmaları bitmez mektuplaruıda. Füruzan Toprak'a yazdığı (An kara, 21 Şubat 1980) mektubunda da "(...) Yülardan beri dergilere ve bazı ga zetelere durmadan yazılar, şiirler yazdım. Hepsi parasız! Türk Dili gibi, Varlık gibi dergilerin dışında, hangi sanatyazın dergisinden para isteyebilirdik ki..." (s. 142) diyerek biremek sömürüsünü dile getiriyor. Yine Füruzan Toprak'a gönderdiği bir başka mektubunda (17 Aralık 1980) "...Inanır mısınız za mana egemen olamıyorum, 24 saati gönlümce Kullanamıyorum. Hele de son günlerde, on günlük o rahatsızlığımdan sonra, geceleri 12'lere dek makine başın da çalışıyor, 02'lere, 03 'lere değin de bir şeyler okuyup notiar alıyorum, sabahle 'n çıkıyorum evden. (...)" (s. 185) diyor. uradan onun yapıtlarını yaratırken na sıl bir insanüstü çaba harcadığını anhyoruz. Evet, gözlerini kapatmadan, uyku dünek görmeden yıllar boyu bir karınca gibi narıl harıl çalışması, sağır bir or tamda sürekli ruhsal gerginlik ve stres içinde olması, durmadan oraya buraya koşuşturup durması birden umarsız bir sayrüığa yakalanmasının nedenleridir diyebilirim. Işte mektııpları yaşamını açık açık çiziyor. Bu yıllarda daha çok üretip, daha çok yapıt verebilmek için zamanla yarışmıştır adeta Hasan Hiise yin sağlığını önemşemeden. Hem de "acıyıbaleyledik". Özülekesizbir kişı likle topluma adanmış olarak, halk kalarak. t ş i Azime Korkmazgil'in deyisiy le "Sonunda, 'şu balıktı/ şu yosundu/ işte denizin dibi..." dedi, bırakıverdi Ha san Hüseyin dünyanın ucunu, biraz da geride kalanlar tutunsun dercesine..." (s. 449) Kısacası dost mektupları insan yüre ğinin bir sıcaklığı. Orada zamanın ve kişiliklerin rengi yansır. Zaman ırmağı akıp gitse de onlar birer anıbelgeler olarak kalır. Belli bir dönemin soluyan diri tutanakları... Okunmalı sanatçıların özel mektupla rı. Onların dost dünyasında dolaşmak, özlerindeki gizi yakalamak, yaşam kar şısındaki duruşlarını öğrenmek, dirençlerini yaşamak, içten sevgilerini tatmak için.B (*) Mektuplar/ Hazırlayan. Füruzan Toprak/T.C KültürBakanhgı Yaytnlart/ 2002 K İ T A P Sonınlap yumağı S "Mektuplar" ömer Faruk Toprak ve Füruzan Toprak'ın, edeblyatçı dostlarıyla yaptıkları dostca yazısmalar. Üstte ömer Faruk Toprak. C U M H U R İ Y E T SA YI 689
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle