28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

"lienim türbana kızlarla mücadeleme de böyle yapıyorartık babatn. \ntıkamım o kızlardan biri bazctı cve gclirse ona hmzırca ateisllık ederek alıyor, ama ışler sonunda o kızlarla bır çcşit devlct karfttı cılveleşmeye dönü$üyor " (s. 116) "liu dinimızın tartı\ılacak bir yert yoktur anlamına gelmez clbctte. Ama ben dıtıimi değıl bır ateist L; bır laıkle bile tartışmak ıstcmcnı, lülfen kmurııma bakmayın." (s. 114) "Laiklere Ulam'tn lcıık bır din oldu&unu anlatmaya çalı^an yalaka Ulamalardan da dcgılim" dıye ckledı Kadıfc. (s. 114) "Ka bıişörlüsü takan birkadına cınsel çekım duyamayacağını çok iyi biliyordu. 6. 115) "IkinaUabloda çanaflı kadın biraydınlanma ve özgürlük hamlesiyle kara artüsünü açtnaya başlayınaı ilk anda herkes korklu bundan! liuttu batılılaşmacı laiklerin bile kendifıkirlerinin sonuçlarından korkmalarıyla açıklayahiliriz " (s. 148) Yukarıda verdiğim örneklerdeki anlatım bozııklukJarının ötesinde dikkati çeken en önemli olgu kişilerin siyasal bir fîkır halinde dondurulmuş olmasıdır: Ateist, laik, türbancı, Batılılaşmacı, tslamcı, solcu ateist, vs. Pamuk'un tüm kahramanları aynı siyasal ve metafizik diişünceyi sürekü tekrar eden papağanlar olmaktan öteye geçememektedir. Yazar insanların ruh dünyalarının içine giremediğinden bu dünyanın dış kapısının üstiinde yazan tabelayla yetinmektedir. Bu kapılarda tslamcı, Batılılaşmacı, Liberal, Ateist, Türbancı, tntiharcı adları geçmektedir ve yazar bu dıştaki adlar arasında diyaloglar üretmekte ve bu kısır diyaloglar sonunda okuyucuyu canından bezdirmektedir. En yaygın edebiyat tiirü olan romanın bu kadar keyfi bir şekilde kullanılması beni çileden çıkarmaktadır. Sanki biitiin okuyııcular söz birliği etmişçesine "Kar"ı okuyacaklar ve dana önceden programlandığı gibi Pamuk'a bir kez daha hayran olacaklar ve daha sonraki romanının çıkacağı 2004 yilını heyecanla bekleyeceklcrdir. Bu durum Pamuk yazmaktan bıkıncaya kadar sürecektir. Yoksa okuyucu her zaman programlanmış olarak çıkacak her Orhan 1 'amuk okuyacak romanını ve mutlaka hayran olacaktır. "Kar" ile Dostoyevski'nin "Ecinniler"i arasında hem roman tckniği ve hem de olay örgüsü açısından s.aş.ırtıcıbcnzerlikler bulunmaktadır. lki roman da Tanrısız bir evrende yollarını şaşıran insanları ve buna bağlanan ideolojik şiddeti dilc gctirmektedir. Hcriki romanda da olaylar darbirçevrede ve birkaç gün içinde olup bitmektedir. Olağandışı bir ilişkiler yumağı ve birkaç güne sığması mantıkdışı olan olay çokluğıı her iki romanda da dikkati çekmektedir. ü r h a n Pamuk'un bu romanda Dostoyevski'nin "Ecinniler"ini örnek aldığını söylemek mümkündür. Pamuk kahramanı için Ka adını kullanarak biraz okumuş okuyucuyu şaşırtmak istemiştir. Pamuk'un Ka'sının Kafka'nın K.'sıyla hiçbir ilgisi yoktur. Dostoyevski "Ecinniler"de ateist sosyalizmin yükselişe geçtiği bir dönemi anlatmakta ve bu sivasal vc metafıziksel sistemin insanları nasıl V>ir boşluğun, kaosun ve şiddetin içine yuvarladığını anlatmaktadır. "Kar'da ise ateist sosyalizm büyük bir yenilgiye uğradıktan sonra siyasal ortamda meydana gelen boşlukta iki tarafa ayrılan eski sosyalistleri ve bunların içine düştükleri kaosıı anlatmaktadır. Bir kısım sosyalistler (Muhtar ve Lacivert örneğinde olduğu gibi) siyasal tslam'da ivilik ve adalet istcmlerini bulmava çalışırken diğer bir kısım sosyalistler (Ka ömeğinde olduğu gibi) ateist, laik, Batıcı, liberal karışımıoirfikir senteziyle aydınlığa kavuşacak bir Tiirkiye hayalini gerçekleştirmeyc çalışmışlardır. "Ka" siyasal kaos içindeedilgen bir role, arabııluculuğa soyıınmuş, bu rol içinde bütiin siyasal düşüncelcri yok olmuş ve içgüdülerini tatmin yoluyla metafizikbir sentez arayışına girmiştir. tpek'in güzelliğinin yarattığı içgüdiisel kökenli iyimscrlikle ve tek taraflı oir koşullanmayla yarattığı aşk hikâyesiyle içine düştüğü toplumsal ve siyasal kaosu aşmaya çalışmış ve kar imgesiCUMHURİYET KİTAP SAYI 630 ni de bu aşka bulayarak bu kaosu kendine vahiy olarak indiğini hissettiği siirlerle aştığını sanmıştır. Ka'nın kurduğu bu kırılgan yapı onun Lacivert'e duyduöu kıskançîıkla nir anda yıkılmıştır. Pamuk burada içgüdülerle yaratılan sahte dünyaların cn küçük bir olumsıızlukla yıkıldığını ustaca dile getirmiştir. "Kar "dan sonra "Ecinniler'i bir kez daha okııyorum. Bir anda Pamuk'un roman boyunca hissedilen yazma sıkıntısının nedenini fark ediyorum. Pamuk roman kahramanlarını yaşarken rastladığı, tanıdığı televizyonda gördüğü insanlaruan yola çıkarak yaratmamış ve onun yerine okuduğu romanlardaki kahramanları romanına taşımış. "Kar"da kesinlikle "Ecinniler"in kanramanlan boy gösteriyor. Hele Sunay Zaim tiplemesi tamamen Stavrogin. Turgut Bey Stepan Verkovenski. Bence Pamuk bunun farkında bile deöil. Çiinkii Pamuk televizyon ve gazete söyleşilerindc belirttiği gibi dört dııvar arasında her giin üç sayra yazmak zorunda olan bir yazar. Hiçbir şeyden esinlenemiyor, kimseyle yoğun bir iJetişimi yok. Tek besin kaynaöı kitaplar. Bu kıtapıarın içinde onu en çok etkileyen roman, önsözünde "dünya edebiyatının en büyük siyasal romanı" olarak taçlandırdığı "Ecinniler"dir. "Kar" bir siyasal roman olarak "Ecinniler"in etkisinde yazılıyor. Bunu Pamuk'un inkâr etmeyeceğine eminim. Bu etkinin yoğunluğu çok fazladır ve romanın bütün akıcılığını kaybetmcsine neden oluyor. Çünkü XIX. yüzyılın Rus toplumunun siyasi ve kültürel ortamının ortaya çıkardığı karakterleri olduğu gibi 1990 yıllarının Türk toplumuna taşıyan ve onları yapay halleriyfe konuşturmaya çalışan Pamuk kııru bir şematizmin içine düşmekten kurtulamıyor. Dostoyevski romanlarının gücü diyaloglarına dayanmaktadır. Belki de cdebiyatın en giiçlü diyalogları Dostoyevski tarafından yazılmıştır. "Kar" romanı da diyaloglara dayanmaktadır ve dayanak çürüktür. Roman satır satır dökülmekte ve olay örgüsünün sağlamlığı ve betimlemelerin şiirselliğiylc bir ara hasta yatağından kalkniaktadır ama ayakta yüriimek için kullandığı metafiziksef söylemin dayanag'ı olan şiirlcrin yokluğu nedeniyle tekrar düşmekte ve bir daha ayağa kalkamamaktaclır. Şiirleri bulamıyoruz ve diyalogların yapaylığı ve kuruluğuyla bunalıyoruz ama Pamuk edebiyatımızayeniliklerkatmakonusundabayağı başanlı. Kötü bir roman çünkü Pamuk çok büyük çapta bir roman yazmaya kalkışmış ve hatta Dostoyevski'yle boy ölçüş,me cesaretini göstermiştir. Ama Pamuk medyanın, reklamın, hızın, kolay şöhretin baskın olduğu bir dünyada yaşamaktadır. Böyle bir ortam da yüksek nitelikli romanlar yazmaya uygun dcğildir. Bugün kim Dostoyevski çapında roman yazabilmektedir? Kim o kadar acıyı, o kadar çılgınlığı yaşama cesaretini gösterebilir? Çağımızda herkes kolay ve konforlu yaşam peşindedir. Pamuk da böyle bir yaşam sürmekte ve toplumun sorunlu kesimleri hakkında televizyondan veya gazeteden bilgi edinmektedir. "Kar" romanının geçtiği Kars'tayalnızca birkaç giin kalmış ve Kars sokaklarını ünlü bir romancı olarak gezmiştir. Bu da romanın hayatın içinde değil de bir tiyatro sahnesinde geçmesini açıklamaktadır. Böyle bir yapaynğa belli bir ölçüde Dostoyevski'de de rastlanır. "Ecinniler" sanki bir tiyatro oyunu gibidir ve bu ıızun romanın çok büyük bir bölümü diyaloglarla doludur. Roman kahramanları durmadan konuşurlar ve bu konu^malar sanki tek bir amacı vardır: Insan tiirii hastadır ve kurtuluştan umudu kesmiştir. Dostoyevski insan türünün içinde bulunduğu bu durumu bir kıyamet gibi tasvir etmiştir. "Kar" için de bir kıyamet ortamından söz edebilir miyiz? Bence Pamuk Kars'ta üç gün süren bir kıyameti tasvir etmiştir. Bu kıyamet tıpkı "Ecinniler"de olduğu gibi basit kaprisler nedeniyle kopmuştur. Bir tiyatro kumpanyası sahibi olan Sunay Zaim emekli bir subayla anlaşıp Kars'ta sahnelenen tiyatro oyununda sahici mermileri kullandırarak seyircilerin üzerine ateş ettirmiştir. Bu hareketle birlikte Kars yönetimine el konulmuştur. Bu hareket siyasi amaçlar için değil de toplumun bazı fertlerinde biriken şiddetin anlamsızca dişavurumundan kaynaklanmıştır. Ülkemizde tıpkı XIX. yüzyıl Rusya'sında olduğu gibi kıyametsel bir ortam vardır ve bu nedenle hiçbir anlama gelmeyen davranışlar tüm topluma egemen olmuştur. Zaten Pamuk'un romanda ortaya koyduğu siyasi fikirlere bilimsel bir değer vermek de mümkün değildir. Tıpkı "Ecinniler"de olduğu gibi fikirler olgunlaşmamıştır ve kişiler bu fikirlere keyfi olarak yapışmışlardır. Bu nedenle diyaloglar gülünçtür ve sıradandır. Okuyucu bu siyasal romanda hiçbir şekilde tutarlı bir siyasal fikir edinememekte ve sadece ülkemize egemen olan siyasal ve fikirsel kaos ortamını bir kez daha hissetmektedir. "Ecinniler" ve "Kar" arasındaki benzerlikler siyasal fîkirlerle metafizik fikirlerin birbirlerinden kopamayacakları düşüncesinde doruk noktasına ulajjmaktadır. "Kar "da ateist sosyali/min yerine ateist laiklik düşüncesi geçmiştir. Ateizmi terk eden sosyalistler ise siyasal islamcı olmuşlardır. Pamuk tıpkı Dostoyevski gibi mctafizikle ileilenmi^tir. Onemli olanın siyasalın altındaki metafizik özü bulmak olduğunu düşünmüştür. Tüm insanlar eninde sonunda yaşamlarının anlamlı olmasına çalışmaktadır. Romanın baş kahramanları olan Ka, Muhtar, Lacivert, tpek, Kadife bir mutluluk projesini gerçekleştirme çabasındadırlar. Bunun tek istisnası Sunay Zaim'dir. Atatiirkçü, laik düşüncesinin temeline inildiğinde onun katıksız bir nihilistolduğuanlaşılmaktadır. Ve bu nihilist karakter Kars'ta meydana gelen olayları tek başına ateşleyebilmiştir. (Eylemi birlikte düzenlediği emekli subay karakteri romanda çok silikkalmıştır) "Ecinniler"dedeolaylarPiyotr Stcpanoviç'in diğer nihilistleri ovuna getirmesi sonucu meydana gelmiştir. tki romanda da bir tek kişinin kıyametsel ortamı kcndi keyfine göre yönlendirmesinin şasırtıcılığı vardır. iki roman arasındaki benzerliklerden en dikkati çekeni "Ecinniler"in ikinci kitap yedinci bölümle (Bizimkilerin toplantısı) "Kar"ın otuzbirinci bölümü (Asya Oteli'ndeki toplantı) arasındaki ve "Ecinniler"in üçüncü kitap birinci bölüm (Şenlik) ile "Kar"ın onsekizinci bölümü (Sahnedeki ihtilal) arasındaki şaşırtıcı ve şaşırtıcı olduğu kadar ilgi çckici olan benzerliktir. Her iki romanda da bu bölümlerde birbirlerini anlamayan kıışaklar, düzensiz ve kişisel egzantrik fikirlerin kaotik bir ortamda yokolup gitmesinin ardından geriyc kalan ve kişisel kaprislerle yaratılan kıyametsel bir şiddet ortarrubetimlenmektedir. Yukanda elde ettiğimiz verilerin ışığında Orhan Pamuk'un nu son romanının entelektüel, kültürel, sosyolojik ve felsefi açıdan yerinin ne olduğunu araştırmak istiyorum. Böyle bir işe kalkısırken bence en güzel soru "Bu nedir? sorusudur. Evet "Kar" romanı nedir? Bence bu romanın konu seçimi ve olay örgüsü tam da ülkemizin siyasi, ekonomik, toplumsal ve en önemlisi metafizik çıkmazını edebi olarak ortaya koyması açısından başarüıdır. Romanın Dostoyevski'nin "Ecinniler"inin etkisi altında yazılması romana belirli bir canlılık kazandırmıştır. Pamuk böylece bu büyük eserin dünya edebiyatına kazandırdığı yöntemleri ustaca kullanma olanağına kavuşmuştur. Ama roman kahramanları da Dostoyevski den alındığı için romana yapay ve şematik bir yapının sıkıcılığı da egemen olmuştur. "Kar" romanı nedir? "Kar" sıradan bir roman değil ama büyük bir edebi eserdc bulunması gereken edebi nitelik, entelektüel derinlik eksik. Pamuk büyük bir eser olabilecek unsurları elinc geçirmiş ama elindekileri acemice harcamıştır. Büyük bir işe girişmiş ama bunun büyüldüğünün bilincine varamamış. Belki de ülkemizin şu an içinde bulunduğu çıkmazlan büyük bir edebiyat eserine dönüştürme olanağını elinden kaçırmış. Ülkemizde en büyük siyasal ve metafizik romanı yazmış olma on urunu da böylece elinden kaçırmış oluyor. Orhan Pamuk ve bütün edebiyatımız icin üzülüyorum. Neden para ve ün bu kadar etkin oluyor? Neden büyük bir eser yazma tutkusu bu sıradan olgulara üstün gelemiyor? Köşe yazarlarımızın "Kar" için kaleme aldıkları sıradan övgü yazılarını okuyorum. Orhan Pamuk'a yaptıklan kötülüğün hiçbir şekilde bilincinde değiller. (>vgülcrîe yaratılan bu sahte dünyadan nefret ediyorum. Romanlarıyla edebiyatımıza entelektüel bir boyut kazandıran Orhan Pamuk'a bu eleştirimle yararlı oldıığumu düşünüyorum. • "Kar" ve "Ecinnller" "Bütün hayatı boyunca kendini bir ağaa çizmeye veren ressam, en sonunda o ağaa ilginç ve büyük bir şekilde resmedebildiğinde, o ağaa kendi resim diliyle canlandırabildiğinde, resmin mutluluğunu içinde hissettiğinde dönüp son bir kere daha ağaca bakarsa içinde bir eziklik, bir ihanet duygusu hissedecektir... Böyle hissettim işte bugün Kars sokaklarında yürürken... Daha da yürüyeceğim... Şehrin sokaklannm hâlâ bana verdiği yalmzlık, derinlik, uzaklarda olma duygularını içimde hissederek..." SAYFA 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle