24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BEHÇETÇELİK Sabahattin Ali'nin ilk kez yayımlanan bir yapıtı O lümiinün iizerinden yarım yüzyıl geçtikten sonra, Sabahattin Ali'nin yayımlanmamış yapıtlarıyla karşı karşıyayız. Kitabı hazırlayanlardan Nüket Esen'in "Önsöz"debelirttiği gibi, bu yapıtlar "biraz savruk, belli ki iizerinde pek çalışılmamış." Esen, bunları yayımlamanın yazara haksızlık olarak değerlendirilebileceğini, ama Sabahattin Ali gibi önemli bir yazarın kaleminden çıkan her şeyin ortaya çıkmasının önemli olduğunu vurguluyor. Belki de Sabahattin Ali'nin üzerinde daha sonra çahşmayı düşündüğü için yayımlamadığı hikâye, yazı ve şiirler bunlar. Bu neoenle, bunların estetik olarak değerlendirilmesi gerçekten de büyük bir haksızlık olur. Bununla birlikte, bu yapıtların elinden çıktıkları kalemin düşünce ve duygu dünyasına ilişkin hiçbir şey söylemedikleri de iddia edüemez sanırım. Kitaba adını veren, "Çakıcı'nın Ilk Kurşunu" adlı hikâye, konusıı itibarıyla hayli ilgi çekici. Sabahattin Ali, Çakırcalı Efe ya da Çakıcı Efe diye bilinen eşkıyanın hikâyesini anlatmış. Sabahattin Ali'nin kaleminde romantik bir kahraman halini alan Çakıcı tipiyle yazarın Türkiye toplumu için önerdiği düzen arasındaki ilişkiyi tartışmamızı sağlayacak pek çok şey var bu hikâyede. SaDahattin Ali'nin Esat Auil'in Türkiye Sosyalist Partisi'ne yakın olduğu bilinir; nitekim AzizNesin'le birlikte yayımladığı Markopaşa dergisi de ilk önce bu partinin yayın organı olarak düşünülmüştür. Esat Adil veTSP, Türkiyekoşullanna özgü, daha veıli bir sosyalizmin peşinde olmuştur. Sabahattin Ali de, komünistlikle sııçlanmış olsa da, daha çok bagımsız biıTürkiye'nin ve antiemperyali/min savıınııcusudur. Onun komiinist bir devrimdcn çok, Cumhuriyet'in demokratik, eşitlikçi ve bagımsız bir yönetim biçimine evrilmesinin mücadelesini verdiğini söyleyebiliriz. Hikâyedeki Çakıcı Efe'nin özelliklerine baktıöımızda şunları görürüz: Yoksuldur, okumak istcmiş, ama bir eşkıyanın oğlu olduğu için okuyamamıştır, "mütegallibelere kin ve intikam" beslemektedir, yoksullara yardım etmek, köylere okul açmak, evlenemeyen yoksul köylü kızlarını evlendirmek istemektedir. Hepsinden önemlisi, yaşadıklarının ışığında padişahta somutlaşan reiime karşı bir oilinç kazanmıştır. Neredeyse cumhuriyetçidır. Nüket Esen'in, "Onsöz'de vurguladığı gibi, onun mücadelesi sadece Abdülhamit karşıtlığı değildir; başka bir hürriyete sevdalanmıştır. Mesrutiyetin ilanı, Çakıcı'yı bir hayli dihündür/müi, sekavettcn vazgeçmek yollarını bıle gözü önünde tutturmustu. Cahil Çakıcı bütün cehaletiyle, yine de düşünüyordu: Ülcn diyordu. Bu nastlhürriyet! Hâlâ kavuklu padişah ycrinde oturuyor! Bu onun kalbine bir ukde iai. Padişah yerinde oturduktan. onun iradcsi hüküm sürdükten sonra, hürriyetın ne nıanası kalırdı. Bu haliyle Çakıcı'nın gerçekçi bir tip olduğunu söyleyemeyiz. Meşrutivetin bile toplumsal bir destek bulmakta zorlandığı Anadolu'da bir eşkıyamn, Tanrı'nın yeryüzündeki temsilcisi padişahlık makamına bu dcnli karşı oluşu ütopiktir. Sabahattin Ali'nin, bu hikâyesiyle tarihe değil de yaşadığı günlere göndermede bulunduğu açıktır. Resmi ideolojinin tarih yazarken başvurduğu yönteme yakındır onun yaptığı. Sabahattin Ali'nin bu hikâyesini, daha eşitlikçi ve halkçı bir düzene duyulan özlemin öteden beri tonlumun içerisinde kök salmış olduğu iddiası biçiminde okuyabiliriz. Sabahattin Ali'yi rarklı kılan, eşitliğe ve yoksullardan yana olmaya ilişkin vurgu Çakıcı'nın İlk kurşunu YKY, Sabahattin Ali'nin tüm yapıtlarını ilk kez yayımlanan "Çakıcı'nın Ilk Kurşunu" ile sürdürüyor. Kitap Sabahattin Ali'nin tamamlayamadan ya da üzerinde çalışmaya zaman bulamadığı öykü ve şiirlerden oluşuyor Eşkıyamn oğlu Böylcce bu vaka da tarihin gizli tutulmak istenen efsane masallan arastna karışıvermisti. "Çakıcı'nın Ilk Kurşunu" böylece ulusalcıbirmesajla sona erer. Çakıcı'nın diğer eşkıyalardan farkı, eşitlikçi ve padişah karşıtı oluşu onun ulusal kimliğine, zeybekliğe indirgenir. Bağrmsızfik, Sabahattin Ali, yarım yuzyıl öncesinden seslenmeye devam edlyor özgürlük, gözüpeklik zeybeklerin dur. Çakıcı Efe'nin düşünce dünyasını karakteridir, çünkü asıl TürK milleti, anlatan şu satırlar da ilgi çekici: "halis Türk ırkı" onlardır. Sabahattin Ali'nin zeybeklik dolayı/ lalla daba ileriye giderek, daha fclscfı mıyla ulusalcılığa yaptığı vurguda da badüşünüyordu. O da biliyordu ki hayatta tam ve umumi bir nıüsavat olanıaz. Fakat ğımsızlık ve eşitlik özleminde olduğu gibuna mukabıl, ınsanlarda bemanstne hür bi, kendi dönemine bir gönderme var. met, muavenet niye olamazdt? Niçin inLevent Cantek Markopaşa adlı kitabınsanlar kalben daha ziyade incelcsemezler da (Uetişim Yay., 2001), Cumhuriyet'in dt? Madem ki bnyle olmayacaklardı, pey 1940'lı yıllarda yaşadığı değişimin, solgamberlerin, dinlerin, din kitaplartnın ne cu aydınlarla Turancı aydınların, Sabalüzumu vardu C,enç eşktya, bütün bunla hattin Ali ve Nihal Atsız tartışmalarınrı yapacak, bütün bunları düzeltecekti. da somutlaşan mücadelesini etkilediğini yazıyor. 1944 senesinde, CumhurbaşÇakıcı Efe, dağa çıkıp zenginlerden kanı Inönü, Turancıları, "Türk milletialdıklarını yoksuDara vermeye başladıne yalnız bela ve felaket cetirecek olan ğında, hikâye daha da ilgi çekici bir hal fikirleri yürütmek isteyenler" olarak nialır. Bu durumdan en çok mütegallibetelendirirken 1945 senesinde Tan gazeler rahatsız olur. Bu yanıyla iyiden iyiye tesine Turancıların saldırmasından sonRobin Hood'u andırır Çakıcı Efe; hikâraysa, CHP, saldırganları değil mağdurve de bir efsane, bir masal halini alır. Çalan suçlar. Bunun nedeni, Sovyet tehdikıcı Efe ve arkadaşları, önce üzerlerine di ve rejimin ABD'den destek almak isgelen üçbin Arnavut'u öldürürler. Buntemesidir. 1945'ten sonra, solcular ve ların defnedilebilmesi için bir "Arnavut sosyalistler resmi görüşün yanclaşları tamezarlığı" yapılmasını emretmeyi de rafından ısrarla "kökü dışarıdaolmak"la unutmaz Çakıcı. Daha sonra Çerkesler suçlanmışlardır. düşer Çakıcı'nın peşine. Çakıcı, ölümünün bir Çerkes'in elinden olmayacağını Gerçek milliyetçilik hissetmektedir. Bununla birlikte, yarIste tam da bu dönemde Nihal Atsız dımcılarından birisi, onun emrini yanlış ve dığer l'urancılarla polemiğe giren Saanlayıp evine aldığı Çerkes'le birlikte bir bahattin Ali, gerçek milliyetçiliğin Tuzeybeği de öldürünce ürker. O zeybeğin rancıların savunduğu görüşler olmadığıkanının kendisini ve hareketini boğmanı, milliyetçilerin yurtsever ve halkçı olsından korkar. Korktuğu da başına gemaları gerektiğinin altını ısrarla çizer. lir. Arnavutların ve Çerkeslerin yapamaBuna değinen yazılardan ikisini, Çakıdığını, öldürülen zeybeğin oğlu yapar. cı'nın tlk Kurşunu adlı kitapta okumak Çakıcı'nın isyanı, babasının intikamını mümkün. Ozellikle "Milliyetçiliğin Taalmak için attığı ilk kurşundan sonra darifi" başlıklı yazıda, milliyetçilikten ne ğa çıkmasıyla başlamıştı. Ölümü de yine anladığını yazar Sabahattin Ali. Dört babasının intikamının peşindeki bir zeymaddede özetlediği görüşlere gerçek beğin elinden olur. Çakıcı ile genç zeymilliyetçilik halkçı ve demokrat olmalıbeğin hikâvelerindeki benzeşme ya da dır; milliyetçilerin kültüre! gelişmeye enÇakıcı'nın kaderindeki rastlantının rolü gel değil, destek olmaları, milletin refah hikâyeye iyien iyiye bir efsane havası veve kültür seviyesini yükseltmeyi amaçlarir. Sabahattin Ali de hikâyesini şu ciimmaları gerekir; ayrıca milletin bütün valeyle bitirir: sıfları ayrımsız kabul edilmemeli, olum lu olanlar sahiplenilirken, olumsuz vasıflar reddedilmelidir. Bu kitapta yer alan "Hürriyet Meselesi" başlıklı yazıda da hürriyet millet kavramıyla ilişkilendirilir: Bizint anayasamtz, Türk milletine layık olduğu hürriyeti hiç noksansız sağlayan en kuvvetli müeyyidedir. Türk milletinin olgunlug'una, disiplinine güvenilerek verilmis olan hürriyetin hiçbir bahane, hiçhir demagoji ile kısılamayacağına, bunun aksine gitgide genişleyeceg'ine, büyük hürriyete gideceğine inamyoruz. "Milliyetçi Gençlik" başlıklı yazıda da, Sabahattin Ali milliyetçi gençlere seslenir: Bakın çocuklar... Şuna buna kahrolsun demekle millet yaşamaz. Millet, sizin salonlarda toplanıp cezbelı dervişler gibi çırpınmanızt değil, kendisine elinızı uzatmanızı bekliyor. Bunların ışığında baktığımızda, "Çakıcı'nın İlk Kurşunu" adlı hikâyenin yazıldığı günlere yaptığı gönderme daha açık seçik görülebilir. Ozellikle Çerkes eşkıyaların nainliğinin anlatılmasını, Orta Asya Türkleriyle birleşme havalleri kuran Turancılara bir mesai olarak okuyabiliriz. Çakıcı'yı öldüren kursunun da ancak bir zeybeğin elinden çıkmasıyla billurlaşan da, içerdiği etnik vurguya rağmen Anadolu'daki insanlara bir övgüdür. Bununla birlikte, daha eşitlikçi bir toplum düzeni peşindeki Çakıcı Efe'nin hikâyesini bu etnik vurgudan yalıtarak okuyamayız. Bu hikâyede, Sabahattin Ali, bağımsızlık ve eşitlik derken, ne yazık ki ayrımcı bir noktaya gelir. Bu da çok şaşırtıcı değil, çünkü 1940'ların sosyalizmi de eşitlikçiydi, ama farklılıklara ve çoğulculuğa açık de ğildi. Çakıcı'nın tlk Kurşunu adlı kitapıa okur önüne çıkan diğer yapıtlara da kısaca değinmek gerekirse şunlar sövlenebilir. Hemen hepsinde Sabahattin Ali'nin kaleminden çıktığını hissettiren bir şeyler mevcut. Yarım kalmış haliyle "Barsak" adlı hikâyede bir yolculuk anlatılır. Dili ve konusuyla Sabahattin Ali'nin başka hikâyelerini anımsatır; Anadolu'da yapılmış yolculuklar, rastlantıyla bir araya gelen insanların hikâyeleri Sabahattin Ali'nin sıkça ele aldığı konulardandır. "O Arkadaşım" ve "Bir Hakikatin Hikâyesi" adlı hikâyelerin konuları da, yazarın başka hikâyelerini andırıyor; başlamamış aşkların insan rııhundaki yarattığı karmaşalar, Sabahattin Ali'nin değindiği konulardandır. Kitaptaki şiirlerden birisinin, alıştığımız Saoahattin Ali şiirlerinden ayrıluığını belirtelim. "Sokakta Kalan Adam" adlı bu şiirde, Nâzım Hikmet'in şiirlerini andıran bir sesi duymak mümkün. Kitaptaki ilgi çekici yazılardan birisi de, "Bu Memleketi Kurtarmak İçin" başlığını taşıyor. Geçen günlerde, muhafazakârbirsiyasetçi, doğum kontrolüne karşı olduğunu, daha fazla nüfusa sahip bir Türkiye'nin daha güçlü olacağını söyledi ve bu konuda bir tartışma yaşandı. Muhafazakâr siyasetçilerin zaman zaman değindikleri bu konuya, Sabahattin Ali de elli yıl öncesinden yanıt veriyor bu yazısıyla. Her zaman tartışdan bir yazar olmuştur Sabahattin Ali. Yaşadığı toplumun can alıcı sorunlarına değinmiş, toplumcu dünya görüşünün ışığında hikâye ve romanlar yazmıştır. Ölümü de ne yazık ki halen tam anlamıyla çözülebilmiş değil. Kitabın önsözünden, ileride bu bii^ük yazarın mahkemelerdeki savunmaarıyla dilekçelerini içeren bir cilt ile mektuplarının yer alacağı bir cildin de yayımlanacağını da öğreniyoruz. Sabahattin Ali, yarım yüzyıl öncesinden seslenmeye devam edecek anlaşılan... • Toplumcu dünya görüşü l Çakıcı'nın tlk Kurşunu/ Sabahattin Ali/YKY/2002/ 148 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 632 SAYFA 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle