24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kapak konusunun devamı. •" "Kar" ile yine eleştirilerin odagında davranış tarzmın en inandırıcı, en makul ifade vollarını da göstermck istedim. Siyasal lslamcdarın ya da türbanlı kızların en insani, en haklı olduğu ifadelerini de kullanmak istcdim. Ne yazık ki; bunu yapınca size hemen siyasal fslamcı ya da darbeci, demokrasi düşmanı diyorlar. T lalkahramanların fikirlerinin bile buki kjtabınıın asıl anlatmak istediği Türtamamen olumlu olmadığı ya da kiye'de bütün bu scslerin var olduğu ve fikirlerimin tam tersi şeyler yaponların birbirlerini anlaması gerektiği. tığı ya da aslında fikirlerini savuKitapta bu tür durumlan anlatmak için nurkcn, fikirlerinin en zayıf, en yapılmış tiplcr var, ama belki siyasal roman kırılgan yanlarını, zayıf karnını yazmanın en önemli sorunu bu. Siz, en saf, ortaya çıkaran kahramanlar olaen ideal haliyle bir Atatürkçü ya da bir sirak ele alırım. Kahramanlarımın yasal Islamcı yaratmaya kalkarsanız bu hiç özelliği; bir yandan fikirlerini inandırıcı olmaz. Onu, siyasi durumların kalben, samimiyetle; okurun ve temsilcisi bir roman kahramanı yapmak şebenim de saygı duyacağım bir matik olur. Bu romanımın tek yanı politik şekilde savunurlarken, kimi zaolması değildir, ama bu, en zor yanıdır. man fikirlerinin ne kadar yanlış, Çünküfilancakahraman şufikritemsil edine kadar tehlikeli, ne kadar çelişkili olduyor mu, doğru temsil mi, haksızhk var mı, ğunu gösterebilmeleridir. Onun için Kar diye bakılır. Halbuki onların insan olması kahramanların siyasetlerinin hiçbirine eerekir. Kitabunın aşk hikâyesi olmasını inanmayan birinin yazdığı siyasal romandır. belki de bundan istedim. En siyasal insan Kahramanım da benim gibi bu siyasetlerin için bile, gene de daha ötede bir boyut olhiçbirine inanmaz, aşka inanır. Onun için malı. Biraz abartarak söylüyorum; ben, Sübu romanda, temel kahramanın bulabileleyman Demirel'i roman kahramanı olarak ceği tek mutluluk siyaset dışı bir şeydir. anlatamam. Çünkü onun diğer hayatını bilmiyorum.O bana göre, sabahtan akşama Romanda mılliyetçilik eleştiriliyor. kadar tören yapıp, konuşma yapan bir Türk milliyetçiliğinde de siyasal Islamadam. Onun, roman kahramanı olarak hiç cılıkta da bunlann hepsinin arkasında ezikbilmediğimiz başka özelliklerini anlatırlik, dışlanmışlık ve kültürel talepleri anlasam; aşkını, cinsellik yanını, günlük hayatmamak yatıyor. Bunların haklılığı, haksıztaki dertlerini, ne bileyim, burnunu kanşlığı üzerinde durmuyorum. Biz ve ötekiler tırmasını, küçük öfkelerini, küçüklüğünanlayışı... Bu ötekiler Baulılar da olabilir ts de gördüğü bir filmi, ancak o zaman onu tanbullular da. Başkalarının kendisi hakinsan yapartm. Bu yanlan ise onun siyasal, kında ne dediği endişesi gerçek sorunların ideal, çatlamamış, hiçbir zedelenmesi olönüne geçiyor. Sorunları çözmek yerine, o mayan siyasal imgesini zedeler. sorunlann, etraftaki kötü bazı yabancılar Peki hurada şöyle bir şey siryleyebilir mi tarafından yaratıldığını düşünüp, onlarla yiz? Siyasi ramanlarda genellikle idealist savaşmaya girişmek öne çıkanLyor. (îenel lipler vardır, onların karşıstnda ıse bir hain, bireziklık ve buna koşut bir milliyetçilik kitapta anlattığım taşra şehrinde de var. Bukötii tip. Scn bu tür ideal ve kötü tıpleri daha imani, daba zaaflarıyla ve yetenekleriy na Kars demcye belki de dilim varmıyor; taşra şehrinin belirgin özelliği. Sorunum le mı vermeye çalıştın? şu; herkcsin milliyetçi öfkeye ve ezikliğe Tabii benim romanım bir siyasal rokapıldığı bir ülkede "Arkadaşlar milliyetmansa; öyle bir yan var... Bu kahramanlaçi bir öfkeye ve ezikliğe kapılıyoruz" denrı, fikirlerini, kendime en yakın bulduğum Orhan Pamuk diği zaman yabancı ilan ediliyorsunuz. Kitabımda anlatmak istediğim şeyleri, insanları rencide etmeden anlatmak istiyorum. Bu bakımdan da bu kitaptaki tuturaum tuhaf. Ben bağırarak konuşan insanlar arasında, fısıldayarak "Hey! Sizi kırmak istemem ama hepiniz, yanlış yapıyorsunuz" diyorum. Birileri de çıkabilir; "Sen kim oluyorsun da, herkese fısıldayarak da olsa bir şey söylemek istiyorsun" diyebilir. Böylebirhavaçıkmasından da korkuyorum. Bir başka şey; Türkiye'de yaptığım siyasi eleştirilerden dolayı, öfkeli bir milliyetçilikle; zaman zaman üstüme, hiç de doğru olmayan "vatan haini" damgası da yapıştırılabiliyor. Bu kitap bittiğinde şöyle hissettim; bu kitabın verdiği mesaj, politik mesaj, varsa eğer bu şu: "Düşüncelerinizi fazla ciddiye almayın. Ister askeri darbeci olun, ister siyasal tslamcı, ister Türk milliyetçisi; takıntılannızı fazla ciddiye almayın. Bu ülke düşüncelerinize, inançlarınıza, ideolojilerinize fazlasıyla bağlı olmanızdan dolayı acı çekiyor." Bu yüzden de cesaretle, bir insarun aşkla mutlu olma çabasını hoşgörüyle, şefkatle, sempatiyle anlatıyorum. Bunu yozluk olarak, 'Bak hiçbir inanç kalmamış,yalnızca aşk ve seks istiyorlar" diye değerfendirmiyorum. Ama bu tutumum beni, Türkiye'de birbirleriyle çatışan bütün görüşler arasında ılımlı, ortada bir adam yapıyor. Ama bu tuhaf geliyor bana: Ilımlı, ortada bir adam, bu üflcedc vatan haini diye eleştirilebiliyor. Bilmem anlatabiliyor muyum? Yazarlar, genellikle kahraman ve cesurdur. Ben onlardan olduğumu iddiaetmiyorum. Aşırı, radikal bir görüşü eldebayrak teslim eden, amigolar var bu ülkede. Bense hiçbir görüsün amigosu değilim, ılımlı bir görüşü söylüyorum ve buna rağmen vatan haini ilan edilecek bir konuma getiriliyorunı. Bıınun da benim kadar, birazcık da Türkiyc'nin bir tuhaflığı olduğunu düşünüyorum. Laiklık konusunda ne düşünüyorsun? Laiklik çok kuvvetle inandığım bir değer. Ama bu değerin düşünce ve inanç özgürlüğüylebirlikte değerlendirilmesi gerekir. Hele benim gibi; babaannesinden çağdaşedebiyatın şiirlerini dinlemiş, babasından modern Batı yazarlannı, Batı kültürü almış biri için laiklik, kendimi özgür hissedcccğim, kendimi güvende hissedeceğim bir ortam. Benim eleştirel olduğum bir şey varsa laikliğin vanında, eleştirel düşüncenin önc çıkarılmaması. Laiklik herkesin eleştirel olması için özgür bir ortam yaratır. Laiklik var ama devleti.dini, şunu, bunu eleştirmek yasak... Bu olmaz... Yarım bir laiklik olur. Bizde ne yazık ki aydınlanmanın Batılılaşma yanı öne çıkardıyor. Düşün özgürlüğü, cemaatten kopma, kendi kendinc karar verme ki bunlann hepsi insan aklının, eleştirel düşüncenin insanın tek başına sahip olduğu aklın öne çıkarılmasıdır yani, laiklikle özgür düşünce, yan yana konmuyor. Bu bakımdan l'ürkiye'deki laikliğin uygulanmasına da eleştirilerim var. Bütün toplıım laik olmalı, devlet laik olup, toplumu laikleştirmemeli. Laiklik, laik olmayan vatandaşların devletten beklediği bir hizmet, zorla topluma dayatılan bir şey olmamalı. Bence bu, Türkiye'deki laikliğin başarısızlıklanndan biridir. Dinin bir alt kültür, modernleşme engcli olarak görülmesi; hem siyasal lslamcılar hem dc kimi zaman devlet tarafından böyle gösterilmesindendir. Bence, Türkiye'nin Batılılaşmış modernILMİ kendi geleneklerini, dinferini, laikliklerınden hiç ödünç vermeden daha iyi tanısalardı I ürkiye, laikliği korumak için devlet müdahalesine sık sık ihtiyaç duyu nnnkbipadam lan, bir ülke olmuyor. Şimdi laiklik yalnızca askeri darbeler sırasında hatırlanan bir ilke. Laiklik, hepimizin kendi haklarımızı hem birbirimize, hem de devlete karşı korıımak için kullandığımız bir şey olmalı. Laavcrt, romanda çok çelışmeler içtnde bir insan olarak çıkıyor ortaya, bir yandan kıyıa, bir yandan âsıkları olan yakıştklı bir adam. Neden? Onlar çelişme değil. Belki şu çelişme olabilir: Lacivert, şehir şehir gezen, hakkında siyasi cinayetler cfüzenlediği, Kürt milliyetçileriyle teröre başvuran siyasal lslamcılar arasında devlete karşı bir uzlaşma önerisi aradığı söylenen, hatta peygamberi küçük düşürücü bir söz söylediği için bir spikeri öldürdüğü söylenen birisi. Yani, bir tetik çekmekten çekinmeyen, ama öldürmekten kaçınmayan yanı var. Onu romanda gerektiği gibi sevimli, inandıncı lulmak, kacunlann âşık olduğu biri gibi yapmak; işte kitabımın iddialarından biri de, bu zor olan şey. Lacivert gibi birini ya da Sunay Zaim gibi her ne pahasına olursa olsun askeri darbe yapabilecek birini, yani okura tamamen zıt görüşte olanlan; okura yadırtgamadan kabul ettirebilmek. Bunlar romancı hüneri. Bence romancılık; bize aykın gelen düşünceleri taşıyan insanları kabuJ edilebilir ya da gerçekçi kılmaktır. Nedp'le, Fazıl? Necip'le Fazıl. Okurun sevgisini kazanırken bir yandan da en tehlikeli, en abuk sabuk, en kabul edilmez düşünceleri söylüyorlar. "Merak etmeyin, ateist olduğunuz için sizi öldürmeyiz" diyorlar. Bilmem anlatabildim mi? Bence bu kitapta en kabul edilmez durumdaki insanlara, her türlü düşünceyi taşıyan, her türlü tuhaflığı söyleyen insanlara gösterdiğim şefkat, anlayış, o düşüncelere gösterdiğim hoşgörü olarak değil, o düşüncelerin taşıyıcılarına, insanlara gösterdiğim anlayış olarak değerlendirilmeli. Benim bu kitapta anlatmak istediğim şey sloganlar, siyasi düşünceler değil; insanlara bu uzlaşmaz sloganlan, siyasi düşünceleri söyleten ortam. Kitabın asıl kahramanı Ka'nın istediği aşk ya da birisine sanlarak bir odaya çekilme arzusunu arka plana iten o doku, acımasız olmamıza yol açan yoksulluk, eziklik, çaresizlik gibi şeyler... Romanda bcp okııyutuııun beklemedı £/ seyler oltıyot•'•' Bunu bir iltifat olarak kabul ediyorum. Romancılığımın sırn budur. Her şey, okurumun istemediği şekilde gider. Neden? Çünkü bence romancılığın en büyük yanı, sürpriz yapabilme yeteneğidir. hğer okur aşağı yukarı hangi kahramanın, ne yapabileceğini, hangi tabancanın nerede patlayacağını tahmin edebiliyorsa bence o roman, en sonunda okura yağ çeken romandır. Ama özellikle bir aşk romanım; en ol madık ilişkinin kurulabileceğini, inandırıcı bir şekilde sürebileceğini ya da tam mutlu olması beklenen kahramanın, daha önceden görüp dikkat etmediğimiz baska bir aşk ayrılığı yüzünden birinden uzaklaşabileceğini göstermek, bunu gösterdikten sonra da inandıncı olmak... Bence romancının yapması gereken şey budur. Cienellikle romanda kahraman ya bay ta öliir ya sonda. Senın kahramanın romanın ortasında öldii. Bu tabii ki C.onrad'dan (Joseph) öğrendiğim bir şey. Conrad, politik romanın da en büyük babalarından biridir. Bir kitapta dramatik ctkiyi arttırmak için zamanda sıçramalar yapılabileceğini dünyaya o öğretmiştir. Kahramanın başına daha sonra gelebilecek trajik bir olayın ıpuçlannı romanın ortasında bir yerde söylcr. Bizdeki mcrak daha da aıtar ve sonraki olayları sonuca göre, daha başka türlü okuruz. Bunu romana Conrad getirdi, ben de ondıin oğrendiğimi kendİme göre kullandım. Yani evlenecekler mi, ölecekler mi gibi basit soruların cevabını kendime eüvenle kitabın ortasında sövledim. Ama bu sefer, bu sonuca nasıl ulaşabileceği merak edildi ve o sonucun da kitabın tam ortasında dramatik bir gücü oldu. Kitabı başka türlü, sonucu bilerek okuduk. Bunlar, zamanla kulJanmayı öğrendiğim romancı teknikleri, ustaCUMHURİYET KİTAP SAYI 630 Romancının yapması gereken şey "Pek az kişi romancı olduğumu blllyor, bilenier Kars'ta geçen bir roman yazdığımdan haberslz. Gazeteclyim deylnce hemen soruyorlar. Hangl gazeteden? Ben seni bir kere televlzyonda gördüm! Yaz gazeteci, yazl.." SAYFA 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle