04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Oral Çalışlar'ı tanımlamak AHMET ALTAN O Efsanevlfutbolcu Lefterie 1965yılında bir mac öncesl, Azlz Nesln'le bir sohbet sırasında. Mandela lle Bangiadeşte bir toplantıya glderken daha iyi anlaşılıyor. Bazı kurtancılar, korkular üzerinden politika üretmeyi daha faydalı buluyorlar. Ben de bunun kamplaşmayı sertleştirdiğini ve demokrasinin gelişmesine zarar verdiğini düşünüyorum. "Sol Gelece&nı Arıyor" Cumhuriyet Gazetesi'ndeyayımlanan bırdızinin kitap halıne dönüştürülmüş şeklı \nsanlar kırk satırda tüm bır dünya görüşünü ıfade etmek zorunda bırakılmışlar. O sıkışıklık duygmuyla da aslında son dcrece özlü, ılgınç bır kitap çıkmış Sol geleceğinı buldu mu sızce? Ne düşünüyonunuz1' Tabii en acıklı durum, Tiirk solunun durumu. Ben burada solu iki gruba ayırıyorum. Sosyalist sol, sosyal demokrat sol. Bu iki kategoriye ayırmanın da çok fazla önemli olmadığını düşünüyorum. Sol, Kürt sorunu ve siyasi Islam konusunda kroke oldu. Bu iki soruna yönelik politika üretemedi. Genel geçer dalgaların etkisi altında kaldı. Devletin merkezinden örgütlenen, milliyetçi ve despotik rüzgarın etkisi altına girdi ve onun yörüngesi içinde politika üretemez bir hale geldi. Solun yaşadığı büyük bir dramdır. Devletin merkezi tarafından uygulanan despotik politikaların, en büyük destekçisi eskiden Ülkücüler ve tslamcılardı, sol neredeyse tutuculukta onlan geçti. Kilise kapatan sosyalist partiler var. Benim sorulanm onlan sorgulamaya yöneliktir. O sorulara verilen cevaplar çok umut verici değildir. Sol, miliyetçiliğin ve devletçiliğin etkisi altındadır. Sosyalistler sözüm ona enternasyonalisttir. Solcular, Kürt sorununa milliyetçi bir bakışla yaklastılar. Siyasi Islam konusunda da iktidar oaaklanndan farklı bir siyaset üretemedÜer. Oral Çalışlar'ın özelhkle 90'lt yıllardakt konumuna baktıg'tmızda, gerek Kürt sorunu, gerek barış girişimlert, gerekseölüm oruçlart süreçlerinde bır akıl adamlık konumu söz konusu. Sız buna aday olmadınız ama bir şekilde bu sıze yaptştı. Zor bir görev mi bu? Yaşanan acılar açısından çok zordu tabii. Sonuç olarak ben bunu çok doğal bir biçimde yaptığım için, zorlanmış değilim. Hayat böyle getirdi. Bir şeyler çözmek ihtiyacı gündeme geldiğinde, bana görev düştüğünü düşündüğümde harekete geçtim. Ötekinin sesi olmak, ötekini savunmak, öteki için kavga etmek benim yaşam anlayışım. Bütünbu sorunlardaki bir taraf hep ötekilerdi. Kürtler ötekiydi, ölüm orucu yapanlar ötekiydi, eşcinseller, kadınlar ötekiydi, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler, Araplar ötekiydi. Acı CUMHURİYET KİTAP SAYI 660 çekenler ötekilerdi. Ötekilere baştan beri bir duyarlılığım var, zaten olması gereken bir şey bu. Zaten bizim sıradan insandan farkımız bu. Sıradan insan milliyetçidir, mukaddesatçıdır, erkek egemendir, rarklı olandan hoşlanmaz. Akü adamlık meselesine gelince: Ben başansız bir akil adamım. Olüm oruçlannın ikincisinde tam anlamıyla başarısızlığa uğradık. O genç arkadaşları yaklaşan felaket konusunda ikna edemedik. Sol birlik konusunda solculan ikna edemedik. Kürt sorununda devlete egemen olan anlayışı bir türlü değişmedi. Çoğu zaman kendimi çaresiz hissettim. Cumhuriyet gazetesınde yazmak nasıl bır şey '•> Gazeteci olmayı düşünmemiştim. Ben daha çok politikacı olmavı düşünüyordum. Benim ailem siyasetle çok ilgiliydi. Babam ve annem Tarsus'ta yıllarca CHP yöneticiliği yaptılar. Babam 1968 seçimlerinde Tarsus'tan TlP'in Belediye Başkan adayıydı. Çevrem de bana geleceğin siyasetçisi gözüyle bakıyordu. Bir gün CHP'den mületvekili seçilmemi bekliyorlardı. Bu daha ben 15 yaşındayken düşünülürdü. 1968 olaylan, devrimcilik, sosyalizm derken olaylar başka türlü gelişti. Cumhuriyet gazetesi hem tarihimizde çok önemli hem benim hayatımda çok önemli. Gazeteci olmaktan da şikâyetçi değilim. Gazeteciliği siyasetçiliğe tercih edebilirim. 75 yaşındaki annem hâlâ Cumhuriyet okumadan ya§ayamaz ve Cumhuriyet dıs,ında hiçbir gazeteyi okuyamaz. Diğer gazetelerin ne yazdığını bilebilmez ve merak da etmez. Benim gazete içinde daha farklı bir duruşum var. Haftada altı gün yazmak nasıl bır \ey? Tabii ki çok yıpratıcı ve yorucu. Türkiye'de ezilenlerin yani ötekinin sesi az çıkıyor. Ben ötekilerin sesini duyurmaya çalışan insanlardan birisiyim. Onun için bu 6 günü, bana zor gelmesine rağmen istekle kullanıyorum. Türkiye normal koşullarda yaşasa ben 3 günden fazla yazmayı tercih etmem. doğru da bulmam. Ama bugün bana 3 gün mü 6 gün mü yazmavı tercih edersin diye sorarsan, beni zorlasa da 6 gün yazmayı tercih ederim. Medyanın durumu nedir size gö're, nereye gıdiyor^ Türkiye ne yaşıyorsa medya da onu yaşıyor. Büyük bir çöküntü, büyük bir çürüme, büyük bir örgütsüzlük ve büyük bir dezenformasyon. "Denızler Idama Gıderken" kıtabımz yenı çtktt Demek kt geçmışımzle, yol arkadaşlığı yaptığınız insanlarla ilgılı henüz tüketemediğınız, daha çok kamuoyuna yansttmak ıstediğimz şeyler var Son kitap 12 Mart 1971 askeri darbesi döneminae Deniz'lerin idama gidiş sü ral'la ilgili bır yazı yazmam gerektifiinde, aklıma gelen tanımlamaları düşününce doğrusu kendi düşüncelerimden kuşkuya düştüm. Bir insan için bu kadar çok olumlu tanımlama bir arada olamazdı. Güven verici bir insandı. Yazılanyla, hayat içindeki duruşuyla hatta sesiyle insanda güven uyandınyordu. Kararhydı. Doğru olduğuna inandığı bir fikri her koşulda sonuna kadar savunuyordu. Mücadeleciydi. Neredeyse bütün yaşamı, içinde yaşadığı toplumun ulaşabileceği en üst düzeye ulaşabilmesi için mücadele etmekle geçmişti. Dürüsttü. Kendi çıkarları için yalan söylemiyor, yaşamını ve geleceğini tehlikeye atma pahasına düşündüklerini açıkça ıfade edıyordu. Insanları sevıyordu. Yazılanyla, zaman zaman bırçok sıkıntı pahasına üstlendiği arabuluculuk görevleriyle insanların hayatlarını kurtarmaya, özellikle gençlerle hayat arasında bir köprü oluşturmaya uğraşıyordu. iyi bir yazardı. Her zaman açık ve net yazıyor, en karmaşık konuları bile en anlasılır biçimde okuyucusuyla paylaşıyorau. Tavizsizdi. Düşünceleri, bulunduğu ortamın gerçekleriyle çatışsa bile o düşünceleri ifade etmekten kaçınmıyordu. Bu olumlu tanımlamalar uzayıp gidiyordu. Kendimden, düşüncelerimden, Oral'dan kuşkuya düştüm. Bir insan, nasıl olur da bir masal kahramanı gibi yalnızca olumlu özelliklere sahip olabilirdi, hiç mi kötü bir yanı, insani bir zaafı, eleştirilecek bir davranışı yoktu. Herhalde vardır ama ben hiç görmedim. Oral, benim aklımda saçları kırlaşmış, ağırbaşlı bir Küçuk Prens, "buyüklerin" kirliliğine bulaşmamış, onların çarpıklıklannı paylaşmamış, kendi yaşamını kendi çizdiği yoldan yürümüş biri. O hiç "büyümeyecek." Hiç kirlenmeyecek. En azından ben onu hep böyle, kendi kainatında, kendi yıldızlarının arasında, insanların iyiliği için mücadele eden bir Küçük Prens gibi göreceğim. Masalla edebiyatın birbirine değdiği noktadaki bir kahraman gibi. Hayalkınklıklarıyla dolu bir dünyada, gerçeklerle güçlenmiş ve kırılmayacakLir nayal Oral benim için. Ve hepimiz için iyi bir armağan. • cazetecllerln Cüneydoğuya Cenelkurmay davetlyle glttlklerl bir gezlden. reçlerini anlatıyor. 12 Mart darbesinin hedefleri ve çok sayıda devrimci arkadaşımızın o dönemde katledilmesi bugünden bakınca daha iyi yerine oturuyor. Denizlerin idamla yargılanması, Sinan Cemgil'lerin, Mahir Çavan'ların köşeye sıkıştırılıp imha edilmeleri bir büyük planın parçası. Türkiye 30 yıldır bu planı uygulayanların elinae. Sonuçları da ortada. Ben bu son kitapta o dönemi yaşayan arkadaşlarımızdan yaşadıklannı anlatmalannı, o dönem yitirdiğimiz arkadaşlarımızın kişiliklerini anlatmalannı istedim. En çok yazmak ıstediğimz? Ben de aslında artık anılarımı yazmam gerektiğini ciddi ciddi düşünüyorum.. Yazmak istediğim konulardan birisi de 11. ve 12. yy.da Islam dünyasının yaşadığı büyük çöküş. Bu çöküşün felsefesi toplumsal nedenleri üzerinde çokça malzeme biriktirdim. Ama ciddi bir çalışma gerektiriyor. Vakit ayırabüirsem onu yazmak istiyorum. Yani Islam dünyasının gün batımını yazmak istiyorum. Siyasi yaşamıntzda ve gazetectltk yaşamtnızda 40 ytlda en önemlipişmanıık diye bakttğınız şey nedir? Aydınlık hareketinin içinde yirmi yıl bulundum. Bu hareketin sorurnluların Nurettln Sözenln nlkâhında Yasar Kemalle. altta Altan övmenden çaudaş Cazetecller Dernefli basın Ozgüriüuü Ödülünü aiırken. dan birisiydim. Bugün bu hareketin geldiği çizgiye baktığım zaman; acaba benim de bu çizginin buraya gelmesinde ne kadar günahım var diye ciddi ciddi düşündüğüm, kendi sorumluluklarımı hatırladığım oluyor. • SAYFA 5 J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle